15 Temmuz 1936 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 19

15 Temmuz 1936 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lum (sus haykırış- zin konu utmuştuk. unda ışık nıştı, Bu Ustamdan ıp kop Yanında rda bana vep böyle ıdaşımdan ği içinde, biribirini amın içi azinesinin bir saatta ir sevinç gelip, ne ştum. rdu, Etra oplayarak rürüyerek, pansiyona geldim, odama girerek kapıyı kilitledim. Küçük kâğıt ayucumda sıkıyordum, parmaklarım, yavaş gevşedi, buruşuk kağıdı düzelterek parçasını halâ «Ninem! seviyorum seni.» «Yarın Dileğin evinden seni alacağım, saat dokuzda, beni bekle.» Yarın saat dokuza kadar kaç saat varr Hesaplıyorum. oŞimdi saat yedisi, yarın sabahın bkz tam on dört saat var. Bu, bana on dört yüz yıl kadar uzun geliyor. Ortalığa nasıl karanlık çöktü ? Çocük- lar ne vakit geldiler ? Yemek yiyişimiz, çalışmalarımız, hepsi birer rüya gibi, silik, sisli, Gecem, yarı uyanık, yari dalgın geçti. Sabah gün doğmamıştı kalktım. Saatler akşamın aramda on dört saat ağır ağır yürüyor, pencerelerin dışındaki karanlık eriyordu. Giyinerek camın önünde durdum. So- kaktan tek tük insanlar geçiyordu. Sonra sütçüler kapıdan kapıya gezmeğe başla- dılar. Sokaklardaki boşluk yavaş yavaş dolu- yor, işine gidenler koşarak yürüyorlar. Satıcılar sırtlarında küfeleri, ellerinde terazileri bağırarak geçiyorlar. Saat sekiz. . #İs Dilek, ir yüzle kapıyı açtı, gözleri baygın, rüyalıy — Hoş dı: e Aylâ. Bende seni — Ne iyi. Halbuki seni rahatsız ede- ceğim saniyordum. var biliyor musun Ayla?... * — Kaç dakikacık görüşeceğiz ki, saata bak, dokuza çeyrek var. zSülerek saata baktım : — Evet Dilek, öyle... el Aylâ, balkona çıkalım, sana çiçeklerimi göstereyim. Dileğin sokak üstündeki küçücük bal- nk çiçek açmış, bir kısmı tomurcukda, saksılarla dolu. Dilek, eğilerek her O e gösteriyor, m k doğruldu e güzel sabah, değil mi Aylâ ? Elile gösterdiği karşı sırlara baktım. Taze yeşillikler, beyaz bir buğu ardından görünüyor. Gök a kuş kanadı gibi küçücek bir bulut bile yok. konu, renk dalın Şe etli bir soluk alar k mavi, Serin bir rüzgâr bacalardan tüten, dumanları titrete (titrete sürükliyerel dağıtıyor — Güzel sabah sahi... - Senin için daha güzel Aylâ.. Gülümsiyerek ona döndüm. Dilek, Kimi öne doğru uzatarak ortalığı dinledi: — Düyüyor musun Aylâ, bir motör Galiba, yokuştan bir otomobil Motör sesi yaklaşıyor, homurtu arte yordu. Yokuşun alt başından bir taksi göründü. Başımı çevirerek saata baktım. Tam dokuz. Otomobil yokuşu tırmanmış, apari- manın önünde durmuştu. — Haydi Aylâ. Dilek, yanaklarımdan öperek kolumdan pike ei balkondan içeri e li Aylâl.. Çabuk o Bi elini, kuvvetle Sa açlığı kapıdan merdivenlere fırladım. o Rüzgâr gibi kayarak (sokağa çıktım. Bir ânda ustamı gördüm. Gözlerinde çılğın bakışlar vardı. mobilin kapısını açtı. İçeri girince kendimi onun kolları arasında buldum. çevirerek arka camdan baktım. — elin sokaklardan oğlum. Ersiniz... Uu sisi. başındaki şapkayı çıkararak vr giye Şaşarak yüzüne bak- O, hiç miyor, pardü bsüsünü omuzlarına Der yavaş sesle söyle- niyordu — Bu küçük kızı görmesin. Sonra AE sy nineyizelimden alır Neler söylüyorsun enzim ? O, hiç e ilaleizn, ağır bir sesle cevap verdi : kaçırdığımı kimse çevirirler, ve — Aylâ nine ismindeki bir kızı kaçır- dinimi arm. a sokuluyordum. Ustam elile, beni yavaşca iterek : — Gen adaşım, caddeye giti mızı, ve bir delikanlı kıyafetinde olduğun! unutmasın.. ( Arkaşı 32 nel sayfada ) 17

Bu sayıdan diğer sayfalar: