1 Ocak 1937 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 15

1 Ocak 1937 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| i a a A Dİ Halk Romanı : Molla kuşluk dediği kaza namazını kılmış, seccadesinde oturmuş düşünü- ordu. Buraya geleli bunca zaman olduğu halde, halâ birşey. yapamamıştı. Dairede işleri olan imamlarile, asker kaçağı cami hatiplerinden kopar- dığı elli altmış altından başka birşeyi yoktu. Halbuki İstanbulda camilere Dağıtılan kandil yağlarından daha çok dünyalık çıkarılabiliyordu. Bu iş nere- ye varacaktı P Bu budala Hacı, şimdi de ermişliğe kendini vermişti. Bundan hayır gelemezdi. Binaenaleyh kendi işini kendisi yapmalı idi. Camilerin muhassesatı epeyce tutuyordu. Bir de Burmalı camiin mihrap (Omahfelinde gayet nadide bir Hind seccadesi vardı. Bunu, bir el çabukluğu ile 'aşırmak lâzımdı. Yahut örneğini Kayseriye gönderip bir yenisini dokutmak müm kündü. Bu daha tehlikesizdi. Eğer bunu yaparsa aşıracağı seccade, bugü- ne bugün su içinde beş yüz altın eder- di. Bunları düşünüp sallanır, sallanıp mırıldanırken, Saliha hanım seslen mişti ; — Molla efendi, günah olacak! Seni dua ve tesbihten ayırıyorum ama, Şeyh Ayetullah efendi teşrif buyurmuş mutlaka Efendi hazretlerini görmek diliyor. Gel de meram anlat. * Molla yüksek kıraatle bir dua oku- yarak yerinden kalktı. Ağır ağır kapı- ya gitti. (oAyetullah efendiyi içeri — Molla efendi, Efendi hazretleri inşallah artık inayeti bariye nail ol- muşlardır. Daireyi teşrif buyursalar da bazı mesalihi tedvir eyleseler. — Efendi hazretleri dün gece ma- nada Abdülkadiri Geylâni hazretlerini örmüşler, pi in sizden şikâ- T ilörde bulun Şeyhin sal titredi. Eğri boynu biraz daha çarpıldı. Küçücük mavi gözleri kısıldı. a ae Elini kalbinin üzerine koyar — Aman evlât, li ne imiş? Rüya nasılmış ? — Rüya değil, Efendi hazretleri cezbe halinde iken Abdülkadiri Geşlâni 14 e CEMAL ATAÇ 4 M:5 hazretleri âyan olmuşlar, ve demiş- ler ki... — Evet; ne buyurmuşlar ? — Şeyh Ayetullah, pek kemter, pek günahkâr oldu. Onu bir hışmımla kahretmeden evvel tekkeden çektir, yoksa seninde başına bir belâ getiri- rim; demiş. — Aman Allah, sen medet eyle!. Şeyh bu feryat ile odanın DALAR düşüp. bayılmıştı. Molla Mustafa, sırf lâf olsun diye söylediği bu sözlerin şeyh Ayetullah üzerinde bu derece tesir edeceğini hiç düşünmemişti. Birdenbire şaşırdı.Şeyhi teskin için: “kalk yahu, yalan söyle- dim!,, diyecekti. Fakat şeytan azabda gerek, düsturunu hatırladı. Onu kendi haline bırakarak, bu vaziyetten nasıl istifadeler' temin olunacağını tasarla- maya başladı. — Vay babam, Şeyh efendi vay! Bunca müridi dizlerine kapandıran, koca memleketi kerameti peşinde do- laştıran Şeyh efendi! Günahın bu ka- çok mu idi? Ben senin böyle kof bir kavak kütüğü olduğunu şimdiye kadar ne diye anlamadımda uzun boylu düşünüp durdum. Zavallı Renin her gün dizlerini Gele şu şeyta kılıklı şeyhi gelipte bir gö ae Tekkenin, türbenin, şeyhin, imamın, hacının, hocanın nasıl mahlüklar oldu- ğunu anlardınız. Zavallı Muhammet, kurduğu dini, sizin elinizde böyle göreceğini (o birkere (O hatırına ye- tirseydi, Vallah ve Billâh Kuranı Tan- rıya iade eder. Çekilir badiyesinde davarını güder- di. Hey Allahım heyl.. sen bari görmi- a Yi yili EE Pal eş Ce yor musun?.... Molla böyle söylenerek içeride yatan Hacı Sadık efendinin yanına gitti : — Nasıl, Efendi hazretleri, vie peygamberin mertebesine erdin füzuli kelâmları bırak Molla, bu gün iyiceyim, artık şu derileri çıkar yoksa boğulacağım. Ne idi o dışardaki patırdı? Pat diye birşey düşer gibi oldu? Benim düşüşüm gibi değilse de, bir insan vücudunun yuvarlanmasına benziyordu. — Ha, bak bir musibet bin dersten iyidir derler ya pek doğru. Bir kere düşmekle, düşen hakkında adeta ihti- sas kazandın. Kalkabilirsen düşenin kim olduğunu sana göstereyi — Çöz şunları da, doğrülabilirsesi kalkayım. Molla derileri çıkarırken, yine Ha- cıya sataşıyordu : — Oh oh maşallah! piripak olmuş- sun; vücudün Eyüp peygamberin vücu- dü gibi şeffafiyet kesbetmiş. Bir tara- fından bakınca öbür tarafındaki eşyayı görmek kabil oluyor. Nurdan bir ceset olmuşsun. Maşal- lah maşallah Derileri çıkarıp bir tarafa attı. Beş gündenberidir kapalı duran deriler, dehşetli bir a hasıl etmişti. Molla burnunu tutaral — Yuf.... Bune mübarek bir koku be? Tıpkı dabağane. — Sus günaha girme, ben onların üzerine yedi bin ihlâs okudum. Habis, yoksa çarpılırsın; hem o derileri top- lada Rüfai tekkesine götür. Hucrei refiaya koysunlar. — Rüfailere bir mikdar kömür he: diye etseniz daha makbule geçer Efen- di hazretleri. Onların ateşten başka zorları yok. Bunlarıda Abdal baba der- gâhına hibe ederiz. — Kim idi o dışarda düşen söyle- sene: , bana bak. Sen artık şu ab dallığı e eyi mali iL tarafa atl.. tali kuşu bize öttü. Mol Mustafaya dua et, hiç sesini le

Bu sayıdan diğer sayfalar: