1 Ocak 1937 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 29

1 Ocak 1937 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: UMRAN NAZİF YİĞİTER e sağnak İhnlinde yağmur yağar. Kasabayı, boydanboya yılankavi kaplayan bir A kızıl : ve birkaç bakımsız köylü çocuğunu alıp götürür. Zavallı anaları ve babaları, boğularak bu in sularda yuvarlanıp kaybolan çocuk- rının arkasından ellerini semaya kaldı- suları taşar.. — Bu sene de Kızılsu çocuklarımızı Diye haykırarak ederler.. ve eski bir kurban olarak gittiklerini çocuklarının arkasından sessiz, dolu”göz- lerle bakarlard irkaç gün sonra yağmur diner. Islak toprak, güneşin çıkması ile beraber yeryer çatlar. Ve bahardan birgün başlardı. İşte böyle bir gündü, Yağmur dinmiş.. yerler ıslak ve çatlak. Güneş yükseklerde ve hafif yakıcı. Mübeccel ile Neclâ, evlerinin ön oda larındaki kafesli cumbalarından, mahallele- rine birikmiş büyük bir kalabalığa bakı- yorlardı. ee komşularının kapı- sinin önünde (o sabah Okaranlığındanberi yerl. harıl yanan siyah bir kazan kayna- Allahtan istimdat ananenin tesirile zannettikleri mşu evin sokak kapisi ardına kadar e İçeriye durmadan sırtlarında sarılı, kırmızılı, mavili, beyazlı a belle- rinde gümüş kuşa ho komşu hanımlar giriyordu, ve her Ereni Kin bana dali 2 eşiğinde iken — Dudu ae başına siyah tüller bağlasın da ağlasın. A ördü gibi delikanlı. yoktu.. bugün ölmüş.. Diye bir feryat koparıp ev sahibesi Dudu ablanın boynuna sarılıyordu, Dudu abla (....) kasabasının en fettan, en dessas bir kadını idi. Bu kasabaya nekadar kaymakam geldi ise, onun tuzağına düş- müştür. Bu kasabaya nekadar dişi keskin memür uğramış ise, onun düzenli ve rından birer kere atlamışlardır. Evinde birkaç tane yetiştirdiği Sü “kız; ve kimden olduğu belli olmayan Cafer “isminde bir oğlu vardı, a tu kasabaya vaktile azılı bir kaymakam “gelmişti. Herkes, bu asabi ve delişmen j kaymakamı görünce! 28 y hanım.. ayın on daha dün birşeyi TANGONUN OLUMU * — (Dudu abla) bu deli kaymakama dünyada diş geçiremiyecek.. demişti Hakikaten Dudu abla günlerce bu kay- makam ile anlaşamadı. Ve kaymakam her gece mahallelerde jandarmalar, devriyeler dolaştırırdı. Dudu ablanın evine aldığı gece misalirlerine bu suretle mani oldu. akat birgün Dudu abla, ona öyle bir iş yaptıki Buna, kaymakam bey başta olmak e, bütün kasaba halkı şaşıp kalmıştı. Ta.. İstanbuldan kaymaka- mın zamu ş hislerini galeyana getirebilmek için oynak, fingirdek bir . ve kaymaka- özünü onunla boyayıp e aldıktan sonra mahalleliyi ün e e içeriye alarak rezil etmişti on Kaymakam, jandarmanın ikeyesinde o gece evine kapanmış ve bir selere görünmeden bir gec oski iie geride bıraktığı ki KEN itmişti. İşte bugün ii kim- ablanın) yirmi yaşlarındaki > Caferdi. Cafer; taş mektebi okuduktan sonra Dudu abla kâfidir diyip, gitmiş yeni kay- makam ile konuşarak onu bir kaleme kâtip yazdırmıştı. Bu çocuk kara cahildi. Bir kalem efendisi gibi giyinmek ister.. sık sık dolaşıp yeni er kasabaya getiren ve birkaç vazgeçüp herkes gibi; bu muhitiekiler gibi giyinerek süslenmeğe başlayan memurları taklidle giyiniyordü. Onun da üzerinde Maarif müdürününki yan cebinden mendili.. ve altın kaplama dolma bir kalemi vardı. Onun da şıllık bir fesi,. bol paçalı bir eze ve smire.. ve Sairesi yardı. a bu kasaba halkı gibi çok yolar. Dün gecede, yarın cumadır diye geceyarısına eği ve işte sa- baha harşı çetlayıp ölmi Cenaze, içeride ilemi üzere idi. Müfti ile kadı Mübeccellerin kafesli cumbası altında ayakta, sırtlarını duvara dayamışlar cenazeyi bekliyorlar. ve yevaş İÇTİMAİ TEZ ROMANI No. 12 yavaş konuşuyorlardı. Kadı bir sigara yaktı. Cübbesinin bol Feke arka- i yanımıza gelecek... doğru söylemeyi kendime şiar edinmişim- dir.. Şu (Dudu abla) kadar hayırı sever, sevabı sever hatun kişi şu kasabada yoktur. Öbürüsü: — Elbet.. elbet. namus ve şerel sa- fazilet mihrabı bir kadındır. - gibi yüzü, güneş kadar parlak ahlâkı ardı. Kadı, cevaben kıskın güldü ve: — Bir kadından daha ii ve daha calibi iştiha idi benim için... d .. güldüler. vardı. değil. içinde yaşadığı bu cemiyete, etra- fında bulunan şu softa; ruhları tefessüh etmiş insanların haline ağlıyordu. Bir tarafta yenç, kimsesiz namuslu ve m bir kıza sokakta peçesini açtı diye üzüne (orospu) e bağrılırken; diğer e hertürlü ahlâksızlığı irtikâp eden fettan; dessas bir kadına işlerine yaradı. ğindan (ahlâk ve namus sahibesi, fazilet mehrabi hatundur /) diye iltifat ediyorlardı. enaze, Dudu ablanın e dostlarının omuzları üzerinde mahalleni daracık sokaklarında gidiyordu. Bu sırada, bu oldukca kalabalık cenaze alayını Oo durduracak, çağrılan (o ilâhileri susturacak kadar acı bir feryat koptu: — Ah.. a dostlar! ben dememiş miydin sizlerer. Aslan gibi, ay parçası Dn yüreğine indirip onu verem eden bir gecede öldüren Şu karşıki evde in İstanbulun (tangosu)dır. Kadın o Mübecceli (o gösteriyor, ona umruklarını sallıyordu. Mübeccelin kalbi şiddetle boşanan bir zemberek hızıyla ik ordu. kaba ruhlu çocuk onu çok defalar İL e 1 bir keresinde çamaşırcı Fatma ile bir kesekâğıdı işsedlide önal beyazlı

Bu sayıdan diğer sayfalar: