14 Mayıs 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

14 Mayıs 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dahılı Sulh Meselesi ( Başmakaleden devam) riyetinde Meclisin iradesi hâkim olmasına itiraz eden- ler, Mec'isi tanımamak is- tiyenler mi vardır? Böyle bir şey ya korkunç bir taassup fırkası, yahut Bolşevik ha- ıch:[cnı,.s-ıedı»hındı.Hnlı hazırda o mu vardır, bu mu? Diğer — taraftan, Teşkilâtı | esasiye delâletile ceza kanunu bu söylenmek islenen şeyi daha kudretle bildirmiyor miydi. ayni esaslar şu ane | kadar binlerce defa tekit | edilmemiş miydi ki, ekilPş. Meclisteki beyannamesinde; hükümet gazetesi de, bat- | | makalesinde bir defa daha | hissetmiş- | İ İ ilân lerdir! İşte bu da gösteriyor ki, Reisicümhur Hz. inin “sınıf mücadelelerinin faydasızlığı hakkında,, yazetmek istedikleri naza- riyı iktidar mevkii ve onun efkârını neşredenlerce lâyıkı veçhile nüfuz edile- memiştir. Öyle zannedilir ki, Mustafa Kemal Hz. leri sınıf mücadelesinden bahsetmek isterlerken, Türkiyede he- nüz tebellür etmemiş, şu- urlanmamış — menfaatlerin karşılaşmalarında fayda gö- remediklerine ima etmip lerdir. Yoksa her cemiyetin kuruluşu, esastı bir zaruret halinde sınıf mücadelesini do- ğurmak mecburiyetindedir. Eğer tefsir edilmek işte- nen beyannamen!o aslında ve tefsirinde doğrudan doğ- ruya bu günkü içtimal ni- zam aleyhine bir harekete, açıkçası, komünlet cereyan- larına, müsamaha edilemi- yeceği kaydedilmiş olsaydı ki: ceza muhakemeleri vsu- lünün 104 üncü maddesi kâfi sarahati,ceza kanunu da esaslı mevzuatı havidir. Elbette matlup sabit olmuş olurdu. Bütün bunlara rağmen beyannamede bir de dahili sulhten bahsedilmiş bulumu- luyor. Hükümet gazetesindeki müphem — tefsirde — ileriye sürülen şekil ise: * Dahili sulh, nazariye- sini, münakaşasız, itirazsız ıslahata doğru gidilebilme- nin esası olarak kabul et- mektedir. Bu takdirde, dahili sulhün burada delâlet ettiğimanaya nüfuz edebilmek, cidden müşkül olsa gerektir. Bir kere, dahilde biribirile mücadele ha'jnde muhtelif mesleklere, muhtelif programlara malik fırkalar yoktur. Ayrıca valandaşlar arasın- da muharebe gibi bir hal de(!) vaki olmadığına nazaran, kestedilen sulhün neye matuf anlaşılamıyor. Ne- vesile düşürülerek “sükündan,, bahsedilme- si, hükümetin kemafissabık itiraza, tenkide, münakaşaya tahammül — göstermemek | lduğu neticesine | çok mücaittir. —| Şu halde: Fırka kong- ı resi bir program hazırliyacak, kanunlar ona göre ikmal veya - tadil edelecek, icraat ve tatbikat sahasına geçi- ecektir. Demek olmiyormu? Bütün — bunları başka törlü anlamağa, başka şe- killerde tefsir #tmeğe imkân , var mıdır? lüzumunu olduğu tekim: ARİF ORUÇ Bir tashih Dünkü baş makalede bir | tashih hatası olmuştur. *“Mahmut Esat Beyin yaptığı Ceza muhakemeleri usulâ kanunu, denecek yer- de, sehven! * Ceza denmiştir. ollsiy, mahkemeleri , Tashih ve itizar ĞUHH e -a Kafası Earçalanan Reşit ne anlatıyor? (Karısı kaynanası ve beş ortak Reşidi Dün gece Beşiktaşta 8 | neticede genc bizi iç güveği kişilik bir aile arasında kavga çıkarak kanla niha- yet bulmuştur. Bu hususta dün, hastahaneye — yatan | Reşidi ziyaret ederek almış olduğum mufassal ve me- raklı malümatı bildiriyorum. Reşit kimdir? Yaralanan Reşit, aslen Bitlisli olup 23 senedenbe ri şehrimizde bulunmakta- dır. —Bundan on bir sene ev- vel Beşiktaşta Şenlikdede sokağında —oturan — Yusuf ağa namında birinin " kızı ile evlenmiş ve bu ane ka- dar birlikte geçinmiştir. Fa- kat, nasıl geçinmiş? İşte bunu Reşit Efendi- nin bizzat ağzından dinle- yelim : On iki sene evvel Bundan on iki sene mukaddem ahpaplarımdan Ali isminde biri mütema- diyen bana gelip “seni ev- lendireceğim, diye — tebelleş olur dururdu. Ben ise buna “yahu işin mi yok, der ve başımdan savmağa çalışırdım. Lâkin, günün birinde ne bekayım Ali tekrar gelerek: Haydi Reşit, hazır landa seni bir yere götü- receğim. dedi. Yabancı yere Hayır, olmaz filan de- dimsede o, “onlar takımın- dan değildi, Bunun üzerine geyinerek — birlikte sokağa çıktık. Keşke çıkmaz olaydım. Bu çıkışımızla doğruca şim: dilik zevcem olan Hanife- nin evine geldik. Tabit buraya — gelirken Ali, beni görücüye çıkara- cağını söylemiş, bende d- şarda kendime bir çeki dü- zen vermiştim. İşte biz. bu vaziyette evden içeriye girdik. Malüm- ya. serde gençlik var. Kı- zara bozara el öptükten sonra minderin bir köşesine oturdum. O ara bizim Ali,dereden tepeden anlattıktan sonra leyi bize intikal etti- Kızını istiyoruz — Eh... Yusuf ağa, işte bizim Reşit; eğer beğendi- nizse Allahın emriyle kız- nı istiyorum, dedi. Kayın pederim olan Yu suf ağada: — Kısmetse olur derken, dışardan kaln validem olan Fatma hanım; — Oluru — mol münasip gördük diye seslen- di. Bunun imişki oldu. Aradan çok geçmedi düğün hazırlıklarına başla- uru yok Üzerine nasip, | dım, yüz görümlüğü dendi, kabul, masariflerin hepsi benden, kabul, velhasıl bir | çok tekliflerini kabul, kabul | derken son bir teklifte da- ha bulundular. O da, iç gü- veyiliği idi. Eh amma, bunu edemem dedim. Etmemekte - haklıyldım zira evde 8 can var, olduk- ça kolay bir iş değil. Her ne hal ise beyim. El- modindi İr'm d7 kabul aldılar. İşin sonrası Bidayette bittabi iyi hoş ve güzel geçinmeğe başla- dık. Fakat sonraları aman al- lah... Aradan bir müddet daha geçtikten sonra aramızda hafif tertip kavgalar gene baş gösterdi. Bunun Üzerine Hanifeye : — Yahu gel biz ayrı bir eve çıkalım dedim, Aman beyim, senmisin bunu söyliyen, hemen ağzını açarak : — Herif.. Sen beni anam dan babamdanmı ayırmak istiyorsun ? — diye feryada başladı. Bunu duyan anı Fatma Hanım da: — Ulan.. Kepımda adam oldun da şimdi bizimi beğen- imiyorsun ? diye söze başla- dı. O ara işe kayın pederim karışarak kavgayı bastırdı. Böyle giderken Aradan uzun bir müd- det geçtiği halde gene bir- likte oturmağa mecbur ol- dum. Fakat, son günlerde işim bozulmağa başladı. Bunun üzerine bende masraftan ik- tısada başladım. Ankaraya zevcem öldüresiye dövdüler Bu hal için yine, bir iki kavga yapmış ve artık ca- nıumdan bıkmıştım. Oara yine' karım Hanifeye : Ben artık canımdan bık- tım, haydi eşyaları hazırla bir eve çıkacağız dedim. Fakat, ben daba sözümü bitirmemiştimki hemen, kain yalidem, karım ve ikide baldızım bir ağızdan : — Defol herif, cehen- neme kadar yolun var, def ol diye feryada başladılar. Bu sırada kain birade rtinde kapıdan içeriye gire- reki — Ulan, seni bana sayı ile mi verdiler diyip ta- bancasını çıkardı. Arbede Bu hali gören anası ve kızkardeşleri yine hep bir avazeile: — Öldürelim keratayı, dediler ve hepsi birden üze rine hücum ettiler, st ta- rafını bilemiyorum gözüm, başımı yarılmiş kanlar içie- de kendimi karakolda bul- dum. , Reşit hikâyesini burada bitirmiştir. Polis bu mesele hakkında tahkikata başla- mıştır. $. gıdıyorlar Adliye memurlarının staj müddetleri Şehrimiz Hukuk mezun- ları cemiyeti adliye memur- larının staj müddetlerinin | tahdidi için Ankaraya bir hey'et göndermeğe vermişlerdir. - Hukuk mez- nunlarının en büyük — derdi mer'i olan kanun mucibince iki sene staj yapmaktır. Çünkü münhal hâkimlik azalık, müddelumumilik bu- lanmadığından, hükümet bu gençleri hiçbir yere tayin edememektedir. Her sene açılan birkaç — münhal de —— Darülfünun bütçesi Darülfünun Emini Mu- ammer Raşit Darül. fânun bütçesine ait müza- Bey, keratta bulunmak ve ica- beden hususat etsafında ve: kâlete izahat re dün Ankaraya gitmiştir. BEBKAEAN M BEN Bu akşam ta: Taksim talimane meyı BÜOYÜK- CA MÜSAMERELE vermek üze- karar | AMAR ne olmalı? leylit olduğu için mecburiyeye tâbi olan An- kara hukuk mezunları tayin edilmektedir. Ankaraya gidecek heyet adliye vekâletinden bu staj müdpetinin — hiç bir maaş mukabili olmaksızın altı aya indirilmesini rica edecekler- dir. Bu suretle münhal ol- madığı için memuriyete ta- yin edilmiyen mezunlar avu katlık yapmak hakkını ka- zanacaklardır. Akalliyet mekteplerind Maarif — vekâletinden Eminliğe bir tamim gel- miştir. Bu tamimde akalli- yet ve ecnebi mekteplerin imtihanlarının da resmi mekteplerle betaber bap K idsann”, bilditmekledir. Eminlik keyfiyeti tamim | ettirmiştir. şbur GUTANTUĞATR SİRKI m saat 9 da danında - Tel, B. O. 47 LA OLARAK RİNE BAŞLIYOR hizmeti; Pregramın uzunluğu hasebile ve muhterem halkın bütün müsamereyi seyre: yaktinde teşrif edilmesi m Biletler sabah sonra saat 2 den itibaren debilmesi için lütfen arcudur. at 10 dan öğleye kadar ve öğleden Sirk gişelerinden tedarik edilebilir. Sirk kapıları, akşam müsameresi için saat 7 12 ta açılıyor. Ahali, hayvanatı vahşi; ye terbiyehanesini yarından itibaren hergün sabah saat J0dan akşam saat 10 x kadar ziyaret edilebilir. Yarınki cuma gönü saat 15te büyük (matine. Kangıran olmuş bir ııı | (Birinci | olmazsa aldıkları — tahsisat kadar hizmet etmeleri lâzım gelmez mi? Uzuün — senelerden beri okuttukları derslerine —ait kaç muntazam eser göste- rilebilinir? Kendileri yazmadıkları halıle başkalarının yazmalarım istemezler ve ancak bu hak- kı kendilerine inhisar ettir- mek isterler. bu itibarla iktidarları dahilinde olduğu takdirde neşrine mâni olur- lar, mâni olmadıklarını da tezyif ederler. Tıp Fakültesinde, öteden beri — biribirlerine muarız zümreler vardır. Vak'a ve hâdiselerden istifade ederak yekdiğerlerini atlatmıya ça- lışırlar. Cemil Paşanın fakülte reisliğinden ve nihayet fa- külteden — uzaklaştırılması, 1914 tarihinde 15 den faz- la seleflerin istifa ve infi- kâkleri, fakültenin İstanbul cihetine nakli ve Aavdeti keyfiyeti ve nihayet dedi kodulu meseleler hep bu zümreler faaliyetlerinin bi- rer canlı mitalidir. Tıbbın son yeni'iklerini takip edemiyecekleri ve bu itibarla hiç olmazsa tevak- | kuf halinde olacakları tabil addolunacak bu hoca beyle- sahifeden devam) '| | suretle ocağı rin hariçten ve dahilden maruz kaldıkları tekâmül ve islahat cereyanlarına karşı, hirsi piri ve sevki menfaat hislerile, birleşme- leri ve toplaşmaları ve bu harice karşı güya müttehit, mütesanit ve da- hildeki arkadaşlaı karşı ise mütehakkim, kahir bir heyet halinde hareket etmek , üsüllerini tatpikte çok ma- hirdirler: Hariçteki muarızlarına, taşımakta — oldukları Res mi ünvanlara teşne ve haris olduklarını iddiaya kalkışırlar, ve hattâ sakin zamanlarda “Brochur, lere - birlikte imza koymağı birer şeref addettikleri muarız arkadaş- larını teçhil etmekten, ken- dilerine benzemek, uyuma- mak kabahatlerinden dolayı Fakülte harici yapmaktan da çekinmezler. Vaziyetlerini, — velevki muvakkat bir zaman için olsa bile kurtarmak - için aralarından çıkardıkları ar- kadaşlarını tekrar almaktau geri de kalmazlar. “Bence bu yüksek — ilim müessesemizin yaraları kan- | grene almıştır., )ıt | | | Bu hoca B. lerin tasa- lütu acaba daha nekadar devam edecelnlr" Suzan Hanım Borclar ' Müzakeresi tevkif edildi (Birinci sahifeden' devam) | Hafize Suzan hanımla Fazıl beyin tevkiflerine se- bep; Fazıl beyin refikası Hidayet hanımın İzmir müd- dei umumiliğine müracaat ederek zinetlerinin Süzan hanımla Fazıl B. tarafından sirkat edilmiş olmasınıtddia etmesidir. Hafize Süzan Hanımla Fazıl B. müstan tiklik tevkif müzekkeresile değil, ifadeleri alınmak üze- re İzmir müddei umumiliği- nin kestiği ihzar müzekke- resi üzerine İzmire sevk olun- mak maksadile nezaret al- tına alınmışlardır. Nasıl tevkif edildiler? Suzan H. ve Fazıl B. dün saat on buçukta Sul: tanahmet polis merkezi me- murlarından birinin — mari- fetile Balıkpazarındaki ev- lerinde tevkif edilmişlerdir. Tevkifi müteakip her ikisi de polis nezdinde adliyeye götürülmüşlerdir. Müddeiumumilik alelusr | her ikisinin ifadelerini mış ve bugün İzmire hareket edecek ilk vasıta ile İzmi- re götürülmeleri için ken- dilerini Jandarma bölük ku- mandalığına teslim etmiştir. Suzan H. ve Fazıl B. dün geceyi Jandarma nezaret- hanesinde geçirmişlerdir. Bu gün saat ikide Adnan va- purile İzmire — götürülecek- lerdir. Suzan H. ve Fazıl B. tevkif keyfiyetini sükü- netle karşılamışlardır. Ya- hnız Suzan H. kendisini istiecvap eden müddelumu- mi muavinine: —“Muhakemenin bura da ruiyeti kabil değilmidir., Demiştir. Tütünlerimiz teşhir edilecek Almanyanın Breslâv şeh- rinde Aaçılacağını yazdığı- miz mekülâtı gıdaiye sergi- sine Tütün inhisarı da işti- rak edecektir. İnhisar ida- resi bu sergide Peşte ser- gisinde teşhir ettiği nümu- | | (Birinci sayfadan devam) umumi idare heyetinin 1 Haziran 1927 tarihinden 30 Nisan 1931 tarihine kadar üç sene 11 aylık varidatı, 13.244 lira 80 kuruşu 926 senesinden müdevver olmak üzere 710.878 lirn SO kuruş ve sarfiyatı 620.037 lira 13 kuruştan ibaret bulunmakta ve bu varidat ve sarfiyatın kayıtlarla defterlere muva- fik olduğu bildirilmekte idi. Mazbatarnın okunmasını müteakip — bir mazbatada kasa mevcudu olarak 14,583 lira gösteril- diğini ve bu kadar mühim bir paranın kasada kılmasını doğru görmediğini söylemiş ve muhasebecinin mükeffel olup olmadığını sormuştur. Bu nokta üzerinde mü- teaddit murabhhaslar söz alarak muamelenin doğru olduğunu muhasebe- cinin meb'us Kâzım Hüsnü Beyin tahtı zamanında bu- lunduğunu — söylemişlerdir. Kâzım Hüsnü Bey kasada mevcut gösterilen miktarın kongra masarifi olarak ban- kadan alınan para olduğunu ve hesabın kapatıldığı ta- rihte kasa mevcudu göste- rilmiş olmakla beraber derhal sarfedildiğini — söylemiştir. Mazbata reye konulmuş ve müttefikan kabul edilmiştir. Ruznamede müzakere edi- lecek başka bir madde bu- lanmadığından öğleden sonrt toplanmak Üüzere içtimaâ nihayet verilmiştir. Müesseseler de Tatbik edecek Saat mesai hakkındaki key'eti vekile kararı bu günden itibaren tatbik edil- meğe başlanmıştır. Ticaret odası ve nim resmi mahi” yette olan bütün inhisar idareleri de hey'eti vekile kararını tatbike karar ver- AĞN « murahhas bıra.

Bu sayıdan diğer sayfalar: