26 Mayıs 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

26 Mayıs 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NLi Dahife 4 Hükümetten İhtiyar memurlurımızın haklarına hürmet | izah edilmesini, Muhassasatı zatiye kablettarihi yaşıyor! Yarım asırlık millet kadınının yetimle- bekliyoruz. (Başmakaleden devam) böyle bir salâhiyet istedikleri şayia halindedir. Hükümet ve fırka gazetelerinin ta- sarruf İâyihasını hulâsala- rında görülen bu madde, bir şayla halinden çıkarılmıştır. Ancak bu maddeyi tadi! edebilen bir nokta olabilir. O da ilk münhalde hakkı- müktesibi iade edilmek üze- re açıkta kalan bir memuru ancak bir derece dununda memuriyete tayindir. Tasarruf, memurların va- zifelerindeki emniyetini ve kanunların biribirine zin- cirleme bağlı oldukları esar- ları bozmak demek değildir. Tenkih olabilir, tensik elabilir, fakat — bunlarda yine hâkim olan kanuni kayıtlar ve şekillerdir. Lâ- alettayin şamil bir salâhi- yetle bu gibi mühim bir sınıfı alâkadar eden işler üzerinde iyi netice alınmak- tan sarfınazar, muhakkak fena bir netice alınır. Tasarruf, — gayrimelhuz hesaplara istinat ettirilemez. Herhangi bir memurun açıkta kalması veya dun maaşla tayini bugün tesbit olunabilecek bir iş değik dir. Laüğivler müstesna olmak üzere dünyanın hiç bir yerinde böyle bir vaziyet tasarruf demak olamaz. Bu vaziyetin her şeyden evvel tenvir edilmesi lâ- zımdır. Tasarruf lâyihasın- da madde “halinde bile bulunsa bu maddenin — su- reti tatbik ve icrasinı Vekâletlerin nasıl ve hangi kuyudu kanuniye çerçevesi içinde mahsur kalacaklarını bilmek lâzımdır. Bizce, memurların endi- şesi varitse yanlıştır. Hü- kümetin, böyle Memurin kanunile, Teşkilât kanunile, Berem kanunile ve da ziyade — Teşkilâtı — esasiye kananile mukayyet memur hakkı müktesepleri üzerinde Iâalettayin cüz'i bir tasarruf için bu kadar şamil ve her tarafa uzayabilir bir salAhi- yet (talep etmesine mantı- kan imkân yoktur. Fırka pregramı bu işte esastır. Burada memurların vaziyeti sarih bir şekilde tesbit edil- miştir. Fırkanın umuümi pren- siplerine — riayetsizlik tep kil edebilecek kadar eham- miyetli bir mevki alan bu maddenin mefhumu tesarruf içinde bir başka şekil ve kıymeti olduğu muhakkak addedilmek İâzımgelir. Bugün şurada burada görülen ihtilâsların sebeple- rini bu anlaşılmamazlığın içinde nicin aramak İcap et- tiğini izah etmiş oluyoruz. Bu biribirini mütezat habar- ler karşısında emniyet ve itimadını galp eden bazı me- murların ihtilâs taraflarına sapmaları müstebat olmayabi- lir. Yokısa Baremle, Memur geçinme işinde mutavassıt yükseltilmiştir. Tektük ih- tilâsları tabli görmek icap eder. Fakat hemen her ta- şın altında görmek vaziyeti tehlikelidir. Bu haberlerin hükümet ve fırka gazatele- rinde - intişar etmesi me- rine maaş bir İki satırlık bir kanun | maddesi on dört milyon halkın başına asri ve me- deni serpoşu geçirdi.. Melon ve silindir. şapkaların al- tında mazinia köhne 'akide ve — telâkkilerile dopdolu dımağların yaşadığını muh- telif vesile ve — sebeplerle gördük. Cümburiyetin feyzi, nu- rubu dımağlara bir türlü hulül edemiyor. İşte bu zavallı insanlar gibi birkaç devlet müessesemiz vardır. Kapılarında Cümhuriyetin arması asılı olan bu daire- lerin içerisinde küçük bir ışık, Cümhuriyetin basit bir zıyasını bile görmeğe im- kân yoktur. Zannolunur ki onlar kableltarih birer ata- let müessesesidir. Hayret — edersiniz, yüksek, en asri ka un- tar bu müecsseseler — içinde bütün gözlüklerini, mutal- larını sür'atle zayi ederler. Bugün bu satırlarda bun- lardan yalnız birini mevzuu- behis edeceğiz: Mutlakiyette tekaüt sandığı, meşrutiyette muhassisatı zatiye müdürü, Cümheriyette ise muntazam borçlar müdiriyeti namını alan bu müessesenin umumi manzarası şuura — durgun- luk - veriyor! Muntazam borçlar mü- diriyetinin mesal mevzuu, zaten memur iken hayatını teminden âciz — kimselerin ihtiyarladıkları, mall kud- retlerinin'de dörtte üçünü terk- ettikleri elemli — günlerde gözlerini fani düyamıza ilele- bet kapattıktan sonra geri- de bıraktıkları — yetimlerin ekmek parasına inhisar eden siyah ve matemli günlerin hesabını yapmaktır. Muntazam borçlar müdi- riyetinde hesap ve kitap murların vaziyetini müşkülleştirmektedir. Dünkü akşam gazetelerin- den birinde adliyede bir tenkih- ten bahsediliyor, evvelki günkü her bangi bir gönlük gaze- tede poliste tensikten bah- 'sediliyor. Şurada tensik, bu- rada tenkıh, memurların emniyetini ihlâl etmekten başka bir netice vermez. Bizce, bâdiseyi bilmiyen gazeatelerin tahkiksiz bu işe burunlarını sokmaları me- murları endişeye düşürmek- ten başka fayda vermiyor. Endişe, nikbiğini ve oluru- na bağlamak, geçimine bak- mak gibi haleti ruhiye te- reddileri hep bu asılsız ha- berlerin, dedikoduların neti- cesi olur. Fırka proğrsmı elde ve önde iken icra kuvvetinin bu proğramda çizilen tasar- ruf şeklinden ve yahut ta- sarrufun süreti tatbikinden ve binnetice memurun em- niyetinden hiç bir noktayı değiştiremiyeceğini — kabul zarureli vardır. Cihan devletlerinin hiç birinde bu kadar sakat bir hareket olmadığını ve İs- met Paşa hükümetinin ta- sarruf esasında bu hataya düşmiyeceğini evvelâ hükü- met gazetelerinin kabul ve ilân etmeleri lâzımdı ki an- cak o zaman tu endişeli ve müphem hâdiselerin ma- daha sene sürüyor! işinin uğradığı müşkilâtı ve akamet bizden başka dün- yanın hiç bir yerinde emsa- line tesadüf edilemiyecek derecede korkunçdur. Yarım asır devletine,mil- letine hizmetten sonra terki- hayat eden bir memurun yetimlerine maaş tahsisi mu- amelesi tam bir sene sürü. yor. bu feci hâdiseyi ariz ve amik tetkik ettik, bir aileye maaş tahsisinin azami on beş günde ikmal edilebilecek bir #muamele olduğunu öğrendik. M:_vmıı kadronun bu işlerin sür'atle halline-kâfi gelebileceğinide anladık. Hakikat bu mer. kezde iken memur metrukâ- tını aylarca aç ve bir par. ça ekmeğe mubtaç bırakan bu müessesenin vahim feci ataletine hayret etmemek mümkün müdür? İhtiyar memurlara ve on- ların âziz haklarına şiddetle hürmet etmeliyir. Hele ye- timlerinin meşru ve kanuni haklarını ita ve tevzide çok hasszs olmamız icap eder. Muntazam borçlar müdü- rüriyeti bir banka kadar asri, faal, medeni bir mücs- sese haline getirmelidir. Bu ulvt mücssese çok - cezri bir ıslaha muhtaçtır. müte- kait memurlar, yetim yav- rular ancak bu suretle bir az müteselli olabilecektir. Maliye Vekili Bey bu yazdıklarımızdan, bilmeyiz, biğ haber midir? Cümhurl- yetin nuru bu karanlık d- vardan içeriye girmiyecek mi? Kapılara arma takmak başa silindir şapka geçirmek çok kolaydır. marifet bu mü* esseselerde pinekliyen eski âtıl, korkunç, afyonlu ruhu kovmaktadır. eeeit hiyetine normal bir mülâha- za ile intizar olunsun! Memurlar için bu gayri tabitlikler asla varit olamaz. Tâbi bulundukları Vekâ- letlerin — vekilleri fırkanın liderleridir. Kendi - ellerile hazırladıkları programların- da memuür sınıfını sıkıntıdan ve tereddütlerden kurtarmak için tedbir vadedenlerin bu- gün onları namütenahi hak- sızlığa karşı istinatsız bırak- maları nasıl olabilir? Biz, bu vaziyetin her şey- den evvel kükümet ağzından izah edilimesine ihtiyaç vardır diyoruz. İhtiyaç — vardır, çünkü memleketin bütün İş ve me- sai sahasında da İnsana de- ğil, insan taserrufuna ihtiyaç vardır. O halde memur ne yapar? Memur gene memurdur, İhakkı müktesebi gene hakkı mükteseptir. ve memuriyet kıymeti, terfi hakları gene kanunlarla mukayyettir. İş yanlış anlaşılıyor. An- Taşılmıyor, hükümet gazete. ;leri bilmeyiz hangi zihniyet" ve fayda ile böyleanlatıyor? Efendiler! Gazetecilik baş- ka, ekmek işi başkadır. Kafalarınızı — elinizdeki yorganlarınıza göre deği! milletin, memleketin yorga- nına göre uzatınız, Kaş yaparken göz çıka- rıyorsunuz. * * Bir hiç hiçine Recep kama ile arkadaşı Aliyi vurdu İki gün evvel çırpıcı ça- yırında kanlı bir vak'a ol- muştur. İç yüzünü bildiriyo- rum, Fatihte altay mahalle- sinde oturan Recep ayni ma- hallede oturan arkadaşı bek- ci Aliyi salı günü görerek: — Ali be gel bu cuma seninle çırpıcı çayırına doğ- ru gezmeğe gidelim demiş. — Ben giderim giderim | ama rakı ve karı olursa de- miş> Bunun Üzerine olur, molur demişler ve cuma sa- bahı buluşmuşlardır. Cuma olmuş, Recep ile Ali buluşmuş, kararlarını infaz için hazırlığa başla- mışlardır. İşte bu bazırlıklar için Ali rakıyı Recepte birkaç gün evvel söylediği kadınları almağa gitmişlerdir. Aradan çok geçmemis, li, rakı ve meze nevalele- rini almış, Recepte, Emine ile Gülüzar namındaki ka. dınları alıp randevu yerleri olan Edirnekapu mezarlığında buluşmuşlardır. Ogün için bahtiyar olan bu kafadaş- lar hemen biri birine tek- mil baberi vermiş ve Çır- pıicıya doğru — yollanmağa başlamışlardır. Recep, Güllüzarı Ali de Emineyi kollarına (takarak eğlene eğlene yollarına ko- yulmuşlardır. Şu tarla senin, bu bah- çe benim, şu çiçek, senin bu çiçek benim — derken Çırpıcıya gelmişlerdir. İatihap — ettikleri köşe bir mahalle oturmuş, soyu- nup dökünmüşlerdir. Bir kaç dakika istirahat etmişler ve ondan tonra — nevalelerini çıkararak ilk kadehleri şere- fe diye yuvarlamağa başla- mışlardır. Bu sırada Ali tekrar bi- rer tek doldurup kadınlara uzatarak! — Haydi bakalım benim ablalar yuvarlayın gitsin, de- miştir. Kadınlar cevap vermiş- lerdir: — Rica ederim, bize bak- mayın, siz içiniz. biz de Içmiş kadar oluruz Tetekkür(ederiz, efendim; demişler, nihayet erkekler bir içerse hanım ablalar iki içmeğe (!) baş- lamışlardır. O ara aşka ge- len Reçep, çalgıcıları gör- müf ve çağırmıştır. Çılgıçılar gelmiş, kaba- dan bir. çifte telliye başla- mıştır. Bu havadan çoşan Alide kalkmış oynamağa başlamış Aradan biriki dakika geçmiş sefer de Recep çalgıcılara hi- taben. — Yap bir çifte telli da- ha demiş ve gülüzarı oyu* na kaldırmıştır. Bidayette nazlanan Gülüzar nihayet kalkmış ve göbek atmağa başlamıştır. O ara Gülüzar göbek atmakta diğerlerin de rakı atıştırmakta imiş Bu fasılda bitmiş yine kendi kendilerine muhabbete baş lamışlardır" Yemişler içmiş- ler gülmüşler oynamışlar ni- hayet cıvıtmağa başlamış- rdır, Bu sırada Recep Emine- ye hitaben: — Haydi bakayım kız, güzel bir gazel söyle de din- leyim demiştir. Bunun üzerine kadın ve Ali de. — Dostun soylesin dinle demişlerdir. Recep te — Sen söylersen olur de- miş. Kadın yine, kaçmağa başlamışlardır. Kaçışlarına hâlâ devam et- mek isterlerdi fakat, zabıta meydan vermeyip yakalan- mıştır.İ İşte bu kavgacılar da ni- hayet işi azıtmış, neticede Recep — kamasını çekerek, arkadaşı Aliyi vurmuştur. A, S. Barem mevzuu bahsolacak mı? (Brinci sahifeden devam ) sinden maada Tıp fakülte- sinden ihracına karar verilen Rasım Ali Bey meselesi de görüşülmüştür. Bu meselenin müzakeresi esnasında da ba- zı luzumsuz münakaşalar olmuştur. Maarif vekâletinin bu mes'cle hakkında noktai nazarını ifade eden tahrira- tın kıraatinde: Rasım Ali beyin ifadesinin tahriren alınmağı ve — ihracının ancak memurin muhakemat | encümenin vereceği kararla — Ben senin değilimki | söyliyeyim Alinin dostuyum, o söyle desin hemem söylerim. demiştir. Bu #öz üzerine koltukları kabaran Ali de: — Oğlum, herkes kendi sevgilisine emreder, onun için emrette biz dinliyelim. demiştir. O wra, olamazdı, olacaktı olmıya- caktı derken aralarında bir kavga baş göstermiştir. Bi- dayette küfür, — ortalarda tehdit, sonunda aille ile başlıyan bu kavga, kadın- larıan — bayılıp Çayı'masına kabil olacağı anlaşılmıştır. Maarif vekâletinin bu pek haklı ve kanuni nok- tai nazarı Rasım Ali beyin Tıp fakültesinden ihracında | âmil olan bazı müderrisleri olurdu | rağmen Dihayet bulmuştur, |* Kavgadan sonra yine birlikte sepetlerini toplamış, evlerine gelmek üzere yola koyulmuslardır. Fakat, bu sırada kör kandil olan Ali, tekrar ağzım açarak: — Ulan Recep, alacağın olsun. Karıların yanında caka satmağı sana gösteri- rim, demiş. Bu söz (üzerine Recep te: — Ulan ne göstereceksen, şimdi göster, demiş ve hemen üzerine saldırmıştır. İşte burada tekrar kapış- mışlar ve biri birlerini döv- meye başlamışlardır! Bu hali | hemen münkessir etmiş ve hâdiseler çıkmasına sebep olmuştur. Müderrisleria — iddiaları memur olmadıkları ve me- mur oldukları takdizde ise memurin kanunu mucibince hariçteki hususi — işler — ile meşğul olmıyacakları mer- kezindedir. Fakat vekâletin bu emri üzerine evrak müderrislerini devameden hayli müsaka- şalarına rağmen tamamlar- mak üÜzere evvelâ Tıp fa- kültesine havale edilmiştir. ! Evrak Tıp fakültesinde ta- mamlandıktan sonra Daröl | fünun divanına tevdi olu- nacak oradan da memurin muhakemat encümenine ba- vale olyaecaktır. Rasim Ali bey bu defa şifaen değil tahriren istievap edilacektir, Masumiyet ve mağduri- yeti Maarif vekâletincede anlaşılar Resim Ali Beyin bu defa Fakülteye alınması çok muht »meldir. — BEN AMAR SİRKİ YAZ TARiFESi İkinci : Birinci Stallar : Hususi: Localar: vanatı vahşiyeyi ziya matinelerine girmek Bundan maada bilümum eytam olacak müracaat üzerine sir 150 200 ” Ben Amar sirkı müdüriyeti; talebeye ıçin 25 kuruş mahsus olmak üzere hay- ret için'15 ve Perşembe ve Cumartesi günleri fiat tesbit etmiştir. 6 ve malülin müdüriyete vaki ka meccanen girmelerine müsaade Y AAA GA AEA A DA

Bu sayıdan diğer sayfalar: