15 Haziran 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

15 Haziran 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Girayet Edebiyalı Bir vakitler gazetelerde bil- harsa mecmtalarda “Wasil, | edebiyatı türemişti. Şimdi *Ci- | noyet, edebiyatı çıktı. Kan kokusu biçak parilti- tı, tabanca ateşi bu yeni ede- biyatın esotlarını teşkil ediyor. Hangi gazeteyi ne zaman Aaçsanız mutlaka meşum bir haber güzlerinize dehget we- tiyor. Zabıta — muharrirleri size okadar canlılıkla çiziyorlar ki hiç bir ressam fırçası gözleri- nizin önüne bu kadar “NET, bir tablo senemez. Cinayet, cinayet. Ana oğlunu boğuyor. Talehe hocasını suruyor. Koca, 'karısını bıçaklıyor. Hep kan, daima kan.. Mabkeme kapiları sıra, wıra canilerle dolu. Hapishane koğuşları, bet- bahtları almıyor. Sebep ne? Gazetelere geçmek için ya- landon intihara ka'kın isterik gençleri biliriz. Bu maceraper- estler atatında güphe yokki | nam için kancıkaranlar da vardır. * Bilmeyorum neden, katil olmak, kendini öldürmek ya- zılmaktan daha kolaylaştı! TİN ÂLİ İşebaki | İnsan mezarı yok hay- van mezarı yapılıyor Astanbulda hayvan mezar- lığı yapılması siçin ötedenbe- | ri devam eden tetkikat ikmal | edilmiştir. Hali hazırda Vali B. in Anıkaradan igilmesi hbeklenil. mektedir. İÜlk projeye göre mezarlığın Karecahmette ya- pılması isteniyordu. Şimdi ise Yetanbulun bir kaç mıntaka- sında yapılması arzu edilmek- tedir. Vali B. geldiği zaman hazıtlanan son proje kendisine arzedilerek bir netice istibeal edilecek. İVe hemen ünşası faaliyetine başlanacaktır. Zabıitai Belediye Polis maaşı alacak Zabital Belediyoye — yeni intisap edecek olanların polis maaşile alınmaları —İdüzumu tebliğ edilmiştir. Muhafaza altında Çatalcaya gitti 70bin Hira ihtilas Çatalca —muühasibi —mes'ulü Ziya Bey dün, polis tahtı mu- hafazasında Çatalcaya gönde- rilmistir. Tefrika *No. 9 Muharriri : Raynonde Madhard âı Zabıta mulıarr.ınmız azıyor: İki kocalı kadın yüzünden Agobun kafasını dört yerinden kırdılar Agop Efendi karısını yangın yerinde bir yabancı ile görmüş ve aklı başından gitmiş. Sebep bu! Dün, öğle üzeri küçükpa- zarda garip ibir wak'a olmuş- tur. Unkapanında Yavuz Sinan mahallesinde —otaran Agop Efendi, 43 yaşlarında — kısa baylu etine dolğun #saf bir adamdır. Küçük yaşında iken şehri- nize gelmiş, kalaycı çıraklı- Hına girerek san'ati elde etmiş- tir. Agop Efendi, kalaycılığı Söğtenir. âğrenmez kendisine biriktirdiği paracıklarile Unka- panında keserciler caddesinde bir dükkâncağız açmış hayli, zamandanberi burada çalışarak geçinmeğe başlamışlır. uzun zamandanberi yalnızlık, kim- sesizlih canına tak demiş, hayet evlenmeğe karar ver- miştir. Evlenme kararı İşte bu kararını veren Agop Efendi, ogünden itibaren, ya- ni; iki #ene ev- vel ahbaplarına, tanıdıklarına bildirmiş, kendisine mücesip bir alle arattırmağa başlamış- lir. Aradan çok geçmemiş , dostlarından birisi Agop Efen- diye gelerek: ma torma gitsin. Demiş. Bunun Üzerine Agop ta, müstakbel zevcesinin bu met ve senasını işltince bafif te bessümlerle: — Kısmet ise olur, demiş- kir. d Evleniyorlar Arcadan çok — geçmemiş, nasip ve kısmeti imiş, ahba- bınin buülduğu o kadınla evlen- aişlir. Bu kakın aslen Tekirdağlıdır. 26 yaşlarında kurnaz, çaçaron bir kadındır. Langada Kay- gana sokağında 2 numaralı hanede oturmaktadır. Elmas isminde rençber bir babasile Tokol disminde bir de #annesi mardır. Agop efendi, ahbabının küçüktür. Fakat, masıha bap cağızına bir felâket geldi. O- mun için bir kaza kurbanıdır. Demişler. Bu rözlerden de bir şey anlamayan Agop: gene etrafına bakınmağa başlamış tır. Kılavuz olan doastu kalk- mış, usulcacık kulağına fisıl- dayarak, matmazel Elmasın madam olduğunu söylemiştir. Bunun Üüzerine Agop ta: — Hım m... Demiş fakat, dermeyan edilen birçok şerait içerisinde kabul etmeğe mec- bur — olmuştur. Söz kesilmiş, serbest ve kahveler içildikten sonra herkes evlerine çekil- vaiştir. Agopta evine gelmiş, strkaç gün sonra nikâh hazır- tığına başlamıştır. Langadaki ev Hazırlığını ikmal — etmiş, haber göndererek hep birlikte Fatih Gdalresi Belediyesine gi- tmişlerdir, Medeni nikâhları aktedilmiş, Agop Elması ko- huna takarak ikain pederinin Langadaki evine gelmiştir. Beş ay kadar kalmış ve güzel güzel geçinmeğe baş- lamışlardır. Fakat, her neden- se Elmasla Agobun arasına bir soğukluk girmiş, © günden itibaren bir geçinememezlik- ür baş göstermiş, Agop Efendi ne diyor? Üşte burasını bizzat Agop ağanın ağzından dinleyelim. Bapı dört yerinden yarıl: mış olduğu için sarğıya sa- rılınış, dükkânının önünde bir Askemleye oturarak ; — Ah, Beğim, ne sen sor ve nede ben söyliyeyim. Diyerek sözüne devamla: Evlendiğimizin üçüncü ayın- * da idi. Şunu isterim, bunu isterim diye her Allahın günü başımın etini yer dururdu. Evlilik malü- munuz ya, elimin erdiği kadar almağa başladım. —Eksikleri bitti. Bu seler de bir gezmek İşte deliletile Eznik ağanın evine | eyle gitmiş, Allahın emri ile kızları olan matmazel Elması istemiş- tir. Elmasın babasıda düşün- müş, laşınmış neticede ezile büzüle: — Güzel yavrum, güzel amma, amması var, demiş tir. Bu amma, “kelimesinin Mmabasını anlamayan zavallı Agop aa da: — 'Ne gibi amması var? «demiştir. Gerek kılavuzlar ve ge- rek Elmasın babası hep bir sağızdan : — Kızımız daha körp: ve Mütercimi : Ahmet Fürkân — Framsır edebiyatından 'büyük aşk romanı — 170 inci binden tercüme edilmiştir... Fakat hastanın elİleri ha- reket ediyor ve karnını gösle- riyor. - orada mi? Hı:ıd.: gene — ses ada yok. Ve hasta gözlerini kapı- yor. ÂAsistanın alnından wtiirap damlaları yuvarlanıyor. Profe- şör sapsarı bir halde... Yalnız bu üç »kişi içinde Klad sümlit- sizliğe düşmemişti. Diyor ki: — Bu kadının bize cevap vermesinimi istiyoruz? *“Dü- günüyor elleri alnından geçi- yor yahaykırıyor, Durun, bul- dum Klod ikoşa ikoşa salondan çıkıyor, ve elinde yeni dağan çocukla avdet ediyor. Klod yaptığı geyin netice- sinden semin olarak çocuğu hastaya yaklaştırıyor... Çocuk incecik —sesile —haykırmağa başlıyor. Klod hastaya anla- tıyor: — Bakınız, ne güzel ço- cüğunuz war. Görüyormusu- muz, bu, sizin,)/ sizin çocuğu- BDUZ, .. Hastanın gözleri büyüyor, karanlık gibi duran yüzünde, 'Nihıınt. yine sokağa gideceğini söy- ledi. Hayır, olmaz. Dedim, Gitti! Fakat, dinleyen kim? O yine kendi bildiğine süslenmiş mmiş ve sokağa çıkmış- :?kAkıl'ııııdM buya ben de © gün için erkenden dükkâ. mımdan çiktım, eve ıel(yoı—. dum. Bir de ne göreyim? Bizim madam Elmas, ko- hana birisini takmış, yangın werinde piyasa edip duruyor. Heman yanlarına gittim ve: ümitle bir aydınlık başlıyor ve dudaklar titriyor... Bu esnada heyecan içinde | üç kişi ikendis'ne doğru eğil- müş ondan birşey, yalnız ve sadece bir şey bekliyor. Salomnun içinde süküt dal. galanıyor. Ve... böylece saniyeler ge- Çiyar., Çocuğun ince ve körpe sesi karşısında bu ölmüş vücut bir maadet dalgasile ürperiyor göz- ler daha canlı bakmağa baş- hyor, dudaklar heyecandan kımildanıyor ve ince hafif, duyulur, duyulmaz bir ses bu kansız ve dermansız dudaklar arasından taşıyor: — Çocuğum! Asistan Löhodet profesorü hastanedeki vükuatten haber- dar edip onu hastaneye çağır- dığı zaman tefefondan bir kadın sesi duymuştu. Bu ses, profcsör Ambuvaz ın zevcesi P c ! — Bu ne hal kız Elmas? * Dedim. 'O da 'bana: — İşine gelirse kabuül et, gelmezse uğurlar ola dedi ve hiç istifini bozmayarak ko- landaki © ğençle yürümeğe başladı. Bunun üzerjne ben de eve gelerek babasına — meseleyi söyledim. Aradan yarım saat geçmişti. Elmas ta geldi ve çabuk hırsız ey sahibini şaşır- tar misillâ gibi hemen kavgaya başladı. İşte, bu kavga neticesi anlayamadım. Anası, babası, kızı hep birlik aldular. Beni kolumdan tutarak ©o gece sor kağa attılar. Sabah olmuştu. Bir tatida ile mahkemeye müracaat et- tim, İşte muhakememiz de dün idi. Mahkemeye girdim. Av- dette tam Park caddesinden geçmekte iken yanıma genç- ten birisi sokuülarak : — Agop ağa 'beni *tanıdın mı dedi.. Yüzüne baktım, tanır gibi olacağım demeğe kalmadan: — Eyi bak, eyi. Ben Elma- sın kocası Mehmedim, dedi. Bu #öz üzerine ben de: — Güzel amma, 'bende onun kocasıyım. Dedim Busör üzerine! — Hayır, sen değil. Onun kocası benim dedi ve hemen üzerime atılarak beni döâğme- ge başladı. Elinde ne olduğunu bilemiyorum. Ağır bir. elsimle başıma vurdu ve dört yerimden ya- raladı. Bu sırada ahali yetişerek beni kurtardı ve onu da polise teslim ettiler. İşte beyceğizim bir Elmas için başıma bu felâket geldi. Müaazallah, bu ikadın zümrüt olmamış. Olaydı kimbilir. ba- şıma daha ne haller gelecekti. A g. Halk Dernek temmuzda toplanıyor Halk bilgisi dernegi sene- Meşhur kavuklu Hamdi «fendinin pişikârı olan, eski orta — oyuncularından Küçük ismail Efendi, evvelsi gün ve- fat etmiştir. madam A-bııvıııı sesi idi. Madam, telefon zilini uy- kusunda duymuştu. Telefon makinesini yatağının yanına koyan kendisi idi. hastanede" ki vukuattan haberdar olunca derhal kocasını uyandırmıştı. Profesörle Asistan arasın- da ki mükâleme çok kat'i ve kısa olmuştu. Ambuvaz - tele- fondan ınlühı “onra ka> sısına — Memen ılllı-'ın Kloed bana relakat edecek. Rleı gibi kocasının sözüne) itaat | etti ve odadan şu düyünce ile gikti: Kızını hiç olmazsa bir ana kalbinin inceliğile uyandı- racaktı. Madam, Klodun odasına Yazım milyon Hiraya Türkiye emniyet Plünları satılıyordu |Sonraki muvaffakiyet- lerimizin şerefine! d Hayatımda ki — tehlikeler , benim için heyecanlı bir. zevk şekünu olmustur. Mister Ber hatıratına . te- mas eden şeyleri anlatırken * etrafıina galip nazarlarla ba- * kıyordu. Grita'bana döndü ve : — Siz daha kelimelerle , söütunlarla heyecan arayınız, sefah arayınız. sonunda felâ- iketten başka bir gey göreceği- - Pıniııı (K. K. Bey) hususiyatınızı sormak - gerçi bir cürettir. beni affediniz, lehinizdeki bir husus için mahiye varidatınızı anlamak isterim. Takriben ayda ne'ka- | dar kazanıyorsunuz? — Ben Aashabı. maaştan değilim. Kazancımız günü gününe hiç uymaz. Hiç ümit edilmiyen bir zamanda yük- | sek yekünlu bir kazanç olur, keza hiç Ümit edilmedik bir zamanda bunun aksile kar- şilaşabiliriz. — Fakat takribi — birşey söyliyebilirsiniz! — Meselâ Üüçyüz — vasati bir. kazançtır. Grita taaccüple: — Üçyüz Türk lirası mı? — Evetl.. Mister Ber: - l,ııbu bir nevi sürün- mektir. Üç yüz Türk, yani yirmi beş inğiliz lirası hangi ihtiyaçlarınızı görebilir ki'?! Grita: — 'Konaat aptalların te- sellisidir. Siz bu kasancınıza kanaat ediyor musunuz? — Zarutil!.. — İhtiyaçlarınıza kâfi ge liyor mu? — Getiriyorum. — Bu — takdirde milster Berin dediği gibi, bu bir sürünmektir. — Belki... Mister Ber ayağa kalktı. Pençereden baktı. Göcemin ka- ranlık hayalâtı denizin üzerine gökmüş, Heybeli ada evlerin- den tek, tük ölü ve titrek yık-! lar görünüyordu. Lodos devam ediyor. Denizin üstünde köpü- rerek kuduran dalgalar ada- ni kayalıklarında çarparak, patlayarak dağılıyordu. Mute- ma içkilerle süslenmiş masanın ma gitti madam Giıritaya şampanya ikram etti, bana, döndü. — Ne #rzuedersiniz mom- şer? Dedi. Hiç cevap beklemi- den şişesine sığmayan şampan- yayı billor gibi bardağa be- galttı, verdi. İKendisi viski ka- dehini kaldırarak: — Bundan «anraki yeni muvı”ıkıy:!levlnuh yerefine, (Denamı uar) AEIılın hkesilen dbrahim Ef, mdavaıı Düdük çalmadı' “Ve birdenbire trenin altında kaldım 5000 lira tazminat isterim,, Bundan bir kaç ay evvel Kumkapıda — tren — yolunda İbrahim Ef. isminde bir zat | tren altında kalarak iki aya- Bı kesilmişti. İşte (bu hâdiseye sebep Olan makinist Mehmet Ef. min muhakemesine dün gayri | mevkuf olarak başlanmıştır. Maznun esnayi muhake- mede hüdiseyi şöyle anlat- mizda 250 metre mesafe var- ken treni yolunda gördüm ve düdük çalmağa baş'adım. Be- mim gördüğüm zaman İbrahim Efendi rayların üzerinde değil aşağıda idi. 40 Metre kadar yaklaştığım zaman Nrdq-bıve 'ıylıııı. ıiıdlll zaman, kızini gitmiş buldu: — Nasıl, sevgili — kazım, duymuş mu idin? — Halfilçe anne. fakat hissettim ki babamın — bana ihtiyacı olacak. Madam Amvubaz süküt etti: Baba ile ikız ruhunun 'bir ande birleşmiş olduğunu dü- şünmeğe başladı. Ve bu his- İsin kızına malüm olmasını istemediğinden gözlerini ka- padı. Dışarıdan bir ses geldi: — Klod hazır mısın? KKlodbemen — mattosunu tu: — İştel Koridoru çabukça geçtiler. Madam Ambuvaz arkalarından koşuyordu. Klod apartımanın kapısını açmıştı. ve hürmetle önünden babasını geçiriyordu. Profesör derin bir düşünce giydi ve babasının yanına koş- | üzerine duğru yürümeye baş- İadı. Fakat bu kadar az 'bir mesafede ne kadar fren yıp. him ef. de wak'ayı şöyle an- Tatmışlır. İKazanın vuku hulduğu ma- hal virojdır. Ben me treni gör- düm nede düdük sesi işittim. Birdenbire trenle karşilaştım " e altında kaldım. 8000 İira tazminat isterim. mendiler kumpanyasının da met'ulü bilmal sıfatile mah- kemeye celbine karar vererek muhakemeyi başka bir. #üne |ıllk ılmbli. ıçındı idi. Ve bu deellı | kapıdan cıktı. Zevcesine ve. dabile etmemişti. Bu, dlk de. a ölüyordu. Kocasının bu Bgüfletini madam — ÂAmibuvaz hissetmişti, Iıkı;_ w::;—ııı değildi. Çünkü a da ©, sadece kızını düşünüyordu. Klod, ana kalbinin bek. lediği buseyi vermeden kapı- — Neyiniz var anne? — Hiç sevgili kısım, hiç, Müsterih ©l. Ve madam Kloda ) doğru kalbindeki 1stırabı izah için sokuldu. — İsterdim ki... Klod.., Klod sabırsızlıkla : — Neistiyondunuz, çabuk /| söyleyiniz, #ica edertim anne... Madam devam etti: — İsterdim ki.. Klad, ya- kamı kapadasın. soğuk almak tehlikesine karşi.. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: