12 Ocak 1939 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 6

12 Ocak 1939 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YENİSABAR Seni Unutmuştum | den | | | Yazaa ; R. İrfan GÖKSEL | | © zamanlar, henüz Refik ağabey | yasamında l gerçüm Lzeyi e| — Sarüim Bu seler e sarcr | llmleni Sela.lür y verüı eai taniyamadın . Retik| Tp bit çocuk değildim Bu genç | aönbey?. | ŞRda, bn li mecralar ge — . Byıri. dedim Çirmiştim. Şimdi bile, hâlâ içimde Beçirdiğim © masum sevgilerin «i Sen alevini, küllenen kıvılcımlarını| düyüyorum. - Bir çok kızlar tan- dim. Her yenisi bir evvelkini bana| unutturmakta gecikmedi. Hepsi d- kaybolan gu on dört yılla beraber, kalbimden ayrıldı. Ak düşen saç- darımda aradığım siyah teller gihi| onları da aradım. O mesut rüyala- Tan tatlı” hülyalarını bile - kayt miştim. Sebepsiz - iç üzüntüleriyle kov-| randığım, mehtapsız gecelerde dü- günürdüm. Neyi mi?!. Bütün varlığımı dolduran © bog| rüyaları.. Göz kapaklarımı indirir, 9 hatıraların yeniden canlanmasını, hiç değilse gözlerimde yaşamasıı isterdim. Lizeyi bitirdim. — Maddi imkân- #izlıklar yüzünden daha fazla oku- yamadım. Dul kalan anamı geçin- dirmeğe mecburdum. — Bunun için hayatımı kazanmıya uğraştım. Ka- der, henüiz iki yıl geçmeden, soğuk 've karlı bir kânun ayında, onu da elimden almakta gecikmedi. Yapa- yalnız kalmıştım, hayatta. Evelenmiye karar verdim. Na- #ip değilmiş. olmadı. Yahut ta, si- demediğim bir düşünce buna mani oldu. Arzuma rağmen, - evleneme- dim, -. Düşünüyordum! Tanıdığım, konuştuğum genç kızlar arasındaki| “küçük. yaramaz - Ferhundemi #ünüyordum. Ona verdiğim sözleri, yemini düşünüyordum. Onu ilk za- Mmanki gibi seviyordum. Hâlâ içim- de ona karşı saf bir aşk, kopmiyan bağlar vardı. Fakat, onun mukabil #özleri, ettiği o büyük yemin ne ol- muştu? Onu bazan suçlu, çok defa gön düm razı olmadığı için haklı gör meğe çalışırdım. Henliz hayatını ka zanmamış bir erkeğe — daha fazla bağlanamazdı.. diyordum. iştet. on —— Gört aztırap yalı kendi kendimi böy- | e avutnıya çalıştım. İstanbulün — rütübetli ve yağ. murlu bir kış günüydü. Yeni tayin olunduğum işimden çıkmış, pansi- 'yon olarak kaltığım evime dönü- yordum. / Galatasaray - dürağında iramvaydan indim ve seri adımlar-. J ilerledim. Umuzuma bir c hafif. çe dokundu. Döndüm, baktım: kar. Bımda tanımadığım bir genç kadın duruyordu! Nefes nefese idi. Zan-) Tuma göre: arkamdan yetişmek i- gin koşmuştu. Kısa sükütu bozarak sordum- — Ne istiyorsunz? “Yoksa be- — mibirisine mi benzettiniz?' . Her can içerisinde cevap verdi: BSebebini bilmiyorum ve öğren- mek te istemem. Yalnız şunu biliniz #izi görmeden evvel kendimi hiç yoklamamış ve Ernste karşı hizleri mi tahlil etmemiştim. Sizinle tanış tıktan sonra işler değişti. Onunla Grlendikten sonraki vaziyetimi hiç düşünmemiştim. Ve bunu kat'iyen münakaşa etmiyorduk. İik olurak bu gayri tabil hali siz farkettiniz. Bu sebebdendir ki size karçı scnpa- ti duydüm. Sözleriniz ve kalbiniz #ğik. İnandığınız bazı prensipler var. Ve bunları saklamıyorsunuz. - Hiç gevdiniz mi? — Her bangi bir erkek hayatında sermeden dürür mü? — Ben burada hakiki aşktan bah- ediyorum. Den, sesini çıkarmadan, ağaç dal- ları arasından denizi seyrediyordu. — Sizde insanı — şaşırtan pey, Çök mütevazi - olmanızdır. Fakat Güşünülecek olursa kendisinden (. | üamile emin olmiyan, mukavemet edilemez bir cazibeye malik olma- Gığını bilen bir kimsenin — yanında bulunmak benim için öyle inşirah an söylemiştim! Bu v miştün, fakat bu çehreyi hiç g. memiştim. Bvet. Onu tanımıyor | dum! Genç kadın - biraz daha bitkin, inliyen sesiyle yalvararak sordu. Yoksa?.. Sende mi ?.. Beni tanımak istemiyorsun üsbütün — şaşırdım. — Emniykt veren bir sezle — Yooo!. ymadım. Senin Ferhunden!, Senin ya ramaz Ferhunden!. Daha fazla konuşmadık. Gözle- | rim karıncalanıyor, yüreğimde oir gey eziliyordu. Dimağımdaki hatı- Faları yokladım. Evet oydu! Fer- Birdenbire hatırlıya hundp.. Benim yaramaz — Ferhun. | demt, | Yavaş yavaş yürüdü. Ben A>| ilerledim. Biraz ötedeki / sokaj saplı, ne kadar daha gittik hatır- hiyamıyorum, bir evin önünde dur. du: çantasından çıkardığı anahtar. | İn kapıyı açtı. Odasının aralık kapısından içeri Kirdi, mindere çökercesine / yıkılı: Tak <ölgün- ağlamıya başladı. Bir gölge gibi onu takip ettin. | Yanına yerleştim. Onu susturmaya | çalıştım. Kan çanağına dönen gö derinin yaşını, —mendilimle - kurtt- | tum. Mazisini anlatıyordu- — (Seni kaybettikten — sonm, gök ağladım Refik ağabey.. Hepsi: ne yalvardım — Ben Refik ağabeyimi isterim, beni ondan ayırmayın. (Sonu yarın) Lüleburgaz orta okula kavusuyor Lülebargaz, (Hususi) — Orta| mektep kürma ve koruma cemi-) yeti geçen gün valimizin reisliğin de toplanmıştır. Kaymakamımız Nizamettin Yü celin ve diğer azaların iştirak et tiği bu içtimada, kasabamızda der- hal bir orta mektep yapılması için hemen faaliyete geçilmesi karar- laştırılmış ve bir komite teşkil 0-| Tunmuştur. yılma yetiştirilecektir. | Göreş € Die: refiklerimiz | Orduda çıkan Gürses refiki - mizin son saysiyle 14 yaşına, Lü-| leburgazda intişar eden Özdilek arkadaşımız da 5 inci yaşına bas- muçlardır. Muhitlerine ve okurlarına fay dah olmak için büyük bir fedakâr Jıkla çaaşan bu iki refikimizi teb- Tik eder ve uzun yıllar temenni e- deriz. duyulacak bir hal ki. 'Den bu sözlerde saklı duran i- mayı anladı, Ve ilk defa olarak genç kıza baktı. O da eşarpının ü- zerinden heyecanla üdeta duman- Janmuş gibi duran — ve umumiyetle berrak gözlerini Den'e dikti. — Okadar yalnızım ki, diye mırldandı. Surat / asmayınız da dost olahım, — Öyle zannediyorum ki dost- duk hakkındaki fikirlerimiz. biribi. Tine uymiyor. / Fakat beni mazur görünüz. Giyinmek Üzere - kulübe dönmem lüzem, Şapkasını çıkararak selâm ver- di. geriye dönerek denize “doğru indi ve Nansi, genç adamı gözlerile takip ederken, parmaklarının ara- Ginda eşarpının plilerini döndürüp durüyordu. xxvm Plija doğru inerken Den endişe ile düşünmeğe başladı. Eğer Ped. derin daveti bir tuzak idise? Ak- /Şam yemeği zamanı, odaların boş bulunduğu bir saat bir mücevher Kurszlığı için «a münasip - bir fır Büyük Kumandan ve | İyi Baba (Baştarafı 4 ea sayfada) Burada asılı kılıçlar da, kalıçlar olacak Evet, ilk kuşandığım kılıç bile bunlar arasındadır. Şu gördüğünüz iğri, büyük işlemeli palayı, Şark h: rekâtı esnasında Dağistanlılar hedi- ye etmişti. Son taktığım kılıç da © Muhterem General bundan sonr” tekrar camekâna dönerek - orada külçük bir defter çıkardı. Bu defterin içinde el yazısile birçok rakamlar cümleler görünüyordu. Merak edip izahat istedim Bu defter, toğan çocuklarımın doğduğu günden itiha. ren boylarını, sikletlerini, yaş mır hitlerini, hususiyetlerini, na tarzlarını, gıdalarını, doktorl münasebetlerini, günü gününe tes- bit etmiş olan mühim bir hatıra ve etild defteridir. Bu deftere çok kişi- ler merak ediyor. Hattâ çocuk yetiş. tirmiye modar olur diye, bastırmamı isteyenler bile var. Bazı tanıdıklar, çocuklarına bir şey oldu mu, - gelip sorarlar. (Sizinkilerin başından böy le bir şey geçti mi? Ne yaptınız?) diye tecrübemizden iztifade etmek isterler. O zaman ben de defteri n- gar, o yaşta öyle bir endişe - kargı- sında ne gibi bir tedbirde bulunup nasil bir tesir gördüğümüzü ker lerine bu defterden tafsilâtile okur anlatırım.. Bakınız çocuklarımın en küçük hususiyetlerine varıncaya ka- dar kaydetmişimdir ki, ilerde ken leri için dahi vakit vakit tatlı bi Meşgüliyet mevzuu teskil eder. Me- selâ şurası, | benim ikiz Generalin gösterdiği — yerde - bir| cümle gözüme ilişti: | (Hayat, bugün bir makam tutt- | rarak şarkı gihi bir şey söylenilye Başladı.) Haşat, General Kâzım Karabeki rin kızlarından birinin adıdır. Öteki. nin adr Emel.. Her ikisi de şimdi ilkmektebin beşinci yılındadırlar. Ve| General bu yıldan itibaren not tut- mak vazifesini onlara / bırakmıştır. | İki yavruya da kendi imzası altında| bir defter hediye etmiştir. Her iki yavru da hatıralarını bu deftere ken | di yazılarile zaptediyorlar. Hayat ile Emel'i görmiye ve bo-| raberce resimlerinin alınmasına mü. Saade rica etmiştim. Az sonra iki Bürbüz, sevimli ve halük - kız içeri girdiler. Nezaketle elimi / sıktılar, Fakat biribirlerine ne kadar benzi: | yor bu yavrular. Arada bir dısarı çıkıp girmek zaruretinde kaldıkları zaman teker teker girerlerse (Hla | | isminde bir kadı | sunu çaldığından dün yakalanmı; at) v (Emel) den ayırt edemiyor. :m. Hangisine ne isimle hitab e Fakat güzel iki isim değil mi? An- cak ben, bu isimleri bir yerde isit miş gibiydim.. Her her ikisini bir rada, Tahminimde yanılaramışım. Nite- kim az sonra sayın General bumun hikbiyekini anlattı: Çocuklarımın adını, - doğmul: yandan birkaş gü vvi koydum, & Şarkta yetiştirdiğim yeti olarak Hayat ve Emel) diye isimle kullandıkları âl kardıktarı işi aeyircilere göstererek. İşte hayat, işte emel, Vatan için sağlam temel. Derler. Bunu yaptığım zaman içi- me bir his geli iki cocu Olsa da birine - (Hayat), birine mel) adı versem demiştim. İki ç. cuğum birden dünyaya geldi dülerine bu isimleri verdim. Bu sırada Kâzım Karabekirin Cizelerinden birini ihtiva eden k bir levha daha gözüme - ilişti. Yaz masasının tam karşısında görün yor. Ve üzerinde $u iki satır ya (Bir milleti kurtaracak Meşru yuvadır ancak.) Hikmet Münir | “Yedi Günden., Kamyon' çarptı Şolör Salâhaddinin idareninde - küBTA8 Samaralı kamıyon dün İaada Avram oğla Vetini taminde ble çocuğa çarparak yaralamıştır İTGEini paramc çalan ah kdkinde cbra KezArER. ci ükrüm dün Taterlada endi' sind Ko Ş veriş yapan — Nazmiye' un parasını çalar- ken cürmü meşhul halinde yaka- lanmıştır. Palto hırsızı Kumbaraci yokuşunda oturan VHasan isminde bir adam; — ayni | semtte kömürcü Hüseyinin palto tır, Tahan barsız'ığı Üsküdaürda Kirkorun Tahan fab- rikasında çalışan Osman oğlu Kad. ri isminde bir amele mezkür fab- rikadan 2 teneke tahan çaldığı id- | diasiyle dün yakalanmıştır. Drla eklebimiz; yeni dere AM NUN KNN M M GN KUN - KATİL ARANIYOR KİM ÖLDÜRDÜ YENİ SABAHIN - POLİS ROMANI sattı. Onu ve Ernest ile iki genç kızi muvakkat bir zaman için yı tın bir salanunda hapsetmesi im: kân dehilinde değil miydi? Bu su- retle Reardon - kemali serbesti lle hareket edebilirdi. Plânları böyle olduğu — takdirde, Reardonun Nev yorku terketmiş bulunması lâzımdı. © vakit te Bili sahneye girmiş ola: aktı. Fakat böyle bir ihtimal da- bilinde, yat kulübe telefon etmesi muhakkaktı. -Bunun için / süratlo kulübe yollandı. fçeri girdiği zamaa ümitleri boşa gitti. Bil telefon et memişti. Acaba ne olmuştu? Canı sı mış bir halde odasına çıktı ini değiştirdiği sırada aklına eni. Çeriree: R. SAGAY Biyet verici bir fikir geldi. Nansi Mir. Brenzlerin odasında yemek yi- yeceğini söylemişti. -Halbuki - bu kasanın bulunduğu Nansinin yatak odasına bitişikti. - Köşkün bu ku munda, bu sebepten dolayı elektrik ler yanık bulunacak, - hizmetçiler gidip gelecekti. Eğer hursz, işini bu Saaite yapmak istiyorsa nafıle zahmete girmiş bulunacaktı. Bun dan başka / Reardonun - Nansi buluşması vardı. - Acaba Reardon Bili atlatmış mıydı? Acaba Ostari yatında onu bulacaklar mıydı? H yır ucardon Langfordu. terketme miş miydi? Bunun delili de darhal kendisini gösterdi. Saat yediyi çey rek geçe telefonun ucunda Bili ken. Tefrika No, 2 beri balkonda ko asını bekliyen Müeyyed, onu © zaktan görünce yerinden fırladı. Kapıları çarparak, hangi kapı dan çıkacağım - kestiremeyip — tal den dolaşarak - salondan çıktı. /hçenin geniş kumlu yolunda 'ona yetişebildi. On senenin itiya- diyle an düdaklı avma, düşünceli ve kendine ta ılan yanaklara değdirdi | r Nebil? diye sordu. dar içten, o kadar| avurdu ve şapkasını k doğru yül rüdü. Müeyyed, yolun ortasında © Üna endişeyle bakarak — kalmıştı. Merdivenlere gelince karıını yarı| da bıraktığını farkedecek, döne -| — Gehene yavrum.. - diyecek ahut onu bekliyecek zannediyor- dü. Fakat o, bumların hiç birini| yapmadan yürüdü ve salona geç- i. Mücyyed olgün ruhlü bir ka -| dındı. Kırılan şikâyet eden kalbi. 'ne ehemmiyet vermeden — Onü çok üzen bir şey var| bugün.. diye düşündü. Birden bey ninden göğsüne demir gibi soğuk, #ert ve keskin bir sızımn indiğini| düydü: “Ya Nebil, o kadar sev-) diği, o kadar kuvvetle bağlandığı! Nebil kendini aldatıyorsa. Bu acı| başka bir kadından gelen acıysa. Hafifçe omuzlarını silkerek mer- divenlere atıldı gün o kadar kederli, o kadar ez-| Kin ki teselli etmeliyim. Deli gib on sene içinde bana en ufak bir| AZap vermiyen zavallı Nebil için| 'neler düşünüyoruz Arkasından balköna — açılan — kapıdan — geldi & zaman, onu; uzün ” ketci sandalyeye uzanmış gözleri kapalı koğtu. — Salonun buldü. Yavaşen yanına — sokularak Serin elini alnına koydu. Nebil bu eli tuttu Ve yavares yanına biraka-| ak: — Birak Allah açkına Medid. bi raz rahat birak , diye sertce bir se de marrıldandı. Gözlerini tekrar kı padı, Genç kadın kalbine yeniden sap- Janan 0 soğuk, © k kildi. sizile Gözlerini ondan — ayıramıya. n yüzünü başka erek bir hasır kol- tuğa çöktü. Kapali göz kapakları arkasından onun mütemadiyen kendisine bak- tağını hisseden erkek, iki üç - kere başını hiç oynatmadan gözlerini ti can Bi Bun- untasile onu süzdü. Jarın birinde Medet — Allah ağkına, diye Nen var? Ne oli kederin varsa niçin b: Ben senin ön senelik - karın değil miyim? Bu kadar senedir her #ıkıntımızı paylaşmadık mi? Güzel | tebilci in var ha? disü Çok neşeliydi. lin hususi / hafiyelerinden ahbap olmuş, kendi tifafe malümat v işti. Reardon sabahleyin zamanını odasında ge- çirmiş, lokantadı yemeğini geç ye- miş ve bir mecmua okumamıştır. bese doğru bir gezintiye çıkmıştı. On dakuca sonra odasına giren Re ardon odasına çıkmıştı. Şimdilik hâlâ orada bulunuyordu. Ve kimse ile telefonla da konuşmamıştı. Yal- '"ız saat ona doğru genç bir kadın. kendisini aramış ve yemek odası:.. da beklediğini bildirmişti. Den bu genç kızın kim olduğu: 'nu derhal anlamıştı. Dostum dedi. Mükemimel bir zabıta memuru gibi hareket etmiş- siniz. Bana nereden telefon ediyor. sunuz, ötelden mi? — Hayır, karşıdaki pastacı dük kânından. Bunu böyle tercih öttim. Hususi hafiye Adams otelde faa- diyette. Reardon kendisini göster. katiyen çıkamaz, - Biraz 'yemek yedikten sonra — yine otele dön 'Den, siz ne ülemdesi. meksizin Sebebi ne olursa olsun. Bu-| Yazan Bi Bunları söylerken yavaşca yerine den kalkarak aa d, Ke 'ten sandalyenin yanına yere diz çö- kerek onun bileklerini okşuyordu. Hiç de yum. Anlam #ın ki anlatayım. Bir işe canım sıkıl- dı, o kadar. Birak beni,, birasdan Medit yanaklarından — teker - — Niçin Nebil? K ir işle Sana akil verecek değilim.. bçlli seni teselli edebilirim. Nebilin bugün aksi - tarafı tüt muştu. Bu kadar itina ve üstüne titreyen karısına karşı fena davrandığını biliyordu. — Fakat bu- gün o kadar sinirki idi ki yalnız kal: mak, başını dinlemek ». deta, i bi ünme mek için uyumağa ihtiyacı - vardı. Karısının, o kadar sevdiği yeşil, tit tek göz bebekleri birer iğne gibi i. ine batıyor, onu ağlatmak - âdeta Turpalamak istiyordu. kaba bir hareketle bir (OL.) çekti ve tekrar gözlerini ka padı. Bütün bu şeylere o sebeb ol- Truş gibi bir hisse kapılmıştı. Şim- di de üstünc düşüyor, sunun bunun- İa avutmağa uğraşacağına — bünbü in onu söyletmiye çalışıyor, sıkın- tısını eşiyordu. Yavas, yavaş gece olmuş, evler, a- ar uzaklarda birer silet gibi «i Tinmişti. Medit — karanlığın sığınarak ağlıyor ve elile ko kenarlarını sıkıyordu. içine Kocası hiçbir zaman kendisine bu kadar kaba davranmamıştı. iş ha- yatında onun ne üzüntüleri olmuş. Hepsini en güvenilecek bir ar. kadaş gibi kendine açardı. Bu ke- der, bu keder kendinden gizlenecek 've onu kendinden uzaklaştıran bir. geydi. Meveudiyetinin şimdi Nebili &ktığını hissediyor, fakat bir türlü bırakıp gidemiyordu. Öyle, hep ay. ni vaziyette, koltuğun - kenarların *karak en Ufak bir prtır tun çekinerek oturuyordu. yapmak- lirdenbire salonda bir sandalye- ye çarparak kı hi olmasına vakit kalmaden balko. a daldı: Baba, elektriği yakayım mı? Anne ve baba ayni zamanda fır- ladılar. — Medit — küçüğü —yavaşça dıçarı çıkarmak istiyor, baba bağı Tıyordu. Bastığın yere bak diyorum — sana, Ne terbiyesiz şeysin sen.. da- ha yürümesini - öğrenmedin. mi? 'ne biçim koşmak o, ha? Ne biçim koşmak 0? Sana / soruyorum, me hicim koşmak? Çocuk dalma — müşfik, caima seven babasını ömründe böy le görmediği için sararan, kücülen yüzile titriyor. omuzları kalkmır, parmakları birbirini didikliyor. — Babu.. Baba şey. diye kekeli - (Der r) Den arkadaşına, Pedderin yatı 'na ne gibi şerait tahtında çağırık dığıni anlattı ve: — Ernest geç kalmak tasavvu. Tunda olmadığından, külübe Sant 'ona doğru döneceğimi ümit ediyo- Tum. Eğer bu müddet zarfından e- hemmiyetli bir hâdise çıkarsa he men bana telefon edin. Peki, Fakat beni dinleyin. Resrdon otelden çıkınca ben ve A- dams hemen onu takip edeceğir — Reardonu, Ostorte'da akşam yemeğinde bulacağımı sanıyorum. Benim de iste- diğim bu. Eğer külübe döndüğünüz vakit beni / bulamazsanız, nerede olduğunuzu bir kâğıtla bildirin. — Olur, ve Bil dikkat edin, ya- manıza bir silâh alın. — Benim de — niyetim öyle, Klava'dan haber var mı? (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: