8 Mart 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

8 Mart 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAYFA ! TSULTAN MAMADEN KABUSLARI KN Abdülhamit, yakalanan iki delikanlının — sarayda isticvaplarını istediğini söyledi Tefrika No. 17 — Nasıl, birader — takımına gelip gidenler var mıymış? — Kuş uçurulmadığını temin ediyor — Bana Sait Paşayı çağırı- nız, Arap çıkıncaya kadar ardın- dan baktı. Ağır perdeleri sar- kan pencerelerden birine gide- rek bir arçın geride durdu. İ- ki saat evvelki bulutlu gök, mas mavi idi. Taze yeşeren ağaçlar, Ç açıcı güneş aydını — altında canlı ve dipdiri idiler. İleride, hasta kardeşini hapsettirdiği Çırağan sarayının kurşun kap- h damı ve mavi denizde kayıp Eiden gemiler görünüyordu. Sa Tayın karşısında yatan Mesudi- ye zırhlısi, şişmiş manda leşi- no benziyordu. Sultan Muradı deniz tarafından da göz hapsi altına aldırdığını düşünerek gü lümsedi, yavaşça içeriye giren mabeyin müşiri Sait paşaya döndü: .— Geliniz paşa. Bu iki çocu- Bun bilvasıta olsun biraderle münasebetleri olduğunu zanne- der misiniz? — Ona dair bir imâda bulun- madıkları anlaşılıyor. Harbden Mmütevellit buhran ve sıkıntılar dan bahsediyorlar ve tenkitte bulundukları anlaşılıyor! — © da, o demek değil mi ve devlet idaresinden şikâyette bu lunmak «bizi> beyenmemek sa- yılmaz mı? Kendisine mahsus çalışma masası üzerinde duran kâğıtlar arasından bir tanesini çekerek dikkatle süzmiye başladı: «İb- rahim, Ethem ve Osman!» diye mırıldanarak iri, sürmeli gözle- rini kaldırdı: — Biri Fatih medreselerinde, öteki Ayasofya camiinde tefav- Vühatta bulunuyorlarmış! — Sayei şahanede ikisi de tevkif edildi efendimiz. — Zaptiye Nazırı Mehmet pa #aya gimdi telgrafla haber veri niz. Bunların burada isticvapla- Tını İstiyoruz. — Bir komisyon teşkil edil- #İin ve arizüğmik araştırılsın. Paravan ardından dinliyeceği « Mizi unutmayınız! t Sait paşa çıkarken: «Bakar mısınız paşa?> diye Beslendi, yumuşak halı Üzerinde sendeler Bibi ilerliyerek ellerini ardına bağlayıp kanburunu çıkardı: — Zavallı biradere nezaret e- den Dilaveri isticvap ettiniz mi? — Aşağıda makamı Acizide bulunuyor ve her hususta temi t veriyor. — Az kendisini bize gönderir Misiniz? İrkilerek gözlerini açtı. İsmet bey girmişti. Sait paşaya: «Di- lâveri bize göndermeyi unutmaz Bınız> dedi, haber vermiye ve müsaade almıya lüzum görme- den gelen süt kardeşine doğru İlerledi: — Nasıl birader Çırağanla Münasebetleri tahakkuk ediyor mu? — İkisinin de sabık Mektebi Bultani müdürü ve muharrir Ali Suavi ile Fatih kahvelerin- de buluştukları ve baş başa gö Tüştükleri teyit ediliyor. — Ali Suavi ile? — Onunla, — Bu adamın ne kadar seciye Biz ve ikbal düşkünü olduğunu bilir misiniz birader? Yazan: BEHÇET SEFA Ortalık karardıktan sonra ge girdiği heyecanlı sahneler yü- zünden bir hayli yorgundu. Sa- ı Gül barından sonra, bir ölüm dirim kavgasına tutuşmuş, va- siyetnameyi almış, hattâ şu ve- sikayı okurken bir hayli heyecan geçirmişti. Yatağına uzandı. Bir sigara âakn Derin bir düşünceye dal- Acaba ceza kanununda Melâ- hatin babası nasıl mütalea olu- nuyordu? Bu adam nasıl bir ce Zaya — çarptırılabilirdi? — Nihat kanunu okumuş, incelemiş de- Bildi. Fakat tecrübeleri ona ko- nunun ruhu hakkında — epey fikir vermişti. Bu tecavüz hâdi #esinde bir tertip vardı, Yetçi yoktu ve bir Üçüncü şahıs aleyhine her hangi bir hareket bahis mevzuu değildi. Bu tecdt Yüzden Zarar eden olsa olsa A- İi Şeref beydi. Fakat onun da iıl:;:yrli yoktu. Diğer taraftan sat Vasiyetnamenin noterö gitmemesin! temin olsa bile bun 'dan da zarar gören yine olsa ol- Ba Ali Şeref bey olabilirdi. Eğer Yasiyetname bir — başkasının İKBAL KALFANIN — Padişahlığı zamanında za- vallı biradere hulül etmek iste- mişti. Sonra bizi göklere çıkar- dı. Ayasofyada bir de vâlz ver- diğini hatırlarsınız. — Nankör hain! — Cülüsumuzun — haftasında Paristen avdetine müsaade et- miştik. Geldi ve gözümüze gir- mek için, Mithat Paşanın nekbe tinde onun aleyhine de maka- leler yazdı! — Müşavir olarak saraya al- dik ve Galatasaraya müdür yap tık. Ihtırasına hudut olmiyan bu adam, bizi İngiltere — hesabına Ruslarla harbe devama teşvik etmiye kalkıştı. Siz söyleyiniz, harbe devam kudret ve kabili- yetimiz var mı? Öfkesinden dudakları titriyor du: «Ben İngiliz siyasetini çok iyi bilirim birader.» diyerek ar- dında duran koltuk üzerine çök tü: — Onlar, her siyasi teşebbüs ve hareket altında kendi men- faatlerine pazarlık vesilesi arar lar ve maksatlarını temin edin- ce, ortadaki kuzuyu — kurban vermekte zerre kadar tereddüt etmezler! — Bu adam, şimdi tahrikât- ta bulunuyor ve benim aleyhi- me hareket ediyor öyle mi? Da ha dün yazdığı makalelerle: «Zatı akdes-i hazreti hilâfetpe- nahi> olan ben, bütün bu feli ketlerin mes'ulüyüm öyle mi? Nerede ise ağltyacaktı: « Al- lah bilir, ben bir zaman harb is temedim. Onu Mithat paşa ve gönüllü teşkilâtları yaparak so kaklarda taşkın nümayişler ya pan hürriyet sarhoşları celbet- tiler ve basiretsiz hareketlerile bir emrivâki haline koydular! ve devam etti: — Biliyorum gimdi benim a- leyhime tahrikât yapıyorlar! — Müteessir olmayınız efen- dimiz. — Zavallı biraderim «Murat efendi> yi ellerinde bayrak gibi kullanmak istiyorlar. Sanki ben gidersem ve o gelirse devlet ve millet işleri düzelecekmiş! Çocukluk yaşlarından beri bir arada büyüdükleri süt kar- deşini elinden tutarak yanına 0- turttu. Tabakasını uzatıp siga- Ta verdikten sonra, kendisi de bir tane aldı: — Bu tezvirlerde o «Turhan> hinzırının parmağı var mı der- Bİniz? — Olmamak imkânı yok. Her taşın altından çıkıveriyor! — Yazık! Zavallı biraderi, Farmason cemiyetine sokan da © imiş! Bir hükümdar bir cemi- yete girer mi? Hem de on seki- Zinci derece ile! Maksatları o- nu Osmanlı tahtına çıkarmak ve tesirleri altında tutarak ec- 'nebi siyasetler lehine âlet ola- rak kullanmak! Titriyen parmaklarile sigara- sına bir kibrit çaktı: <O mel'- unun inini hâlâ keşfedemediniz birader, bir türlü öğrenemedi. nİz.> dedi, — Ele avuca sığmıyor ve bir jyerde devamlı olarak kalmıyor, Koynunda her devletin pasapor tu var! — BHer devletin?! — Evet. Bütün sefarethane- n kapıları açık! (Devamı var) YENİ SABAH Sevgili okuyucularım, bilmem büyük' annelerinizin ceviz san- gıklarda ve atlâs bohçalar için de sakladıkları gençlik elbisele- rini giymeğe teşebbls - ettiniz mi? Tertipli, eşya kıymeti — bilir bir büyük annenin torunu iseniz fırsatı” kaçırmamış olduğunuza eminim. Netice ne oldu? İçine sığma- dınız değil Mi? Bunda şaşılacak bir gey yok. Çünkü elbisenin Lizol ve grip Sevgili - okuyucularım, Grip bugünlerde âdetâ bir salgın ha- linde devam ediyor. Şiddetli so- ğuklar geçtiği halde hemen her evde hasta var, İş başa düştü. Sizin de bu mikroplarla savaş- manız lâzım. Biz yakolanmadık diye arkasını bırakmayın. — Ne malüm belki son günlerde ziya- retinize gelen ve hastalığı ayak: ta geçen biri aksırarak odanıza Grip mikroplarını saçmıştır. Bu sinsi mikroplar da şurada bu- rada tozlar arasında haftalardır yerleşmiş bekleşiyorlardır. Or- talık eepürülünce havalanacak ev halkından birinin nefesile kı- sa bir zamanda marifetini gös- terecektir. İyisi mi eczahaneder, biraz lizol alın ve işe bâşlayın. Lizol'lu su mikropları öldü- rür. Banyoları, helâları, yağlı boya ise duvarları, döşemeleri bu su ile temizleyin. Evin pen- cere, kapı, gibi tahta aksamını suyun bozmıyacağı mobilyayı bu sularla silin. Günlük temiz- likte kullanılan süpürge, fırça, ve bezleri de lizollu suda yıka- mayı ihmal etmeyin. Aileniz'n sıhhati için bu kadar hizmete katlanacağınıza eminim. Ne pişirsem? Bağdat muhallebi Yarım kilo sütü 75 gram pirinç unu ile bulamaç yaptık- tan sonra orta hararette karış- fıra karıştıra pişirmeli, İndirme Zamanı gelince içine gayet ince dövülmüş iki gram sakız ilâve etmeli döve döve üç, beş dakika daha karıştırdıktan sonra in- dirmeli ve tabaklara bölmeli. U şeklinde olan ve adım kazandıran bir mutfağa karşı Amerikan kadınları büyük bir rağbet göstermekledirler. Böyle bir mutfak 4 ocaklı, fırınlı, azgaralı bir gaz ve elek- trik tertibatını, bir radyoyu, ev kadınının yapacağı yemeği tasarlama işinde kullanacağı bir ma- vayı ve lüzumlu şeyleri bakkala usmarlamak hususunda faydalanacağı bir telefonu MIRASİİ, Te'rika Y';m 16 l V menfaatini izrar etse belki Böy- lenecek bir şey bulunurdu. Böy le garip bir tecavüz hâdisesi i- çin ceza kanununda bir madde bulunabileceğine ihtimal vermi- yor, Ali Şeref beyin bu yüzden Tmuhakemesine lüzum gösterile- bileceğine imkân — bulmuyordu Bir adam kendi kendisine tec: vüz eder, kendi kendisini dı durabilir mi? Bu kanunun «Ce- Zasız cürümler», yahut cürüm sayılamıyacak kabahatler fas- hından olsa gerekti. Şimdi bu vesikayı yok etmeli mi idi? O zaman bundan önce- ki vasiyetname meriyete gire- cekti. Yâni İkbal kalfanın iki Yıl önce tertip ederek noterç ya ndiği aşırıl- Şırdı Bün noterin k miş olan vasiyetname, Onunla bühuh #kasında mutlakâ fark olacaktı ki İkbal Kalfa ikinciyi tertibe lüzum görmü tü, Sonra Nihat, ertesi gün ne yapacağını tâyin etmek Üzere Bu bir kaç gün içindeki hâdise- leri zihninde bir hulâsa etti Pazartesi: Noter Tahir Şina- Bi katlediliyor ve ayni gün ak- fam geç vakit zeytinyağı taci- ri Ali Şerefle İsmail Hakkı ara- sında danışıklı bir dövüş yapı- hyor. Salı; tahkikata başlıyor, dürülen noterin yazıhanesinde bir araştırma yapıyor Bundan başka Ali Şerefin i- kametgâhına gidiyor, orada A- li Şerefle kızi ile uzun boylu görüşüyor ve galiba bu görüşme sırasında hiç ummadı- öl- ği bir hassasiyetle karşılaşıyor. Yâni... Bir taraftan Ali Şeref beyin cebinden kaptırdığı vasi- 'Yetnameyi İncelemiye Çalışır - ken öbür taraftan onun kızına gönlünü kaptırıyor. Arkasından bu iki kişinin arasımdaki kavga Tin cereyan ettiği sokak arasın ga araştırma ve soruşturma ya- #'Çarşamba; Ali Şerefin ahlâ- kı hakkında anket, Bu zatın e- vine gittiği zaman zeytinyağı taciri ile İsmail Hakkı arasın- daki gürültülü münakaşayı din liyor! O zaman Melâhatin baba sınık yaralandığı tecavüzün bi danışıklı dövüş — olduğunu, bir ı o kadar dar ki nefes al- iza müsaade etmiyor. Bali- rla dimdik olan dar korsaj vücudü Adetâ bir çenber içine almış, haddin varsa kımılda, E teğe gelince, kat, kat, bol mu, bol, ağır mı ağır. İngilterede yapılan bir İnce- Amerika Amerikan kadının en müstes - na karakterlstiğin! belki de müs- takiliyet teşkil etmektedir. Ame. rikan kadınları, tıpkı erkek kar- deşleri gibi, ilk ve orta halk o- kullarına giderler, ve Initihapları na elverişli “olarak — tahslllerine Gevam edebilecek büyük — ölçüde ve çeşitli kolej va Üniversite öğre timinden ftaydalarıp spor göste- rilerine — katılabilirler, İş — tutup, birliklerine intisah edebilirler, Pro fesyoneli bir kariyer seçebilecek - leri gibi taahhüt işlerine — girişip, kendi işlerinin sabibi — olabilirler. m alanında — erkeklerle eşit haklara sahiptir ve herhangi bir nf makamı İşga) edebilirler. Birleşik Amerikada — kadınlar Kalen Amerikanın seçimlerine ka tılanların yarısıncan fazlasını teş kil etmektedirler. Herhangi — bir resmi makam içir nanzetlikle - rini koyabilecek bir durumdadı: lar, Birleşik Amerika Kongre - sinde vazife görmüç olan kadın- ların sayısı elliyi bulmaktadır, Bu arada iki kadın da valilik et- miştir. Diğer taraftan bir kadın da Birleşik Amerika Cumhurbaş- kanının kabinesinde üyelik etmiş- tir. Umumiyet itibarile, çocukluk çağlarında Amerikan — kadınları erkek kardeşleri gibi ayni hür - riyetten İstifade — etmektedirler, Ancak erkek kardeşlerile birlik - te devam ettikler! okulda farklı olan birşey varsa, o da kız öğ - renci dikiş veya yemek pişirme derslerine devazn ederken kardeşi de marangozlük veya — demircilik sınıflarına gider. Lâkin arzu et « tikleri taktirde aksini — yapmak Tususunda da tamamen serbes tirler. Aynı okula devam eder -» ler, bir arada — oynadıkları — bir. çok oyunlar vardır, birlikte , yü- zerler, skating veya kayak ya « parlar, bascbali, tenis ve — golf oynarlar, deniz - sporları — yapıp kamp kurarlar, : mektedir. tertip eseri bulunduğunu anlı- yor. Akşam Sarı Gül barında İsmail Hakkı ile karşılaşma, Sonra sokak arasında onun -ce- binden vasiyetnameyi çekip al- ma... Bütün bu hâdiseleri toparla- yıp hulâsa ettikten sonra da Nihat şu neticeye — vardı: Ali Şerefin bu işteki hareketi dü- rüst değildi. Onun muhakkak bir dalgası vardı. Bu dalganın ne olduğu henüz malüm olma- dığı gibi eldeki delillerle onu kanunun pençesine — teslim et- mek de kabil değildi. Zaten hâ dise dallanıp budaklanmamış; tı. Nihat Melâhatin babasını hi daha — doğrusu polisin gözünden uzak tutmayı da arzu ediyordu. Şimdilik bu- na bir engel yoktu. Fakal asıl mes'ele iki hâdise maye etmediği, arasındaki — bağı, “münasebeti bulmakta idi, Noterin katli ile Galatadaki tecavüz, uydurma kavga... Bunlar birbirine hiç mi bağlı değildi? Öğleden sonra bir kadının vasiyeti - çalınmak için noter öldürülüyor; akşam Üstü ayni kadının ikinci bir va- siyetnamesi uydurma bir kavga ya sebeb oluyor. Fakat bu iki hâdise arasında bir münasebet olunca yapanı veya yapanları adalete teslim etmek de şarttı. Neticede Nihat hâdiselerin aydınlanmasında — hâlâ ne ka- leme neticesinde 1873 denberi kadın vücudünün hayret edile- cek kadar değiştiği anlagılmış- tır. Şimdi genç kızlar. büyük annelerinden daha boylu ve na- rin imigler, Yegüne değişmiyen tarafları omuzlarmış. Çünkü onlar eskisi gibi yuvarlaklarını n kadını Erkek ve kiz çocukları, genç kazlar ve delikanlılar müziği — de paylaşmaktan — geri — kalmazlar. Ekseriya ayni taganni organizas yonuna mensup bulunurlar, O - kul orkestra ve cazlarında bir - likte yer ulırlar, Bir Amerikan kız örta okul - dan sonra koleje veya Üniversi- teye devam eder. Diğer taraftan bir kazın öğretmenlik, gerlik, fizik, muhasip, biyoloji ve Ya mühendislik mesleğini — seç - miş olması gaye* tâbildir. Bun - lardan başka, çeşitli meslekler seçmiş olanlara da rastlamak dalma mümkündür, Spor alanında da Amerikan er- kek ve kadınları büyük — ölçüde müşterek ilgilere sahip — bulun - maktadırlar. Bir Amerikan kızı- 'nın spor alanında da adeta erkek lere meydan okurcasına rekabet etmesi Amerikan — delikanlısının kendisine karşı göstermiş olduğu hürmete önayak olmuştur. — Pek tabil bazı çetin sporlarda kadın lar erkekler kadar girişken olma mışlardır. Diğer taraftan, kadın- İer da balık tutma ve nişan alma gibi doğrudan doğruya erkekle - re ait olan sporlarda — erkekleri Mağl p etmişlerdi.. Lâkin, ek- seriya spocdr kadırlar datlma bir birlerine rekabet ederler. Amerikan kadırlarının — büyük bir kısmı otomobil. kullanırlar, Resmi — öğretimini — bitirdikten sonra, Amerikan kızı ekseriya - ailesinin mali vaziyeti yerinde ol Sa dahi- işe girer. Okuldan izdi- yaca gidenlerin sayım gayet az- dir. Amerikan kadının bu. çalış- a devresi ekseriya kabul edilen hayat şeklinin bir. kısımnı teş - kil etmektedir, Bazı kızlar evle- SinCiğg .kadar. çalışmak. isterleri ikaek bir öğretim dev -| resi göğirmiş olardarın izdivaç ve | analık kâryerini takibetmeleri bek Tenebilii Fde ikazaet eden-ev. kadı- falöriferli, banyolu, - elektriği, son zamanlarda | ihtiva — et- dar geride bulunduğunu itiraf ederek bir kere de Hatice Didar adındaki hizmetçi kadını istic- vaba lüzum gördü. İkbal kalfa nın bu hizmetçisi uzun zaman- dan beri merhumenin yanında çalıştığına göre belki onun dostlarına düşmanlarına, müna sebetlerine dair bir geyler si liyecek ve Nihat bunlardan bir ip ucu elde edecekti. Demek ki bir daha Ali Şere- fin apartmanına gitmek lüzım- dı. Hatice Didarın Bursalı oldu ğunu söylemişlerdi. akat ona ziyarete gittiği İzmite telgraf çekilmişti. Bu telgrafla hanımı- nın vefatını haber alan Hatice Didar belki de acele gelmişti Nihat ertesi gün öğleden sonra Nişantaşına gitmek kararını verdi. Sabahleyin şu İsmail Hakkı hakkında tahkikat yaptı. Bu adamın ne işle meşgul ol- duğunu bilen yoktu. Yalnız Ka- raköyde, Bursa civarında, rıh- tımda görünür, bir takım karan lik işler peşinde dolaştığı zan- nedilir; fakat onun polisin eli- ne düştüğü rülmezdi. Filha- kika ne merkezde, ne de müdü riyette ona ait bir-kayda tesa düf etmedi, Öğleden sonra Nihat; ikinci defa olarak zeytinyağı taciri A- li Şerefin kapısını çaldı. Vakıâ bu, i idi, Fakat © üçüncü geli * ' Madın vücudu değişiyor mu ? muhafaza ediyorlarmış, Bugün kadınlarda göğüs çevresi daha geniş, nefes kabiliyeti daha fazladır. Halbuki kalça — daral- maştır. Ayaklara gelince: Bü- yük annelerimizin iskarpinleri ayaklarımıza pek dar gelecek- tir, Değişikliğin sebepleri göyle 1 zah edilmiştir: A — Yeni elbiselerin daha Berbest ve rahat oluşu, B — Kültür. fizik ve sporla vücudün işletilmesi, C — Farklı gıdalar ve D — Çok haraketli bir ha yat, Demek ki modalarla beraber vücutler de değişiyormuş. telefonu ve radyosu bulunan bir| 'evde yaşayacak kadar — mutedil kelirlidir. Mutfağında — elektrikle veya gazla işleyen bir ocağı var| dır. Birleğik Amerika federal hü- kümeti Kasaba Elektrik Prog ramıni tatbik etmek suretile dağ hk mıntakalara da elektrik ulaş- tırdığı için çiftliklerde ikamet e- €en Amerikan ailcleri de — elekt- riğin sağisığı koloylıklardan « tifade etmektedirler. Diğer ta raftan husust kun panyalar da u- cuza mâl olacak bir şekilde çift- Tiklere ve tecrit edilmiş mınta - kalara elektrik cereyanı ulaştır- maktadırlar, Ümümiyet itibarile, vi lirli bir ev kadını kendi kendisi yapar. Prk tabii - olarak elektrik Ütüsü, ekmek — kızartıcı ve soğutma tertibatı gibi kolaylık lar ev işlerini görürken kendisini büyük ölçüde destekler. Bir. çok evlerde elektrik süpürgeleri — ve çamnaşır makinalar vardır, Yine diğer evtlrde elektrik dikiş ma- kinaları, bulaşık makinaları, yu- Murta ve süt çalkalama maki - naları ve yazın s.caktan korun - mak için elektrik yelpazelerin - den istifade edilmektedir. ge- işini İstiklâl caddesinde görülen ölü Dün İstiklâ) caddesinde bir er- kek cesedi. bulunmuştur. 2 yaşlarında Çemişkezekli Mehmet Yaşar'ın olduğu anlaşı - dan ceşet morga kaldırılmış, ö - lüm şüpheli görülerek tahkikata başlanmıştır. —. ua kincisinde kapıyı çalmadan dön müştü. Kapının önünde iki türlü he- yecan içinde idi. Biri Melâhati tekrar görmek saadetinden do- ğan heyecan. İkincisi onun ba- bası hakkında itham edici ve çok ağır bir delile rastlamak sıkıntısından doğan heyecan. * Nihat, Ali Şeref beyi sön de- rece bitkin ve kırgın bir halde buldu. Hem vücutca, hem ma- neviyatça bir bozgun içinde idi. Bunun sebebini şu anda bir ken disi, bir de Nihat biliyordu. Bu adam anlaşılan daha o geceki vasiyetnameye ve belki de ken di menfaatlerine muhalif oldu ğu kanaatile ikinci vasiyetna- meyi kötü bir adamın eline kap tırmıştı. Böyle bir tertip için umulmaz bir hafiflik ve ih tiyatsızlık göstermişti. Nihat şimdilik güya —mesele lerin hiç birinden haberdar de ğilmiş gibi görünmek kararında idi ve ona vasiyetnameden, o kadar merak ettiği münderica- tından bahsetmek niyetinde de- ğildi. Çünkü onu bir türlü ma- Zür göremediği bir günahın, bir hatânın suçlusu Aaddediyor ve vasiyetnamedeki — kayıttan ha berdar ederek rahat ettirilmeğe Vâyık görmüyordu. Yazan: Eski bir pehlivan B MART 1949 Tefrika No. 17 Küçük ortalar başlamış fakat Bekir pehlivan çıkmamıştı Ben hiç İstanbulda güreğ tut- tun mu? Bekir pehlivan sıkılarak ce- vap verdi: — Hayır!.. — Gönsdün mü işte?, Şigdi bu fukara, Kırkpınarda ne yapa- cak? Hiç!. Ali ağa yine müdahale etti: Belli olmaz. Bakarsın bir cevheri vardır. Ummadık taş baş yarar, derler, Bir de ba- karsın küçük ortayı kurtarır. — Kuzum Ali ağa, güreşten anlar bir adamsın. Hiç bu a- damda öyle bir surat var mı? Kara Bekir, yine ses çıkar» madı, Esasen münakaşayı fa- Jân hiç sevmezdi. Kavas oğlu daha bir çok konuştu. Nihayet onu Arnavut oğlu susturdu. İşte Kırkpınara bu - gekilde vardılar. Zavallı Kara Bekir türlü hakaretlere uğradı, Fakat ir defa bile sesinl çıkarmadı. Kırkpınarda Ali ağa üç tane çadır kurdurdu. Birinde kendisi ve Kavas oğlu ile Arnavut oğ- u kalacaklardı. İkincisi kâhya- sına ve bazı ileri gelen çiftlik ağalarına tahsis edilmişti. Üçün cü çadırda da uşakları, aşçı ya- tacaktı. Kara Bekire de bu ça- dırda bir yer gösterilmişti. Ali ağa bir ara onu yanına çağırmış ve şu sözleri söylemiş- ti Kavas oğlunun — sözlerini duydun. Seni hiçe sayıyor. Bir iş beceremiyeceğini söylüyor. Fakat ben onun gibi düşünmü- yorum. Kendini göster de şu küçük orta güreşlerinde başı kurtar. Bu suretle Kavas oğlu- nu utandır. Yalnız dikkat et. Burada küçük ortaya çok belâlı pehlivanlar çıkar. Kara Bekir gu cevabı #vermiş — Siz merak etmeyinşğa! elimizden geleni yapacağım. — Küçük ortalarda bizim komşu çiftliklerden birinin peh- livanı var. Adı İdristir. En kuv vetli pehlivan da buflur. Eğer onu yenersen benim “de gerefi- mi arttırırsın? Kara Bekir buna cevap ver- medi. Bu adamların kendisini bu kadar küçük görmelerine sa- bırla mukabele ediyordu. Güreşler hemen ertesi günü başladı. On binlerce halkın ta- kip ettiği çarpışmalar çok heye canlı oluyordu. Desteye çıkan Milli Piyango ( Baş taralı | incele) 5.000 lira kazaran numaralar: 002848, U30300, 043303, 049382, 087614, 089184, 182836, 204508, 269240, 197220. 2,000 lira kazanan numaralar: 008119, 035281, 040505, 041149, 071822, 072530, 075434,-081387, 094186, 116988, 124379, 192618, 150054, 158734, 169662, 190079, 213327, 218814, 214910, 216488, 227963, 229892, 231571, 238145, 250629, 309972, 819292, 327696, 332016, 332199, 350704, 366671, 370768, 29340, 386030. 1.000 lira kazanan numaralar: 009233, 0093897, 010180, 013701, 026889, 028335, 050026, 069026, 074845, 075101, 078681, 080456, 080866, O815TA, 083713, 090452, 097060, 098 1006582, 106851, 113621, 1301 187832, 150747, 181057, 196806, 220479, 227665, 098389, 110664, 134846, 144088, , 178816, 193134, 152121, 183700, 198805, 202809, 222124, 225734 191817, 240029, 244648, 254101 268180, 268208, 270539, 274602, 277156, 286445, 301741. , 308719, SIMIM, 328640, 347584, 51870, 369527, 912148, T, 873710, 393263, 394116, 394588, 397067, 399983, 400 lira ikramiye kazanan nü- maralar Son dört rakamı (3170, 3199, 5189, 5705, 8123) ile nihayet bu lan 200 numara dört yüzer Jira, 100 lira ikramiye kazanan nu: maralar Son Üç rakamı — (209, 977) ile mihayet bulan 800 numara yü- zer Yira, 40 Jira ikramiye — kazanan nü- maralar Son iki rakamı (89) ile nihayet bulan 4.000 numara kurkar lirt 10 lira ikramiye kazanan nu - maralar. Son iki rakamı (08, 12, 26) ile| nihayet bulan 12.000 numara | nar lira, 5 lira ikramiya kazanan /nu - maralar: Son rakamı (5 ve 8 ile nihayet bulan- 80,000 numara beşer l- *Ya ikramiye alırlar. Bu çekilişin 100.000 Uralık ik- ramiyesini kazanan bilet İstan - bulda, 20,000 lira ikramiye kaza- nan bilet Tokat'ta, 10.000 Jira ka zanan biletlerin iki parçası Anka| ra'da diğerleri İstanbul, Adana / ve Kozlu'da, 5.000 lira ikramiye ka- zanan biletlerin 7 parçası İstan- bulda ikişer parçası İzmir ve A- dana'da, diğerleri Ankara, Bayın Maraş ve Karacasu'da satık (Devamı: Sa, delikanlılar kırasiye r lardı. Nihayet bunlar sona erecek sıra küçük ortalara gehli. Caz- gır küçük ortaları meydana ça- ğırınca Ali ağa, Kavas oğlu Arnavut oğlu kazan dibinde Bekiri görmeyince çok gaştılar. All ağa bhemen kâhyasını çağı- rıp Bekiri sordu. Az evvel kıt betini alarak gittiğini söyledi. Ali ağa ile Kavas oğlu bahse “girişmişlerdi. Ali ağa Bekirin küçük ortayı kurtaracağını ld- dla etmiş, Kavas oğlu ise Bekl- rin değil sona kalmak, karşıla- gacağı İlk pehlivana yenileceği- ni ileri sürmüştü Fakat güreşler başladığı hal- de Bekir meydana çıkmamıştı. Ali ağa: — Yazık oidu fukarayı ! Xim bilir nereye gitti. Küçük cr'ala- rın başladığını düyned, - diye çırpınıyordu. Ha!buki Kavas oğ lu göyle diyordu: — Hiç duymaz olur mu? Des te pehlivanlarını görünce küçük ortaya çıkmayı gözüne alama- dı. Kimbilir belki de zavallı des teye çıkacaktı. Senin ısrarın Ü- zerine küçük ortaya kaldı. Fa- kat buraya nasıl pehlivan'ar geldiğini görünce vazgeçli. Ö, le hareket etmesi hakkında da- ha hayırlı olmuştur. Hepten ilk €lde yenilip rezil olacaktı. Arnavut oğlu da göyle dediz — Yok öyle deme... Belki de büyük ortaya kalmıştır. Küçük ortada bir keçi var. Onu alıp ne yapsın? Halbuki büyük orta da besili bir koyun var, Kacas oğlu adeta haykırdı? — Büyük ortaya çıkarsa val- lahi kemiklerini kırarlar. Küçük orta güreşleri - biter- ken kâhya nefes nefese gel — Bekir pehlivanı buldum, — Nerede imiş? ! — Kazanın arkasında oturu- yor. Buradan görünmüyor. — Küçük ortaya neden çık- madığını sordn mu? — Sormaz olur. muyum a- ğam? -& Peki ne dedi? — Hiç... Sadece ben sıramı bilirim dedi. Arnavut oğlu hemen söze ka rıştı: — Ben size demedim mi? Bü- 'yük ortayı bekliyor. Kavas oğlu bir kahkaha attıt — Haydi bakalım, büyük or- taya çıksın da boyunun ölçüsü- nü alsın! Biraz sonra küçük ortalar bit 'ti. Ali ağanın tahmin ettiği gi- bi İdris pehlivan büyük bir üs« tünlük göstererek başı kurtar- mıya muvaffak oldu. Cazgır gimdi büyük ortaları çağırmıştı. Kazan dibine birbi- rinden iri, birbirinden yaman Pehlivanlar yürüyordu. Fakat hayret. Bekir pehlivan bunla- Tın arasında da yoktu. Ali ağa hemen kâhyasını gönderdi. (Devamı var) gürey | Bahkovic ve Şui. VAPUR İLANLARI STEVENSON LiNE S/S T. J. Stevenson 13 Mart 1949 New - York için mal ve yolcu almaktadır. Tramsmarin İsvec vapur Kumpanyam s/s Becky 18 « 18 Mart 1949 M/s Britta 23/24 Mart 1949 Anvers, Roterdam ve Bremen için aktarmasız Staube Line Şimali Amerika muntazam attı M/S 6 - Mart - 1049 Beyrut Alexandrie New - York için mal ve yolcu kabul eder. Fazla tafsilât almak Galata eski Yolcu Salonu karşısında Frank han $ ) d kata müracaat. Tel: 44707 x, —f Sönnavi

Bu sayıdan diğer sayfalar: