18 Temmuz 1936 Tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 13

18 Temmuz 1936 tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

nihayet grev yaplılar. Başka ne yapsınlar. Be- dava çalışamazdılara! İş bukadarla kalsa yine iyi. Ön beş gün sonra bu koca binanın kirasını vermek icap edecek. Hademeler, memurlar, ressamlar, terziler, mobilyeciler ve daha bir sürü alacaklılar da caba. Öyle değil mi? TİYATRO MÜDÜRÜ — Siz bir melek misiniz, yoksa bir şeytan mı? PATRON — Sahnede gibi okonuşuyorsu- nuz. Ne meleğim, ne de şeytan. Sadece sanalı, binaenaleyh sizi seven insanım; işte bu kadar! TİYATRO MÜDÜRÜ — (Ayağa kalkar) Elinizi sıkabilir miyim ? PATRON — Anlaştık öyle mi? TİYATRO MÜDÜRÜ —- Belki. PATRON — Sözürizü senet olarak kabul ediyorum. TİYATRO MÜDÜRÜ — Nasıl isterseniz. PATRON — Şimdi daha açık konuşabili- rim. - Azizim; ben hayalla dama büyük işler yapmış bir adamım. Ordular beslemiş, alaylar giydirmiş, milyonlar alıp vermiş bir adam, ulak telek işlere gelince, onları daima başkalarına bıraktım. İki yüz binden aşağı kâr getiren iş- lere tenezzül elmem. Ayrıca bir gazetem, yani çok kuvvetli bir silâhım var, TİYATRO MÜDÜRÜ — Biliyorum. PATRON — Tabii o bileceksiniz. o Tiyatro hakkında en çok makale benim gazetemde çık- mıştır. Hele şu son günlerde. Öyle değil mi? (müdür başını sallar.) Elimin altında valiler, mebuslar, hatta... Kulağınıza söyliyeyim... Na- zwlar var. Hakikati niçin saklamalı? Ben bü- yük adamları idare etmeği severim. Herkesin bir zevki var. Benimkide bu: Büyük işler, bü- yük adamlar! Görüyor musunuz nekadar açık konuşuyo: rum? Ben daima böyleyimdir. Yaptığım her şeyi açıkca anlalırım. Çünkü yaptığım işlerle iftihar ederim Onun için açık konuşalım! TİYATRO MÜDÜRÜ — Açık konuşalım. PATRON — Geçenlerde ne düşündüm bi- lir misiniz? Tiyatroda bir yenilik yapmak. Ev- velâ şunu bilin ki ben aklıma koyduğum her şeyi yaparım. Tiyatroda yenilik. Bugün de ak- lima bunu koydum. TİYATRO MÜDÜRÜ — Meselâ nasıl yenilik ? bir bir PATRON — Anlatacağım. — Siz belki bü- yük bir sanalkârsınız. Fakat halkı kendinize çekmek sanalını bilmiyorsunuz. Bir defa, hiç kimsenin anlamadığı ağır şeyler oynuyorsunuz. Sevmek, ağlamak, ölmek... geçmiş şeyler, Ben kendi hesabıma hep esni- yorum Hiç eğlenemiyorum doğrusu. Amma hıç mi hiç.P Halbuki bundan üç ay evvel bir dansinge gitlim. Aman efendim, sen misin giden? Bir eğlence, bir cümbüş! Hani üç yün farkına varmıyacaktım. Bir aralık oluracak ma: sa kalmadı. Halk nah böyle, Geldikçe çeldi! TİYATRO MÜDÜRÜ — Sizi dinliyorum. PATRON — İşte o zaman düşündüm. Aca ba dedim, bizim tiyatro neden boş kalıyor da, burası böyle hınca İnç doluyor? Ve aklıma şu çare geli! TİYATRO MÜDÜRÜ — Nasıl bir çare? PATRON — Anladım ki, her şeyden ev: vel halkı eğlendirmek lâzımdır. Halbuki elinizde bir çok kıymetli sanatkâr bulunduğu halde, bunu yapmıyorsunuz. TİYATRO MÜDÜRÜ — Fakat pıyoruz. PATRON — Halk anlamadıklan sonra ! TİYATRO MÜDÜRÜ — Peki, ne yapalım? PATRON — Gayet basit! O küflü dram- larınızı bir köşeye atmak, onların yerine şarkılı danslı, asri oyunlar koymak. TİYATO MÜDÜRÜ - Neler söylüyorsu- nuz. Aman yarabbi, neler söylüyorsunuz? Eğer üstadım Meyerhold işitse sizi aloroz ederdi. Galiba tiyatro hakkında hiç fikriniz yok ? PATRON — Fikrim olmayabilir. Zevkim var yal Düşünün bir kere, sahnede dans eden bir kadın bacağından dala Lim ne olabilir ? TİYATRO MÜDÜRÜ: — Kala yerine ba cak, öyle mi? PATRON orum TİYAT RO MÜDÜRÜ — Ooolı... yacak şeyler söylüyorsunuz. PATRON — Dünyada olmayacak hiç bir şey yoktur. TİYATRO MÜDÜRÜ melfküre ? PATRON — Ya para? Bunlar artık modası sürse geldikçe geldi. SİZ, sanal ya — Ben eydi bir fark wörmü: Olma -- Ya sanat ? Ya

Bu sayıdan diğer sayfalar: