18 Temmuz 1936 Tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 3

18 Temmuz 1936 tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e eg ha a a ZEKÂ VE KÂİNAT Bir şey bilmemek insanın zeki olmasına ma- ni olmadığı gibi pek çok şey bilmek de budala: lıktan kurtulmasına bir sebep teşkil etmez. Ne bilmek, ne de bilmemenin zekâ ile bir alâkası yoktur. Zekâ başka yerde aranmak lâzımdır. Fakat bir şeyi aramak o şeyi hiç olmazsa az çok tanımağa bağlıdır. Halbuki zekâyı açıkça tanıyan ve larif eden yoktur. «İnsiyakın durduğu yerde zekâ başları demek onu tanimak olma- dığı gibi zekâ hakkında yapılmış tarifler de bir tarif olmaklan ziyade birer tasvirden ibarettir. ler. Yalnız âmme duygusunun pratik takdiri zekâyi, hayattaki aksiyonlarımızda bizi muvaf- İakiyete götürecek, hayrımıza yarayacak tarzda kullanılabilecek en müessir bir kudret olarak anlar, Buna göre, zekönin kendisini bilmiyor, almz kudret ve tesirini görüyorsak o halde onu bu istikamelte aramak, kudretinin şarlla- rını öğrenerek kumanda etmek ve kudreti ari- tırmak çarelerini bulmak lâzımdır. nsan, mekân ve zaman içinde yaşayan bir varlık olduğuna göre aksiyonlarımızın mekân ve zaman üzerindeki taarruzlarında zekinin his- sesini ayırmak ve buradaki kudretini göster- mek icabeder. Mekân üzerinde yapılması lâzım- gelen ilk tesirler, onun genişlik ve karışık ka. labalığı içinde kaybolmadan yol almak, hedeflere kestirme istikametlerden gitmek, bulunan yol ları işaretlemek veya açmak suretile geri dön meği temin etmek, muhlelif yol': : toplanılan merkeze buğlamak, bulunulan yerin vaziyetini, görüş zaviyesini en kısa hatlarla şematize et. mek, sağı solu, önü arkayı telrik etlirecek işaretler ve cihetler tesbit etmek; bütün bunları zamane en çok mukavemet edecek bir hale getirmek, açılan yol ve sokaklara işaretler koymak gibi ilk bakışta pek kolay ve adeta kendiliğinden olmuş gibi görünen, fakat haki- katta zekânın eserleri olan yeniliklerdir. Yol- ları işaretsiz, dönüş imkânları belirsiz olan bir yemin üzerinde muayyen .bir iş g..ebilmek için israf edilmesi zaruri olan kuvvetleri düşünür- sek zekânın işlerimizi kısaltmak, kuvvetlerimizi tasarruf ettirmek hususunda oynadığı rolü pek kolay anlarız. Zekânın bu en iptidai eserleri bu derece tasarruflar temin ettikten sonra onun muhakeme we ilim derecesine yükselmiş şekil lerini zaman ve mekâna ne kadar hâkim claca: ğını anlamak için bugünkü yüksek tekniğin bir kaç zaferini düşünmek kilayet eder. nı cinsten bir pratik jenisile, aynı aleşle yanan bir hayat ve iman hemlesile önlemek mümkündür. demisii, Bu mülâhaza şunu gösleri- yordu > rtik sağ ve sol da- vası, bünyesini fikirde tahkim elmeklen ziyade his ve heye canda sağlamlaştıran bir ie- mayüldür. Selâmele susamış insan safları, hasret çektik- leri yeni hayat kalıplarını, artık meseleleri narmütlenalhi dağılan, karıştıran, girijtleşii- ren we piç bir teşhis istikame- finde dönemeden boyuna tecrit istikamelinde uzaklaşan öli- mane arayışlardan beklemiyor. Cesaretli, dinamik, aksiyancu, günlük ihtiyaç ve iştiyakları kauramış ve ne kadar kaba ve ufak mikyasta olursa olsun kendine göre tezafsız bir dün- ya kurabilen, eşya ve hadise leri çerçeweliyebilen becerikli mizaçlardan bekliyor, Bu hal, sanatkâr ve entel- lektüelin kendi kendisini aş- mast, kendi kendisinden var- geçmesi, eşya ve hâdiselerin, kendisini ihata edemiyen fikir önünde şahlanması ve ressamı- nın karşısında daha fazla poze Oedemeden başını alıp yürüyüvermesi gibi bir şeydir. Artik onu takip edebilmk için onun çok acele bir desenini yapmaktan we kaçışı istika- metinde, aynı hızla peşine düş- meklen başka çare yok bilne- cektir. İşte uzun zamandanberi sonsuz fecritlerin azabı içinde bunalmış olan Garp sanatkâr ve enlellektüeli, elinden kaçır- dığı kıymetler âleminin bu is- fikrai sürüklenişine kapılrnca, yatalak bir adamın hırçın bir at sırtında hoplaya hoplaya kaçırılırken duyduğu O keyfe benzer bir yenilik baş dönme- si içinde kendisini kaybediyor ve sağ ve sol kolların gös: terdiği insan birikintileri için- de silinmeye razı oluyor, bü- tün sanat ve fikir kabiliyelini bu tasnif nassına göre ayar ediyor. Onun içindir ki nefsini, ne sağa, ne sola, faket ileriye ve istikbale müştak gören ve eşya ve hadiselerin akışını yeni bir kanun örgüsünün ağı içinde avlamak isteyen her sanat ve fikir hamlesi, dünyamızın bır günkü tasnif meşrebi önünde, bu meşhur d#erazi kefelerinin birinden birine oturtulmak ve birinden birine mensup zanne- dilmek ihlimalinden çok ürk: melidir. NeciP Fazıl KISAKÜREK 2

Bu sayıdan diğer sayfalar: