26 Mart 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

26 Mart 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Maliye Prim mi, devalüasyon mu? Başbakan Adnan Menderes 14 Mayıs 1954 te üçüncü kabinesi- nin icraat programını okuduğu vakit, iktisadi ve mali sahada en önemli meselelerden birini teşkil eden Türk parasının değerinin korunup korun- mıyacağına da temas etmiş ve bu hu- susta hiçbir tereddüde mahal bırak— mıyacak şekilde "hükümet olarak suretı katiyede devalüasyona gitm 14 mayıstan bu— geçen zaman zarfında Türk parasının parıtesının muhafaza edilip edilmiyeceği bir kere daha talı;jafından aynı şekilde cevaplandı- ıldı. Türkiye, ne dersek diyelim ve ne şekilde tefsir edersek edelim, iktisadi sahada halledilecek meseleleri — olan bir memlekettir. İyimserlere göre bu meseleler hepsinde ortaya çıkmakta ve Türki- yeyi aydın bir istikbal dir. Karımsarlara gore ise iktisadi siyasetimiz yanlış n ettiği için ıktısadıyatımız meçhul bir limana doğru seyretmektedir. S aylar zarfında iktisadiyatı- mızda bütün emareleri ile miş olan sıhhatsizlik, mesulıyet ma- kamında bulunanları da düşündür- müş ve radikal tedbirler almaları hu- susunda kendilerini miştir. Gazetelerden miz malümata göre milli iktisadiya- tımızın uzun yıllara şamil bir plâna bağlanması hususunda ax Thorn- bourg tavzif edilecektir. Max Tho orn- tedbirlerin ihracat mallarımıza yükse rim vermek şıkkı ile külliyen devaluasyona gitme şıkkından ibaret bulunduğudur. Bu iki şıktan hangisine doğru yö- nelmek gerektiği hususunda nazarı itibara alınması gereken mesele her halde hazinenin hangi şıkta menfaatı olduğunun tesbitidir. Evvelâ lirtmek isteriz ki ister prim usulü ol- devalüasyon, bunlar i Öyle ise hastalık edir? Önce bunu tesbit etmek gere- paramızın dış sında altın ve döviz stoklarımızın a- zalmış olması ile ticaret bilânçomu- zun açıklarının son yıllar zarfında bir türlü kapatılamamasıdır Ticaret bilançosu - ki memleketimizde tediye bılançosu karakterını haizdir - şunun için açık vermektedir: ihracat malla- rımızın kaliteleri aynı malları ihraç eden memleketlerin mallarının kalite- lerine göre düşük ve fakat fiatları yüksektir. Bu durum mallarımızın 12 dış piyasalarda sürümünü güçleştir- mekte, iktisaden kuruluş halinde ol- duğumuz için yapılan ihracat hacmi- nin değeri ithalât hacminin değerini karşılıyamamaktadır. vik için paramızın kambiyo fiatını düşürecek olursa azı. — mallarımız hakikaten dışarda daha kolaylıkla alıcı bulabileceklerdir. Lâkin bu a- meliyeye aşvurmadan Öönce — göz önünde tutulacak bazı hususlar var- dır. Zira devalüasyon ameliyesinin muvaffak — olabilmesi bazı şartların mevcudiyeti lâzımdır. Bunlar Devalüasyon yapacak memle- kette bol miktarda stokların bulun- mMası, 2) Devletin dış borçlarının para kıymetinde yapılacak — değişiklikten sonra hazineye fazla külfet yükleme- esi, S) Malları düşük fiatla massede- bilecek pazarların mevcudiyeti, Hasan Polatkan Prim mi, devalüasyon mu? 4) Devalüasyon ameliyesine diğer memleketler tarafından — başvurulup başvurulmıyacağından emin olmak. Yukarda birkaç _kalemde topladı- ğımız şartlar devalüasyon — şartları- nın tamamını ihtiva etmemektedir Fakat devalüasyonun muvaffakıyet şartlarının en önemlilerinden bir ka- çını ortaya koymaktadır. Türkiye de- valüasyon yapacak olursa hangi satıl- mamış malını daha kolaylıkla sata— caktır? Memleketimiz geçen sene dünyanın başlıca satıcısı memleketi iken bu sene kendi istihlâ- kini temin için dışardan buğday it- hal etmek mecburiyetinde kalmıştır. Geriye kala kala birkaç madenle, ha- h, kuru üzüm gibi birkaç ihraç mad- demiz kalmaktadır ki bunlardan ço- ğu zaten tevzin fonunun primlerinden istifade etmektedir. Demek oluyor ki bundan evvel Robinson raporunda da belirtilmiş olduğu gibi devalüasyona başvurmak, ithalâtımız bundan son- ra da tezayüd edeceğinden, altın ve döviz stokumuzun daha da azalma- sını intaç edecektir. Kaldı ki ucuz fi- atla dahi dışarıya satacak büyük öl- çüde malımız yoktur. Öyle ise bu du- rum karşısında dış ticaretimize eğer biraz rahatlık vermek — gerekiyorsa devalüasyona — müracaat — etmekten sakınmalıyız. Çünkü iki ve üçüncü şartlar da lehimize değildir. Primlere - gelince Yeni —maliyeciler primlere "destek akçeleri" adını vermektedirler; ünkü prim, normal şartlarla yapı- lamıyan ihracatı kolaylaştırmak için ihracatçılara destek olsun diye veril- mektedir. Bu usul 1929 depresyonun- dan beri çeşitli devletlerin ihracatla- rını teşvik için ir u- ir. Üstelik paranın kıymetinin tamamen düşmesi neticesini verme- Yalnız ihracatı bilmeleri için koltuklarına birer değ- nek temin olunmaktadır. prim hangi esasa göre verilecektir. Bunu da bilmek lâzımdır. Eğer bir tevzin fonu meydana getirilecek, ya- ni ithalâtçıdan prim alıp 1hracatçıya prim verilecekse bu halde halât dolambaçlı bir yolla rilmiş olacaktır Eğer bu yola b larının yükselmesine i yecek, hem de ihracat cekse bu ancak aradaki vazenei umumiyeden karşılanması yoluyla mumkun olacaktır. Bunun neticesi ise çenin muayyen bir kısmının ihracatçılara tahsisine mün- cer olacak, vatandaşlardan — menfi vergi alınmış gibi bir durum husule gelecektir. Görülüyor ki primlerle yürütülmek ıstenen ir dış ticaret rejimi bizim anlayışımıza göre mem- leketimiz bakımından daha iyi neti- celer tevlid edecektir. Çünkü devalü- asyon paramızın kıymetinin düştüğünü teslim etmek ve fiili duru- ma meşru bir hüviyet vermek, bir yazarımızın dediği gibi doğmuş bir çocuğun adını koymaktır. Prim ise paranın kıymetinin tamamen düşme- diği iddiasında bulunmak ve geçici bir devreden sonra paranın eski ğerini iktisap edeceği Üümidini taşı- maktır. Zira mevcut sistem topalla- maktadır. Koltuk değneği ile topallı- yan sistem, bir müddet sonra aksa- maksızın yürümeğe başlıyacaktır. teşvik edile- farkın mu- Bütün bu söylediklerimizi bir kaç satır içinde hülâsa etmek gerekirse dıyecegız ki ister devalüasyon olsun, ister prim; bunlar ıhracatı teşvik i- çin başvurulan vasıtaları ketimizde milli gelirin azalmasmı, iktisadi hayatın deflasyona girmesi- ni arzu etmek istemiyorsak bu iki şıktan birini tercih şarttır. Prim u- AKİS, 26 MART 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: