26 Mart 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

Avusturya Artık yeter! Bir — çok lâf söylenmişti. Ama bun- lar, bir tek cümlede izah oluna- bilirdi. Avusturya başbakanı Julius 13 Mart 1938 den beri çektik- lerımız yeter" diyordu 13 Mart 1838, Hitler ordularının Viyanaya girdikleri tarihti. Avustur- yi n beri fiilen işgal al- tındaydı. Bütün harp yılları boyunca memleketi Almanlar idare etmişler ve Avusturya toprakları, harbe ol- çi Avusturya ile barışın aktedilmesi için dörtlü birçok konferans toplan- mıştı. Fakat bunların hiç birinde taraflar tam bir anlaşmaya varama- mışlar, bu yüzden sulh imzalanama- mış, işgal kuvvetleri de çekilip gitme- Avusturya başvekili Raab, vetlerinin gitmesini bir defa daha ve alenen talep ediyordu. Sovyetlerin Dışişleri bakam Mo- lotof bir teklifte bulunmuş, Avustur- garanti edılmesını . Molotof, yeni bir Anşlus'a bir lisanla anlatıyordu. Hitlerin Vi- yanaya girmesinden beri Avusturya rahat ü görmemişti. Hudutların garantisi, sulh andlaşmasının gerçek- leşmesini kolaylaştıracaktı. — Dörtler yeniden toplanmalı ve bu konferansa Avusturya da iştirak etmeliy takdirde belki bir anlaşma bulmak kabil olurdu zemını Rusya niçin çekilmiyor Sovyetlerin 1945 den beri Avusturya imzalan- dir. Gerçi bütün müzakerelerd lar türlü sebepler bulmuşlardır. Ama aslında iki mühim sebep, Avusturya barış andlaşmasının akdini kânsız kılmaktadır. Halen Avusturyada asker bulundurması ta- idir ve bir takım and- laşmaların neticesidir. Nitekim diğer üç batılı memleket de Avusturyada asker bulundurmaktadır ker bulunduran her devlet bu kıtalar- la anavatan arasındaki irtibatın em- i i ül — etmektedir. dayanaraktır ki Ruslar Orta Avrupada asker bulun- durmaktadırlar. Yani Macaristandaki, hattâ Çekoslovakya— daki rus askerlerin esbabı mucibesi veya sebebi hikmeti Sovyet hükü- AKİS, 26 MART 1955 metinin Avusturyada asker tutmak hakkına haiz olmasıdır. Avus sturya ile barış andlaşması ımzalandıgı gün vrupa memleketlerindeki rus kıtalarının mevcudiyetini haklı gös- terecek hiç bir hukuki sebep kalmı- yacaktır. Bu bakımdan ruslar, Avus- turyadan askerlerini çekmeğe mec- memektedirler. Ak- si halde, batılılar kendisinden Ruman- ya, Çekoslovakya ve Macaristandaki kıtalarını da geri almasını talep e bilir ve bu talep karşısında Rusy hiç bir şey soylıyemez Bu, birinci ve en mühim sebept Bunun yanında, bazı Alman mal- ları vardır. Yalnız bu malların Al- mı, yoksa Avusturya malı mı olduğu hususunda tereddütler mev- cuttur. Şöyle ki: Almanlar Avustur- yayı işgal ettiklerinde bir çok şeyi, bu arada şirketleri Almanlaştırmış- lardır. rbin sonuna kadar böylece devam e edip gitmiştir. Bunla— rın başında petrol şirketi ile Tuna ü zerinde sefer yapan gemilerin baglı bulunduğu şirket gelmektedir. Rus- lar bunları Alman malı saymakta ve tazminat olarak talep etmektedirler. abil Avusturyalılar ve ba- tılılar. aksi tezi savunmakta, şirket- lerin aslında Avusturyaya ait oldu- ğunu söylemekte, bu yüzden Rusla- rın hak iddia edemıyeceklerını söy- mektedir. Sovyetler de bunu bilmi- yor değildirler ama, işte işlerine öy- le söylemek gelmektedir. Bu suretle DÜNYADA OLUP BİTENLER barış andlaşmasının imzalanmasını, bilhassa yukardaki sebep dolayısıyle güçleştirmeye, hattâ ımkansızlaştır- maya çalışmaktadırlar. Dörtler rıste bir ara tam üÜüç ay Avusturya meselesini müzakere ettiklerini, fakat en sonda hiç bir anlaşmaya vara- maksızın dağıldıklarını hatırlamak - Pembe Saray müzakereleri - Rusla- rın kötü niyetini görmeye yeter de artar bile... Şimdi, başbakan Julius Raab'ın yeni müdahalesi - bir tesir yapacak mıdır? Ruslar ezeli itirazlarını geri yayı, mu uran öteki mesele- lerden ayırırlarsa barış andlaşmasının imzalanmasına mani kalmıyacaktır. Zira dört devlet memleketin hudutla- m garanti ettikleri takdirde yeni bir Anşlus bahis mevzuu olamıyacak- bir Anşlus düşünecek vaziyetten pek u- zak bulunmaktadır. una rağmen Rusların böyle bir iyi niyet göstermelerini beklemek pek çok kimse için fazla safdillik sayıl- maktadır. Bu yüzden Raab'ın tekli- finin havada kalması ve Avusturya- nın işgalden kurtulmak için bütün meselelerm hallini beklemesi kuvvet- muhtemeldir.