9 Nisan 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

9 Nisan 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tedir. Bazı müşahitlere göre Rusya- nın elinde pek az yabancı memleket parası mevcuttur. Onun için Malen- kov zamanında olduğu gibi — altın stoklarının erimesine rıza gösterile- ceğine ihtimal verilmemektedir. zaman gazete sütunların- da dünyanın iki zıt kutuba bolunmuş olmasından şikâyet edilm t blok bırbırlerıyle tıcarı munasebetlere girişecek olurlarsa o zaman komünizmle kapitalizmin yan yana yaşıyabılecegı iddia edilmekte- iki blokun karşı- lıklı olarak birbirlerine bağlanmak- menfaatleri olacak ve bu menfaat birliği ıkı blokun yanyana yaşama- olmıyacaktır. Mesele mü- cerret olarak düşünüldüğü vakit bu merkezdedir. Fakat hadiseler kâğıt üzerinde tesbit edildiği gibi cereyan memektedir. Zira komünist memle- ketler nasıl politik alanda devletler- arası hukuk kaidelerine riayet etmi- yorlarsa, ticari alanda da dış ticaret kaidelerine riayet - etmemektedirler. Devletlerarası hukukun birinci kaide- si, bilindiği üzere göster- mek devletlerarası ticaretin birinci kaidesi de karşı tarafın emniyetini sarsmamaktır. Fakat Ruslar kendi lehlerine olduğu zaman bu kaidele- rin hepsine harfiyen riayeti istedik- leri halde kendileri yapmış oldukları anlaşmalar, girişmiş oldukları taah- hütlerle kendilerini bağlı hissetme- mektedirler. Bu şartlar altında kapi- talist bloku ile komünist sında tıcarı munasebetlerın gelişme- münist m leketlerle kapıtalıst memleketlerın ti- caretlerinin uzun ü olmasına da imkân yoktur. Zıra komunıst mem- leketler umumiyetle istihsal vasıta- ları satın almakta ve pe zamanda sanayileşerek kapitalist memleketlere muhtaç o mamak iste- mektedirler. Birinci cihan harbinden sonra Rusya batılı devletlerle diplo- atik münasebetler tesis edince şekılde hareket etmiştir. lkıncı cıhan arbinden sonra kom Yugoslavya da aynı yoldan gıtmışler— dir. Rusya fırsat buldukça her imkân- dan istifade etmek ıstedıgı için her devletle ticari münasebetlerinin ge- lişmesini arzuladıgını beyan etmek- tedir. Bu arzular şüphesiz sureti ka- tiyede red edılme elidir, fakat Rus- yadan gelen her teklifin altında baş- ka şeyler yattığını da unutmamalı- ıü, AKİS'E mutlaka Abone olunuz AKİS, 9 NİSAN 1955 TDB Bir genç hekime ikinci mektup Aziz kardeşim, daha önce de l)ir mektup zetelerin haklı veya h de çok durdukları, şu Amerika'da- i 700 doktor meselesi var. Haki- merikanvarilik biraz kabak tadı vermeğe başladı. Bura- ya gönderilenler de her zaman ye- tiştirilmesinde yurdumuzun fayda tasavvur ettiği kimseler olmuyor. Hattâ bazan hiç lngılızce bilme- den giden ve hiç dil öğrenmeden gelenler bulunuyor. Tabıı dönüşte bir otomobil, buz dolabı, düdüklü tencere, çamaşır makinası, mut- fak eşyası getiriliyor, giyiniş tarzı, oturuş, kalkış değişiyor. Ara sıra en olmadık ıngılızce kelimeler ko- nuşuluyor. Bu ara .K., darling, why notları sayabılırız Butun mi- saller Texas, Carolina, Nevyork'- tan alınıyor. Iğdır'ın, Karakösenin, Beytüşşebabın yerini gösteremiyenler ve babasının me- zarını kaybetmiş olanlar, n şehirlerini bütün 1ncelıklerıyle anlatıyorlar Hattâ "Amerika'da tahsil görmüşler cemiyeti" kurulu- or. Nasıl insanlar derilerinin ren- gine göre bir takım ırklara ayrılı- yorlarsa, şimdi de hekimler Ame- rika'yı görenler - Amerikayı gör- mıyenl r diye iki sınıfa ayrılıyor- lar. Bir kısımları da Colombus po- zundadırlar. Sanki yelkenli gemi- lerle Atlantiği aylarca aşarak ye- ni dünyayı onlar keşfetmişlerdir. Her sözün başında Eisenhover'den selâm vardır. Yeni bir hekim nes- üçük bir azınlık, Pan Amerikan uçağı gibi İstan- - Nevyork arasında muntazam sefer- Bütün bu seya- arın yeni metodla- rı, iyi âdetleri, ilmi, irfanı bu ta- raflara taşınıyor aktarılıyor mu? Burası şüpheli Iğd ırdan Karsdan, Yandan ge- lip de "insan acılarını ve ınıltıle— rini dindirme sanatın dık ten sonra yine oralara donen merikayı görmemiş, alaylı (!) ar- kadaşım, kıta tabibi, belediye ta- bibi, hükümet tabibi, mücadele ta- bibi kardeşim; yukarda yurdun ha- ritasından bahsetmiştim. Gel biraz a sana bundan ne kasdettiğimi anlatayım: Hekimin haritası, le- vazım müdürünün asında asılı duran ve üzerinde yolluk hesapla- nan kâğıt parçası değildir. ritada dedemin, babamın mezarı, Dr. Esat EĞİLMEZ köyümün çeşmesi, evimin taşlığı, sofası ve cumbası y Pasinlerin her gün renk degıştıren yamaçlarını, yabani lâleleri, çiğ- eri bulamazsın. Orada anca büyük şehirler ve il sınırları var Orada hasrete gidenlere mendıl sal— ladığımız istasyonlar, gur ete gi- denlerin üzerinden a 1 köprüler ve tren yolları kara bırer çizgiden ibarettir. O haritada bağlar, bos- tanlar, otlar, başaklar, bozkırlar, ormanlar bu ormanlarda telli tur- nalar, şahınler üveykler, — ibibik- ler, kınalı keklikler, sülünler gö rülmez. Gelinleri alan seller ıçınde yeşil baş ördeklerin, sazan ve ya- yın balıklarının kaynaştıgı göller e o haritana nihayet bir noktadan veya çizgiden başka bir şey degildir Sebilleri, hanları, kubbeleri, kervansarayları, cami- lerı köprüleri, medreseleriyle ko- Sınan eserlerıyle esiri dolduran lbnı Sina "Gemiler geçmiyen üm- manda" bestelerı hala çalman Itri; “baki kalan bu kubbede bir hoş Si iş” diyen, Muhteşem Süley- man devrinin şairi Baki; "Biz bir katre değil bir ümmanız. Biz Al- ahın sırlarının hazinesiyim." di- yen Mevlânâ; Yunus, Koroglu Emrah, o haritada yokt Anadolu ve Rumelı beylerbey— lerinin Viyanaya pırlanta, elmas, zümrüt, yakut ışlemelı oklar ata- rak halka savaşın başladığını ha- ber verdikleri günleri hangi hari- tada bulabilirsin? Senin haritan büsbütün başka bir şey olmalıdır. Orada şadırvanları, — güvercinleri, yüz sürmekten a şınmış demir par- maklıkları, alın dayamaktan silin- miş mermerlerıyle camilerimiz, ğün ve denizin mavi derınlıgını ve uhreviliğini içine sindirmiş çiniler, irince yasin yazanların ısıclerı ve hatıraları da bulunmalı Norman ve Sa sonla- rın yarı vahşi yaşadıkları günler- de, Colombus yeni dünyaya ayak basmamışk miış rika henuz kızıl derılıle— rin avlandıkları bölgelerken, başar dıklarımız: Kosva, parçası dinamik, vital bir varlık olmalıdır. Işte kardeşım sen gönlünde ya- rattığın bu haritanla merasim nu- tuklarının su kabagı gibi boş keli- meleriyle konuşmadan ve Sezostri- sin mumyası gibi ölü bir şöhretin koynunda yatmadan, kendi yur- dundan aldığın ilhamla kendi kö- yünde ödevine devam edeceksin. 15

Bu sayıdan diğer sayfalar: