17 Aralık 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

17 Aralık 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUSİKİ fa çalıyordu. Solo tubaya, orta bü- yüklükte bir orkestra refakat etmek yd Solo partisini, orkestranın tu- bacısı William Bell çalıyordu. Eser, gene, Vaughan Williams'ın teknik us talığını, ayrıca bu "beceriksiz" sa- m imkânlarını — çok iyi tanımış ve kullanmış olduğunu — gösteriyordu. Aynı programdaki diğer eserler de, alışılanların, zıddıydı. Konser, ancak musiki lügatle rıııde ismine rastlanan bir onyedinci asır bestekâ- rının, Georg Muffat'ın İkinci Sonat- ıyla açıldı. Muffat, umumiyetle "A- vusturyalı musikişinas" diye bahsi geçmesıne rağmen, aslen Skoç oldu- ğu sanılan, Alsace'da doğmuş, Bav- yera'da ölmüş, Lully ve Corelli'den ders almış bir bestekârdı. Orkestra için "Sonat"ı, Thomas Scherman ta- rafından ufak tefek tadilata tabi tu- tulmuş olarak halk huzuruna çıkarıl dı. Haydn'ın az çalman senfonilerin- den. Do Minör 95 numaralı senfoni, programdaki ıkıncı eserdi. Konserde- ki en tanınmış parça, Beethoven'in keman konsertosu idi. Fakat bu şöh- retli eser büyük bir orkestrayla değil, 23 Aı'alık 1806'da çalındığı gi- bi, küçük bir orkestra ile çalındı. SO list Joseph Szigeti ise, maalesef, vak tiyle büyük bir viyolonist oldugunu bile düşündürmüyordu. Ama, şöhret şöhrettir. Halk çok k defa konserlere isim için gider ve ismi alkışlar. Bu defa da öyle o! Thomas Scherman ve Küçük Or- kestrası gelecek mevsimde Türkiye- ye gelmek tasavvurundadır. Birkaç 30 ay önce orkestranın menaceri Eliza- beth Winston İstanbul'a gelmiş, bu imkânı araştırmış, teklifler almıştır. Şimdi, teşebbüsü finanse etmesi için, Amerikan Dışışlerı Bakanlığının ve ANTA'nın (Amerikan Milk Tiyatro ve Akademısı nin) maddi yardımmı bekliy Metropolitan mevsimi açıyor Perde açıldığında bir meyhane de- koru göründü. Sahne boştu. Fon- da, kadeh tutan eller görünüyor, iki fıçı, kadehlere bira ve şarap boşaltı- yordu. Sonra içeri, iki adam girdi. Biri kamburumsu ve kılıksızdı. Di- ğeri iyi giyinmişti; yuzunde şeytan- ca bir ifade vardı. ura para verdi ve ondan bir kagıt aldı. New York'un Metropolitan operasının ye- ni mevsımını açan, Jacgues Offen- bach'ın "Hoffmann'ın Hikâyeleri" başlamıştı. Büktün temsil, düşünce ve itina mahsulü bir sahneye koyuş, zevkli dekor ve kostümler, birinci sı- nıf oyun ve teganni, nihayet tam ma nasiyle başarılı bir musiki idaresi i- çinde cereyan etti. Hoffmann'ın Hi- kâyeleri bütün manasını ortaya | ko- yuyor, Offenbach'ın en iyi eseri,' us- ta ellerde işlenmiş olarak, titiz din- leyici ve seyıı'cılerııı huzuruna, gü- venle çıkıyo New Yoı'k'un musiki muhitleri ve sosyetesı, her yıl olduğu gibi, bu yıl da - 14 m Pazartesi Metropolıtan ın açılışında . Biletler çok önceden bitmişti. Giriş kapısındaki afişte "Yer — Kalmamış- tır" yaftası, günlerdir duruyordu. İiyi yerlerin biletleri, kırk dolara ka- dar çıkan yüksek fiyatlarla satılmış- tı. Bütün opera ilk gecelerinde oldu- ğu gibi salonda, temilden tam ma- nasiyle sevk alan sanatseverler, mü nekkitler, bunların — yanında ne o; nandığını ve orkestrayı kunta idare ettiğini şuna buna — soran sosyete meıısupları, nihayet sırf Metropoli- tan'ın açılış gecesinde bulunmuş ol- mak İçin gelen ve oyun esnasında sı kıntıdan patlayan ve kurtuluşu uyku da arayanlar vardı. Temsilin büyük başarısını bilhas- sa dört şahıs paylaşıyordu: Lindorf, Coppelius, Dapertutto — ve Miracle rollerini, daha İyisini akla getirme- yecek gibisinden büyük bir başarıyla oynayan ve söyleyen, parlak sahne şahsıyetı, hükmedici sesi ve söyledi- ği her kelimeyi anlaşılır hale getıren vazıh diksiyonu ile her bırakan büyük Fransız barıtonu Mar tial Singher, yirminci asır musikisi- nin tarihe geçmiş simalarından şöh- retli Fransız orkestra şefi Pierre Monteux, rejisör Cyril Ritchard, ve dekoratör Rolf Gerard. Hoffmanmn'ın Metropolitan'daki başarısında, ilk ağızda bu dört ismi saymak gerekiyordu. — Fakat sahne üstünde veya arkasında rol alan he- men herkesin bu parlak neticeye a- mü oldukları aşikârdı; Hoffmann'ın üç aşkı arasında, Giulietta — rolünde Rise Stevens ile Antonia'da Lucine Amara, Olympia'yı teganni eden ve büyük koloraturalar neslinin son temsilcisi oldugu iddia edilen Rober- ters e nisbetle üstün bir du- rumdaydıl. AKİS, 17 ARALIK 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: