28 Temmuz 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

28 Temmuz 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN ve anneyi de 'bu yola teşvik edecek şekilde Aanlayışlı, müşfik olmalıdır. Meselâ bir babanın sinirlerine hâkim alairmyarak kapıyı şiddetle vurması, bağırması bazan çocuğun zihnine o kadar fena şekilde yerleşebilir ki, se- bebini izah edemediği bu gurultulerı bir ömür boyunca duyabilir. 3 yaşına doğru çocuk muhakeme etmese de, bazı fikirleri birleştirir, meselâ sivri uçlu birşey görünce batacağını akıl eder, suyun ıslatacağını bilir, duma- nı çıkan bir şeyin sıcak olduğunu id- rak eder. İşte gene bu yaşlara doğru çocuk, kuvvet fikrini baba ile birleş» tirir. Baba onun küçük kafasında, herşeye kadir bir üstün kuvvet gıbı— dir.. İşte bunun içindir ki, baba, ço- cuğun yanında karısı ile ka vga ede- cek, Zaaflarını gösterecek herhangi bir hareket yapmaktan çekınmelıdır Soğukkanlı, sakin olmalıdır. Çünk kuvvetin en büyük delili budur. 7 yaşından 10 yaşına kadar 7 yaşından itibaren çocuk babada çok "otorite" Vakıa sin d bir torıtesı ard ır bu otorite çocuğa fazla duyulan bır gar- la gibi gelır ellerını yıka gurultu et— me, dikk ve Çoc gunde yüz def deta dınlemeden duyduğu tekerlemelerdir. İşte bunun içindir ki anne sık sık babanın otori- tesine müracaat etmek zorunda kalır. Halbuki bu müracaatın sık sık değil, tesirli olması için nadiren yapılması ve en mühim hâdiselerde yapılması lazımdır 10 yaşındaki çocuk için baba artık herşeye bir üstün kuvvet de- gil, mezıyet sahibi bir büyük dosttur. daima kendinden çok kuv- Vetlı bulmak ister. Çünkü gayesi bir benzemektir. Fakat gizli gizli denemeler de yapmaktan kendi- ni alıkoyamaz. Meselâ babasını kan- dırmaya çalışır, onun otoritesini kır- da, defin bir hayal sukutuna uğra- yacaktır. 10 yaşından sonra ocuk artık herşeyı öğrenmek is- Ç te "baba" a onun bilgi ansıklopedısıdır. Bozulan bisikleti de o onaracaktır. yapılamıyan vazifeyi de o başaracaktır. Baba bu zor du- rumdan kolaylıkla aminin akı ile çı- kabilir. ocuklarda mantık zannedildiğinden — fazladır ve onlar müşküllerini babalarına arzederken hepsinin babalarının şahsi gayretiyle halledilmesini beklemez, daha ziyade babalarının kendilerine bir yol gös- termesini isterler. Atlı karıncanın na- sıl hareket ettiğine akıl erdiremiyen baba, çocuğuna kaçamak bir cevap vermemeli, bilmediğini de söyleme- melidir. Tapacağı şey atlı karıncayı idare eden adama yaklaşarak nazikâ- ne izahat istemektir. Çocuk böylece ıhtısasa hürmet etmeyı âdet edinecektir. 10 yaşından itibaren bir baba çocuğuna kendi zevklerini, siyasi düşüncelerini, prensiplerini de 22 aşılayabilir. Çocuk yavaş yavaş bu mevzuları münakaşa etmeyi öğren- melidir. 15 inci yaş ve Ötesi ocuk artık bir delikanlı olmak ü- zeredir. Baba için ektiklerini biç- mek zamanı gelmiştir. Eğer çocuğu kendisine saygı duyuyorsa onun sev- gisinden emin olmak lâzımdır. Eğer çocuğu kendisine' kıymet veriyorsa, haliyle onu sayacaktır. Çocuk baba- ya ne zaman kıymet verir? İste mü- him mesele buradadır. Zannedilir ki çocuk babasına hayattaki muvaffa- kiyetlerine göre kıymet verir, 'halbu- ki 15 yaşındaki bir delikanlı için ka- zanılmış mevki ve paralardan zıyade mühim olan birşey vardır, bu mevkinin ve paranın ne şekılde ka— zanılmış olmasıdır. Hile, yalan, zaaf ve alçaklık delıkanlılarm ve küçük genç kızların kolay kolay gözlerin- den kaçmaz ve onların en çok ehem- miyet verdikleri şeylerdir. Karıkoca- nın birbirine ihaneti de gençlerin gö- zünden kaçmaz ve onların hayatını derin yaralarla zedeler. Çocuklar butun bu hislerini açıga vurmaz ve ükemmelen giz Fakat bun ların menfî tesırlerınden bazan bir ömür boyunca kurtulamaz- lar. Babasına benzemek istemiyen bir çocuk bedbaht bir çocuk demektir. çocuk müşfik bir anneye ve saygıdeger bir babaya muhtaçtır. O- nun saadeti bu muvazeneden doğa- ktır. caktır Moda Genç kızın giyimi nnelerin büyük — problemlerinden bir tanesi de büyümekte olan Genç kız kıyafeti Sade ve neşeli genç kızlarının giyimleridir Tanınmış birçok mecmualar bu hu- susta dünya çapında şöhret yapmış mütahassısların fikirlerine — büyük, bir yer verirler. Dikkat edılecek bı— rinci kaide genç kızların giyinirken büyüklüğe — özenmemeleri ve tıpkı anneleri gibi, yaslanmamaya gayret etmeleridir. Çünkü in olursa olsun, daha yaşlı gosterdıkçe çırkınleşıyor demektir. Bunun için, modanın acayipliklerinden, lü- zumsuz orijinalitelerinden özentili ye- niliklerinden kaçınmak ve klâsik genç kız modasına mümkün mertebe ya- kın modelleri seçmek lâzımdır. Meselâ moda ne olursa olsun, kü- çük genç kızlar çok fazla marifetli kupları olan elbiseleri, açık yakalı biçimleri, tekleri, iddialı saç tuvaletlerini ter- cih etmemelidirler. Makyajları da, hiçbir zaman, onların tazeliklerine zarar vermemelidir. Ufak bir bütçe Bir genç kız, ne kadar ailece zen- gin olursa olsun tuvaletlerine ve süsüne fazla miktarda para har- camamalı ve imkânları nispetinde daima makul bir giyim bütçesine sa- dık kalmalıdır. Bu, hem onu aşırı de- ğişiklikler yaparak herkesin nazarı dikkatini celbetmekten kurtarır, hem de, akranları arasında daha çok se- vilmesini sağlar. Gösteriş, genç kıza yakışan birşey değildir, onu antipa- tik dahi yapabilir. a genç kızın fena giyinmesi manâsına alın- mamalıdır. Bilâkis gene kız hayata yeni atılan, hayatın eşiğinde — olan bir insandır. Onun kendisini herke- se tanıtması mevzuubahistir ve zevk ile giyinen bir genç kıs kendisini tanıtmanın en iyi yolunu bulmuş de- mektir. Zevkle giyinebilmek için, bır genç kız gardrobunun e yük bir itina ile seçmelıdır Bunları ve antosunu, tayyö mümkün mertebe iyi bir terzıye dıktırmelıdır Bundan sonra yapacağı eteklikler di hafif bluzlarla bir kü çuk eşarp, bır hasır çanta ve ufak tefek buluşlarla sık olmaya gayret etmektir. Bir genç kız daha küçük yaşından, renk a- İ bol aksesu- e dine - şıklığını melidir. Birçok anneler genç kızla- rının tembelliklerinden şikâyet edip çalışmaya ve boş faaliyetlere alıştırmaktır. Bir genç kızın patronla biçilmiş bazı ufak te- fek kıyafetleri dikmemesi için hiç- bir sebep yoktur. Saçlarına ve tır- naklarına itina etmeyi bluzlarını sık sık yıkamayı da küçük yaştan iti- yat halıne sokmalıdır ve bilmelidir kadım sık yapan şey bu itina- dır Fazla para sarfetmek değil.. AKİS, 28 TEMMUZ 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: