28 Temmuz 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

28 Temmuz 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKis Haftalık Aktüalite Mecmuası Sene: 3, Cilt: VII, Sayı: 116 Rüzgârlı Sok. Ovehan Kat: 3 Daire: 7 P. K. 582 ... Ankara Tel: 15221 (Başyazar) 18992 (Yası İşleri ve İdare) Fiatı : 60 Kuruş Neşriyat Müşaviri : Metin TOKER İmtiyaz Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden Mea'ul Müdür Yusuf Ziya ADEMHAN Umumi Neşriyat Müdürü : Hamdi AVCIOĞLU Teknik Sekreter : M. Nevzat ÜNLÜ Karikatür TURHAN Fotoğraf : Hüseyin EZER Osman ÖZCAN ASSOCIATED PRESS TÜRK HABERLER AJANSI Klişe : , Doğan Klişe ATELYESİ Müessese Müdürü : Mübin TOKER Abone Şartları : 5 aylık (12 nüsha) : 6 lira 6 aylık (25 nüsha) : 12 lira 1 senelik (52 nüsha) : 24 lira İlân Şartları : 4 renkli arka kapak (Tam Sayfa): 350 1 Kapak İçi 800 lıra, metın sayfaları Santimi 4 | Dizildiği ve Basıldığı Yer: Rüzgârlı Matbaa — ANKARA Basıldığı tarih: 26.7.1956 Kapak resmimiz : Pandit Nehru Hayâl peşinde Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları Olimpos'un bütün şimşeklerinin bizim tepemizde — çaktığı şu gülerde, dostlarımız zaman za- “uslanmayacak mısınız, bir türlü" diye soruyorlar. Başkaları kaşlarını çatıyorlar ve "bâlâ mı a- dam olmayacaklar" diyorlar. Da- ha yaşlılar, "dünyayı — düzeltmek size mi kaldı. yakın çubuğunuzu keyfinize bakin" nasihatini veri- yorlar ve bedbinler "görmüyor mu- sunuz ki haklarını müdafaaya ça- İıştıklarınız. size inen yumruklar olmayı kabul ediyorlar" sualini so- ruyorlar. Susanların çok olduğu bir devirde bunlar, — konuşanların mukadder âk betıdır Hiç biri bi- zini için sürpriz değildir; hepsine muhatap olmaya işin daha başın- da hazırdık. Eğer uslanmak, fikirleri kanun- ların cevaz verdiği şekilde dahi i- fade etmemek ise, dostlarımızın en- dişesi devam edece demektir. Hayır, uslanmaya rafız. Çatık kaş- ldlar, adam olmaktan mutlaka ken- dileri gibi düşünmeyi anlıyorlar i- se, Olimpos'tan bir kaç, düzine sim- sek daha getirtmelidirler; bizi a— dam edemeyeceklerdir. Dünya düzeltmeye gelince, böyle bir ıd- dianın sahibi biz değiliz. Gayemiz hakikaten çubuğumuzu yakıp, key- fimize bakmaktır. Bu, kımın ideali değildir ki?. Ama bunun için ev- velâ, insanın vıcdanmın rahat ol- ması gerekmez mi? Rahat vicdan ise, kapısının önünü temizleyen a- damın — vicdanıdır. Başkalarının hakkı? Ne münasebet!. Ter zünde bizim kadar bencili az bu- lunur. Bizim —müdafaa ettiğimiz, kendi haklarumzdır. Inandıgımız gibi düşünmek, düşündüğümüz gi- bi söylemek, söylediğimiz gibi yaz- mak, korkudan azade olmak kı- sacası insan gibi yasa e- ımokrasinin bundan başka tarifi mi olur? Zaman zaman başkalarının haklarının — müdafiliğini — yapıyor görünüyorsak, — adalet istiklâlinin veya, üniversite muhtariyetinin, muhalefet — emniyetinin lüzumun- dan bahsediyorsak, seçmene elin- deki kudreti hatırlatıyorsak bu, ancak öyle bir cemiyetin içinde bi- zim daha mesut, daha müreffeh yaşayabileceğimize olan inancı- Yoksa adalet istiklâli deyince hatırımıza — savcı veya hâkim falanın, üniversite muhtarıyetı deyınce profesör şu- veya doçent bunun, nihayet seçmenın elındekı kudretten bah- sedince Ali'nin yahut Veli'nin hak- kını kasdetmiyoruz ki savcı filana veya hâkim.falana, profesör suna veya doçent buna, bir muhalefet partisi liderine, Ali'ye yahut Veli- edilenden başka türlü davrandıkları zaman kızalım, ü- mıtsızlıge kapılalım Onların hep- sine rağmen bu cemiyet ideallerini gerçekleştırecektır Ama bu, şarap değildir ki kendi kendine olsun. Kendi kendine ol- madığının da, delilleri mevcuttur. 0 halde, herkesin yapması gerek- tiği gıbı biz üzerimize düşeni ya- pacağız. Her gayret, istediğimize doğru bir adım olacaktır. Yolun u- zun ve meşakkatli geçeceğini şim- diden göze almak lâzımdır. Ne var ki yola hiç çıkmıyanlar, yolun so- nuna asla gelemezler. Bunu bil- dikten sonra yola çıkayım mı çık- mayayım mı diye tereddude ma- hal kal rih her yerde aynı seyri takip eder. Şimdiye kadar biç kimse, en kudretliler bile güneşi batıdan do- ğurup doğudan batıramamışlar, bir saatin ibrelerini ters çevirmeye muvaffak olamamışlardır. Millet- ler, cemiyetler ve nihayet insan bir kendi — hürriyetlerinin bizzat bekçliiğini yapmaya vanaşmadık- ları müddetçe hürriyet şampiyonu olarak ortaya çıkan en iyi niyetli insanların bile hürriyet telâkkileri- ni degıştırdıklerı delillerle sabittir. 1908 Enver'i ile 1914 Enver'i aynı adam mıdır? Eğer 1908 de kendi- lerine hürriyet — verilen kimseler buna sahip çıksalardı hem İmpa- ratorluk, hem Enver ve hem de hurrıyet kurtulurdu. Simdi tecrü- besi yapılan, aradan geçen 48 se- nenin sonunda, Atatürk'ün bize ia- de ettiği "Türk olma şerefi" mu- vacehesinde yeni bir hürriyet ver- me işinin devamlı olup olamıyaca- gıdır. Devamlı olmasını istiyorsak bir tek şey lazımdır rkesin, kendi üzerine düşeni — yapması. Böylece kurulan, müesseselerin ananesidir de.. Şu sayfalarda hiç kimsenin kahramanlık avına çık- madığı, imzaya hemen hiç yer ver meyişimizle sabittir. Kahramanlık devri çoktan kapanmıştır ve bu memleketin — kahramana ihtiyacı oktur. Ama hasreti çekilen, vazi- fesini yapan insan, ananesi olan müessese ve medeni cesarete sahip cemiyettir. Çıkmakta devam etti- gımız müddetçe, inandığımızı ya- zacağız. İnandığımızı yazamadığı- mız an, çıkmakta devam etmek zil- letini kabul etmeyeceğiz. Prensibi- udur ve görülüyor ki hiç bir karışık tarafı yoktur. Biz politika- cı değiliz, biz gazeteciyiz. Bizi po- litikacı olarak görmek, gafletin başıdır.. Bu bakımdan yolumuz ümdüzdür, nereye ve nasıl var- mak istediğimizi mükemmelen bi- liyoruz ve oraya bütün manilere rağmen varacağız. Su iktidar, bu iktidar!. Zerre kadar alâkamız yoktur. İnandığımız gibi düşün- mek, düşündüğümüz gibi söyle- mek, söylediğimiz gibi yazmak, korkudan azade olmak, kısacası Insan gibi yaşamak.. Hepsı işte Fazla mı muhterisiz ? Saygılarımızla AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: