24 Kasım 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

24 Kasım 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA Filmler "Napoli Senfonisi" Sinemada müzikle hikâye anlat- mak umumiyetle başarısız sonuç- landığı halde bu gibi de sık başvurulur. "Napoli Senfonisi - , Carosello Napolitano" müzikli skeç- lerle XVII. asırdan bu yana Napoli tarihini anlatıyor. Müzik, dans, hatta tiyatro ifade vasıtaları kullanılırken sinematik endişelerin olmaması fil- min tesirsiz, karışık ve zaman zaman sıkıcı olmasına yol açıyor. Halbuki hicivle işlenen fikirler çok alâka çe- kici. Bitmek tükenmek bilmeyen is- tilâarın trajik ve komik tarafları; "comedia dell'arte"nin doğuşu ve kuklacılığın ortadan — kalkışı; sokak şarkıcıları, turistler; fotoğrafçılık; iş- emelere sık de harcıyor. Massine'nin bütün gay- retlerine rağmen kukla Punchinello'- nun hikâyesi gereken tesiri elde ede- miyor. Filmin en eğlenceli sahnelerin- den biri de gece bekçısıne vurman. boyunca bütün emelinin geceleri evde uyumak olduğunu söyleyerek, gecele- ri evinde barınan sokak şarkıcısıyla kalabalık ailesine yol veriyor. Bekçi artık geceleri evde uyuyabileceği se- vincindeyken sokak — şarkıcısı, peşine ailesini takarak yeniden başını soka- cak bir delik aramaya koyuluyor. "Napoli Senfonisi" nın eğlenceli, do- kunaklı alaycı, sahneleri bol. Fakat zaten fazla — mahalli olan meseleler kötü bir sinema işçisinin elinde b bütün karışık ve anlaşılmaz bır du— "Napoli Senfonisi"nden bir sahne Lütfen — gözlerinizi sizlik ve evsizlik, bu yüzden Napoli'- yı bırakıp başka ulkelere gidenler; Bi- rinci Dünya Harbiyle işsizlik ve ev- sizliğin artışı; İkinci Dünya Harbin- den sonra problemlerin büsbütün hal- ledilmez duruma gelişir müzikli film- ler için alışılmamış temalar. Bu kımlardan "Napolı Senfonısı nin neo- realist italyan sineması tesirinde mey dana geldiği meydana çıkıyor. Sinemaya hiç uymayan tiyatro de- korları yanında "Napoli Senfonisi" nin en başarılı tarafı müzik tertibi. Karışık görüntülerle yorulan gözleri kapayıp müziği dinlemek çok zaman daha zevkli oluyor.. Rejisör-senarist Ettore Giannini, ünlü Keita Fobeda Afrika balesinden istifade edemedıgı gibi, bale üstadı Leonide Massine'i 24 kapayıp, kulaklarınızı açınız! -Böylelikle —yaratıcının rolü bir kere daha bel ruma geliyor. sinemadaki oluyor. "İntikam Alevi" Bırkaç yıl önce "Kanun Namına”, "İpsala Cinayeti", "Katil", "Öldü- ren Şehir" gibi Flmlerin çıkışı Türk sineması için bazı ümitler Vadediyor— du. Bu filmler yalnız amerikan sine- masına mahsus baş — döndürücü bir hareketi değil, bazı sosyal yahut psi- kolojik mevzuları da işlemeye çalı- şıyordu. Cereyanın — neticesi olabi- lirdi.. Ya zamanla mevzular üzerinde durulur tekniğin gelişmesiyle sağ- lam eserler yaratma yoluna gidilirdi: mevzu büsbütün unutulur, böy- lelikle sadece harekete dayanan ce- reyan çürüyüp kaybolurdu İkinci ne- tice oldu.. Mevzu ile birlikte hareket de kayboldu, Vıcık vıcık melodramlar, verem, gözyaşı ve mezarlık sahnele- riyle uyuştu kaldı. "İntikam Alevi" Türk sinemacılığı- nın neticesiz kalan kıpırdama devri mahsullerinden "Katil"i hatırlatıyor. Gene o devrenin bütün filmleri gibi devamlı bir hareketlilik esası üzerine kurulmakla birlikte, ortaya hiçbir sele' konmuyor. Zincirleme bir aşk hıkayesı işleniyor. Hikm Kenan Pars) Suzan'ı (Muallâ Kaynak), Su- zan Ekremi (Ayhan Işık), Ekrem Neclâ'yı (Denız Tanyeli) seviyor. Nec lâ Hikmet'i sevse film komedi olacak seyırcılerın yüzü gülecek ama sena- rist-rejisör Osman F. Sede bunu yapmıyor. Necla'nın da Ekr em'i sev- mesinden doğan muvazenesızlıkle me- lodramını kuruyor. "Intıkam Aleyi"nde bazı senaryo mizansen tekniği problemleri hâl- ledılmış Anlatılan hikâye sudan ol- makla birlikte senaryonun kuruluşu, hâdiseler dizisi nispeten sağlam. Mev zunun saçmalığını farkettirmemek i- çin olacak Osman F. Seden filmine başdöndürücü ve başarılı ritmik bir sürat sağlamış. — Seyirci bütün olup bitenleri kabul etmeye hazırlanırken filmin sonuna doğru Seden kendi ken- dini sabote ediyor. Üzerlerinde en çok durulan şahıslar Ekrem, Suzân ve Hikmet'tir. Seyirci Neclâ'yı Ekremin sevdiği kız olarak tanır, pek yerinde olarak Ekrem'in bütün mücadelele- rinden sonra onunla birleşmesini bek- ler. Ama evdeki pazar çarşıya uymaz. Necla modaya uyarak verem olur. Bu yetmiyormuş gibi filmin sonunda ta- banca kurşunlarıyla ölür. Ekrem de kontrlümiyer fotoğraflı bir mezarlık sahnesinde acı sözler söylemek zorun- Osman F. S.eden'in kamerayı siner macılığımızda, az rastlanan bir ba: rıyla kullanması yanında planlamalar rı, montajı tamamen özenti eseri. Pi- ramid ve diyagonal çerçevelemeler boş bir İsrarla kullanılıyor Her açık hava sahnesinde çerçeven minare yerleştirmek gayr Filmin gidişinde hiç bir yerı 01 plâstik ye estetik kaygıların faydas nedır" Belli ki Osm F. Seden bir- kaç sinema klasıgını bılıyor onların üslübunu taklid etmekle ortaya bir e— ser - koyabi sanıy Fri leceğini Lang, Eisenstein, Alfred Hıtchcock Orson Welles usluplarının bir araya karıştırılma gayreti eklemecilikten i- leri gitmiyor. Mesela, balıkçı kahve- sinde Hikmet arkadaşını cinayete teş- vik ederken konuşulanlar balık doğ- rayan bir bıçak, ipe ilmik takan bir el ve çivi çakan bir çekiç ile izah edi- liyor. Sessiz sinema devrinde çok kul- lanılan bu Eisenstein ifade tarzı se- yırcıde beklenen tesiri uyandırmıyor. ikam Alevi" western taklidi kavgalarına, eklektik üslübuna, özen- ti ve. zorlama sahnelerine, veremli ve mezarlıklı sonuna rağmen Osman F. Seden'in eli yüzü duzgun bir mevzu- dan ortaya daha iyi bırşeyler çıka- rabileceğini düşündürüyor AKİS, 24 KASIM 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: