19 Ocak 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

19 Ocak 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KİTA PERÇEMLİ SOKAK (Oktay Rıfat ın şıırlerı Yedıt yınları 67. Baha İstanb 1 1956. 64 sayfa 100 eni Türk şiirinin uç buyuk şöhre- tinden biri olan 0 y Rifat Ho- rTozcu'nun i Yeditepe yayınları arasında piyasaya arzedil- di Oktay Rifat'ın bundan 15 yıl önce Orhan Veli ıle bırlıkte neşrettiği “Ga- 'ten beri i Türk şiiri çeşıtlı ce- reyanlar ıçınde bocalayıp . Ama bütün bu bocalamalar arasında şair- lerımız son 200 yılın en güzel şiirleri- ni verdiler. Şıır dünyamızda biraz da "Garip"ten bu yana 15 yıl ıçınde genç şairler yüzlerce kitap yayınladılar. Şiiri saga sola , ıleı'ı ge- ri çekiştirdiler. en yana hemen hiç bir şaır kıtabının ba- şına bir manifest koyarak şiiri gö- türmek istediği yolu açıkça anlat- madı. Yukarıda adlarını saydığımız ve saymadığımız şaırlerın hemen ve Atillâ Ilhan şiirin imkânlarını iyice zorladılar. Bunlara daha başka katılanlar da oldu, İlhan Berk, Ömer Edip Cansever, Behçet Necatıgıl de ö r hava tuttur- ular veya olmadılar, bu, tazim mev- zuumuz dışında. l şurası mu- hakkak ki bu şairlerden hiçbiri yayınladıkları şiir kıtaplarının başı- ıkç ine, yap- tıkları ile, yazdıkları ile gösterme yo- luna gittil e nın, Şiir- lerinin dışında, dergilere yazılar ya- zarak, demeçler vererek gittikleri soyledıler geçtikten, Oktay Rifa çeşitli denemelere girip çıktıkt zan başarıya yaklaşıp, hazan u ak- laştıktan sonra birden karşımıza yani bir kitap ve yenı bir manifestle çıkı- verdi. Şair bu manifestte: "Konuş- manın, yani dille işaretleşmenın ta- 1 çoktan yitirmişiz. keli- meleri kullanmak, göz önüne birta- kım görüntüler getirmek, gerçekle oynamak, gerçeği kurcalamakla bir- dir. Kelime bu bakımdan bizi resmin çizgisinden, renginden, musıkın in se- sinden d ha şızdır. Gerçeğin gündelik düzenini de- bir açıdan imizde olsaydı, daha Çok ilgi duyardık ona. İşte gerçeğin AKİS, 19 OCAK 1957 PLAR düzeninde yapamayacağımız bu de- ğişikliği, kelimelerin konuşma dilin- deki gündelik düzeninde yap mak ıu- ze bu açıyı sağlıyacak, birbiri b n — kelimelerin karşılıklı ek unuttuğ le çıkacaktır karşımıza Gerçeğin unuttuğumuz yuzunu bize duyurmak, göstermek istediğini ilân den Oktay Rifat bu manifestten sonra şöyle bır şiiriyle çıkıyor karşı- " Bulutların çıkınında Mis kokulu uvercınlerı gokyuzunun Çıldırtırlar insan ü kedile Ay doğar kuyulara yalın ayak Telgraf tellerinde gemi leşleri başka örne k d u: İkiz martıları bulmak için iirlerin anlaşılmazlığı, acaıblıgı karşısında bocalar! birden kesilmiş, şiir diye şoylesıne bir nesir yalı da şiir demek gerekirse mensur şiir- © İ x mış: camların kırmızı boynuzlu öküzü ellerimi yaladı mı yem yeşil kesili- rim. Alnımın kuşları havalanır. İçim dı- şım gözle görünmeğe başlar. Başkaları seyrime dalmış ne fayda, ben mühürlerin yalnızlığında erir gideri Bunu da okudu! kan sonra şaşar kalırsınız Yeniden "Perçemli Sokak" Oktay Rifat Horozcu Tut kelin perçeminden" ın ilk sayfalarında okudugunuz ma- nifestin imle na... Bu cümleyi, okuduğunuz şiirler- le uyuşturmaya çalışırsınız. Çalışır- sınız ama, gene de bir neticeye vara- mazsınız. Bir aralık Ahmet Haşim'in "Şiirde mana aramak guzel tüylü guzel sesli bir bülbülü eti için kesmek, içini aç- maktan farksızdır. Bu bülbülü ke- serseniz elinizde bir gram etle bir yı- ğın kana bulanmış tuyden başka bır— şey kalmaz" sözü bu tarif de Oktay Rıfat ın şıırlennı anlamak için çıkar bir yol değildir. Zira karıştırın "Perçemlı Sokak" ad- h kitabı baştan aşağı; Haşim'in gü- zel tüylü, guzel sesli bülbülüne de rastlayamazsınız. Zira "Perçemli So- kak"taki şiirler alışkanlıktan doğan vezin ve kafi: İ güzellikl rden de sıyrılmıştır. Hatta, bırakın v kafiyeyi, yer yer şiirin ana unsuru sayılan mısra yapısından bile uzak- laşılmış, duz yazıya dönülmüştür... üz şiir dünyasına, gökten zenbılle inercesine birden bira düşen “"Perçemli Sokak" adlı kitap yayınla- nır yayınlanmaz edebıyat dunyamı- zın iplerini ellerinde bulun nekkitler arasında bir kıpırdanıştır aşlar Her yeniye, her anlaşılmaza alkış tutan şakşakçılar ise Rifa goklere çıkarıyorlar. Oktay Rifat şı- ir dunyamızın bir dehasıdır. Nasıl Muhammedin Kur'anı, İsanın İncili ortaya yeni birer din getirmişse Ok- tay Rifatın "Perçemli Sokak" 1 da or- taya yeni bir şiir dili, şiir dini getir- miştir.. "Perçemli Sokak", her şeyden ön- ce günümüze ve okuyucunun şiir an- layışına ve seviyesine göre aşırı ile- ridir. Hatta öyle ki, bu nd n yıllarca önce yayınlanan “Gari Türk şiirini ta temel lınden sarstığı, yıktığı halde böylesine muğlak, böy- atıcı ve ürkütücü şekilde ye- ni değildi. XXXI. numaralı iki mısra hık: Köşe başını tutan leylâk kokusu Yakamı bırak da gıdeyım iiri 40 şiir an- kiler Oktay Rifatın bu şiirlerini an- layacaklar ve zevkine aklar a edebiyat tarıhlerı çaglarında anlaşılmamış kıymetleri sonradan bilinmiş şair ve yasarlarla doludur. Bunların en yakın örnekle- rinden biri de Franz Kafka değil mi- pek lüzumsuz bir lal olur. tay Rifat gunumuzun en iyi şairle- diye anlaşılması güç bir kitap yazar, bir man nifestle çık rsa ona hemencecik, “"tükenmiş şair", "iflâs tmış şair" demek biraz acelecilik olur. 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: