9 Şubat 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

9 Şubat 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İLİM HÜRRİYETİ Ne yazık ki, 1057 Türkiyesinde, hürriyeti" halledilmemiş l)ır dava olarak duruyor. Hem de iktidarda hulu siyast artinin programında * Unıversıteler ilmi ve id ri muhtarıyete sahip olmalıdır- İl anatın, her türlü fikır faalıyetlerının siyasi ve idari mü- dahalelerden uzak kalmasını, De- mokrasinin degışm bir esası ola- rak kabul edıyoruz" dendıgı halde. (D.P) pro 39 ve 40). Unıversıte muhtarıyetı veya, da- ha iyi bir tâbir ile, "ilim hü rriyeti" ü es üç beş kişiyi ilgilendiren bir m demokratik idarenin kurulup kurul- maması dâvası ile ilgilidir. Bu dâ- va, Türk milletinin, medeniyet âle- mi içinde, bağımsız ve ileri bir mil- let olarak yasayabilmesi ile ilgili- dir. İlim hürriyetine gösterilecek saygı ile memleketimizin kaderi a- rasında sıkı bir bağ vardır. Çeçen yı boyunca, ilim ve kültür yonlerınden, Batı ile ara- ızda derin bir uçurum açılmıştır. Batıda bir yandan kilise taassubu- nun, Öte yandan müstebit idarele- rin zincirleri kırılıp, hür düşünce gelişirken; tab at ve cemiyet olay- ları akılla ve ilim metodlarıyla in- celenirken, l)iz hürriyetsizliğin da- rbı zulmetinde gaflet uykusuna dal- mıştık. — Batılılar kutupları keşfe gider, yıldızların ve kâinatın sırla- rını çozmeye çalı ışır, Anadolumuzun altı ve yer üstü servetlerine göz dıkıp topraklarımızın haritasını çi- zer, _ıeol ojik bünyesini araştırırken, biz "mekteplerde harita kullan nın günah olup olmadığı" meselesı- ni münakaşa ediyorduk. Batıda devlet kuvvetinin kapısın- dan içeri sokulam dg bağımsız Üniversiteler gelişirken, bizde "i- lim" boş bir kisveden ıbaret kalıyor, kâh taassubun esiri, oyuncağı oluyordu. Vaktiyle Zembil- li Ali Efendi gibi büyük — hukuk- çuların yetiştiği bir memlekette, ar- tık müstebit hükümdarların keyf'- ne göre “fetva" lar veriliyordu. Tanzımattan bu yana Batının il- düşünüşü, —"akılcılığı", hür münakaşa usulle yava memleketimize başladı. Türk devrimi bu dırdı. Fakat şunu iyice bilmeliyiz ki, Batı ile aramızdaki bilgi mesa- fesi kapanmadığı; Türkiyede de cemiyet ayları hür düşüncenin yaratıcı havası içinde incelenmedi- ği müddetçe "milletimizi — muasır medeniyet sevıyesının üstüne çıkar- mak" ideali uzak bir gaye olarak kalacaktır. Turk milletine — yukar- dakı ideali gösteren Büyük Adam, u bu ideale kavuşturacak olan AKİS, 9 ŞUBAT 1957 anahtarın ne olduğunu da bıldırrnış- ti: "Haya hakiki mi kine geçmeğe çalışan mılletımız da- imi olarak yeni fikir mlelerine, millt duşuncenın yaratıcılıgına nıuh- Yarat üşünce ise, hürri Hızla gelişen ve değişen bir dün- ya ortasında, Türk milletinin karşı- a çıka n ve çıkaca olan içti ıktısadı, siyasi meseleler, ancak ılım ikir hürriyeti sayesınde teşhis e- dılıp çözülebilir. Yabancı ilim adam- ları tarafından Türkiye hakkın yazılan eserlerde bile parmak bası- lan nice milli derdımız ve dâvamız, Türkiyede uzun" müddet ""tabu" sa- Atatürkün ilme ve akla verdiği büyük öneme rağmen, tek partılı rejımın kaçınılmaz bir sonu mahzuru olarak, o d vı rde de Unıversıtelerımız tam hüri bağımsızlığa Nihayet 1946 seçimlerinden önce, çok partili hayata ve tek dereceli seçime geçışle birlikte. Üniversite- lerimizi özledikleri ve muhtaç ol- dukları ilmi ve idari muhtariyete kavuşturan 4936 sayılı kanun kabul edilmiştir. Kanun tasarısının ba- şındaki hukümet erekçesinde, Ü- niversitelerimizin "demokrat bir ce- miyetin gerektirdiği demokrat pren- siplerle işliyebilmesi" inin gü- düldüğü açıklanıyordu Bu kanunla öğretim üyelerini seçmek ve gere- kirse vazıfeden uzaklaştırmak yet- isi siyasi makamlardan alınıp ü- niversiteye verilmişti. Bir yandan unıversıteler kanununun gerektırdı- ği bu "d öte n mem- lekette butun hurrıyetlerın genışle— mesi sayesinde, artık lerle uğraşan ilim adamları ıçın bıl ginin, ilmi tecessüsün ve hür müna- ka aşanın ışıklarını kendi meselele- rimize rahatça tutmak kabil olacak- S e 1953. Üniversite öğretim ü- yelerinin siyasi yayın ve beyan- larını ihraç tehdidi ile meneden 6199 sayılı kanun kabul ediliyor. Gerçi devrin Milk Eğitim Bakanı ve başka hatipler, T.B.M.M. ndeki müzakereler şırasında teminat üs- tüne teminat veriyorlar: "Üniversi- te hocalarının agzına kilit vurmak istemiyoruz. Kaldı ki, ha kanun hüküme te herhangi bir n memek karar al ak uya unıversıte organlarının takdi- rine bırakılmıştır. Hükümet öğre- tim üy: lerını uzaklaştıramadığına göre, ılım ve mu yet masundur". B p rlak sözlere rag men, 6185 sayılı kanunun nasıl bir zihniyetin eseri olduğu belli idi. 54. Bir geri adım daha a- tılıyor. Milli Eğitim Bakanının, iki Turhan FEYZİOĞLU satırlık bir yazı ile, Senatonun aksi istikametteki mutalaasına rağmen ir öğretim Üüyesini işinden uzak- laştırmasına ımkan veren 6435 sa- yılı kanun kabul ediliyor. Bu ka- nunla, basın hürriyetini, toplantı hürriyı İ i ser bestisini daraltıp rejimi geriye doğ- K iyet hürriye ti"ne de en büyük darbeyi vurmuş oluyordu Sen: 19 Üçüncü Menderes Ka- bınesının duşmesı ve Dördüncü Men- deres Kabinesinin rulması sıra- sında, memlekette hür mün şa v murakabe ası yeniden canlanır gibi oluyor ve 6435 sayılı kanun degıştırılmesı hakkındaki bir tasa- isyonlarında müza- kere edılıyor Bu arada, Ankara Ü- niversitesi 18 Ocak 1956 bu kanunun unıversıte ile ılgılı mad— desinin kaldırılmasını "ilm memleketin gelışmesı için _luzumlu gördüğünü bıldırıyordu İstanbul Unıversıtesı Senato a iki gün sonra yayınladığı bir tebliğ ile, ay- nı goruşe kalılarak 6435 sayılı ka- 4 i: "Memleketi- mızde yarım asırdan beri sarf edil- diye vasıflandırıyordu. Sene 1957 Gecen yıl yayınlanan teblıglerın iktidar çevrelerinde yol açtığı sert tepkilerden; 6435 sayılı kanunun tatbıkınden unıversıleler de sfiye", "tecziye" gibi tehdit- ler taşıyan grup teblıgınden nıha— yeni bir üniversiteler kan nun fılan fakültenin - kapatılması" vs gıbı Demokles kılıçlarının parılda- masından sonra, artık ilim hurrıye— ti yaralıdır ve benkidden, hakikat ten, ilmin sesinden, ıhtısasın ıhta— rından en dişe duyan kısa vadelı menfaatler şımdılık memnundu Fakat Tüfkiyede, — hürriyete ve gerçek ilme dogru gidişi devamlı larak durdurmağa kimse muktedir değildir. 1948 yılında Hür Fikirleri Yayma Cemıyetı'nın yayınladı;,ı bir beyannamede dendıgı gıbı Her— b 3 hangi bir sebeb ve bahan l ariyet içi boş bir yapıştırılmış süslü bir etiketten baş- ka bir şey değildir... İlim ve mede- niyet hür fikir ve içtihatların ese- ridir. Fikre ve içtihada çengel tak- mak, selâmetlerini hakikatleri boğ- makta arayan tahakküm ve taas- sup rejimlerine yakışır bir hareket- tir". Türkiye' de ise böyle bir reji- min yeri yoktu

Bu sayıdan diğer sayfalar: