23 Şubat 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

23 Şubat 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KA D |J Ev Türk işi döşeme Geçen hafta Çarşamba günü öğ- leden sonra, Kavaklıderede İtal- yan seferathanesının karşısındaki 369 numaralı güzel evin önünde o ka- rçok otomobil toplandı ki gelip geçenler, acaba ne var diye meraka kapıldılar. Bu guzel ev Sev- da And'a aitti ve o gün Türk . Ame- rikan Kadınlar Kültür Derneğinin hazırladığı iki tatbiki derse sahne o- luyordu. Birinci ders ev döşeme sa- natı. hakkındaydı ve Sevda And'ın Türk eşyalarıyla döşenmiş evi bu iş ıçın cidden biçilmiş kaftandı. Bu ev- de Türk ve Amerikan zevkının birleş- tıgını soylemek de pek âlâ mümkün- dü. A akan büyük pencereleri iç 'açıcı çiçekli perdeler kaplamıştı N ya bile yerini bulmuştu, ıddıasız sa- de ve çok şık bir hava n şey herhalde bu ölçülü tanzım şeklıne bağlıydı. Bu Türk işi eşyanın yanın da nazarı dikkati celbeden güzel par- çalar daima koyu renkliydi ve İstan- bulda yaptırılmıştı Sevda And'ın evi muhakkak ki çok güzel bir evdi. a daha küçük bir evde de böyle bir Türk sedırı yap- mak bakır sehpalar kullan m- kündü. Heybelerden mecmualık, çev- relerden duvar için tablolar meydana getirmek de zevkli ve hoş birşey olur- du. Duvarlarda pırıl pırıl yanan me bakır tabaklar her evin yemek o- dasını zengınleştırebılırdı Fazla mo- ern ve kötü taklit edilmiş acayıp eşyaların yerıne daima biraz olanını, kıymetini kaybetmiyeni seç— k elbette çok daha kârlıydı. Bir ev kadınını en çok mesut edecek bir- Sevda And'ın evindeki kilimli sedir Türk — zevki, Fakat karşı duvarda asılı duran çok güzel bir kilim ve camlı çerçeve için- deki eski zaman çevrelerinden yapıl- mış güzel bir elişi ilk anda gözleri avlıyordu. Gene avluya bakan salon- Türk tarzında, bir sedir vardı. Sedir en rahat bir kanepe gibi yaylıydı, fakat üzerine atılan çok kıy- metlı bir kilim ona tamamiyle bir sediri manzarası veriyordu. salonda sehpalar yerlerini bakır veya pirinç tepsilere bırakmıştı. Abajurlar dm pirinçtendi. İnce bir kanepe eski r Türk kumaşıyla kaplanmıştı. Çok yuksek tavanlı olan bu salondan ikin- ci kata çıkan merdiven fevkalâde gü- bakır levhalarla tezyin bol kullanılmıştı. AKİS, 23 ŞUBAT 1957 Evde en küçük eş- Amerikan konforu ey de evini yavaş yavaş ve aşkla süslemesiydi. Bazan — antikacılarda, hatta eskicilerde insan ne güzel par- bulabilirdi. bir evde, yerlerini buldukları zaman artık kıy— çilemezdi. İyi ev döşeme sanatının bır sırrı da acele et- memek, eskiyi kıymetlendirmek, faz- la göz kamaştırmaktan çekinmek ve işe yaramayan fuzuli eşyadan vazgeç- mek, çok pahalı büyük takımlar ye- rine zevkli, ince ve ucuz tek parçaları seçmek bunları birbirine ya- kıştırma erken hususi ha- tıraları, mahallı elışlerını bize ai şeylerı kıymetlendırmek eve derhal D" r hava vermeğe kâfi idi. Sev- da And ın evini bu kadar güzelleştiren şey Türk çevresi, Türk bakın, Türk kilimi, Türk elişiydi. Bir kokteyl parti öyle güzel bir evde tatbiki bir kokteyl parti vermek hiç de fena fikir değildi. Mrs Clark, Misafir a- gırlama kolunun Amerikalı başkanıy— dı. a kalktı ve bu Türk işi dö- şenmış evde Amerikan usulü kok- teyl partiler hakkında izahat verdi. undan bir nesil evvel, kokteyl par- tiler Amerikalılar tarafından icat e- dilen oldukça cüretli bir yenilik ola- rak kabul edilirdi. O zamanlar kok- teylin tarifi şuydu: arı cin, yarı vermut ve çok da soğuk olmayan bir içki.. Fakat o zamandan bu zamana bir hayli şey değişmişti. Bugü yanın heryerinde o kadar çeşıtlı kok— teyller veriliyordu ki nları tarif etmek imkânsızdı. Olsa olsa şöyle de- nebilirdi: Kokteyl kuvvetli, buzlu, az miktarda Verılen bır içkidir dar Tr. degıldı Çünkü kokteyl partıler insan- en merasimsiz, en sade şekil- de münasebetler devam ettirmelerini sağlayan birşeydi. Kokteyllerde mi- safirler bir yemeğe gelir gibi muay- yen bir saatte gelmeğe mecbur değil- diler. Sonra, gene bir kokteylde misa- firler aynı hareke leri aynı saatlerde yapmakla da mükellef değildiler. Me— selâ aynı anda yemek odasın. mek gibi bir mecburiyetleri Bir kokteyldeki davetlilerin bır kısmı henüz yeni gelirken, kemmelen kokteyli terkedebılırlerdı Kokteyllerde hiç 'bir sıkıcı merasim D M yoktu. Davetlilerin tanıştırılması Bır kokteyle gelen misafirler tabit evvelâ kendilerine hoş geldiniz dı— yen ev sahiplerim selâmlarlardı. E- r bu misafirler ancıysalar sahıplerı onları bırkaç davetliyle ta- nıştırırlardı Şayet rilen kokteyl küçük bir kokteyl ıse yabancıyı bu— tün davetlilere tanıtma yük bir kokteylde yabancıyı bir gru— ba tanılmak kâfiyd ük bir paı'tıde davetlileri bir- birine tanıştırırken herbiri hakkında ayrı ayrı birşeyler söylemek, mısaf'ır— ler arasında derhal kaynaşmayı temin etmek bakımından mühim Misafirler arasındaki kaynaşmayı temin edece e her yi len davetlinin eline bir ıçkı kadehi tutuşturmaktı: Boylece misafir hiçbir şey yapmasa bile hiç olmazsa elini meşgul eder ve içerdi Misafirlerin meşgul — edilmesi için iyi bir usul de onları sık sık büfeye davet etmekti. Ev sahipleri içki kul- lanmayan misafirleri için alkolsüz iç- kiler bulundurmayı unutmamalıydı- n içkiler misafirleri neşelen- direcek kadar alkollü olmalıydılar, onları rahatsız edecek kadar kuvvetli eğil.. Bir kokteyl partinin ideal havası neş'e, kahkaha, kaynaşma ve anlaş- ma havasıydı ve bir kokteyl partinin muvaffakiyeti ikram, edilen içkiler- den ziyade bu havaya bağlıydı. Kokteyl partilerin, avantajı okteyl partiler yemek davetlerin- den çok daha kolaylıkla verileni- 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: