1 Haziran 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

1 Haziran 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Gün Doğarken” Sabahiımz hayırlı olsun!. tın'ı. zaman zaman başarıya yakın filmler vermiş bir rejisörün kendi ça pının dışına çıkmayı denediği vakı't dıkları “Gün Doğarken” için “Kamel- yalı Kadın” hakkında yapılan tenkid- ler aynen tekrarlanabilir. Şakir Sır- malımn filminden daha anlaşılır bir şekilde işlenmesine rağmen fotoğraf- ların kötülüğü, çok zayıf karakter tahlilleri, psikolojik gelişmeleri oldu- bittilere bağlanıak “Gün Doğarken"i de aynı akıbete sürüklüyordu. “Pusu n dâvasını ele almak iddiasiyle ortaya çıktığı halde basit bir kacakçıhk macerası anlatıyor, dâ- vayı bir takım ormancılık sloganlariy- le halletmeye çalışıyordu. Ne Abant ve Düzce civarında çekilen dış sahne- ler, ne şiirli dekovil motifi, ne de pro- düktör Hulki Saner ile rejisör Sırrı Gültekinin iyi niyetleri filmin başarı- ya ulaşması için kâfi sebepler değil- di. Sadık Şendil'in, inanılmaz entrik- lerle dolu, saçma ve akıldışı senaryo- su “Pusu” nun âkıbetini daha kame- ra çalısmaya başlamadan önce tayin etmiş bulunuyordu. Çıkmaz yol Arkada bıraktığımız mevsimde dik- kati ceken bir başka cereyan da, Muharrem Gürses okulu filmlerle haz- medilmemiş Batı tesirlerinin meyda- na getirdiği filmler çorbasıydı. Bu çe- şit filmler ya batı romanlarının çok kötü adaptasyonları, ya da yabancı filmlerin doğrudan doğruya kopyala- rından meydana geliyordu. Ekserisi Şehır Tiyatrosu oyuncularının emek- eydana getirilen bu felâket- ler nımciliğımızın içinde bulunduğu keşmekeşi büsbütün içinden çıkılmaz hale getirmekten başka bir işe yara- rdu. Mümtaz Enarin Erich von AKİS, 1 HAZİRAN 1957 Stroheim'ın “Paprika” sı taklıdi “Pa- patya” adaptasyonu Özcan Tekgülün güzelliklerini teşhir edebılmekten bi- le mahrumdu. Muzaffer Aslanın Ben Ames Williams'ın “Uğursuz Vâdi'” ad- l romanından adapte edilen “Kahpe- nin Aşkı” adlı filmiyle, Sami Ayan- oğlunun Erskine Caldwell'in “Bıyır- daki Ev” adlı romanından adapte et- tiği “Kara Çalı” ruhsuz, cansız, be- ceriksizce hazırlanmış, aldıkları tesir- lerin en kötü taraflarının koleksiyo- nu, melez eserlerdi. Gene Şehir Tiyat- SİNEMA rosu oyuncularından Kâni Kıpçakın hiç bir vicdan azabı duymadan Louis Bunuel'in “Susana” adlı filminin sah- ne sahne yi çevirmesi, üstelik her şeyi kendine maletmiye kalkışması bu cereyanın gittikçe müzmin ve tehlikeli bir hal aldığını gösteriyordu. Aşırılıkları a- yıklanan Türk melodramlarından, Şah si kaprisler yerine cemiyet meselele- rini inceleven bağımsız eserlerden iyi- ce bir film beklemek her zaman için mümkündü; fakat hiç bir şekilde iyi olması bheklenemiyecek teşebhlüisler, “Papatya”, “Kahpenin Aşkı”, “Kara Çalı”, 'Fırtına Geçti” gibi, Türk ce- miyetinin şartları hiç düsşilnülmeden gözü kapalı meydana ?etirilen kopya- lar ve adaptasyonlardı. Neticesiz gayretler B u kısa gözden geçirişin ortaya koyduğu Üzere, -57 mevsi- müsbet Yolda atılmış tek adım yoktu. Bü- tün halinde hitbir film başarının ya- kınlarından bile geçmemekle birlikte bazı şahsli değerler göze çarpmak- taydı. Bu arada teknik eleman ola- rak bilhassa kameracı Kriton İlyadi- sin “Berduş”taki başarısı kayda de- ğerdi. Atıf Yılmazın “Beş Hasta Var'daki mizanseni, — oyunlarındaki disiplin, anlatıştaki titizlik ile dikka- ti çekiyordu. Lütfü Akad “Ak Al- tın”ın son kısmını, Osman F. Seden ise “intikam Alevi” nin ilk yarısını stirükleyici bir şekilde — işliyebilmiş- lerdi. Bu üç rejisördan başka hiçbiri filmlerinde sinema dilini bildiklerine dâair bir belirti gösterememişti. Oyunculara rol dağıtımı da bir mesete olarak eydana çıkıyordu. Sinema oyunculuğunun ilk şartı o- “Beş Hasta Var” Bu, cilâlmeı...

Bu sayıdan diğer sayfalar: