17 Ağustos 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

17 Ağustos 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dekrtildiğine göre, Suriye'nin siyaz ai ve iktısadi bağımısızlığını korumak emelifde olan Sovyet Rusya, bu mem- leketfli kalkınması için gerekli mali ve Lq!mk yardımı hem de kayıtsız şârtsız olarak yapmağga amade bu- lunuyardu. Sovyetler Birliği bu mall ve teknik yardıma, ilk olarak, Suri- e demir ve karayolları, hidroelek- Ge at henüz kararlastırılmış değildi a- ma kalabalık bir Sovyet mütehassıs heyeti memleketin ıhtiyaçlarını tea- bit etmek Üüzere önümüzdeki günlerde Suriyeye —gidecek, ayrıca, Sovyet Rusya her gerekli ni yeni heyetler g kalmıyacaktı. Bu sonuncularının da birincisi gibi teknik heyetler olup ol- mayacakları mevzuunda hiçbir sara- hat yokt! Moskovanın Suriyeye yapacağı &askeri yardıma gelince, görüşmeler sonunda yayınlanan resmi tebliğde böyle bir yardımın isnij bile geçmi- yordu. Azcak Suriye-Rus görüşmele- rite Sovyetlerin Genelkurmay Baş- areşal Sokolovskı'nin de ka- tıldıgı ve Suriye düsünül Moskovadan askeri yardım mevzu- unda da bazı neticeler kolıycı kestirilebilirdi. Moskovada bulunduğu sıralarda yap- tığı bir konuşmada, Suriye Savunma nı, Sovyetlerin yaptığı yardımlar neticesinde Suriye ordusu potansiyeli- nin son derece artmış olduğunu açık- lamaktan çekinmemişti. Bilindiği gi- bi, Mısır'a karşı girişilen İngiliz ve hâreketten sonra ise pıisı tankların ve pıyade silahlarının sayısı son derece artmıştı. Eğer Ha- lid El Azm'ın Moskovada yaptığı ko- nuşmalardaki bazı üstü kapalı söz- lere bakılırsa, önümüzdeki günlerde bu sayının çok daha fazla bir artış xöstermesi beklenebilirdi. Halid El Azm'ın Moskovada yap- tığı konupmalarda dikkati çeken di- ger bir nokta da, bu konuşmaların büyük ölçüde Demir —Perde gerisi devlet adamlarının yaptıkları konuş- maları andırmasıydı. Suriye Savun- ma Bakanı hemen bütün nutukların- da BSovyet Rusyaya methiyeler sun yor, Batı dünyasına yıddetle hücum ederek Amerika ve iltereyi e peryalizmle Evet sıralarda Suriyeyi tam bir Sovyet g:ykı saymak belki doğru olmıyacak- ti ımı Turkıyemn güney komşusunun hi K A İstanbul Su kızları erin bir yaz akşamı idi. Ağusto- sun başı olmasına rağmen Moda Plâjı o akşam âdeta sgonbahar man- zarasına burı)nmuıtu Tahta iskele- ler bom ve denizde geciken tek tük mılaterıler soğuktan şikâyet e- derek giyinmeğe koşuyaorlardı. Yal- nız eşofmanlı bir genç kız hâlâ de- par tahtasında dolasıyor, zevkle su- yu seyrediyordu. Rüzgâr durmuştu, deniz sakindı. Genç kız eşofmanını çıkardı, nefis plonjonla suya dal- di. Adı Semin Tengiz idi. Moda spor yüzücülerindendi ve akşam ntren- manına gelmişti. Plâjın gazmosundı oturan sarışın bir. kadın merakla genç kızı qeyrediyordu Bıraz ötedeki esmer ada “. %emın nasıl vaziyeti iyi mi?” diye sordu Gtıneşten yanmış adam, -antre- nör Fuat Törkey idi-, sarışın kadına gülümsiyerek: “— Sayenizde çok iyi, dedi.. Her anne sizin giıbi çocuklarını spora teş- vik etse işimiz çok kolaylaşır'. Son- ra kronometresini ayarlıyarak ka- labalık bir genç kız grubuna yaklaş- t “— Haydi çocuklar, geciktiniz!” diyordu. Eşofmanını çıkaran depar tahtasına koşuyordu. Kuvvetli kolla- rı, kendisine has yürüyü kadan geliyordu. Son günlerde kır- dığı rekorlarla biütlün alâkayı ilzerine çeken bu genç kız, sporcu arkadaş- larının iftiharı olmuştu, Herkes Sel- mayı teştik ediyor, herkes Selma- dan büylük işler depar — tahtasına bekliyordu. Onlar vardıkları zaman ı Moda'lı yücüler V Ü. “Ez NN Semin Tengiz ilk Üç yüz metreyi bi- i k eçmişti.. Karada yavaş, suda hızlı gidiyordu. Serbestte ona rakip yetiştirmek cid- den güç olacak gibiydi. Fakat Sevgi Durunun güzel stilini seyretmek te hakıkaten zevkli birşeydi. İnce yapı- h Mera)l Ekran antrenörlerin bütün alâkasını çekiyordu. Çünkü sırtüstü, yeni biır rekor kırması bekleniyordu. Yüzücü kızlar arasında Seçkin Sarı- er, Leylâ Uyanık, Duygu Sükan, Di- lek Gözen, Ayşe Perinbürge de ça- lışmaları ile dikkat nazarını çekiyor- lardı. Ama içlerinde en takdir edile- cek olanı muhakkak 1955 sır- ekortmeni ran lenmişti ve evlendikten sonra cültiğü devım ettiren yegâne kı.dın- dı. Çarşı şuyor, evitin bütün işim' yapıyordu ve gene de sa- bah, akşam antrenmanlara yetişiyor- du. Antrenman yapan yüzücü kızlar arasında en çok alâkayı çekenlerden birisi de Başak Dölensoy idi. Başak henüz 12 yaşındaydı ve hakikaten bir başağa benziyordu. İnce ve na- ı1; uzun sarı, saçları kuyruk şek- linde toplanmıştı. Ciddi surette ça- lışıyor, bale dersierine, yüzmeye ve okumaya aynı şekilde ehemmiyet ve- riyordu. Babası eski bir yüzucu olan Tın anneleri yüzmeyi en azından kız- n anfronmandan sonra Denizden çıkdrı.sn sağlam ruhlar

Bu sayıdan diğer sayfalar: