17 Ağustos 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

17 Ağustos 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tığı g.ibl seyircisinin karşısına gittiği yol hakkında bir verilmesi çok güç karmakarışık bir programla çıkmağa hazırlanmıştır. Şayet yeni repertâvarını hem gışe hasılatını kur- a seçilen eserler ge- Ççen mevsim olduğu gibi çoğu temsi- linde hiçbir mâna bulunamıyan, bir takım boşlukları doldurmak için ge- lişigüzel sahneye konulmuş piyesler bu hususlar hakkında bize bir fıkır verecektir. deçen mevsim seçilen e- serlerin isabetsizliği seyirciyi Devlet Tiyatrosundan ne beklediğini düşün- meğe zorlamıştır. Devlet - Tiyatrosu hususi bir teşekkill değildir. Bültçe- sini Devletten aldığına yöre gişe ha- sılatı üzerinde fazla telâşlanması ge- rekmez. Tecrübeler şunu da göster- miştir ki gişe hasılatı pek yüksek o- lan her eser, hattâ bu gişe hasılatını kabartmağa yardım eden her seyirci tarafından memnuniyetle seyredil- mez. Gene sahneye konulması binle- re ve binlere malolan her eser tiyat- roya beklediği hasılatı getirmeyebi- lir. Bu gün Devlet Tıyatrosunun elin- de geçen mevsim açı yatro- yi hem de gişesini tatmm etme yolu- nu elbette bulur. iziloti et seyircinin zevkini vazgeçmelidir. Sevircisine itimat et- memesi İcin ortada hiçbir sebep yok- tur. Bu yoldan giderse sahnelerinden birini ve bilhassa “Oda Tıyatrosu- nu” elbette avant-garde eserlere ayı- rabilir. Modern dünya tiyatrosu, bil- tıyatrosuna bir veçhe verebilmek i- çin pekçok yazar eme sarılmış, pekçök tiyatro her devirde olduğun- dan çok avant-garde eserlere kapı- larını açınak zorunluluğunu duymuş- tur. Oda Tiyatrosunda bu neviden e- serleri en azından bir ay muddetle seyredecek seyirci bilhassa hu gü her zamankinden fazla mevcuttur Modern tiyatronun Beckett, Ada- mov, Jonesca, Breeht gibi bir takım temsilcileri h'ıIA Devlet Tiyatresunun k'ırnl:ırınıl.ın girmiş değildir. Tiyatrosunun vazi- kurtarmak, ne de olmamalıdır klıitüriınu yükseltmek, onu dünya ti- başlayıp nereye hususunda da aydınlatmak ır. Yerli yazarlarımız. iyinin nasıl olduğunu görüp öğrenmedikçe elbelte Bittin sene Devlet Tiyatrosu- nun daha ilk sayfasında çöp sepetine atmak arzusunu duyduğu yahut da se- yırcımn harızasında bır geceden fazla İ- rini, meselâ Kücük Tiyatroyu sade('e telif eserlerin ve hattâ sadece ama- yazarlarının eswlerinin tecrtülbeli yazar- larımızın Edebi Heyetçe takdir tasvibinden gecmiş eserlerinin sah- nesi olabilir. Böylece seyirci de tiyat- ro yazarlığımızın nerede başlayıp ne- reye kadar geldiği hakkında bir fik- Tiyatrosu iyatro sahnesini yalnız ve yalnızca Dünya tiyatrosunun değer- leri artık zamanla katiyet kazanmış, iş, eva moder: temsillerinden Röstermiştir. ki halkı — eğlendirmek maksadıyla sahneve konulan bir “Çöpratan” bos koltuklar karşısında temsil edilebilir ve bir — “Satıcının Ölümü” ve bir “Otello” ve bir. “Su Kızı” ve bir “Yağmurcu” tiyatronun beklediğinden de çok halkın rağbeti- ni kazanabilir. Devlet Tiyatrosu her- ygign önce artık bilhassa Ankaralı esler yâzmak- tan öteye gidemiyeceklerdır. Devlet Tiyatrosuna milyonlarca liralık büt- ce elbette sık sık halkın tiyatro zev- kıni küçük düşlüirsün, ona yerli ya- bancı tiyatro eserlerinin en kalitesiz- rinden örnekler takdim etsin diye verilmemiştir. Devlet Tiyatrosu, Ü- mit edelim ki yeni repertuvarını ha- zırlarken karşısında tiyatrodan anla- mıyan bir seyirci bulunduğuna kani olsa dahi tiyatrodan anlayan bir se- yirci varmış gibi hareket etmiş ve ye- ni mevsimin eserlennl de ona göre hazırlamış o Vebalılar eni mevsimp girmeden Devlet Ti- yatrosunun seyirciden başka he saba katması gereken bir husus ta gezetecilerdir. Her nedense son za- manlarda Devlet Tiyatrosu. icraatıy- la ilgilenen her gazeteciden bir veba- ldan kacar gibi kaçmağı Adet edin- miştir. Gene bizzat Devlet Tiyatrosu Umum Mitdürü cok iyi bilir ki dün- yanın her tarafında prova jeneraller tamamen basına hasredilir ve her ye- ni eser halkın karşısına çıkmadan ön- ce basına temsil edilir. Bu usul bizde- bir iki defa haric-hemen hiç rağbet görmemiştir. sadece bir zamanlar her gazetenin tiyatroyla ilgili yazarına ilk temsil gecesi davetiye gönderilir- ken bu da so mamen bıhabermiş gibi davranmak yolunu tutmuştu Futbol İhtilaflar haftası Bır yanda kulüpler futbol mevsi- şirlerken son yedi gün icinde ortaya cıka zi ihtilaflar son haftaya “ihtilaflar haftası” dedirtti. Uzun zamandır sü- rüp gider birtakını mlinakasalı işler icinle alevlenmiş, halle- islidadı göstermiş veya cüzül- ar şekil almıştı. Spor piyasası her meseleye capıyla mütenasip bir ehemmiyet veriyordu. Fakat doğru- su aranırsa teşkilâttaki idari ihtilaflar ilk plânda münakaşa mevzuu oluyor- du. Gecen senenin başından beri on lig takımı resmen ikiye ayrılmış ve bir “kavgalı” üçler ve t ile pek çok haksızlığın önleneceğini tahmin edi- yordu. Artık Üç büyük kulüp yalnız kalmıstır. Eskinin kücükleri kendile- rine en ufak zarar verecek meseleler- de acık işbirliği sonunda elde ettik- leri “7 Oy” ile aleyhte kararlar veri- yorlar, fikstürlere itiraz — ediyorlar, hasılat paylamasında esit haklar is- tiyorlardı. Teşkilâtta böyle bır ikin- ci cephenin acılması Türk Sporunun her halde aleyhindeydi. Fakat unu- tulan veya kaydedilmek istenen bazı hakları aramak baxımından hukuki ve mantıki bir çehre taşımaktaydı. Bununla beraber bir yıl ufak miülna- kaşalardan ileri gidemiyen Ücler ve Yedilerin münasebetleri, son bir ay içinde adeta “kesilmiş”, yedilerin ku- rulmasında mühim rol oynayan bazı idari problemlerin ikinci cephe tara- fından öne sürülmesinden sonra had safhaya girmişti. Yediler, senelerdir lig hasılatından ayrılarak büyük mü- aşa mevzuu halini alan mahut “yüzde 30” lara şiddetle itiraz edi- yorlar ve bir maçta elde edilen para- nın maci oynayan kulüpler arasında mütesaviyen taksimini — istiyorlardı. Bundan başka büyük — kulüplerin, kombine biletlerden Yedilere kalacak hisseyı ortadan y kleri “Kombine kampanyası' sert ve muk külcükle — karşılaşıyordu. le ediyorlardı. zun zamandır sürüp giden -şimdilik- afta u- ihtilafın kapanması bakımından e- hemmiyet kazanıyordu. Fakat hak ve mantık her za- manki gibi galebe calmış, bir spor tröstü daha derin bir yara almıştı. İhtilaflar haftası içinde umumi efkârın dikkatini fazlaca Üzerinde

Bu sayıdan diğer sayfalar: