2 Ağustos 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

2 Ağustos 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

metinin eline geçmişti. rar kurma zaman isteyen bir işti. Keza üçbuçuk yıllık mahsulü planlar da, Irak bedilmişti. Bağdatsız Bağdat Paktı- nı yeni bir isim altında diriltmek i- çin kolları sıvayıp — yeni baştan işe başlamak lâzımdı. Toplantının baş yıldızı, Konferansında olduğu gibi, les idi. Londraya iki satla gelmişti: — Herşeyden Rusların giriştikleri amansız Konferansı taarruzu dolayısıyla Şebekeyı tek- Ankara Mr. Dul- du. Güvenlik Konseyi çerçevesinde- ki Zirve Konuşmalarının fikir baba- sı olan MacMillan, iç siyaset mülâ- hazalarile, zirveye doğru çok hızla tırmanmaya başlamıştı. Yüksekler- de dolaşmayı sevmiyen Mr. Dulles, MacMillan'ı eteğinden tutup geri çekmeğe çalışacaktı. Daha mühimi, Arap Dünyasına ve Nasıra karşı ye- ni bir siyasetin acele tesbiti lâzım- dı. Dulles'in ikinci vazifesi, Iraktaki darbeden sonra Lübnana asker çıkar- tılmasıyla sevinen, merika- nın daha Ötelere gitmemek hususun- daki inadı yüzünden tekrar ümitsiz- liğe kapılan Bağdat Paktının müte- baki müslüman üyelerinin manevıya— tını takviye etmekti. ir sa- vunma meselesi olmaktan çok, bir iç siyaset mevzuu haline getirenle- rin, Bağdat Paktının her zamankin- den kuvvetli olduğunu — söyliyebil- mek için yeni bazı jestlere ihtiyacı vardı. Meselâ Amerikanın — Bağdat Paktına katılması bunu temin ede- bilirdi. Gelgelelim müslüman üyeler, bir defa daha, Amerikayı Pakta ka- tılmağa razı edemediler. Dulles, sı- kıştığı zaman başvurdugu kalkanın gerisine sığınarak, bu iş için Kon- grenin müsaadesinin gerektiğini an- lattı. Sadece bölgenin savunma ve güvenliği yolunda işbirliği yapabil- mek için anlaşmalar — imzalamağa hazır oldugunu bildirmekle yetindi. kşam Üüzeri saat beşte yayınlanan beş imzalı -Dulles dahil, bir dekla- rasyon bu taahhüdü perçinledi. Da- ha fazlasını elde edemiyen — müslü- man üÜyeler, şimdilik fiili durumu değiştirmesi çok şüpheli bulunan bu işbirliği taahhüdünü —öne — sürerek Paktın hayatiyeti ve tan kuvveti hakkında nutuklar vereceklerdi. A- ma Dulles Washington'a varır var- maz, aldığı taahhüdün —sadece bu memleketlere yapılan askeri malze- me yardımım arttıracağını, Ameri- kanın başka yeni taahhüt almadığı- nı açıklayıverdi. Bu sözler ise Ame- rikanın Pakta karşı pek de iltifat- kâr davranmadığının en bariz delili idi. Zira Amerika, zaten eskiden de müttefiklerine istenildiği kadar as- keri yardım yapıyordu. Bilvasıta tecâvüz! D AKİS, 2 AĞUSTOS 1958 ulles, iki gün zarfında — müslü- man üyelerin maneviyatını yük- Nehru — İstenmeyen adam seltmek için elinden gelen gayreti gösterdi. Amerikanın Rusyadan korkmadığını, dostlarını asla terket- miyeceğini bildirdi. Irakın akıbetin- den sonra Musaddık devrim unutma- yan İranın ve için için kaynıyan ve hâlâ ilk seçimlerini yapamıyan Pa- kistanın böyle güzel sözlere ihtiya- cı vardı. Ne var ki asıl büyük teh- like dışardan değil içerden ge- liyordu. Nuri Saidi ne Ruslar, ne de Nasır devirmişti. Bu iş halkın — desteği —ile, — İngiliz — si- tarafın- Dulles hükümetlere, halka karşı da garanti verebilecek miydi" Deklarasyonda düpedüz te- cavüzün yanında mevcut, son Za- manlarda moda olan ve — tarifinde hukukçu Dulles'ın bile guçluk çeke- ceği "bilvasıta tecavüz" tabiri böy- le bir ihtimalin de unutulmadıgını gosterıyordu Ertesi gün yayınlanan tebliğde "bilvasıta — tecavüz hak- kında biraz daha geniş izahat vardı. Bağdat Paktının ve Eisenhower Doktrininin derpiş etmediği bu yeni cins tecavüzün uzun uzun üzerinde durulması. Ortaçağ düzeninden he- nüz sıyrılamıyan Pakistan ve idarelerinin bu zuda ne kadar hassas olduklarını göstermekteydi. lâhları ile mücehhez ordu dan yapılmıştı. Tebliğe göre bılvasıta tecavüz, "müstakil devletlerin bagımsızlıkla- rı ve tamamı yetı mülkiyeleri için tehlikeli ve yayılan bir tehdidi ifa- de etmektedir ki, Birleşmiş Millet- ler Kurulunun harekete geçmesi de dahil olmak üzere, bununla kabil o- lan bütün meşru vasıtalarla müca- dele edilmelidir". Kurulun “"Birleş- miş Milletlerin harekete — geçmesi" YURTTA OLUP BİTENLER nden kastı halen Amerikada rağbet: te olan daima bir Birleşmiş Milletler Polis Kuvveti, teşkili fikri ile alâka- lı olsa gerektir. Diğer "meşru vası- ta" lardan murad edilen, Lübnan ve Ürdünde — olduğu gibi iş başındaki hükümetin dostlarından yardım i s - temesidir. Bu sayede Bağdat Paktı Cumhuriyet hareketine karşı krallık- ları korumak için kurulan Meternich sistemini ihyaya çalışmaktadır. 1815 yılları Avrupasında yürümiyen — bu sistemin, 1958'de Orta Doğuda yü- rümesi hayaldir. Ne Amerikan bah- riye silâhendazları, ne İngiliz para- şütçüleri, ne de Bozguncu Faaliyet- lerle Mücadele Komiteleri bu sözde tecavüzleri önliyemiyecektir. Bun- dan kurtulmanın bir tek yolu var- dır: Halka dayanan, halkın sevdiği hükümetlerin tesisi.. islüman uyelerırı diğer bir en- yaklaşan Zirve onuşmala- rında Amerikanın Ruslarla başbaşa verip bölge hakkında onlara danış- madan kararlar alması ve Nasırla anlaşma yoluna gitmesiydi. Bilhas- sa kendıleri çagrılmadıgı halde Na- sır Nehrunun konferans masa- sında yer alması ıhtımalını hiç hoş karşılamıyorlardı. Pakist ve Tür kiye Nehrulu ve Nasırlı bır masaya kendilerinin de oturması lâzım gele- ceğini ısrarla söylediler. dişesı Bundan başka Arap milliyetçili- ği ile iyi geçinen Amerikanın Na- sıra karşı tutumu ne olacaktı? Dul- les bu hususta da Paktın müslüman üyelerine yatıştırıcı sözler söylemek- ten çekinmedi. Amerikan Dışişleri Bakanına göre Nasır, "hakiki Arap milliyetçiliğini temsil etmiyordu". Arap — milliyetçiliğini kim temsil ediyordu? Merhum Nuri Sa- id mi, Kral Hüseyin mi, yoksa Cha- moun mu? Dulles daha fazlasını söylemedi. Londrada iki gün boyun- ca diğer hükümet başkanlarıyla ve Menderesle başbaşa yaptığı — hususi konuşmaları da tamamladıktan son- ra uçağına bindi, "Washington yolu- nu tuttu. Salı sabahı Washington'a varan Dulles misyonunun hakiki mahiyetini gazetecilerden saklama- dı. Onlara Amerika Birleşik Devlet- lerinin Türkiye, İran ve Pakistan- la münasebetlerini takviye etmek hususunda . almış olduğu kararın emniyet — yara agını ve "manevi- yatı yükseltecegını söyledi. Bağdat Paktının istikbali ulles'sız kalan Paktın dört üye- si, ertesi gün de müzakerelere devam ettiler. Dulles gittikten son- ra pek fazla konuşulacak bir — şey kalmamıştı?. Bu —sebeple, toplantı salı günü öğleden sonra sona erdi. Londra Konferansının arifesinde Bağdatsız kalan üyeler iki — şıkla karşı karşıya idiler: Paktın devam ettirilmesi veya feshedilerek NATO ve S içinde eritilmesi İkinci şık, Paktın fıyasko ile bittiğinin açıkça ilân edilmesi mana- sına geliyordu. Böyle bir şeyi zeva- 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: