7 Mart 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

7 Mart 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İrtica Vak'ası cedit aleyhtarı ırtıca ile 1909 dâki 31 Mart irticaından hangısının vatan n daha çok sararlar getirmiş oldu- ğunu mukayese edemıyorum 31 Martı her hatırladığı zaman bir büyük binanın yıkıldığını görürüm. Bu facia yeni kurulan, büyük ümitlerle dolu meşrutiyet rejimini ancak 8 ay sonra aksi istikamete yöneltmeğe sebep olmuştur. İç idaremize bir vehim Ve emnıyetsızlık havası girmiş, bu havayı tasfiye etmek bir da müm- kün olmamıştır. Kurulan Örfi idare ve Divani harpler sonuna kadar baki kalmıştır. "İttihat ve Terakki mensupları tarafından kendile- rini tenkid eden gazetecilerin öldürülmesi ve öldüren- lerin kaçırılması gibi komitacı adeti olan şiddet hare- ketleriyle, 31 Martın bıraktığı vehim ve şüphe siyasi hayatımızı vahim bir surette zehirlenmiştir. Ayaklan- manın neticesi olan Hareket Ordusu nüfuzu, gayritabi bir baskı olarak ağırlığını uzun müddet hissettirmiştir Hareket ordusu kumandanının Rumelideki geniş, nüfuzu bütün memleketin askeri hayatında tesirini gösteri- yordu "Bu günlerde kısa bir müddet Hareket ordusu ka- rargâhında erkânıharp subayı olarak çalıştım. İhtilâl hareketinin içinde ve her safhasında bulunmuş olan ileri erkânıharp subayları bir aradaydılar. Hepimiz, bir nok- taya samimi ve kesin olarak inanmış bulunuyorduk. Or- duyu siyasetten kurtarmak mutlaka lâzımdı. 31'Mart- tan sonra ilk yapılacak iş buydu. Hareket Ordusu ku- mandanının itibarı ve nüfuzu bütün ordulara böyle bir telkin yapmak için en elverişli unsur kıymetindeydi. Bir genç olarak beni masa başına oturttular. Bana bir teb- liği müsveddesi yazmamı söylediler. Sonra hazırladıgımı herkes birşey ekleyerek ve düzelterek tamamla lif olarak yazıyı benim -Mahmut' Şevket' Paşaya gotur— memde israr ettiler. Mahmut Şevket Paşa yazıyı dik- katle okudu, beğendi, memnun oldu. Önce Rumeli or- dularına selahıyetle ye Anadolu ordularına bilgi ve tel- kin olarak tebliğ edilmesini söyledi. Kısa bir müddet sonra Edirneye döndü ORDU VE SİYASET 1909 — yazı Edirne ordugâhında hayatımız siyasi ve askerı olaylarla dolu geçmiştir. Siyâsi hadis Selânikte ittihat ve Terakki kongresi ile bir temasımız— dir. Selanik kongresinde ordunun ve subayların siyaset- ten,ayrılması ciddi bir tartışma konusu olmuştur. Er- kanıharp kolağası Mustafa Kemal Bey subayların va- zifelerine avdetleri için İsrarlı bir mücaadele açmış;. Ce- miyet azasının endişesine karşı fikrinde israr etmiştir. Nihayet ikinci Orduda da ayni kanaatin bulunduğu ile- ri sürülmüş ve Kongre kararıyla azadan ilci subay Edir- neye gönderilerek bizden, yani Kâzım Karâbekirden ve benden, bilgi edinmek istenmiştir. Cemiyetin emniyetli azasından :iki emektar bize geldiler, uzun konuştuk, Mustafa Kemal Beyin fikrinde israr ederek, ordunun sıyasetten ayrılmasının mutlâka lâzım oldugunu anlat- mağa çalıştık. Gelen ve görüşen arkadaşlar inanmış olarak kongreye döndüler. Bu teşebbüslerden müsbet neticeler alınmamış olmasına ne kadar acısak âzdır. Bu sene beni Batı Rumelıde yanya bölgesinde bir erkanıharp seyahatine memur ettiler. Albay Mersinli Cemal Beyin başkanlığında, yuksek rutbelı subaylar arasında kıdemsizlerden biri olarak bulunuyordum. Ma- nastırdan Yanyaya gittikten sonra Preveze, Arta, Nar da- ve Meçova bölgesinde askeri hayatımın çok zevkli ve çalışkan bir kısa devrini geçirdim. Yanya bölgesin- de muhtemel bir Yunan hareketinin safhalarını tasav- vur ve tahmin ediyorduk. Bu hareketlerin gerçekleri cereyan ederken, Yemende bulunuyordum ve elimize ge- çen seyrek telgraf haberlerinden manâ çıkarmağa uğ- raşarak eziyet ve azap çekiyordum. "1909 yazının büyük askeri hadisesi, " ordu teşki- AKİS 7 MART 1959 İnönünün Hâtıraları lâtının esaslı bir surette değiştirilmesidir. O zamana ir ordu onaltışar taburlu iki nizamiye tümenin» den ve redif tümenlerinden mürekkepti. Şimdi bir or- du kolordulardan mürekkep olacak ve her kolorduda üçer alaylı ve dokuzar taburlu üç tümen bulunacaktı Her tümende 1 nişancı taburu ve her kolorduda 1 ni- şancı alayı olacaktı. Tümenlerin topçu ve istihkâm gibi bütün teşkilâtı daha sulh zamanında kendi emirlerine verilecekti. Bu teşkilât, yeni Genel Kurmay Başka- Ahmet İzzet. Paşanın lâyihası, eseriydi. Nişancı taburları farkı kaldırılırsa, bugün orduların çoğunda bulunan teşkilâtın aynı gıbıydı Muazzaf ve nizami kuv- vet olarak ordu yemi ve radikal bir İslahata uğruyordu. Ancak redif kıtaatı sefer teşkilâtı olarak esas itibarı ile muhafaza ediliyordu.. Redifler aslında Avrupa ordu- larının ihtiyat tümenleri teşkilâtını andırıyordu. Geç- miş harplerde redif kıtalarının ıyı kabiliyet ve hizmet- le nam kazananları görülm Hususiyle iç harp- lerde şöhretli redif kıtaları hemen her sene bir tarafa gönderilir «ve bir gaile bastırırlardı. "Aslında bunların subay kadroları çerçeve halinde bölgelerinde el altında bulunur, bir redif tümeninin bütün sefer teçhizatı kendi bölgesinin depolarında hazır tutulur ve vakit vakit, kı- taların talime çağırılması lâzım gelirdi. Maliye derma- nını kaybettikçe seferi teçhizat ve talim ihtiyaçları te- min edilmez olmuş ve redif teşkilâtı kıymetlerini kay- betmiş olarak sefere sevkedilmişlerdir. Bu halin Bal- kan harbinde vahini zararları ve neticeleri görülmüş- tür. "Redif teşkilâtından İkinci Orduda bir Umumi mü- fettiş hatırlarım ki çok eski zamanın dikkate şayan son örneklerinden biri olarak zikredilmeğe değer. Bu redif Umumt' müfettişi Ferik Memduh Paşa isminde bir zat idi. 1897 de Tesalya ordusunun tümenlerinden birine kumanda etmiş ve muzaffer ordunun bir generali olarak dönmüştü. Memduh Paşa sert, çok çalışkan, vazifesinin cidden âşıkı olarak şöhretliydi. Onun emri altında bulu- nan bütün seferi teçhizat depoları örnek bir temizlikte, sağlamlıkta ve hazırlıkta bulunurdu. Bir piyade askeri teçhizatından bir atın koşumlarına kadar her malzeme- i muayene etmeğe çalışan Ferik Memduh Paşa; hep- sinin en iyi vasıflarını ayırdedebilecek bir vukuf sahıbıy di. Subay kadroları bakım, hesap, ve askeri sicil husus- larında titiz bir kontrol altında bulunduklarım heran hissederlerdi. Bu kadar haklı ve güzel vasıflarını say- dığım Memduh Paşa okuyup yazmak bilmezdi. Ömrü- mün en hayret verici hadıselerınden biri budur meşrutiyet devrinde de nında itibar görmüş ve hürmet içinde çekilmiştir. "Gene bu sene İkinci Orduda türlü vukuattan ve teş- kilâttan sonra bir 'büyük manevra yapılmıştır. Yeni teş- kil edilen İstanbul ordusu ile Edirne ordusu karşılıklı hareket etmişlerdir. Eski Türk müşiri Alman mareşali Fondergolc Paşa bu manevrada hazır bulunmuştu. Or- dunun bütün yüksek erkânı kıtalarını yakından görüp, tetkik ediyorlardı. Genel Kurmay Başkanı Ahmet İzzet Paşa tenkidi erini yapmış ve ilk defa olarak en salahi- yetli zatın tenkidlerini (ışıtmek bız genç subayları pek alâkadar etmişti. Bu man Samsun redif livası Arnavutluktan gelerek ıştırak etmıştı Pek iyi teçhiz edilmiş, gösterişli yetişkin yiğitlerden mürekkep olan redif livasının manevra sonuna gelmesi zevk ve şevk vermişti. Ancak ruhlarımızı müteessir eden müşahade memleketin iç vaziyetinin yaşlı ihtiyat efradım silâh altına alıp, sevketmeyi lüzum gösterecek kadar vukuat- l1 geçmeğiydi. Hepimiz memleket için zayıf Ur işaret olarak, Arnavutlukta ve Arabistanda arkası kesilmeyen seferleri teessürle düşünüyor, üzülüyorduk. Bu hatıratın her hakkı mahfuzdur. ( Kısmen dahi iktibas edilemez.)

Bu sayıdan diğer sayfalar: