9 Aralık 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

9 Aralık 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER ı — Dünyanın Amerika Bay, "K" ye Hür emniyet ve hürriyetini sarsacak, tesanüdünü bozacak hıçbır taviz vermeyecek Genel b i— lahsızlanma andla ş ası yapıh ar, Amerika, — müttefiklerine as kerı yardım e hatta askeri malzeme teslimatını hızlandı— racaktır. 2 — Başkan, önümüzdeki Zirve Konferansında atom — denemelerinin durdurulması ve Berlin konusunda makül anlaşmalara — varılacağını ü- mit etmektedir. Fakat, genel silâh- sızlanma konusunda ancak mahdut bir ilerleme — olacaktır. Almanyanın birleştirilmesi konusunda fazla an- laşma ümidi şimdiki halde yoktur. Görüşmelerin — sonunda yayınla- nan müşterek tebliğde de, Cumhur- başkanı, Atlantik İttifakının politi- kalarının esasını teşkil ettiğini; ge- lişmemiş memleketlere yardıma di- ğer Batı Devletlerinin de katılması gerektiğini ve hür memleketler ara- sındaki dış ticaret tahditlerinin a- zaltılması yahu daha ileri tedbir- ler alınması için çalışacaklarını bil- diriyorlardı. Papaya ilk ziyaret Aralık Pazar sabahı saat 9.15 de Ouirinale Sarayından Başkan Gronchı ye veda ayrıldı ve Vatikan Devletinin hudutlarına dâ- hil oldu. Saat tam 9,25 de, tarihte ilk defa olarak, Vatikan İsviçreli Muha- fızlar Bandosu Amerikan ve Papalık marşlarını çaldı. Başkan, Santa Da- mase Sarayının — merdivenlerinde Monsenyör Nordane tarafından kar- şılandı. — Asansör ise — Majordom Monsenyör Callorı di — Vignale lâci- vert kürklü siyah cübbesi içinde bek- liyordu. İkinci katta, Rafael'in fresk- leriyle süslü büyük bir salonda Ame- rika Birleşik — Devletleri Başkanına Papa Giovanni XXITI ün nezdine ka- dar refakat edecek olan 2 büssolanti, 4 sediari ve 6 İsviçreli Muhafız me- rasim — üniformalarını — giymiş ola- rak bekliyorlardı. sırada San- ta Damase sanca direğine bask üniformalı jandarmalarla, — palati- na muhafızları 50 yıldızlı. bayra- ğı çekiyorlardı. Bu küçük kortej, Küçük Taht Salonuna geldiği za- man, siyah günlük — cübbesi içinde, Devlet Sekreteri (Dışışlerı Bakanı) Kardinal Tardini'nin Ike'ı beklediği görüldü. Bu sırada, bir merasim o- dacısı Papa Cena larına Başkanın geldiğini bildirdi. Papa Özel Kütüp- hane Salonunun kapısında — beyaz cübbesi içinde göründüğü zaman ha- fifçe gülümsüyordu. Dünyanın en büyük kudretlerine — sahip iki şahsi- yet gülerek el sıkıştılar. Kısa bir muddet sonra, merasim odacısının çanı, tanışm merasiminin bittiğini haber Verdi Ik ile Giovanni XXILI Özel Kütüphaneye dâhil oldular. Bu- rada Papa, evvelâ Ike'ı ve âlicenap A merikan Milletini selâmlayan bir de- meç verdi. Papa, Ike'a, sulh için sar- 22 Antonio Segni Tesanüt tesanüt... fettigi büyük gayretlerden memnu- niyetini ifadeyle, dinsizlere lüzumsuz taviz verılemıyecegınden emin oldu- ğunu belirtti. Görüşme yarım saat surmuştu Başkan, yine Kardinalle- rin refakatinde aynı merasimle u- ğurlandı. Vatikandan ayrılırken halk Ike'a büyük tezahürat yaptı. Oraya git- meden önce sabah ayini için uğradı- ğı Roma Protestan Kilisesi önünde de halk Ike'a büyük tezahürat yap- mıştı, Saat 10.45 de Başkan Ciampi no'ya geldi. Başbakan Segni ve Dış- işleri Bakanı Pella kendisini selam- lamak üzere meydanda hazırdı. Dev Bocing 707 saat tam 11,20 da Anka- raya müteveccihen hareket ediyordu. Akortsuzlar Başkan, Müttefiklere ve dostla- ra, Batı tesanüdünü hiçbir za- man —bozulmayacağını belirtirken, ortasında General de Gaulle ile Şan- sölye Adenauer'in Pariste yaptıkları görüşmenin akisleriyle doluydu. Ge- neralle Şansölye, — Ruslara karşı ta- kınılacak tavırda — şimdilik anlaşmış görünüyorlardı. Daha doğrusu Ade- nauer, bütün anlaşmazlık sebeplerım bile bile ihmal edıyo ve -en iyi avu- katı- de Gaulle'ün bu vazifeyi görme- sini söylemeğe çalışıyordu. Bunun için,, de Gaulle'ün Almanyanın Doğu hududu olarak Oder-Neisse hattını kabul etmesine, Stettin ve Breslau gibi bütün Almanların kalbinde yer etmiş tarihi Alman şehırlerını Polon- yaya bırakmasına yordu karşı aynı sert tezleri savunuyordu. Fakat, Şansölye, Batı Avrupa birli- ğini sagamak ve — Amerikanın liğini muhafaza, gayesine — darbe edemezdi. Nitekim, Atlantik ittifakı içinde askeri kuvvetlerin tek komu- ta altında olması prensibini, Fran- sız Ordusunu Atlantik komutasından çekmek isteyen, de Gaulle'e karşı ga- yet kuru ve açık bir lisanla savun- maktan çekinmedi. De Gaulle, müs- takil bir vurucu atomik kuvvete sa- hip olmak istiyordu; bundan maksa- dı ne olabilirdi? Amerika zaten böy- le bir kuvveti entegre Atlantik kuv- vetlerine temin etmiyor muydu? Fransa böyle bir kuvvete sahip ol- mak istiyorsa varsın olsundu. Fakat bu kuvveti niçin ittifak komutasının dışına çıkarmak istiyordu? Maksat, iki gün sonra "New York Times" a açıklanacaktı. De Gaulle, Amerikan birliklerinin Batı Avrupadan çekilmesinde hiçbir mah- zur görmüyordu. Fransız vurucu kuvveti kurulunca mesele kalmazdı. Halbuki, Adenauer, — Amerikan bir- liklerinin Batı Avrupadaki varlığını hiçbir vakit yalnız kalmamanın tek teminatı olarak görüyordu. Fransa bu gayeye hizmet ettiği müddetçe, koskoca Almanya ikinci plânda kal- mağa razı olmuştu. Eğer de Gaulle bu fikirlerini kuvveden fiile çıkar- mağa kalkarsa o zaman —Adenauer de boş durmayacaktı. Batı Avrupada yeni fikir ayrılık- larının tohumları atılmıştı. Portekiz Kurtarıcı... Portekız Cumhurbaşkanlığı seçim- lerinin talihsiz Muhalefet adayı General Delgado, geçen hafta basın- da mülteci olarak bulunduğu Brezil- yadan ilk defa Batı Avrupa merkez- lerini dolaşmak maksadıyla çıkıyor- d elgadonun maksadı, Batı Avru- pa halk efkârına ve Devlet adamları- na Portekiz milletinin ıstıraplarını anlatmaktı Portekiz milletini 30 yıldan beri diktatör olarak idare eden Başbakan Salazar, vaktiyle genç hava subayı Delgadoyu himaye etmişti. — Zekâsı, bilgisi ve enerjisiyle Delgado, umu- miyetle uyuşuk insanla dolu olan Portekiz Ordusu ve İdare cihazı için- e çabuk yükselmiş ve her çevrede büyük bir itibar kazanmağa muvaf- fak olmuştu. General Delgado, bu itibarı sayesinde Portekiz Hava Kuv- vetleri Komutanlığına kadar yük- seldi. Portekizli diplomat ve askerle- rin pek yukardan muamele gördü- ğü NATO da, sadece Delgado müsavi muamele görüyor ve sözünü dinleti- yordu. Delgado rejimin adamıydı Fakat, zekâsı, öğrenme arzusu edindiği fikirlere samimiyetle bag lanması onu yavaş yavaş rejim- den ve hâmisi Salazardan soğuttu. AKİS, 9 ARALIK 1959

Bu sayıdan diğer sayfalar: