10 Şubat 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

10 Şubat 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ketleri zariftir. Seyrek dişleri terte- mizdir. Bir sıra inciyi andırmakta- dır. Briyantinli düz siyah ve yumu- şak saçları parlamaktadır. On daki- ka evvel gazinoyu tıklım tıklım dol- duran, ekseriyeti erkek bir dinleyici kitlesine — başarılı programlarından birini daha takdim etmiştir. Şimdi diklenmektedir. Düşünmek lâzımdır ki, üzerine giyip çıkardığı her bir pullu frak dört kilo çekmektedir. Ze- ki Müren, bu yükle oynamakta söy- lemekte, dolaşmaktadır. Ama pembe odasında mesuttur, zira bir az evvel pek az ses sanatkârına nasip olan azamette bir tezahürat ve sempatiyle karşılanmıştır. Bir hayat hikayesi u, artık milyonların sevgilisi şar- kıcı 1931 yılında Bursada doğ- muştur. Babası, kereste ticareti ya- pan Kaya Mürendir. Zeki, ailenin tek çocuğu olduğu için ebeveyninden müstesna bir alâka görmüştür. İlk tahsilini Bursa Tophanesindeki 8. ilkokulda ikmal eden küçük Zeki, orta okulu gene Bursada okudu. Lise çağı gelince yeşil Bursanın tarihi dekorundan ve Hisar caddesindeki 20 numaralı şirin evden göz yaşları içinde ayrılarak, İstanbula hareket etti. İstanbula gidişi ismi ile müsemma Zekinin hayatında bir dönüm nok- tası olmuştur. İstikbali için zihnin- de çok küçük yaştan beri tasarladık- larını, romantik havalı Boğaziçi li- sesinde okuduğu yıllarda işlemiş, on- ları kuvveden fiile sokma yoluna gir- kültürünü geliş- bulabilmiştir. Leyli Boğaziçi lisesinin inema günlerini bile kıymetlendirmesini beceren Ze- ki Müren, Şerif İçlinin derslerine ka- tılmış ve esasen mevcut istidadını üs- tadın irşatlarıyla mezcetmiştir. Mu- siki zevk ve kabiliyeti Zeki Mürene bir Allah vergisidir. Kendisi bu has- letini "Kendimi bildim, konuşurken şarkı söyledim" şeklinde ifade eder. İlk musiki derslerini -tabii bunlara dersten i luk yapan Zeki beyden almıştır. Zek okul müsamereleriy- le arkadaş sohbetlerinde tatmine ça- lıştığı musiki zevkini Boğaziçi İlisesi ni bitirdiği 1950 yılına kadar güçlük le frenleyebildi. Fakat 1950 den son- ra frenler patladı ve dizginler genç söylemek! Taşmalıdır, coşmalıdır, coşturmalıdır, milyonları teshir edip peşinde sürüklemelidir. Ne var ki AKİS, 10 ŞUBAT 1960 Zeki Müren yıllardır ve hatta asır- lardır girdiği kalıptan bir türlü dı- şarı çıkarılamıyan Türk musikisine hamleler, yenilikler getirmek arzu- sundadır. İşte bu arzu, genç Zekiyi kültürünü arttırmak, hiç değilse klâsik bir yüksek tahsil yapmak yo- luna sevketmiştir. Güzel Sanatlar A- kademisi kumaş desenleri kısmına kaydolması bu sebeptendir. Güzel Sa- natlar Akademisi ve şarkı söylemek!.. Zeki, ikisinin aynı başarıyla yürütü- lemiyeceğini müdriktir. Pek âlâ bil- mektedir ki iki Karpuzu bir koltuğa sığdırmak iki cambazın bir ipte oy- naması kadar güçtür ve lüzumsuz- dur. O halde, sağduyu sahibi her in- sanın takip edeceği yolu takip etme- lidir. Öyle yaptı. Akademiyi öne al- dı, fakat musikiyi de ihmâl etmedi. Bir taraftan sınıfının daima birinci- si olurken, diğer taraftan musiki sa- hasında da boş durmuyor, Radyo im- tihanına hazırlanıyordu. Radyo im- tihanı genç Zeki için profesyonel o- kuyuculuğa doğru atılmış bir adım olacaktı. Bu bir türlü zaptedemediği, aksine gittikçe alevlenen ezeli arzu- suydu. Nihayet imtihan günü geldi, çattı. Zeki heyecanlı, fakat kendinden e- EĞLENCE mindi. Nitekim "Nideyim sahnı çe- men — seyrini cananım — yok" mısra- sıyla başlayan şarkıyı dinleyen jüri- nin kararı onun bu kendine olan em- niyetini haklı çıkardı. Zeki Müren, istikbalde hiç şüphe yok Türk musi- kisinde bir "Zeki Müren devri" ola- rak yadedilecek ışıklı yolda ilk adı- mıatmıştı, Kuş gibi heyecanlıydı. Koşarak evine geldi ve belki de ilk defa, sevinçten hüngür hüngür ağla- dı. Aradan zaman geçti. — Zekiye bir asır kadar uzun gelen günler... Şöhret kapısı açılıyor İnsan hayatında küçük tesadüflerin büyük saadetleri — doğurabileceği hakikati, Zeki Mürerin hikâyesinde bir kere daha meydana çıktı. 1 Ocak 1950 gecesi radyolarını Perihan Sö- zeriyi dinlemek üzere açanlar, hiç tanımadıkları bir sesle karşılaştılar. Kadın sesi miydi? Erkek sesi miydi? Belli değildi. Dinleyenler sesin sahi- bi veya sahibesi Üüzerine bahse bile girdiler. Yarım — saatlik seansın, so- nunda spiker "Zeki Mürenden şarkı- lar dinlediniz" deyince bahsi "sesin sahibi erkektir" diyenler kazandılar. Nasıl olmuştu da o gece Perihan Sö- Müren kumaş desenlerine çalışıyor Diplomalı desinatör

Bu sayıdan diğer sayfalar: