6 Nisan 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

6 Nisan 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünyaya bakış Atom Denemelerinin enevredeki Atom Denemelerinin Durdurulması Kon- feransındaki Sovyet Başdelegesi Çarapkinin 19 me- gatondan düşük kudretteki yeraltı denemelerinin atom denemesi yasağına dahil (oedilmemesi, bu denemelere bir yıl süreyle girişilmemesi için taraflar arasında bir centilmen anlaşması yapılması, bu süre içersinde bu denemelerin âlet vasıtasiyle kaydedilmesi için teknis- yenlerin müşterek çalışmalar yapmaları hakkında da- ha önceki Amerikan tezine çok yaklaşan teklifi, Bir- leşik Amerika ile İngiltere tarafından bazı, ufak fark- larla kabul edilmiş bulunuyor Gerçekten, Cenevredeki toplantılar esnasında Bir- leşik Amerikayla Sovyetler Birliği arasında çıkan bel- libaşlı anlaşmazlıklardan biri de bu konudaydı. Ame- rikalılar, 19 megatondan aşağı kudretteki yeraltı de- nemelerinin âlet vasıtasiyle kaydedilmesinin mümkün olduğunu; Sovyetler ise, bunun teknolojinin şimdiki seviyesinde kabil olmadığını iddia ediyorlardı. Bu ko- nuda, eksperler arasında sırf ilmi mahiyette bir de toplantı yapılmışsa da eksperlerin anlaşması kabil olamamıştı. Sovyetler, bu durumda, Amerikan eks- perlerinin siyasi (ogayeler uğruna ilmi (o objektiflikten ayrıldıkları (o ithamını bile savurmuşlardı. o Eksperler toplantısının bir sonuç vermemesi üzerine Amerikan Delegasyonu, atom denemesi yasağının sadece atmos- ferdeki, denizdeki ve 19 megatondan üstün kudrette olmak şartiyle yeraltındaki denemelere şâmil olmasını teklif etmiş; Sovyet Delegasyonu ise, yasağın kontrol- den önce gelmesi tezine uygun olarak, âlet vasıtasiyle kaydedilmesinin omümkün olmayışına inandıkları bu denemelerin dahi yasağa dâhil edilmesini istemişdir. Kontrolsüz bir yasağı kabul etmemekte Batılıların prensip itibariyle tamamen haklı oldukları şüphesizdir. Nitekim, son Sovyet teklifi de, bu konuda ileri sürül- müş olan Batı teklifine yaklaşmaktadır. Sovyetlerin bu kadar önemli bir konuda bu dere- cede önemli bir tâviz vererek, silâhsızlanma davasının ilk merhalesini teşkil edecek olan, atom denemelerinin durdurulmasını mümkün kılacak bir adım atmalarının sebebi nedir? Bu sebebi, Başkan Eisenhower'le Başba- kan Krutçef arasında son defa yapılan mektuplaşmada bulmak mümkündür. Krutçef Birleşik Amerikanın, atom sırlarını müttefikleriyle paylaşmasından duydu- gu endişeyi belirtmiş, Birleşik Amerika bu yola girdiği takdirde Sovyetler (Birliğinin de kendi atom sırlarını kendi müttefikleriyle, bu arada Komünist Çinle pay- laşmak zorunda kalacağını belirtmiştir. Bu tehditte, tehdidin yerine nn arzusundan çok, yerine gelme- mesi arzusunu sezm mümkün değildir. Şu hâlde, her iki Dev, atom silâhlarının yayılmasını önlemenin dünya muvazenesi üzerindeki kötü tesirlerini anlamış- lardır ve bunu önlemek istemektedirler. Gerçekten, Fransadan sonra başka Devletlerin de atomik stratejik rr... sahip olmaları Birleşik Amerikanın Batı blo- , Sovyetler Birliğinin de Doğu bloku içindeki liderli- e baltalayacaktır. Bu takdirde, harp ihtimalleri ar- tacak, her iki Dev de, kendi bloklarıyla birlikte, belki de taraflısı olmadıkları tahrip edici bir savaşa sürükle- neceklerdir. Halbuki, Birleşik Amerika, İngiltere ve Sovyetler Birliği, atom denemelerine devam ederlerken öbür devletlerden atom denemesi yapmamalarını iste- meleri mümkün olamaz. Başkalarının atom denemesi yapmasına, böylelikle atom silâhına sahip olmasına mâni olmak, ancak kendilerinin de bu denemelerden AKİS, 6 NİSAN 1960 Durdurulması vazgeçmeleriyle kabil olabilecektir. Nitekim, başlıca üç Devlet atom denemelerini durdurmağa bir kere ka- rar verdikten sonra, meselâ General de Gaulle'ün dün- ya halk oyunun bu konudaki baskısına dayanabilmesi çok Zor a, to denemelerinin durdurulması konusundaki bu son gelişme, iki büyük Devin de, bu konudaki haki- ki arzuları ne olursa olsun, yeni bir dünya savaşından çekinmekte müttefik olduklarını gösteriyor. Bazı Ame- rikan çevrelerinde hâkim olan, savaşı filen de imkân- sız kılmadan önce Sovyetlerden ideolojik ve iktisadi rekabetten dahi vazgeçmelerini sağlamak gerektiği kanaati, olayların gelişmesi sonucunda tatbik imkânı bulamayacaktır. Demek oluyor ki, dünyamız gitgide iki ideoloji arasında fikir ve iktisat alanlarında şiddet- li bir rekabetin artmasına doğru hızla ilerlemektedir. Bu bakımdan, nihai galebenin onun tarafında kalaca- ğını şimdiden söylemek mümkün değilse de Krutçefin "barış içinde rekabet" formülünün galebe kazanmak üzere olduğu söylenebilir. Atom denemelerinin durdurulmasına razı olmakla Batının kazanacağı bir büyük ilerleme daha vardır. Gerçekten, Sovyetler, âlet vasıtasiyle kontrolün yanın- da karadan ekipler vasıtasiyle mahallinde kontrol ya- pılmasını, ayrıca kendi toprakları üzerinde de sabit kontrol postaları kurulmasını prensip olarak kabul etmişlerdir. Bu prensipin tatbikatta en hafif şekliyle gerçekleşmesi için, Kremlin elbette ki bundan sonra da pazarlık edecektir. Kontrolün, şimdiki hâlde kabul olu- nan şekliyle, teferruatta bazı ıslahatın yapılması kay- diyle, tesirsiz kalacak bir kontrol olduğu söylenemez. Kaldı ki, bu sütunlarda bundan önce de belirtildiği gibi, silâhlanmanın kontrolü dünya tarihinde ilk defa vuku bulacak bir olaydır. Bu konuda hiç kimsenin tecrübesi yoktur. Atom silâhları yasak edilmeden, sadece dene- melerle ilgili bir yasağın kontrolü iyi netice vermezse, Batının güveni bundan büyük bir zarar görmez. Aksi- ne, kontrol usüllerinin ne yönde geliştirilmesi gerekti- gi konusunda fili dersler elde edilmiş olur. B bunları görmezlikten gelip de, atom dene- melerini durdurmanın teknik kadronun bir kısmına yol verilmesini gerektireceği, atom patlamaları sayesinde şu veya bu limanın açılmasının artık kabil olamayacağı, atomun barış yolunda kullanılması konusundaki ilerle- melerin yavaşlayacağı, taktik atom silâhları ile yeni stratejik füzelerin atom başlıklarının denenmesinin ön- leneceği gibi pek sudan mülâhazalarla bu teşebbüsü baltalamağa çalışmak, Birleşik oOAmerikayı ve bütün Batı dünyasını sadece gözden emniyetinin arttırılmasına Atom yarışının devam ettiği kanın Sovyetler (Birliğinin kendisine olamadığı hatırlanacak olursa bu mülâhazanın ne dar yersiz olduğu anlaşılır. Üstelik, mevcut atom si- lâhları bugünkü şekilleriyle (kalsalar bile, hattâ Sov- yetlerin karşı tarafı atlatıp gizli denemeleri, hiç kimse- nin haberi olmadan devam ettirebilecekleri kabul edil- se dahi, her iki tarafın şimdiden erişmiş bulundukları sonsuz tahrip kudretinin, atomik çıkmazı devam etti- receği de muhakkaktır. Başkan Fisenhower'in mâruz kaldığı bu tarz bas- kılara, Başbakan Krutçef de elbette mâruz kalmıştır. Müsbet olarak kaydı gereken husus, her ikisinin de bu baskılara boyun eğmemiş olmalarıdır 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: