30 Mayıs 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

30 Mayıs 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ken Hukuk Fakültesi önündeki üçlü kurmay heyeti yeni bir işaret ver miş ve atlı polisler bahçede cop yağ- muruna tutulmuş Üniversiteleri | o- sertne ikinci defa sürülmüştü. Kova- lamaca bu sefer feci oldu. Hızım ala- mayan atlar Hukuk Fakültesinin ka- pısından içeri girdiler. Salon talebe- leri ve atlıları alacak genişlikte de- gildi. Feryatlar koca binayı o sarsı- yordu. Bu yetmiyormuş gibi coplular da talebenin üzerine atılmıştı. Yara- lananın haddi hesabı yoktu. Hukuk Fakülteliler otabanca ve copa yum- ruklarryla karsı (okoyuyorlardı. Bu arada narin bir genç kız başına ye- diği copla yere yıkıldı ve bayıldı. Sonradan, son sınıf talebesi plan bu gencin gözlerinin kör olduğu öğrenil- di. Bir kısım talebeler yukarı kata çıktılar. Polis peşlerinden atıldı. Bu sefer atlar itiraz etmiş, ikinci kata çıkmıyacaklarını bildirmişlerdi! o Ar- bede yukarı katta devam etti. Do- çentler, asistanlar coplarla haşır ne- şir olmuşlardı. Bir müddet sonra polisler çekildi. Fakültenin salonun- da sadece yaralıların iniltileri ve bu- run deliklerinden soluyan Hukuklu- lar kaldı. Dışarıda ise sükunet vardı. Üçlü kurmay heyet) hayatından memnundu. Baş mı istersiniz?... Ne var ki, kurmay heyetinin te- bessümü dudaklarında kaldı. Hu- kuk Fakültesinin yanındaki bir baş- ka İrfan ocağından, bir başka Fakül- teden sabık Başbakana göre omek- teptir- ses geliyordu. Siyasal Bilgi- ler Fakültesi talebeleri arkadaşları- nın yardımına koşmuşlardı. İki Fa- külte arasındaki dar sokak bir anda, göğsü mavi mine rozetli genç kız ve delikanlılarla doldu. Ve hemen ar- kalarında polisler! Bütün bunlar olur ken düğüne kamber yetişmişti. İkti- darın müthiş İçişleri Bakanı Dr. Na mık Gedik hadise mahalline gelmiş ve gülmeyen yüzüyle durumu seyre başlamıştı Gedikin üzerinde lacivert bi elbise ve iinayla bağlanmış obe- yaz- lacivert bir kravat vardı. Ara sokakta Siyasal Bilgiler (o Fakültesi talebeleri ile polis arasındaki muha- rebe devam ediyordu. Talebeler taş, kömür ve toprakla; polis cop ve si- lâhla dövüşüyordu. Binadan dışarı çıkan Üniversiteliler atlı polisin üzer- lerine yürümesi üzerine içeri çekildi- ler. Bu arada müthiş İçişleri Baka- nı ile Siyasal Bilgiler De- kanı Fehmi Yavuz konuşmak iste- miş, sert Bakan bu isteği kabul et- memişti. Eski bir mülkiyeli olan Bi- rinci Şube Müdürü Niyazi Bicioğlu ise iki taraf arasında Ş vazifesi görmek için ortaya çıkmıştı Binaya sığınan gençler pek zevk- le söyledikleri birkaç kelimeden mü- Li cümleyi haykırıyorlardı Menderes istifa et.. Esi ki mülkiyeli Bicioğlu bu ava- zeler arasında Fakülte binasının önü- i. Bu sırada genç bir kız kendisine kalem ve kâğıt uzat- mış. Fakültelerinin şerefli mazisine nakise teşkü eden bu vazifeden isti- fa etmesini istemişti. Bicioğlu da ne- dense sabık Başbakan Menderesin fikirlerindeydi. . İ kelimesinden pek fazla hoşlanmıyordu. Bicioğlu toplu halde duran gençlere şöyle de- di : "— Burası Yeniçeri (oocağı mı? Sadrazam başı mı istiyorsunuz." Siyasal Bilgililer cevap verdiler: Kızılaydaki büyük nümayişten bir sahne İstenilen Meşru Haklar "— Sadrazam başı isteriz. Baş- bakanın başını isteriz." Bicioğlunun yüzünü garip bir te- bessüm kapladı. Gençlere bağırdı: — Kuvvetiniz var mı ki? İster- sem sizi on dakikada dağıtırım. Ba- na sor kullandırmayın" İki yüz Si- yasallı genç bir agızdan esvap «erdi- er : Canımızı da alamazsın ya Ni- yazi ös” Böylece omütareke bozulmuştu. Bahçe kısmından binaya sokulan po- lisler ikinci defa taarruza geçtiler. Gençler kızların eteklerinde taşıdık- ları taş ve kömürlerle bu taarruzu püskürttüler. Siyasal Bilgiler Fakül- tesi dayanıyordu. Bütün zorlamalara rağmen binadan içeri girmek müm- kün olmamıştı. Zamanın İktidarının müthiş içişleri Bakanı bu içler acısı manzaraya dayanamadı ve o hâdisi mahallini terketti. İş gene üçlü kur- may heyetine kalmıştı. Kimin parlak fikri olduğu hâlâ bilinemiyen bir ça- re bulundu. Eski model bir, arazöz getirtilerek Üniversitelilerin Oo üzeri- ne su sıkıldı ve polisler hücuma kal- dırıldı. Ancak beş dakika İçinde Si- yasallılar arazözü zaptetmişler (o ve hortumu üzerlerine gelen o polislere çevirmişlerdi. Polisleri doya doya 1s- lattılar. frenleri patlamıştı. yı pencerelerden seyreden halkı kah- kahalarla güldüren bir olay cereyan ediyordu. Yokuşun başında bulunan araba aşağı doğru gittikçe artan bir hızla ilerliyordu. Polisler önde, itfai- ye arabası arkada bir kovalamaca- dır başladı. Üniversiteli gençler cop mütehassıslarının haline kasıklarını tutarak gülüyorlardı. Gençlerin kah- kahaları uzun sürmedi. Devrilen oto- mobilin arkasında saklanan polisler copların bir işe yaramadığım görün- ce silâha sarıldılar. (o Siyasallı genç- ler, üzerlerine boşalan kurşun yağ- murundan sakınmak için kendilerini güçlükle sıralarınl arkasına atabildi- ler. Yaralanan yoktu. Hepsinin al- i ter damlaları bağırıyor, nn nan taş ve kömür- ler polislerin üzerine bir anda atıla- rak tekrar sıraların arkasına sinili- yordu. Taş ile kurşun... Silâhlar doğ- rusu müsaviydi | Saat 14... Siyasallı talebeye "Ya eniz muhakkak göz- leri dalar ve acı acı yüzünüze bakar. AKİS, 30 MAYIS 1960 Şimdi hangi saat 14" des

Bu sayıdan diğer sayfalar: