30 Mayıs 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

30 Mayıs 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER. ditmeleri şüpheyi celbedebilirdi. Or- dudan pirelenen Menderes hükümeti Dr. Namık Gedik vasıtasıyla polis kuvvetlerine bir emir vermişti. Dr. Gedik, ve yâr-i vefakârı Emniyet U- mum Müdürü Cemal Göktan -halen Harbiyede (o mevkufturlar- (o polislere bir ordu ayaklanması karşısında su- faylar vurulup öldürüldüğü takdir- de erlerin kendiliklerinden dağılaca- ğını bildirmişlerdi. Polis, hükümetin bir nevi casusu haline getiriliyordu. Tabii, Türk polisi içinde şerefini mu- hafaza edenlerin böyle bir emre ita- atleri bahis mevzuu bile değildi. Ama, Dr. Gedik ile Göktanın zihni- yetleri buydu. Plân mucibince birlik Tandoğan meydanının kenarından kıvrılarak İnönünün Ayten sokaktaki evinin civarına gelmişti. (Evin tam karşı- sı o kadarlık dahi kabadayılık yap- mamış ve silâhını hemen uzatmıştı, Harbiyeliler silâhtan tecrit edilmiş biçareleri almışlar ve İnönünün evi- nin karşısındaki duvarın, kenarına çökertmişle! di. (o Yarbay, o başlarına makineli tabanca taşıyan bir genci bırakmıştı. Daha sonra, civarda va- Zifeli iki resmi polis daha arkadaşla- rına katılmışlar ve kafile büyümüş- ü. Tuğgeneral Gani Güvener, Metin Tokere kendisinin o vaktiyle, İnönü- nün Cumhurbaşkanlığı zamanında Muhafız kıta komutanlığı yaptığını bildirdi. İki evin etrafında genç tale- beler dikkat kesilmişlerdi. Metin To- ker İnönünün evinin zilini uzun uzun çaldı, fakat içerdekilere işittiremedi. Cebinde evin anahtarı vardı. Onu de- nedi. Fakat kapı arkadan zincirlen- ler İsmet İnönü evinin balkonunda Herşey hürriyet için sında, gözcü vaziyetinde bir polis gö- rülmüştü. Talebelere komuta eden topçu yarbayı doğruca polisin üzeri- ne yürümüş ve tabancasını istemişti. Polis, kuzugibi ve bir şey sormaya dahi lüzum görmeksizin tabancasını uzatmış, arkadaşlarının da İnönünün evi yanına park edilmiş gri Chevro- let'in içinde uyuduklarını bildirmiş- ti. Bunun üzerine yarbay arabaya gitmiş, kapıyı açmış, yatan iki sivil- den kim olduklarını sormuştu. Sivil- lerden biri polis olduklarını söylemiş, bunun üzerine yarbay onlardan da tabancalarını istemişti. Araba Uşak hâdiselerinden beri Dr. Gedik ile Gök- tan tarafından İnönüyü daimi suret- te takiple vazifeli polis arabalarından biriydi. Memurlardan birincisi taban- casını vermek istememiş, direnmişti. Bunun üzerine yarbay "Seni şim- di vurdururum" demiş. İnönünün ta- kipçisi derhal yola gelmişti. Arkada- 5 mişsti. Açılmadı. Saat dört buçuktu. İsmet İnönü, frenklerin tabiriyle "doğrularin uykusu" denilen sakla ve rahat, huzur içinde bir uykuday- dı. Metin Toker kendi evine döndü, yıkandı, traş oldu, giyindi. İnönü haber alıyor . İşte bu sıradadır ki 32394 numa- ralı telefon bir defa daha çaldı. Hat- tın öbür ucundaki Mevhibe İnönüy- dü. Vaziyetten telefonla haberdar edilen Turban Oo Feyzioğlu telefonun sesini duyurabilmişti. Feyzioğlu hâ- diseleri İnönünün eşine kısaca nak- letmişti. Mevhibe İnönü sormuştu: "Paşayı uyandırayım mı?". C.H.P nin genç milletvekili Paşanın ne su- dan sebeplerle rahatından edildiğini gayet İyi bildiğinden gülmüş ve: "— Aman, bu sefer uyandırmayıp ta ne zaman uyandıralım" demişti. Bunun üzerine Mevhibe İnönü yan- daki eve telefon edip Metin Tokeri tercih etmişti. İnönü hâdiseler bir sükünetle dinledi. Sorduğu ilk sual ("Ordu vaziyete nerelerde, ne derece hâkimdir?" suali oldu. Me- tin Toker İstanbul Radyosunun bir müddetten beri neşriyata baş- ladığını ve Türk Silâhlı oKuvwvet- lerinin tebliğini okuduğunu, General Gani Güvenerin bildirdiğine göre de Ankarada durumun sükünete kavuş- tuğunu söyledi. Fakat Ankara Rad- yosunda arıza vardı ve Ankara Rad- yosu henüz neşriyata başlamamıştı. İnönü müteakiben harekâtı kimin idare ettiğini öğrenmek istedi. B hususta kafi bir şey bilinmiyordu. Harekât büyük bir itinayla, fakat en kalın sır perdesi içinde hazırlan- mıştı ve kimse fazla bir şeyden ha- berdar değildi. Ordunun genç subay- ları Öyle bir teşkilât ağı örmüşlerdi ki bir ucu kopârsa ağın tamamı Ze- delenmiş olmayacaktı. Herkes, sade- ce bir kaç kişiyi tanıyordu. İrtibat subayları Kara Kuvvetleri ile birlik- arasındaki temasi sağlıyorlardı. Bilgiler belirli kişilerin elinde topla- nıyor, onlar beyin vazifesini görüyor- lardı. Plânlar son derece muntazam hazırlanmıştı. Hesaplanmamış pek az şey vardı. Ankarayla Birinci, ikin- ci ve Üçüncü Orduların teması da aynı şekilde kurulmuştu. Üçüncü Or- dunun komutam Orgeneral Ragıp Gümüşpala daha işin başında genç subaylarla beraber olduğunu bildir- mişti. İkinci Ordunun komutam Or- general Suat Kuyaştan fazla ümit yoktu. Zira Orgeneral Kuyaş İktida- rın adamı olarak billiniyordu. Nite- kim Ordunun sevgilisi Orgeneral Cer mal Gürselin -Cemal Aga- Kara Kuv - vetleri Komutanlığından istifası üze- rine, Kara kuvvetleri Komutan ve- ii hükümet Suat Kuyaşı İkin- i Ordu komutanlığı vazifesi de uh- çağırmayı İsmet büyük mı memleket selâmeti için girişilen hareketle mutabakatlarını bildirmiş- lerdi. Birinci Orduya gelince, onun komutanı Orgeneral Fahri Özdilek İstanbulda Örfi İdare Komutanıydı. Harekâtın idarecileri kendisiyle te- mas sağlamışlar, fakat ne müsbet, ne menfi cevap almışlardı. e Geçen haftanın ortalarında Orgeneral Öz- dilekin mutabakatını bildirmesi An- karada hakiki bir sevinç uyandırmış- ti. Zira Birinci Ordunun subayları da Ankaradaki arkadaşlarıyla bera- berdiler ve bizzat komutanın idea- listler safında yer elması işleri son derece kolaylaştıracaktı. Artık ha- rekete geçilebilir ve Menderesin elin- de oyuncak olan memleket mukad- deratı kurtarılabilirdi Zira her ge- AKİS, 30 MAYIS 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: