30 Mayıs 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

30 Mayıs 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mesajcıyı ateşli göndermiş. eden Menderes bir sabık oOBakanın yanına Gedik kulağına fısıldanan bir kaç söz üzerine konuşmaktan vaz geç- mişti. Kısa bir müddet sonra da eski kasaba doktoru yeniden hükümet a zası olarak kırmızı plakalı arabaya kurulmuştu. Anlaşılıyordu ki Dr. Ge- dik pabucun gene pahalı laştiğini görüyor Ve efendisini satmaya hazır olduğunu bildiriyordu. Bakanlardan pek çoğunun tevkili eğlenceli oldu. Bunların o anda gör- dükleri muamele, haklarında millet- çe duyulan nefretin en mükemmel miyarını teşkil etti. Adalet (oBakan- lığına getirilmiş bulunan Celâl Yar- dımcı hayli hırpalandı. Harbiyeye geldiğinde hayatından hiç de mem- nun görünmüyordu. Lütfi Kırdar u- zun boyuyla acıklı bir manzara arze- diyordu. Atıf Benderlioğlu sapsarıy- dı. Sabahın erken saatlerinde Başba- kan ile iki Bakanı hariç Menderes ka- binesinin bütün azaları tevkif olun- muşlardı. Başbakan ile refakatinde- ki Hasan Polatkanın nerede olduğu biliniyordu. Ancak Dışişleri Bakam -ve omilletlerarası (o münasebetlerde "Bay yüzde on" diye şöhret yapmış bulunan- Fatin Rüştü Zorlu kayıptı. Menderesin tevkifi Sabık OBaşbakan 27 Mayıs günü, Ankarada ihtilalin başarı kazan- masını hemen takiben Eskişehirden Kütahya istikametinde ayrılmıştı. Altında süratli bir araba, yanında Hasan Polatkan uçar gibi gidiyordu. Maksadı neydi, Kütahyada ne yapa- caktı? Bunlar bilinmiyordu. Ama ihtilâli hazırlayanlar bütün ihtimal- leri düşünmüşler, bütün tedbirleri almışlardı. Nitekim Eskişehirden kal- kan Hava Kuvvetlerine ait jetler Menderesin otomobilini Kütahya yo- lu Üzerinde keşfetmekte gecikmedi- ler ve alâkalı ogarnizonlara sabık Başbakanın tevkifi için gerekli bil- giyi verdiler. Daha bir gün evvel ken- disini Hava Kuvvetlerine omensup subayların sevgiyle, saygıyla kar- şıladıklarını ilân ettirten, radyolarda methiyesini oyaptırtan, şatafatlı sı- fatlara bürünen Menderes tevkif e- dildiğinde arabadan "Benden ne is- tiyorsunuz?" diye sorarak indi. A- lâkalılar, kendisinden ne istenildiğini kemâli nezaketle anlattılar. Ankara- da iktidar değişmişti. Kıymetli var- lığını muhafaza için bir askeri uçağa bindirilecek ve başkente (o sevkedile- cekti. Orada, Harbiyede kendisine ayrılan odada istirahate terkedile- la çevriliydi. Uçağa bindirildi ve öğ- le vakti, Hasan Polatkanla birlikte AKİS, 30 MAYIS 1960 Ankaraya getirildi. Doğruca Harbi- yeye sevkedildi. Yanında eşyası yok- tu. Zaten öylesine bitkin, o kadar sü- nene bir hali vardı ki. Tamamile pe- rişandı. Kendisini kuvvette hissettiği zaman profesöründen talebesine, su- bayından gazetecisine, muvafığından muhalifine yağdırdığı o şimşeklerden eser dahi kalmamıştı. Sanki bir -za- manlar elini gene bugünkü gibi âciz halde öptüğü İnönüye, tırnağı sert- leşir sertleşmez "Profesyonel cani" diye haykıran, gençlerin üzerine ateş açtırtmaktan çekinmeyen adam git- miş, yerine süt dökmüş bir kedi gel- mişti. Ama Menderes bütün hayatın- ca böyle davranmamış mıydı ve o sa- kin halinde aklından "Ah, bir kur- tulsam ben bunların hepsine gösteri- rim" fikri geçmiyor muydu? Menderes o gün evine, karısına hitaben bir pusula yazdı. Harbiyede mevkuf olduğunu bildiriyor, pijama- larının gönderilmesini istiyor, bütün hayatım kendisine vakfetmiş olan e- şine güzel bir kaç sözü ihmal etmi- yordu. Gariptir, üstadların hepsi felâ- ket saati gelip çattığında eşlerinin kanatları altına sığınmışlar, kocala- rn en mükemmeli kesilmişlerdi. Sa- yın Berrin Menderes göz yaşları ara- sında kocasına hitaben aynı mealde bir kaç satır yazdı, pijamalarını gön- derdi. Başkalarının ailelerini , sene- lerle süren felâketlere uğratmaktan zerrece çekinmeyen, bundan sadist bir zevk alan sabık Başbakanın şim- di kendi eşi "mahpus bir koca"ya eş- ya yollamanın ıstırabını çekiyordu. Menderesin şakşakçıları (sabık Baş- bakanın Londradaki uçak kazasında ölmemesini evliyalığının delili say- mışlardı. Şimdi anlaşılıyordu ki, Al- şaşkın haldeydi. YURTTA OLUP BİTENLER lah bunca fenalık yapan bir insan için ölümün ceza değil mükafat ola- cağını düşünmüş ve ona bugünler yasasın diye hayatta tutmuştu. İlâhi adalet, Türk Ordusunun eliyle tecel- li ediyordu. Buna rağmen Mendereste Harbiyede inanılmaz derecede iyi muamele edildi. Subaylar asaletleri- ni gösteriyorlardı. Sabık Başbakana da ayrı bir oda ayrılmıştı. Menderes orada karyolasının üzerine çöktü. Hele akşam olduğunda tam manasıy- la berbat haldeydi. Tıpkı, hapishane- de ilk gecesini geçiren bir mahküm gazeteciye benziyordu. Başına gelen neydi? Nereden nereye çıkmış, ora- dan nereye düşmüştü! Şimdi herkes, her şey arkada kalmıştı. Buna rağ- men yüreğinde iyiliğin değil, hâlâ intikam alabilmenin hasreti vardı. Ah bir kurtulabilse, kudretini yeni- den ele alabilseydi.. Bu satırlar yazıldığı sırada sabık Başbakan yerine biraz daha alışmış- ti. Hâlâ, kapıdan içeri biri girer gir- mez ayağa fırlıyor, son derece hür- metkâr tavır takmıyordu. Sigara üs- tüne sigara içiyordu... İlk gün öğle yemeği olarak bir parça börek, ya- rım portakal yemiş, kahve istemişti Müteakip günler iştihasının pek açıl- dığını hissetmedi. Eee, mahpusluk elbette ki kolay değildi.. Sıradan beyler.. "Fakat 27 Mayıs günü evlerinin ,kar pısında süngülü , askerle karşılar şanlar sadece kalmadı. Azılı Demokrat milletvekil- leri de o âkibetlerine boyun Harbiyenin yolunu tuttular. Kendisini o tevkife Anıt Kabirde ihtiram duruşu Atatürkün ruhu şad oldu

Bu sayıdan diğer sayfalar: