31 Ağustos 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

31 Ağustos 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BITENLER düt hissetmediler. Ürkek, korkak ve çekingen bir hâli vardı. Aşırı dere- cede ezilip (büzülüyor, şirin görün- mek için elinden geleni yaptığını bel- M ediyordu. Kibar davranmak mak- salıyla gayret sarfettiği de gözden kaçmıyordu. Sanki, kullanmasını bil- mediği hâlde bir otomobilin direksi- yonuna geçmiş ve kaza (yapmıştı. Şimdi süklüm püklümdü. Direksiyon- dayken caddelerde takındığı çalımlı tavır tamamen kaybolmuştu. Peri- şanlığı, öyle anlaşılıyordu ki, verim- H olduğunu sandığı -ve bir zamanlar hakikaten verim sağlayan- bir takım usüllerinin iflâs etmiş bulunmasın- dan doğuyordu. Bütün suni hareket- leri artık südece sımtıyordu. Sırtında kudret hırkasını taşırken “sevimli- lik” denilen tebessümü dudaklarında “Mahviyetkârlık” deni- len el bağlayarak duruşu bir riya “Zarafet” rını akla getiriyordu. Konuşması ise tesirsiz bir söz furyasından ibaret kalmıştı. Eski “ikna kudreti”, yerini safsataya bırakmıştı. Adam, Adnan m bü- tün Yassıada sâkinleri arasında ha- kikaten en “küçük adam” Si al buki aynı esnada, bu “küçük adam”la alâkalı olarak Türkiyenin bir çok ta- rafında, bMihasa geri sanılan çevreler- de bir propaganda yürütülüp gidiyor- du. Hikâye üstüne hikâye Doğrusu istenirse on yıllık D.P. iktidarı boyunca, bilhassa bu ikti- 4Garın son beş yılında kesif bir rek- Jâm kampanyası düşük Başbakanın şahsı etrafında yürütülmüş, Mende- tes ismi havası olan bir isim hâline getirilmişti Devletin bütün vasıtala- geniş imkânlar sağlanmış, radyolar, gazeteler, dergil r hep Menderesin şahsi propagandasını yapmaya ko- yulmuşlardır. O kadar ki bezen D.P. kasten yerilmiş, öteki liderler kötü- lenmiş, böylece “...ama Menderes iyi- dir” efsanesi yavaş yavaş bina edil- mişti, Meziyetler daima düşük Baş- bakana atfedilmiş, her iyi hususiyet ona maledilmiş, el altından evliyalık ve peygamberlik sıfatlar bile orta ye. atılmıştı. Şimdi toplanan, işte bu gayretlerin meyvasıydı. Aslında Men- deres, kurgusu boşanmış bir oyun- cak gibi Yassıadada kendisini gören- lere sâdece iğrenme hissi tevlit eder- ken bir takım çember sakallılar yeni yeni efsaneler yaratmaya çalışıyor- lardı. İşin garip tarafı, bunlara ina İ Bunların yaydıkları bir hikâye «uydu: Adnan Menderesin Yassıada» 2 Menderes camide Aptestsiz namaz da kaldığı oda her gece Ada kuman- danı tarafından mühürleniyordu. Fa» kat muhafızlar her sabah bu müh- rün uğunu hayret ve dehşet içinde görüyorlardı. Gizli kuvvetler mührü kırıyorlar, kapıyı açıyorlar. Merderesi Li götürüyorlardı, Dü- şük Demokra bütün gece dışarda dolaşıyor, eğ temasları yapıyor, “iyi saatte olsunlar” ile görüştükten sonra sabaha karşı gene Yassıadaya dönüyordu. Bu yüzden mührün sö- küldüğünü görüp odaya dalanlar Menderesi yatağında uyur buluyor- lardı. Gizli kuvvetler düşük Demok- ratı nereye götürüyorlardı? Çember sakallıların attıkları tohumun etra- fında bin başka masa), bazen yemin- lerle doğrulanarak anlatılıp duruyor- du. Aman Allahım, son zamanlarda ne kadar çok Lie Menderesi “göz- leriyle görmüş”tü!. Düşük Demokrat Yassıadadaki değin terkettikten sonra “iyi saatte olsunlar''ıı temin ettiği kır ata biniyor, başına sarığını geçiriyor, doğruca Eyübe geliyordu. başına namazını kılı- yordu. Ondan sonra, gene kır atın üstünde başka yerlere hareket edi- yordu. O başka yerlerin isimleri say- makla bitmiyordu. Menderes, aynı saatte bazen yedi camide birden na- maz kılıyordu. Hikmetinden sual o- lunmayacağı için bunda şaşılacak bir cihet yoktu. Konyada düşük Demok- ratın halka göründüğü anda Taşlı: tarlanın bir çok sâkin! de onun nu» rundan istifade etmişti, Menderes, taraftarlarını yalnız bırakmıyor, on- ların mâneviyatını ayakta tutmak için bu gece gezintilerine çıkıyor, onlara kurtuluş gününü müjdeliyor- du. Bu kurtuluş gününü saf saf bek- leyenler yok değildi. Realistlere ınasallur Adnan Velinin o nefis “Fantezi”le. rinin cereyan ettiği çevrelerde, bilhassa mahalle kadınlarının arasın- D.P. lehinde işletmeye (çalıştıkları fiskos gazetesi vasıtasıyla çeşitli ha- berler uçuruyorlardı. Bunlar doğru- tilen “olmuş vek'a"lardı. görmeyi arzulayan halk bir gece ta- kalara binerek Yassıadayı kuşatmış- tı. “Müslüman Başbakan”ın sıhhat- e ve rahat olduğunu bizzat tesbit etmek istemişlerdi. Aksi halde gehri tarümar edeceklerini askerlere söy- lemişlerdi. Adayı korumakla vazifeli birlikler taka hücumu karşısında kudretsiz kalmışlardı. O zaman, et- raftaki gemilerin projektörleri Ada- ya çevrilmiş ve Kez el halka gös- terilmişti. Sevgililerinin sıhhatte ol- duğunu gören ai “Gidiyoruz ama, hele onun kılına ilişin hemen geri ge- liriz” diyerek tekrar sahil yolunu kendisini Adadan derhal çekip alacak Allah âşığı gönüllülerine el altından haber salmış, bir kardeş kavgasını istemediğini bildirmiş, onlara hare- ketsiz kalma emrini vermişti, Her ge- yin zamanı vardı ve Menderes O Za» manı bekliyordu. Yoksa, kendisini A- hafızlarının elinde gönül mzasıyla ve memleketsever duyguların tesiri als tında kalıyordu. Kulak e ME mü bahis mevzuu “ meyi wrote, Süz vti Menderes kendisin aya gelecek r gemiye binecek ve Karadenize liyordu. Yavuz Başbakan -ömründe Paşi niden idareyi eline alacaktı. Aslına bakılırsa bu “Dördüncü Ordu” 27 Mayısı hemen takip eden günlerde dışarda kalmış Demokratlar tarafın. dan ortaya atılmış. İnkılâp hareketi. ne derhal katıldığı bildirilen üç ordu. nun karşısına çıkarılmıştı. Radyolar. da, Türkiyede mevcut üç ordunun, Bi. rinci Ordunun, İkinci Ordunun ve AKİS, $1 AĞUSTOS 1984 m.

Bu sayıdan diğer sayfalar: