11 Kasım 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

11 Kasım 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Albay Sami Küçük, Albay Şefik So- yuyüce ve Albay Sezai O'Kan. Son derece geniş bir teşkilâtın ha- rekete geçmesini derpiş eden tasarı Mili Eğitim Bakanlığını kaldırıyor ve Eğitim meselesini yepyeni bir sis teme bağlıyordu. Teklif gündeme a lınmıştı ve müzakeresine hemen baş lanacaktı. Gerçi teklifin ana hatları adı geçen altı Komite üyesi tarafın- dan çizilmişti. Ancak, kanun teklifi ni ihtilalin öncülerinden birçoğumu Harp Akademisinde hocalığım yapmış olan Albay Muhterem Serolun baş- kanlığındaki bir komisyon hazırlanır ve mütekâmil hale getirmişti. Albay Serol bu yüzden son hafta- larda bir hayli yorulmuş, uykusuz kalmış, fakat teklifi inceden inceye işlemişti. Teklif, kendi atlı bir Roma harp arabasına benzi- yor ve Eğitim dâvasını en ince tefer- rüatına kadar halletmeğe matuf un- surları havi bulunuyordu. Zırhlı teşkilât urulacak teşkilât, kanuna konan K bâzı esaslarla bir zırhın arkasına almıyor ve bu zırh, Eğitim dâvasını politik bâzı taarruzlardan masun tu- tuyordu. "Türkiye Ülkü ve Kültür Birliği" teşkilâtı eğitim meselesini siyaset dışı bir konu haline sokuyor- du. Fikrin ana gayesi buydu. İşin başında bir, Türkiye Ülkü ve Kültür Birliği Genel Başkanı buluna- caktı. Bu şahıs Bakan yetkisini hâiz olacak, ancak Başbakan tarafından seçilmiyecekti. Seçilişi tamamen ayrı bir statüye bağlanmıştı. Genel Baş- kanı Genel Kurmay Başkam, Danış- tay Başkam, Yargıtay Başkanı, yıştay Başkanı, Askeri Yargıtay Baş- kanı, Üniversiteler Rektörleri, Üni- versiteler Müşterek Genel Sekreteri ve bu teşkilâta bağlı altı başkanliğin başkanlarından müteşekkil bir heyet seçiyordu. Heyetin tespit ettiği aday, Başbakan ve Cumhurbaşkanının ona- yından sonra teşkilâtın Başkanlığına gelebiliyordu. Ancak sâdece Cumhur- başkanının bu aday üzerinde bir de- Ea mahsus olmak üzere vetosu var- . Şayet heyet bir evvelki adayda 1s- rar ederse, Cumhurbaşkanı adayı o- naylamak meeburiyetindeyi di. Kurmaylar işi sıkı otutmuşlardı. Kurulacak bu teşkilâtın geçici idarey- le beraber kaybolup gitmemesi için müesseseyi Anayasanın teminatı altı- na almayı düşünüyorlardı. yeni Ana- yasa bunu da ihtiva edecekt Genel Başkanlığın a ei Üze- rinde de hassasiyetle durulmuştu. Se- çilecek Genel Başkan altı yıl müddet- le değiştirilemiyecekti. Değiştirilme- sini gerektiren haller varsa -idari ye- tersizlik ve ahlâk bozukluğu -Büyük Millet Meclisi. Başbakanlık veya Cum 10 Sami Küçük Okumuş adam hurbaşkanlığının teklifiyle Genel Başkan hakkında omuameleye giri- şilecekti. Ancak iş gene sıkı tutulmuş, değiştirme yetkisi Başkam seçen he- yete verilmişti. Şayet bu heyet iste- mezse Başkan işine devam edebile- cekti. Böylece Eğitim meselesinin ü- zerine eğilecek olan teşkilâtın her türlü tesirden- mümkün olduğu kadar -azade kılınmasına çalışılmıştı. Teşkilâtın telleri AL atları Beden Terbiyesi Ge- nel Müdürlüğü, Devlet Milli Eği- tim Başkanlığı- Milli Eğitim Bakanlı- ğı bütün teşkilâtıyla bu ismi alıyordu -Ülkü Birliği Başkanlığı, Diyanet İş- leri Başkanlığı, Basın-Yayın Genel Müdürlüğüydü. Bunlardan sâdece Ül- kü Birliği Başkanlığı yeniden kuru- lacak, diğer Genel Müdürlükler teş- kilatlarıyla birlikte Genel Başkanlığa bağlanacaktı. Genel Başkanlıkta İki müessese vardı ki, bunlardan birincisi mesele- nin prensiplerini vaaz edecekti. Adı Müşterek İlmi İstişare Kuruluydu. Bu Kurul, Genel Başkanlığa bağlı genel müdürlerle, Üniversiteler Rektörle- rinden ve müzakeresi yapılacak ko- nuya göre Genel Başkan tarafından seçilecek ilim, sanat v.s. adamların- dan teşekkül ediyordu. İkinci Kurul Genel Koordinasyon ve Plânlama Ku- ruluydu. Bu Kurulun vazifesi işi re - alize etmekti. Kurmaylar her şeyde olduğu gibi bu kurula ve plânlama meselesine, ziyadesiyle dikkat etmek- te ve Kurula mümkün mertebe ge- niş imkânlar tanımaktaydılar. Teşkil edilecek Ülkü Birliği Baş- kanlığı teşkilâtta ana rolünü oynı- yacaktı. Tesis edilecek pek çok yeni müessese bu Başkanlığa bağlı bulu- nuyordu. İdari kısımların haricinde metriğiydi. Tıpı tıpına birbirine ben- ziyor, ancak yaptıkları işler bakı- mından taban tabana zıt bulunuyor- lardı. Bilgi ve Etüd Dairesi tam ll kı- sımdan ibaretti. Kısımlara masa ismi verilmiş ve her biri türlü meseleler üzerine eğilmekle ( vazifelendirilmiş- ti. Halk ve İşçi Masası, halkın ve İşçi- nin eksiklerini, durumunu, gelişmesini veya gerilemesini inceleyecek, bunun üzerinde etüdler yapacak ve gerekli kararlara varacaktı. Bundan sonra- sı Plânlama ve Yönetme Dairesindeki Halk ve İşçi Masasının işiydi. Varı- lan kararı plânlayacak, yürütecekti. İşte birbirinin simetriği olan bu iki dairedeki Il masanın muhtelif me- selelerde koordine çalışmasıyla işler yürütülecekti. Seyyar ekipler Tr ziyadesiyle enteresan ve faydalı olacağı sanılan tarafı sey- yar ekipler kısmıydı. Seyyar ekipler, Plânlama ve Yönetim Dairesine bağ- lıydı. Dokuz ekip bulunacaktı. Ekip- lerin başım Konferans ekipleri çeki- ordu. Ne hikmetse kurmaylar kon- feranslara pek itibar ediyorlar, bun- ların halk arasına girmesine (o fazla umut bağlıyorlardı. Ekipler her tür- lü vasıtadan istifade ederek memle- ketin muhtelif bölgelerine dağılacak- lardı. Bu arada Hakkâri dağlarındaki dağ köylerine katır sırtında gitmek de vardı. Buralarda konferanslar ve- rilecekti. Ancak bu köylerde hangi dille konferans verileceği şimdilik meçhuldü. Belki de konferansçılar yanlarında bir Kürt tercüman bulun- durmak zorunda kalacaklardı. İşte bu şartlardır ki İhtilâlin öncülerini ada- makıllı sıkıyor ve kültürü buralara nasıl sokacaklarım acı acı düşünüyor- lardı. Masaların en enteresanı Gerim ki Dış Türkler Masasıydı. masa Türk yurdu dışındaki kaşlarınızı durumuyla meşgul olacaktı. var ki bu fikir şimdiden bâzı Pe endişelendirmişti. Başka bir devletin idaresi altında bulunan arkdaşlara el uzatmak biraz garip, hattâ hüküm- ranlık haklarına tecavüz gibi olmıya- cak mıydı? Bu nasıl formüle edilecek- ti? Gerçi gaye, bu Türklere vatanı tanıtmak, onlarla Anayurttakiler ara- sında bağlantı kurmak, bu bağlantıyı kuvvetlendirmek, yâni bir temas im- AKİS, II KASIM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: