11 Kasım 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

11 Kasım 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YASSIADA DURUŞMALARI sus hakkında sanıkların en ömürü el- bette ki bir gey söylemek İstemeye- cekti. Nitekim "Hatırlamıyorum e- fendim" dedi ve herkesi ogüldürttü. Halbuki, bulunan mektuplardan bir kısmı düşük Maliye Bakanının ev ad- resine yollanmıştı ve Standart şirke- tine ait 220 hisse senedine ait mak- buz mahiyetindeki mektup bunlardan biriydi. Bakan, bu makbuzu İtinayla Tabii, Polatkanın bu derece mer- hametli bir insan olduğu ancak du- ruşmalar sırasında ortaya çıktı ve anlayışa değilse bile kahkahalara yol açtı. Üstelik Ragıp Sipahinin yapış- kan hali bulunduğu muhakkaktı ama, hiç de merhamet telkin edecek bir tip değildi. Bilakis, sıkılma duygusu faz- la bulunmadığından mükemmel bir iş takipçisi olduğu intibaıı veriyordu. Nitekim bu kabiliyetini ispat etmiş- ti. İki de Bakan eskisi günkü duruşmaların ilgi çekici iki D siması, iki Bakan eskisi oldu. İlgi düşük Erkmenden "Ticaret Vekili ar- kadaşım" diye bahsetmesi teşkil et- ti. Bu söz, Meclis müzakerelerini ha- tırlattığından yeni gülüşmelere (o yol açtı. aten, Ticaret Bakan eskisi Erkmen değil ama, Koordinasyon Ba- kan eskisi Sebati Ataman meşhur lâf cambazlıklarım ve kısır mantık oyun- larım da Başkan Başolun huzurunda tekrarladı. Tanık mikrofonunun başına ilk geçen, o oldu. İktisadi Koordinasyon Heyetinin Başkanı sıfatıyla ifadesine başvuruluyordu. Bu Heyete dahil bir Bakan, Polatkanın orada Vinileksten sık sık bahsettiğini ve onun temsil ettiği plâstik sanayiini tuttuğunu söy- lemişti. Böyle bir şey hatırlıyor muy- du? Sebati Ataman gene ufacıktı, ge- ne kara kuruydu. Pek kısa kesilmiş yer yer beyaz saçları ve kalınca göz- lükleri' kendisine bir hususiyet veri- yordu. Meselâ Polatkana, meselâ Et- hem Menderese veya Zorluya naza- ran daha formda görünüyordu. Ha- yır, hiç böyle bir şey duymamıştı. Polatkanın ağzından Vinileks kelime- sinin çıktığını dahi işitmemişti. Dü- Mandalinci duruşmalarda dinliyor Ayıkla pirincin taşını şük Maliye Bakanı, yerli sanayiin bir müdafilydl. Ama, müessese tutmaz- dı! Halbuki, mikrofon başında onu ta- kibeden Hayreddin Erkmen bambaş- ka şeyler anlattı. Hayreddin Erkmen boy itibariyle Atamandan da kısaydı. Üzerinde, babasınınmış gibi duran bir spor ceket ve gri patalon vardı. Ce- ket âdeta dizlerine kadar iniyordu. Fakat ilk duruşmaya çıktığı güne na- zaran o da kendisini toplamıştı. İkti- sadi Koordinasyon Heyetinde Polat- kanın vaziyetini nakletti. Efendim, bu Polatkan yerli sanayiin I numa- ralı hamisiydi. Onun için Koordinas- yon Heyetinde meselâ plâstik mamul- lerinin memlekete girmesine hep mâni olmaya çalışmıştı. Bildirdiğine göre, yerli plâstik sanayii vardı. Vi- nileks mükemmel çalışıyordu. O hal- de, ithal malınane lüzum vardı? Erkmen, Polatkanın Vinileksi bir mi- sâl olarak zikrettiğini belirtti. Ama Başkan Başol, bugün hiç "kül yutmak" niyetinde görünmüyor- du. Bir defa Erkmen, ifadesinin ba- şında Vinileksten hiç bahsetmemiş, bu kadarını dahi Başolun suali üzerine söylemişti. Ancak, Yüksek Soruştur- ma Kuruluna verdiği ifade daha da sarihti. Orada bildirdiğine göre Po- latkanın Vinileksten "sık sık" bahset- tiğini duymuştu. Erkmen "Evet" de- di ve Başkandan bir azar işitti. Yâ- ni, bildiklerini hep kerpetenle dişi çe- kiliyormuşcasına mı söyleyecekti? Başol, Atamanı tekrar mikrofon ba- şına çağırdı ve meşhur Heyetin iki üyesini yüzleştirdi. O zaman Sebati Atamanın mantık oyunculuğundan fazla bir şey kaybetmediği görüldü. Efendim, Polatkan yerli sanayii hi- maye ediyordu ya.. Ee, o arada plâs- tik sanayiinden de bahsetmiş olabi- lirdi. Eğer bunu yapmışsa, Vinileksi bir misâl diye göstermiş de buluna- bilirdi, göstermemiş te.. Ama Yassıa- dadaki duruşma salonu D. P. sıraları dolu Meclis değildi ve Başkanlık ma- kamında şişman Erozan yoktu. Seba- ti Atamanın tevili dinleyicileri ogül- dürdü. Ancak bu, Polatkana bir büt- çe nutkunun başlangıç cümlelerinden birini söyleme fırsatını verdi. "— emleketin o kalkınmasının sanayiin kurulmasıyla kabil olacağına inanmışımdır. Ticaret Ve- kili arkadaşım.." Başkan, boş lâflara yer olmadığı- nı belirtti. Nüfuz ticareti dediğin... Böylece, haftanın başında "nüfuz ticareti" denilen âfetin dört başı mâmur bir örneği Yassıadada gözler önünde belirdi. Ortada, yapılan hiç bir gayrıkanuni muamele yoktu. Vi- nileks mükemmel bir inkişaf kaydet- AKİS, 11 KASIM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: