21 Kasım 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

21 Kasım 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

nı aldı: Peyami Sefa Havadisten u- zaklaştırılacakti! Kararın üstada derhal bildirilmesinde fayda görüldü ve bir mektup kaleme alındı. Mek- tup şöyle bitiyordu: "Gazete ile bü- tün ilginizin kesilmesine karar ve- rilmiştir." Tebligat Peyami Sefaya yapılırken, üstadın önceden dizilmiş bir yazısı gazetede, al a başlığı altında neşrediliyo: Bu, "Mahut"un peyman çıkan son yazısı oldu. "Muhafazakâr Parti" peşinde p“vami Sefa Tercüman gazetesin- den ayrıldıktan ve 27 Mayıs hare- keti patlak verdikten sonra muha- fazakâr bir zümreye hitap için Havadis kadrosuna dahil edil- mişti. O tarihlerde Havadisin duru- mu biraz karıcıktı.İlk günler Müm- taz Faik Fenik, dümen kırmanın ye- teceğini düşünmüş ve imzalı yazıla- rına devam etmişti. Halbuki Fenik süratle içeri alınmıştı. Bunun üze- rine gazeteye, "sattıracak bir ka- lem" gerekmişti. Havadisin yazı is- leri müdürü ile yardımcısı Peyami Sefanın üzerinde durmuşlardı. Bir defa üstad para mukabili her şeyi yazacak bir tipti. Bunun dışında, kuyrukları gazete etrafında (topla- yabilirdi. Bin lira <arlıkla çalışmaya razı oldu. O tarihte Havadisin du- rumu hiç parlak degildi. Ama başya- zıları ve romanları için üstada ayrı- ca para ödenecekti. Zaten bir muka- velename de imzalanmamıştı. Peya- mi Sefa gazetede işe başlayınca Pe- yami-Hami-Gökhan triosu kuruldu ve faaliyete geçti. Havadiste bir baş- ka kuyruk daha vardı atta onu hiç kimse fazla işe yarar bulmadı. Mem- leketimizin pek kuvvetli karakter tabiplerinden Orhan Seyfi Orhon kö- -esinden destekli ateş etmekte ser- best bırakıldı. Onu, "fikir adamı" saymamışlardı. Havadis, ilk günler, hele o zama- na kadar su altında oynanan bir o- yunu su üstüne çıkarınca ve düşük- lerin savunmasını Menderes devrinin muhaliflerine saldırma suretiyle yap- maya kalkışınca gençlerin (o protes- tosuna maruz kaldı, Örfi İdare Ko- mutanlığı gazeteyi on gün için ka- pattı ve mesele geçiştirildi. Ama bu, gazetenin idarecileri için bir ders mahiyeti taşıdı. Faaliyetlerine, ken- dilerine bir hami bulmaksızın devam etmelerine imkân yoktu. Bu nevi karışık işler peşindeki herkesin yap- tığı gibi onlar da devrin kudretli Al- bayı Alpaslan Türkeşle temas ara- dılar ve buldular. Türkeş de bir ta- kım plânlarını yürütme gayesi peşin- de koştuğundan anlaşmak zor olma- dı. Türkeş, kendisine organ olmak evvelâ Öncüyü düşünmüştü. AKİS, 21 KASIM 1960 Havadisin adı, tabii bir handikaptı. Ama Öncü ekibini teşkil eden genç- ler buna yanaşmamışlar, istiklâlle- rini başyazarlarına, hattâ gazete sa- hibine karsı korumaya muvaffak ol- muşlardı. Kudretli Albay, denize düşe nin yılana sarılacağı fetvasınca Peya- mi-Hami-Gökhan triosuna sarıldı. Tri o müstakbel bir Muhafazakâr Parti- nin çekirdeklerini atacak, sağcı fi- kirlerin savunmasını yapacaktı. An- cak, gayeyi açığa vurma zamanı he- nüz gelmemişti. Zaman gelince bu- nu Türkeş kendilerine oduyuracak- ta, Şimdilik tutum koyu bir ko- münist düşmanlığı ve aşırı milliyet- çilik perdesi altında muhafaza edile- cekti. Nitekim gazetenin başlığının sol köşesine, neden gerektiği hiç an- laşılmaksızın Atatürkün bir sözü slogan olarak oturtuldu: "Şurası u- nutulmamalıdir ki Türk aleminin en büyük düşmanı komünistliktir!. Her göründüğü yerde ezilmeli!." Trio i- çin, kendilerinden olmayan herkes komünistti, mahuttu. Türkeş sayesinde Havadisin sü- tunları eski ırktı ve turancılara ka- pılarını açtı. Bir gün bakıldı ki, ga- zetenin birinci sayfasında Nihal Ad- sızın adı arz-ı endam etmektedir. Ne- cip Fazılın Büyük Doğusunun bu pek muteber yazarı Havadise taşınmıştı. Gazete gene kudretli Albay tarafın- dan kurulan ve beslenen Türk Kültür Dernekleri teşkilâtının da propagan- dacılığı vazifesini yüklendi. Gerçi bu teşkilât ölü doğmuş bulunduğundan bir türlü gelişmiyordu ama, Havadis yeni tutumuyla gelişti, tirajını art- tırdı. Türkeş grubu bütün yardım imkânlarını gazeteye açmıştı. O ka- YURTTA OLUP BİTENLER dar ki gazetede eski günler aranmaz oldu. Hattâ Türkeş grubunun tutul- masında mübalâğa dahi edildi ve du- rumun gözlerden saklanmasına fazla lüzum bulunmadığı kanaatine varıl- dı. Ancak, Havadisin asıl vazifesi bir kenarda unutulmadı. Gaye, bir parti kurmaktı. Muhafazakâr Parti adıyla faaliyete geçecek bu siyasi teşekkülün o kurulması için gizli va ciddi çalışmalara başlandı. Muhafa- zakâr Partiye C.H.P. devrinde Tür- keşle birlikte takibata uğramış Tu- rancılar içinde aklı başına gelmemiş olanlar, aşırı milliyetçiler, bu meş- repteki derneklerin mensupları ve bir de düşüklerin kuyrukları alınacaktı. Muallâkta bekleyen D.P. teşkilâtı ve Kültür Dernekleri bu paramiliter muhafazakâr partinin iskeletini teş- kil edecekti. Temaslar başladı. Hava- dis, nasıl bir zamanlar D.P. nin or- ganı olmuşsa, parti kurulduğunda belki adı değiştirilerek yeni oganm haline sokulacaktı. ruluş arefesinde ismin muhafazası daha faydalı görüldü. Bu, kuyrukla- rı cezbetmede rol oynayacaktı. Bu arada Peyami - Hami - Gökhan tri- osu bir "Memleketçi Demokrat Par- ti "nin kurulacağı rivayetleri ortada dolaşır dolaşmaz salvoya başladılar. Bu, bir ciddi teşebbüs değildi. Muha- fazakârların ve asıl Demokratların partisi yakında kurulacaktı. Aceleye lüzum yoktu. Beklemek lâzımdı. KFi- kirler oluş halindeydi. Halbuki as- lında, fikirler değil, tertipler oluş ha- lindeydi. Nitekim. Memleketçi De- mokrat Parti adı işitilir işitilmez An- karada bu partiyi kurmak isteyen-

Bu sayıdan diğer sayfalar: