6 Mart 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

6 Mart 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA Asri Zamanlar"ındaki, çağının endüs- trileşmesine bir türlü ayak uydura- mayan ve giderek kişiliğini makine- ye yenilerek kaybeden yoksul Şar- lo'su gibi, oLeacock'ın Eddie Golfu da günümüzün iş ve insan münase- betleri arasında bocalayan, benliğini ve duyarlığını farkına bile varmadan kaybeden bir başka çağdaş Şarlo- dur. Karısı ve küçük oğluyla yıllık tatilini geçirmeye bir köye giden Ed- die Colt'u, daha birinci gününde ger) çağırıyorlar. Eddie Colt, dönüp dön- memek arasında bir tereddüt geçiri- yor. Yaşaması için çalışmaya, çalış- ması için de elindeki şimdiki işine ihtiyacı vardır. Bu korkuyla geri dö- nüyor, patronu Spellman'a -David Brian- durumu açıklayıp anlatmaya çalışıyor. Kurulu bırakılmış bir tavşan ka- panı, babanın aile düzeni içinde ka- rısına ve oğluna karşı görevi ve ka- zanılmış bir itimadın ne pahasına o- lursa olsun devamını sağlayabilmek, Eddie Golfa sonradan pahalıya otu- racaktır. Patron Spellman işten ve çalıştırdığı adamlarından gereği ka- dar faydalanmaktan öte bir kaygısı olmayan bir katı kişidir. O yüzden de Eddie Golfun söylediklerini anla- mıyor. Anlamıyor, çünkü, çalışmada duyarlığın yeri yoktur, önemli olan geç kalmamak, Spellman'a ait bir iş gücünün yüzde altısını boşuna harca- mamaktır. Eddi Colt ise, yaşamak Bu yüzden, işini suyladaha fazla dayatamıyor, kabul- leniyor. Küçük oğlu evden kaçıp tav- şanı kurtarmaya koşuyor, yarı yol- dan geri çevriliyor. Bunlar, Eddie Colt'un babalık görevini yerine geti- rememenin verdiği tedirginliğini daha da arttıran olaylardır. Tine Spell- man'a tavşan ve kapan hikâyeleri anlatmaya kalkıyor. o Spellman işin selâmeti uğruna Eddie Colt'un gön- tuzağına yakalanmış kendi tavşanlı- gının farkına varıyor ve isyan edi- yor. Herşeyi yıkma pahasına da olsa topladığı gibi tavşanı kur- tarmaya koşuyor ve tedirginliğinin ezici baskısından, ancak kapanın boş V: hiç bir tavşanın yakalanmamış olduğunu gördüğü anda kurtulup bo- şalıyor. Anahtarlı Alaeddin Billy Wilder'in "The Apartment - Garsoniyer"i de bir başka Eddie Colt'un, C. C. Baxter'in hikâyesidir. Wilder de Leacock gibi iş ve insan 34 Rejisör Billy Wilder Eski toprak münasebetleri üzerinde durmaktadır. Fakat onun tutumu ve görüş açısı Leacock'ınkinden odaha değişiktir. Gerçekleri olduğu gibi -dana yumu- şatarak ve daha duygulu Ur hale ge- tirerek- verme yerine, işin asıl güç ve renkli olan yanım, taşlama yoluy- la eleştirmeyi seçen Wilder, toplu- mun iş düzenini elindeki iyi komed- yen Jack Lemmon'ın yardımıyla iyi- den iyiye alaya alıyor. Wilder'den bir Leacock duygululuğu beklemek, me- selâ bir saman yığınına düşen ufacık bir toplu iğneyi arayıp bulmak gibi saçma ve gülünçtür. "The Apartment - Garsoniyer"de de bize bozulmuş ve tabiilikten u- zak, yapmacık bir dünyanın görüntü- sünü vermektedir. Burada hiç birşey, yükselmek gayesiyle oturduğu apart manın dairesini oamirlerinin evlilik dışı çılgınlıklarına osunan o zavallı sigorta memurunun hikâyesi kadar çekici olamaz. Küçük memurun sev- diği asansörcü kız -Shirley MacLai- ne- evli bir başka âmiri, personel mü- dürü -Fred MacMurray- tarafından dairesine getiriliyor. o Evli personel müdürünün karısını boşayarak ken- disini hiç bir zaman almıyacağı ger- çeğiyle karşılaşan, aldatıldığını anlı- yan yoksul asansörcü kız, intihara kalkışıyor. Küçük sigorta memuru yetişip kızı kurtarıyor. Bakıyor ve iyileştiriyor. Sonunda da iş yerindeki durumunun kötüleşmesine karşılık asansörcü kızı kazanıyor. Mes'ut o- luyorlar ama, işsiz de kalıyorlar. Şaheser yerine "iyi" Bu hikâyenin ahlâk yönünün teme- li kötüdür. Wilder'e göre sınıflan- dırılmış bir dünyada toplumsal başa- rı, ancak en düşük anlaşmalarla mümkündür. İnsanoğlunun ruh yüce- liği yavaş yavaş eriyip kayboldukça, dalkavukluk çabası da artmaktadır. 'Ihe Apartmen - Garsoniyer" bir ba- kıma bu düşük adamın hem savu- nulması, hem de mahküm edilişidir. Ayrıca konu da bugüne kadar alışı- lagelmiş Amerikan hayli aşmaktadır. Konunun sebeplerini ge- rektiği ve yeteri kadar cevaplandır- mamış olması, Wilder için şüphesiz iyi not sayılmıyor. Elinde bir "şahe- ser" varken bununla yalnızca "iyi" bir film yapabilmiştir. Wilder, böyle- ce kendi zevkinin ve stilinin kurbanı a g N © 3 > — © & E di m © Ji B 3 o > a © << © » T settirerek seyircisine sevdirmeye ça- lışmıştır. Meselâ bu arada, intihar eden Shirley MacLaine'e yapılan tıb- bi müdahaleyi uzun uzun göstermek- ten kaçınmamaktadır. Bu bölümler- de bir komedi havası vermeden se- yirciyi duygulandırmak mümkün o- lamıyor. Halbuki çirkin olan da, gö- -- batan da budur ve bu çirkinlik, bu kör kör parmağım gözünelik filmin hemen bütün bölümlerinde vardır. "Garsoniyer"de fotoğrafların o si- yahı gayet boldur, dekorlar baskılı ve hüzünlüdür, oyun güçlü ve ima- lıdır. Yapı ve anlatım yönünden Lu- biteh geleneğine uygundur ama, o- nun canlılığı ve güzelliğinden de u- zaktır. Yine "Garsoniyer"le Wilder'e göre, insanoğlu bir ya- Wilder'in oyuncularım idaresi de komikliğe (dayanmaktadır. AKİS, 6 MART 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: