3 Nisan 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

3 Nisan 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Sabotaj! Refik Tulga İstanbulun tutulan valisi Refik Tulga emin olabilir ki, Kayraklardan aldığını söylediği mektupların adedi bugünlerde birden bire yükseli- verecektir. Bunda şaşılacak bir cihet de yoktur. New York polisine her gün şu veya bu binaya bomba yerleştirildiğine dair bir çok ihbar yapılır. Bunlardan biri gazetelere aksetti nü, ihbarlar derhal bir kaç misli artar. Kuyruk lâfının gazetelerde dolaştırılmaya başlamasından ve oradan kudret sahiplerinin ağzına geçmesinden bu yana "kuyruk hareketlerinin fazlalaştığını hissetmemek kabil midir? Hattâ şimdi, edebiyat bahsinde daha da ileri gidilmiş ve bu defa "Dinamitli Kuy- ruklar" üretilmiştir. Bitirdiğimiz hafta içinde böyle bir haber bir İs- tanbul gazetesinin birinci sayfasının beş sütunluk manşetinde arz-ı endam ediyordu. İhtilâlin en karışık günlerinde memlekette huzur hü- küm sürerken, sanki bugün ortalık karışı vermiştir! Orada tevkifler, burada ihbarlar, şurada devşirilenler.. Ama, bunlar daha ziyade bizim kendimizin yarattığımız bir gürültünün akislerine ve büyütülmüş göl- geleri gerçek cisimler sanmamızın neticelerine benzemiyor mu? İs- tanbul valisinden sonra İzmir valisinin de "Kuyruklardan Mektuplar" aldığı açıklanıyor. Yarın bu neviden haberler şüphesiz daha da çoğa- lacaktır. Aslında, böyle mektuplar İhtilâlden önce de, İhtilâlden bu ya- na da daima gelmiştir. Gelmekte devam da edecektir. Her memlekette bu çeşit namelerin yazıldığı, bilinen bir husustur. Bunlara kıymet veri- lirse, bunlara bakılıp memleket manzarası çizilirse ancak kötü mak- sat sahiplerinin ekmeğine yağ sürülür. Kuyruklar, komplolar, gizli liderler, sabotaj plânları, hükümet devirmeye niyetli artıklar, dinamit çubukları.. Peki, bunlar deşildiğin- de altından çıkan nedir? Hiç! Meşhur "Silâhtarağa Tertibi"nin Devlet Başkanına bile nasıl aksettirildiği düşünülürse, her devirde' mevcut ve- him tahrikçilerinin, aslında bütün sabotörierden daha tehlikeli varlık- lar olduğu kolaylıkla görülür. Silâhtarağaya dinamit konulacak, dina- mit patlayınca fabrika uçacak, fabrika uçunca İstanbul elektriksiz kalacak, İstanbul elektriksiz kalınca öteki fabrikalar çalışmyacak, öteki fabrikalar çalışmayınca işsizlik başlayacak, işsizlik başlayınca gayrımemnun kütleler sokağa fırlayacak, gayrımemnun kütleler so- kağa fırlayınca İstanbul bunların eline geçecek, İstanbul bunların eli- ne geçince gidip Yassıadadakileri kurtarmaya kalkışacaklar. Peki, İs- tnbul halkı? Gençlik? Ordu? Basiretli ve İhtiyatlı, dikkatli olmak bir şeydir. Dile pelesenk ya- pılması gereken bazı mefhumları, kelimeleri, tabirleri yerli yersiz, zi- yadesiyle bol kullanmak bir başka şeydir. İhtilâl edebiyatım bu mem- lekete Menderesin, kendi diliyle ve kendi kalemiyle soktuğunu unut- mak hiç kabil midir? metin okuyan Fuat Arnadan sonra cak kendisine has incelikle hazırla- kama dikkate kış teşvikçiliği de geldiğini diler- konuştu. Herkes karşısında yepyeni bir "Sosyal Gülek" görerek şaştı. Ama -Gülek asıl Devlet Baş- kanlığı konusundaki görüşüyle dik- kati çekti. Bunun için listenin o- kunması o bilhassa Basın locasında mırıltılara yol açtı. Konuşma faslı açılınca o Temsilcilere ait sıralardan da başlayan göç aşağıdaki düşünce- nin de yukardaki düşüncenin eşi bu- lunduğunu göstermeye yetti. İşin aslında bu, bir alâkasızlığın delili değildi. Pek çok hatibin, parlak söz- lerini zabıtlara (ogeçirme arzusuy la biliniyordu i.. Ama anlaşılan, tarihe bu yoldan geçilebileceği inancı Temsilcileri tah- rik etmişti. Tabii asıl alâka uyandı- rıcı görüşler ve mâna ifade eden mü- dahaleler maddelere geçilince yapıla- cak ve görüşmeler o zaman hararet- lenecekti. Nitekim, haftanın sonundaki gün- ler Temsilciler Meclisinin havası he- men hep aynı kaldı. Hatipler, daha ziyade boş sıralar önünde parlak fi- kirler serdettiler. Pek çok Temsilci- nin ileriliği Anayasaya bir takım ci- lâlı kelimelerin konulmasını isteme veya destekleme mânasına aldığı kı- mi artık sürtüştü yatılabileceği inan- cının teskin edici rehaveti de gönülle- re bol bol sükünet verdi. OPERATÖR - DOKTOR MUZAFFER ARGUN Doğum ve Kadın Hastalıkları Mütehassısı Muayenehane : Meşrutiyet caddesi No. 1 ANKARA AKİS, 3 NİSAN 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: