24 Nisan 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

24 Nisan 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO İstanbul Yeni bir Anouilh Bizde Jean Anouilh'un daha çok komedileri oynanmıştır. İstanbul- "Beyaz "Senlis'te “Vahşi Kız", Ankarada temsil edil- miş olan * alaya Davet" ve "Tore- adorlar Valsi" onun "güldüren" ta- rafı ağır basan piyeslerindendir. Yal- nız Ankarada, yıllarca evvel, sahne: ye çıkarılan ilk eseri "Antigone" ile Istanbulda Şehir Tiyatrosunun oyna- dığı "Suların altındaki yol" -"Romeo et Jeanette"- bunların dışında kalır. Şehir Tiyatrosu şimdi "Tarla Kuşu" nu -"L'Alouette"- ele almakla, Ano- uilh repertuvarmın "kara piyesler" serisine giren bir eserini daha sahne- mize çıkarmış, en güze el dramların- dan birini de seyircisine tanıtmış olu- yor. "Tarla Kuşu" nun bizde oynanma- sı, bir başka bakımdan da, önemlidir. Anouilh, bilindiği gibi, bu eserinde Ortaçağ Fransasının yurt kurtarıcı- sı, milli kahramanı sayılan, Kilisenin büyücülük, zındıklık suçlarıyla mah- küm edip diridiri yaktığı Jeanne d'Arc'n hayatım işlemiş, yalnız Fransayı değil bütün hristiyan dün- yasını yüzyıllar boyunca meşgul et- miş olan bir çoban kızının inanılmaz macerasını konu olarak almıştır. İş- da, galiba, konusunun hristiyanlıkla ilgili tarafları olmuştur. Tiyatroları- mızın sanat işlerini yürütenler, re- pertuvar düzenlerken, hristiyanlıkla az çok ilgili konuları ele alan piyes- lere karşı, umumiyetle, çekimserlik gösterirler. Seyircimizin bunlarla ye- teri kadar ilgilenmiyeceğini sanırlar. Rahipli, hatta kardinalli komedi ve- ya vodvillerden pek o kadar çekin- mezler ama, bir ucundan hristiyanlı- ğa bağlı ciddi eserlerden, fikir ve ede- biyat değeri olan dr: an neden- se kaçınırlar. Montherlant'ın "Santi- ago Şövalyesi" na tarafları da e! zel eserlerinden biri - Milli Eğitim ba- kanlığı tarafından tercüme ettirilip yayınlanmış olduğu halde- bu sakın- ca ile yıllardanberi sahnelerimize çı- karılmamıştır. Bu bakımdan "Tarla Kuşu" nun Şehir Tiyatrosunda oynanmasını, bu yanlış görüşün artık bırakılmış oldu- --na bir delil sayarak, sevinmek la- zımdır. Bu sayede, belki, Bernard Shaw'nun, gene Jeanne d'Arc'ın ha- yatını işleyen, ünlü eseri de, Anou- " son yazdığı - "Beckett - ou L'Honneur de Dicu" adlı gişesi de 32 yakın bir gelecekte osahnelerimizde oynanabilecektir. Sesler duyan kız ge uilh, Jeanne d'Arc masalı- nı sairce işlemiştir. Ne onun tarihi, dini ve siyasi kişiliğine yeni bir se- kil' vermek istemiş, ne da üzerine bel- ki binlerce kitap yazılmış bir olayı yeni bir acıdan, yeni bir yorumla ak- settirmek gibi bir maksat gütmüştür. . yüzyılın başlarında, koyunların güderken bir takım sesler duyan, bu seslere dayanamayarak köyünden çı- kan, Tanrı tarafından gönderildiğine inanarak kralını, yurdunu koruma- ya fiden, kutsal misyonuna kralım da inandıran, erkek elbisesi giyinip askerin başıma geçen, ünlü komutan- ların plânlarını bir yana bırakıp ken- di planlarıyla, daha çok da yüreğin- deki sonsuz imanla, ingilizleri yenen, me kararıyla diridiri yakılan, daha sonra da sırasıyla suçsuz, kutsal ilân edilen ve nihayet azizeler arasına alı- nan Jeanne d'Arc masalını, Anouilh, sâdece bir tabiat olayı, o zamanki sosyal, politik ve askeri şartların ya- rattığı bir "fenomen" olarak alıyor. Sahnedeki oyun Mevsim sonlarına doğru İstanbul sahnelerine çıkarılan eserler i- çinde gerek reji, gerek oyun bakı- mından en dikkate değer olanların- dan biri muhakkak ki 'Tarla Kuşu" dur. Eseri sahneye koymuş olan Bek- len Algan yeni duyulan bir addır. Ama bundan sonra kendisinden sık sık bahsettirmesi beklenebilir. 'Tar- la Kuşu" rejisi Şehir Tiyatrosu sah- nesine yenilik getiren bir rejidir. Bu yenilik, aşırılıklardan, acayiplikler- din meydana getirilmiş bir yenilik değil, örnek gösterilecek bir sadelik içinde, dekor ve mizansen kalabalı- ğından mümkün olduğu kadar kaçı- narak, eserin özünü, havasını, bütün halinde ahenkli bir oyunla vermeyi hedef tutan bir yeniliktir. o "Yenilik bunun neresinde?" diye düşünebile- cek olanlar, tiyatronun ana kuralla- rına, iddialı reji hünerlerinden uzak, yapmacıksız oyuna yönelen çağımız tiyatrosundan habersizmiş gibi sah- neye konulup oynanan tercüme eser- leri hatırlamalıdırlar. "Tarla Kuşu "Tarla Kuşu" Anouilh'in düşündüğü Jeanne yeniliği getiriyor. Bu bakımdan ilk rejisinde böyle sağlam bir anlayış örneği vermeğe muvaffak olan Bek- lan Algan ilerisi için çok şeyler vâ- detmektedir. "Tarla Kuşu" nu başarıya ulaştı- ran bellibaşlı unsurlardan biri de, Jeanne'ı oynayan Ayla Alganın re- jiyi adeta tamamlayan oyunudur. Bütün gücünü "içyaşama" dan alan, sade, rahat, tabii ve şuurlu oyunuyla, Anouilh'un düşündüğü Jeanne olma- sını biliyor. Amerikada tiyatro öğrenimi ve de- nemeleri yaptıktan sonra yurdumuza dönen genç Algan çifti bize, Avru- paya nisbetle a. sanatında hayli yeni sayılan Amerikada bile > ve oyun' anlayışının "saf oyun? a yö- nelmiş olduğunu gösteriyor ve hâlâ eski kalıplarından bir türlü kurtula- mıyan sahne adamlarımıza güzel bir örnek veriyor. Şehir Tiyatrosunun bu mevsim başında giriştiği gençleşme hareketinin en başarılı sonucu, mev- sim sonlarında Algan çiftinin başa- rısıyla alınmış olmaktadır. "Ti uş nda, Jeanne'ı ve macerasını tanımamıza, ilgiyle takip etmemize yarayan ve hemen hemen bütün piyesi kucaklayan "muhake- me” boyunca mühim rolleri olan ö- bür kişiler de, aynı anlayışa uyula- rak canlandırılmıya çalışılıyor. Ama bir Cauchon'un -Zihni Rona-, bir En- gizisyon hâkiminin -Ercüment Beh- zat Lâv- bir Savcının -İlhan Hem- şehri-, bir Kraliçe Yolande'ın -Hüma- sâh Göker sık sık bu anlayıştan u- zaklaşan oyunları "teatral" olmak- tan bir türlü kurtulamıyor. AKİS, 24 NİSAN 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: