22 Ocak 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

22 Ocak 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER bir işçi sınıfının normal gelişiminin sonucu olarak kabul edilen hareketin öncüleri tarafından kabul olunmuyor- du. Giden gider, kalan kalırdı. Yeni parti kurulacaktı. T.t. P. yöneticilerine bu hareke- tin mahiyeti uzun uzun anlatıldı. Ye- ni siyasi teşekkül, bundan evvelkile- rine benzemeyecektir. Tele, seçim sonuçlarından sonra ortaya çıkan ba- zı gerçekler bir sınıf partisinin do- ğuşunu şart hale getirmiştir. Cere- yan, politika heveslilerinin aradıkla- rı macera değildir. T eni te- şekküle iltihak ederse bir sınıfı tem- sil edecek siyasi teşekkülün kuvveti elbette artacaktır. Az da olsa bir iş- çi kitlesini sinesinde barındıran bu teşekkülün ayrı kalması halinde, za- rar iki taraflı olacaktır. Ancak, T. İ. P. zararın büyüğünü sineye çeke- cektir. Böyle bir halde T. İ. P. nin tabelâdan ibaret kalması mümkün- dür. Diğer taraftakileri üzen, baş- langıçta işçi kitlesi arasında bir ay- rılık varmış hissinin ortaya çıkma- sıdır Bunun dışında, sendika başkan- Seyfi Demirsoy Jki yolun ağzında larından yüzde 95 çoğunluğun tasvip ettiği yeni parti fikrinin zaafa uğra- masını beklemek safdillik olacaktır. Birkaç düşünce.. H aftanın başında genel olarak Kon- federasyon merkezinde (o yapılan toplantılarda, birkaç mesele üzerine eğilindi. Bunlardan ilk plânda ele a- lınan. mevcut siyasi partilere men- sup sendikacıların bir araya getiril- rine ellerini uzatmışlardır. İşçi te- şekküllerine mensup sendikalılar a- muhtelif partilere (mensup, mevcuttur. Hatta bunların oylarıyla Meclise muhtelif kimseler milletvekili olarak gelmiştir, ilk na- zarda, Mecliste veya Meclis dışında politikayla iştigal eden sendikacıların bir araya getirilip, konuşturulmala- rı düşünüldü. Böylece ayrı ayrı siya- si partilerde yer alan sendikalistler kolaylıkla aynı çatı altında toplana- cak ve bir nevi üst kademe edilmiş olacaktı. Sonradan bu beğenilmedi. Zira işçide doğan şuu- Anlayışsız bir sınıf İnsanlar, bir dar çevrenin içine düştükleri zaman, gözlerinin iki tarafına kanatlar yerleştirilmiş at- lara dönüyorlar. EKtraflarım hiç görmüyorlar, etraflarını hiç anla- mıyorlar. Böylesine anlayışsız Servet Beyannamesi aleyhtarı iş a- damları.. Başka hiç bir meseleleri yok, sadece Servet Beyannamesi- nin kalkmasını istiyorlar. Bütün ti- bir zümre, caret hayatını, bütün iş hayatını felce uğratan, durduran budur. O kalktı mı, milyonlar ve milyonlar harekete geçecek, çark hemen dön- meye başlayacaktır. Bu savunmayı yapanlar, hemen ve hususi itinayla GBİĞmektedirieri akın, benim gocunduğum bir nokta m sanılmasın. Servet Beyannamesine itirazım yok. Ama, piyasa.. Şu piyasada, duğu bir anlaşıls Şimdi, Servet Beyannamesinin faydası, zararı, maliye ve vergi yö- nünden tesiri bir oyana bırakılsın. Ama, bu çeşit iş adamlarının mem- leketin manzarasından, umumi ef- kâra hâkim cereyanlardan, sağlam kuvvetlerin temayülün den ve niha- zümrelerin hislerin- den zerrece haberleri yok mudur? Nedir Servet Beyannamesinin kalk- ması için ileri sürülen sebep? Efen- imseler "Bunu ne- diye sorulacağın- m kim ol- reden buldun?" 16 dan veya bir Servet Vergisi konu- lacağından endişe ederek paraları- nın tamamını deklare etmemiştir. Bu yüzden şimdi, bunu çalıştıramı- yorlarmış. Ya küpte muhafaza edi- yorlarmış, ya dışarıya kaçırmak- taymışlar. Paray çarkın içine ka- tabilmek için, eksik Beyannamele- rinin iptali lazımmış. Peki, sonra? Sonra da bu usul toptan kalkmalıy- mış. Neden? Çünkü sermaye, bağ- dan ve kayıttan hoşlanmazmış. Bu ticaret hayatında, çeşitli para ka- zanma yollan varmış. Her gelirin izah tarzı ve tabii, vergisi olmaz- mış. Servet Beyannameleri ortada kaldıkça bu paralar (Okaçacakmış Hem, ihbar müessesesi de gözleri korkutuyormuş. adamı serbest bırakıldı, kazancının abı so- rulmadı mı, bakınız her yer nasıl güllük, gülistanlık olacakmış. E- fendim, başka murakabe usulleri konulmalıymış. Mesela yeminli he- sap uzmanları gelir vergisi beyan- namelerinin yüzde üçünü beşini değil de, altmışını yetmişini kont- rol etmeliymişler. Bu taleplerin, gayrımeşru kazanç- lara ve bir belirli ticaret anlayışına Hükümet tarafından prim verilme- sini isteme manasından başka ma- naya geldiği iddia olunabilir mi? Servet Beyannamesi usülü ( ıslah edilsin. İhtilâlin karışık günlerinde alınan beyannameler açılmaksızın iade olunup hemen yenileri istensin. Hükümet güven versin, sarih ve açık taahhütte bulunsun. Bunlar hep anlaşılır, mantıki tekliflerdir. Ama, "Servet Beyannamesini kal- dırın" feryadı? İçinde bulunduğumuz politik ve psikolojik ortamda, bir servet düş- manlığı her yerde hissedilirken, ge- ride kalan bir devredeki mesuliyet- sizlikler ve aşırılıklar bütün bir zümreye şüpheli gözle bakılmasına yol açmışken, demokratik e işlemeyeceği, zira ona "mutlu azın- lık"ın hâkim olduğu sdeliyati. ya- pılırken, çok daha geniş kütleler hareket halindeyken bütün bu ce- reyanın üzerine kızgın yağ döke- cek böyle tasarruf Hükümetten is- tenir mi? Akıl mıdır, bu? Basiret midir, bu? Bunu isteyen, bu top- rakla alakası bulunmayan kapkaç- iş adam toplumun gözünde tarifsiz şekilde zedeleyecek, onunla birlikte Hükü- metin de itibarın sıfıra indirecek, her türlü tahrike yol açacak başlayacak kampanyada başının ü- zerine dünyanın o yıldırmamı çeke- cek, toplum içindeki yerini daha da güçleştirecek böyle bir davranı- şına isim vermek güçtür. Yok, belki de değildir. Bu, bindi- hep böyle getirmişlerdir. AKİS, 22 OCAK 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: