24 Şubat 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

24 Şubat 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER, yetini ortaya koyarak takibattan ya- kasını sıyırdı. Ama bu, Rumanya için bir iyi not olmadı. İnönü sakin giönünün sanki hiç bir şey olmamış" hali hep devam etti. Meclisteki işi- ni bitirdikten sonra evine döndü. Da- ha önce Dışişleri Bakanlığının bir ka- dın memuru, onu takibende Necdet Calp İnönünün evine hâdiseyi bildir- mişlerdi. Mevhibe İnönü Başbakana bir şey olmadığını öğrenince rahatladı. Bitip tükenmek bilmeyen telefonlara bir süre Özden Toker cevap verdi, fa- kat başa çıkılamayacağı (o anlaşıldığın- da Tanıtma ve Turizm Bakanlığının Özel Kaleminden bir memur getirile- rek telefonun basına konuldu. O me- mur telefon edenlerin isimlerini kay- detti, akşam liste Başbakana gösteril- di. Bir çok Büyük Elçi hükümetleri adına ve kendi adlarına İsmet İnönü- ye geçmiş olsun dediler. Bunların ara- sında Amerika, İngiltere Büyük El- çileri de vardı. Bir kart bırakmaya İ- nönünün evine gelen İspanya Büyük Elçisi, tesadüflerin yardımıyla Baş- bakanı gören ilk Büyük Elçi oldu. Bu sırada İnönü, ailesi ve Başba- Kennedy'ye " O h olsun! Nomerika gibi medeni, ileri bir mem- leket. Kennedy gibi fiston, müs- tesna bir lider. İnsan, bırakmış Baş- kan Kennedy'yi, insan Kennedy'nin bir kaç alçak karsana kurban gitme- li karşısında eleme garkolnnur. Nite - kim bütün dünya, bunun yasını tut- muştur. , Amerikada bir takım zumrelerin adeta bayram yapmaları- nı re Kennedy'nin katilini bağırları- na basmalarını önlememi luyor, hisler öylesine aşırı haller alı- yor ki beşer olarak hicap doymamak elden gelmiyor. Bugün Türkiye, hemen tamamile. n İs- ıp- kı bandan beş yıl kadar önce, o be- yaz saçlı başa, düşmanı yenip mem- leketin hariminden sürdüğü toprak- larda taş atıldığı zaman gibi. Uşakta İsmet Paşaya taşatıldığın- da, milletin ekseriyeti böyle bir hissin AKİS/12 kan Yardımcısı Kemal Satır, Tanıtma ve Turizm Bakanı Ali İhsan Göğüşle birlikte yemek masasındaydı ve iştihay la yemeğine başlamıştı. İspanya Büyük Elçisi böyle keyifli bir aile sofrasıyla burun buruna gelince şaşırdı ve hem memnuniyetini, hem hayranlığını söy ledi. Hayranlığını ifade eden, o İspanya Büyük Elçisinden ibaret kalmadı. O gün saat 17'de Başbakanın İngiliz BBC televizyoncular karşılaşmışlardı. Başbakan kendilerine: «— Eğer bâtıl itikatlarım olsaydı veya bundan bin sene önce yaşasay- dım sizleri kâhin sayardım" diye ta- kıldı. İngiliz muhabir İnönüden defalarca, maruz kaldığı suikastın kendi plânla- rında bir değişiklik yapıp yapmayaca- gım sordu, "Aralık ayında istifa etmiş tiniz, şimdi, bu hâdise üzerine aynı şe- yi yapacak mısınız?" dedi. İnönü bu suallere pek şaştı: — Bunun ne alâkası var canım? Melahat Gedik içindeyken, bir başka takımın "Ah, keşke o taş başını daha çok yanay- dı!" diye üzüntüyle kıvrandığı unu- tulmamıştır. Bugün de, eğer kim sa- nıyorsa ki hiç kimse aynı çeşit bir Elbette ki başladığım işleri (o bitirece- ğim" dedi. İngiliz muhabir '— Çok güzel bir cevap!" diye mu kabele etti. Sonra İnönü, biraz önce Mecliste, gazetecilerle yaptığı bir hasbıhal o es- nasında söylediğini onlara da tekrar- ladı: "— Ben 56 senedir bu hayatın için deyim... Lâkin zihninde bir hesap yaptı, “1906 da başladım" dedi, ozaman 56de gil, 58 senedir bu hayatın içinde olduğu gerçeği ortaya çıktı. 58 yıl öncesi, 1906 yılı, yani 1 9 0 8 İhtilâlinin iki yıl ön- cesidir ve İnönü o ihtilâlin Jön Türk hareketinin bir mensubu olarak siya- set hayatına girmiştir. Belki de şaşırtıcı sükünetinin sebe bi budur. Zira 58 senedir, İnönünün geçirmediği pek az şey kalmıştır. Mseclisteki hava uikast haberinin duyulması. Meclis- te bomba gibi patladı. Meclis o es- nada Bütçe görüşmelerine devam et- mekteydi,. Partilerin Grupları adına hatipler öğle vakti söz aldılar ve gü- ,, diyenler gibi... üzüntünün içinde değildir ve "Ah, keşke kurşunları yeseydi!" diye dö- vünmemektedir o, hiç de gerçekçi değildir. Kennedy'nin öldürülmesine nasıl sevinenler olmuşsa, İnönünün öldürülememesi karşısında da üzü- lenler vardır, görülmektedir, hissedil- mektedir. Bir misal mi? Suikast günü', İnönü Meclise git- ti. Sıralarda bir kadın oturuyordu. Soğuk gözlerle bakan. İnönü geldiğin- de değil, bütün Meclisi ve siyasi ha- yatımızda rol sahibi olan teşekkülle- rin tamamını övdüğünde, onları her türlü melanetten tenzih ettiğinde, dünyanın en güzel, samimi, tatlı söz- lerini söylediğinde dahi elini iki de- fa çırpmıyan bir kadın. Melahat Ge- dik Namık Gediğin eşi. ri "nin İçişleri Bakanı diğin eşi. » Uşak Günle- Namık Ge- Felaketlerin dahi sertliğini alama- dığı bir soğuk taşa kalp diye sahip olmak ne acı, ne büyük galihsizliki, Zavallı Melahat Gedik

Bu sayıdan diğer sayfalar: