7 Ekim 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

7 Ekim 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 Futbol Güldürücü bir anket Bakanlar Kurulunun erteleme ka- rarını durdurmasıyla İkinci Tür- kiye Ligi (o karşılaşmaları oyeniden başladı. Bir hafta önce, her çeşit tedbir alınmadıkça ve teminat ve- rilmedikçe İkinci Türkiye Liginin başlatılmıyacağını, bildiren Bakan lar Kurulu sözcüsü Seyfi Öztürk, bir hafta sonra, spor işlerini yürü- ten Devlet Bakanı Kâmil Ocakın verdiği bilginin ışığında, Bakanlar Kurulunun durumu gözden geçir- diğini ve (İkinci Türkiye Liginin başlamasına karar verdiğini açık- ladı. Oysa ortada ne bir tedbir var- dı, ne de teminat verme. Yalnız ve yalnız, aradan bir haftalık bir sü- re geçmiş, sinirler yatışmış, Bakan- lar Kuruluna "işler yolunda" şek- linde gösterilmişti. Gerçi Kayseri olayının ardından, 38 suçsuz ki ü - bün, İkinci Türkiye Liginin erte- lenmesiyle her yönden haksızlıkla karşıkarşıya bırakıldığı, bu bakım- dan erteleme kararının bir an ön- ce kaldırılacağı herkes tarafından bilinmekteydi ama, Ankarada yapı- lan toplantıda olumlu bir sonuç a- lınmadığı da bir gerçekti. Kayseri olaylarından sonra or- taya çıkan durumu görüşmek için İkinci ve Üçüncü Türkiye Ligi klüp- lerinin temsilcileriyle bölge müdür- leri Ankaraya çağrılmışlardı. Devlet Bakanı Kâmil Ocakın açtığı bu top- lantıda, iki gün süreyle, her konuş- macının ne diyeceğini önceden kes- tirmemek imkânsızdı. Çünkü, her- şeyden önce, toplantıyı düzenleyen spor yetkilileri, (hazırlıksız olarak klüp temsilcilerinin ve bölge müdür lerinin karşısına çıkmışlardı. Top- lantı öncesi, klüp ve bölgelere ayrı ayrı, ankete benzer yazılar dağıtıl- mıştı. Bölge müdürleriyle klüp tem silcilerinden, bu sorulara cevap vel - meleri istenildi. Sonuç, bu anketi hazırlayanları bile güldürecek şe- kildeydi. Çünkü soruların bir tekine bile olumsuz cevap verilmemişti Klüp yöneticileri olsun, bölge mü- dürleri olsun, yıllardanberi kolları sıvamış, çevrelerinde spor anlayışı nın en gönüllü yayıcısı olmuşlardı! Örneğin bölge müdürlerine, “Stad.ı ücretsiz seyirci alınmasına göz yu muyor musunuz?", "Bağışlı bilet sattırıyor musunuz?", "Maçlardan Önce gerekli tedbirlere başvuruyu' musunuz?", "Bölgenizde görevli o- lanlara tarafsızlık aşılıyor musu- 7 Ekim 1967 O R nuz?" "Maç gelirlerini gerektiği şe- kilde pay ediyor musunuz?" şeklin- de sorular sorulmuştu. Bu sorula- rın bir tekine bile hayır denilebilir miydi? Çünkü bir tek "hayır", o böl- ge müdürünü hem kanuni, hem de idari yönden sorumluluk altına so- kardı. Klüp temsilcilerine »sorulan so- rular da bunların benzeriydi: "Spor- da galibiyet gibi yenilginin de ö- nemli olduğunu mensuplarınıza an- latıyor musunuz?", "Konuk takım- ları karşılıyor musunuz ", "Taraf* tartarınızı konuk takımlar aleyhi- ne kışkırtıyor musunuz?" şeklinde- ki sorulara klüp temsilcileri, dü- şünmeğe bile lüzum görmeden ce- vap vermişlerdi. Bölge müdürleri büyük bir titizlik içinde görev ya- pıyor, klüp temsilcileri, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek kadar anlayışla sporcularına, taraftarları- na örnek oluyorlardı! O halde, Kay- seri ve Bolu olayları niçin çıkmış - t1? Asıl görev unutulunca... tki gün süreyle bu soruya boş yere cevap alındı. Beden Terbiyesi Ge- nel Müdürü Ulvi Yenal, gerek ilk, gerekse ikinci gün yaptığı konuş- malarda gerçeği gören tek spor so- rumlusuydu. Ulvi Yenal, bu sütun- larda sik sık parmak basılan konu- ya eğilmiş, türk spor toplumunun eğitilmediğini, yurttaşlara (sporun gerçek anlamının anlatılmadığını i- tiraf etmiş ve, — Arkadaşlar, futbol adına sa- halarda cinayet işleniyor. Biz, türk sporunu yönetenler, bugünedek gö- revlerimizi yapmamışız, halkımıza sporun ne dernek olduğunu öğrete- memişiz. Suçlu biziz!" demişti. Uli Yenalin sözleri, böylesine a- cı günlerin ardından ortaya çıkan kahramanların toplumda ilgi uyan- dırmak için başvurdukları çareler- den biri olarak kabul edilebilirdi. Oysa Yenal, konuşmasında sami- miydi. Beden Terbiyesi örgütü, bu- güne kadar görevini yapmamıştı. Beden Terbiyesi örgütü, o özellikle profesyonelliğin kabul edilmesi ve birçok spor dalında milli yarışma- ların başlamasıyla ogörevini unut- muş, organizatör kesilmişti. Örne- gin, Türkiye Futbol Federasyonu nun görevi, futbol lig lerini ve kupa yarışmalarını yönetmek, hakem, ça- lıştırıcı kursları açmak, Ta- kımı milli yarışmalara hazırlamak- t. Gençliğe futbol bilgisi verilmiş veya verilmemiş, kimin umurunday- Ulvi Yenal Gerçeği gören yönetici dı! Halkın futbol yönünden eğitil- mesine Federasyon ne karışırdı! Hele son' zamanlarda Türk fut- bolu bambaşka bir yola sürüklen- MİŞ, Futbol Federasyonu, başarışını "milli maç kazanmak"la, "lig maç- ları düzenlemek"le ölçmeğe, başla- mıştı. Bu, sadece futbol için değil, öbür sporlar için de aynıydı. Be- den Terbiyesi örgütü, kendini orga- nizatör sandığı için asıl görevini unutmuş, türk spor toplumu tümüy- le yalnız kalmıştı. Beden Terbiyesi Genel Müdürü Ulvi Yenalin -samimiyetinden şüphe edilemiyecek- sözlerinin uygulama sahasına konulmasının vakti çoktan gelip geçmiştir. Yetkililer bunu dik- kate alıp, bir günü bile geçirmeden kolları sıvamalıdırlar. Güreş Federasyondaki anlaşmazlık Hindistantn başkenti Yeni Delhide yapılacak Dünya Serbest Güreş Şampiyonası için hazırlıkların baş- ladığı şu günlerde Güreş Federas- yonundaki anlaşmazlık ve çatışma da dikkati çekmektedir. Yıllardan- beri kendisini Türk güreşinin 1 nu- maralı adamı olarak tanıtmağa ça- lışan Hasan Bozbey, bu anlaşmaz- lıkta baş rolü oynamaktadır. Güreş bilgisi ve tecrübesi bir yana, bugünedek hareketleriyle spor toplumumuzda fazla sevilmeyen, bu yüzden federasyon başkanlığı arzu- su hiçbir zaman gerçekleşemeyen Hasan Bozbey, Güreş Federasyonu Başkanı Uskanâ açıkça savaş açmış bulunmaktadır. Bu amaç uğruna herkesin çaba göstermesi normal 25 (ei

Bu sayıdan diğer sayfalar: