7 Ocak 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

7 Ocak 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahiğe 5 Tekerleme Gazeteyi açtım... Açtım dedim de hatırıma gel Esnemek, esnemek getirir... dedik- Teri gibi, açmak deyince akla söz geliyor. Söz demek lâf demektir. Laf dendi mi, arkadan açmak hazırdır. Çünkü malümya, lâf |: açar. Amma siz diyeceksiniz Lâfın iyisi kapı açandır... Kapı açanda âltındır,anahtar olmak şartıle ben derim ki “Altın anahtarın her kapıyı açtığı devirler çoktan geçti. “Ya kapı açmak da yok mu?,, deye sormayınız. Kapı aç mak var. Eğer olmasaydı, baca- dan girenler eksilmezdi. kapı açan var amma, çilingirde yaptır- dığı 25 kuruşluk anahtarla. Hani bilirsiniz ya, altın anahtarla kapı- ların açıldığı devirde pencereden, bacadan girenlerin sayısı yoktu. Zabrta bunlara habire ha zabit açmakla meşgul olurdu. Ha| şimdi anladım. Siz sözle kapı açanları ” kastediyorsunuz... Yani kapı yapanlardan bahsedi- yorsunuz. böyle kapı yapıp kapı açanlar cn.k — Hayır, — tavlada şeş beş kapısını açıp dübaraya gelenlerden bahsetmiyorum. Mak- sadınızı anladım. içimizi fazla aç- mayın. Açmak fi'linin nerelerde kullanıldığını herkes bilir.Sergi açılır, baket açılır, başa dert açılır. Fakat tuhaf bir şey vardır, her açılan şeyin altında ve ya içinde bir şey bulunurda, çok kere musluk açı hnca su bulunmaz... bulunmayan şeyi aramak lazım- dır demeyiniz. Filvaki göz açmak, açık göz olmak lazımdır. ama, tramvay, terkos telefon şirketleri için açık gözlülük para etmez. Siz nekadar göz açarsanız okadar kusur bulursunuz fakat onlar ge- ne size istedikleri hesabi açarlar. | Ay sonunda açtıkları hesap öyle- Şine-bir hesaptır ki, siz. açmaza düşersiniz. Ne ise gazeteyi actım, dedim.. Aman bize havadis ver “kapama,, demeyiniz. Hatırına kuzu kapaması| geliyor. Halbuki tekerlemeye yer yok.., mısralara dayandık. Selamı İzzet Mısralar Kız fistanın ıslanmış Çık bağçeye aya yay Yanağını sıkınca Neden dersin: ayl ay! ay! — Beyfendi son günlerde mer- €imeğe fazla dadandı.. dikkat et fırına vermesin. ağrımaz. daha Ahmedin yüzünü görmeye- cektin? — Görmüyorum... Geceleri ge- ve hemen — elektrikleri Bilmece Bir kere tecrübe ediniz. Zan- nederim herksin hoşuna gidecektir. Meşhur. Ford İstanbula gelecek, bir fabrika açacak. Kalabalık bir cemiyette oturur- ken ortaya atın : şöyle bir havadis — Haber aldığıma göre Ford bir gazete satıt almış. — Yok canım... — Evet. Hem kaç para vermiş biliyor musunuz. Bu suale muhtelif cevaplar ve- rileceği muhakktır: — Bir milyor lira — Yok efendim, yüz bin lira verip almıştır. — ben hiç olmazsa beş yüz bin vermiştir derim. bunun üzerine sizsoğuk kanlı- lıkla dersiniz ki: — Ford herkes gibi S kuruş verip bir gazete satın almış! Hediye 1 kânunusani' salı günü de k cası eve, pazartesi akşamı geldi; gibi, elleri boş gelince, karısı fena halde sinirlendi. Kocasının fevkalâde hâsis oldu- gunu bildirdi. Fakat insan ne kadar cimri olursa olsun, yeni sene şerefine bir hediye alır deyil mi? Geçen sene hiç olmazsa küçük bir şey getirmişti. bu sene onu da getirmeyince karısı çılaştı; — Sen artık çok fena olmaya| başladın... Neden bu sene bana hediye almadın? — bu sene almadım ama, geçen seneki hediyemi unutma. — Unutmiyorum. — İkâ berbat şekerler getirmiştin. — Evet ama şekerler mideni bozdu, yirmi lira da doktor, ilâç parası verdim. liralık Sahne hikâyesi Meşhur aktör Frederik - Lömetr bir temsil esnasında halkın tah- birine manta külmep, Akallvlık çalmağa başlamış. Fena, balde Tzi Federik letlkiş Üi cilere haykırmış: — Sersemler! Halk bütün bütün — galeyane gelmiş. — Tarziye isteriz ... Tarzıye isteriz! Diye haykırmışlar. Frederik — sahnegi terk edip, oyuna devam etmiyeceğini söy- demiş. bunu kabal etmedikten mada, üstelik halka tarziye ver- mesi için zorlamışlar. Nihayet mesele polise oksetmiş. Bir memar gelmiş ve aktöre demiş ki : — Kanan sarihtir, eğer tarziye vermezseniz sizi tevkif etmek mecburiyetinde kalacağım. Frederik haykırmı — Pek âlü, tarziye vereyim de siz de görün Sehneye çıkmış. Ahaliyi selam- dadıktan sonra, şoyle bir tarziye vermiş: — Efendiler: * Sizlere sersem dedim, * Doğru; - Affımı istirkam ederim. Tar- ziye verdim; * Hatta ettim,. Haâlk fevkalâde alkışlamış, ve tarziyenin Şeklini neden sonra anlamış. Dans Genç bir bazımla züppe bir bey dans ediyorlar. Bir aralık hanım soruyor : — Dansı sever misiniz ? — Çok severim efendim. — Şu halde dans etmesini öğ- renseniz ! Vurdum duymaz — Beyfendi sıgaranızın dumanı midemi bulandırdı. — Tabii efendim, ilk zamanlar benim de midemi bulandırırdı. Kılıbık — Eğer karından korkuyorsan, benim yaptığımı yap. Eve karın | uyuduktan sönra git. — imkâmı yok, çünkü karım apartmanda kapıcıdır. Galata meyhanecileri, bunun bir izzeti nefis meselesi yapıp protosto etmişlerdir. Şimdiye kadar endaze ile mal satan tuhafiyeciler, metro esasının kabulü üzerine, endaze ile metro- 'nun arasındaki aziml farkı nazarı dikkata alarak kumaşlara yüzde elli zam yapacaklardır. bir kadının adliyeden getirdiği evrak 9 ay poliste kalmış... Ka- dıncagız ne yapmıştır dersin? — Dokuz doğurmuştur. Gümülcineye nakledilecek olan mühtelit “mübadele — komisyonu için, Gümülcinede beyoğlu cad- desindeki merkezine müşabih bir saray hazırlanmaktadı. Terkos şirketinin - mukavelesi dört sene fessedilemeyeceği için bu müddet zarfında, Istanbulda yangın zuhurunun mennedilmesi takarrür etmiş ve Emanet bu işle alâkadar olmak üzere bir komis- yon teşkil etmişti Barda bir kadın dolaşıyordu. Çok güzeldi. Bütün gözler üstün- deydi. Yalnız bir kusuru vardı. Saçları kesik değildi. Ensesindeki topuz pek çirkin duruyordu. Yanındaki masada Bir kadın arkadaşına sordu: — Ayl Bu saçlarını kesmemiş. Öteki cevap verdi: — Kesemez, çünki kendinin değil. — Saçlarınızı nasıl keseyim? — Gayet yavaş, mümkün oldı luğu kadar yavaş. Bu masal başka| masal — Duydun mu, Ayşe servet sahibi oldu . — Masaldır. — Masal ama - bin bir yece Serseri Geçenlerde — yollarda dolaşan birini yakalayup müdiriyete getir- ler. Hakkında serseri nizamna- mesi tatbik edilecekti. İsticvabında bulunduk: — Senin yerin yurdun yok mu? — Kardeşimin yanında oturu- yorum. — Kardeşin neredet' — Teyzemin yanında. — Teyzen? Bbamın yanında. Ya baban ? Dedemle oturur. Deden nerede oturur. Hep birlikte oturuyoruz. — Ne o birader, vaziyetin bâ- 1â düzelmedi mi ? — Ne gezer. Gün geçtikçe daha beter oluyorum. — Peki biç bir ümit beslemi- yer musun ? — Alay mı ediyarsun. Ümil beslemek şöyle dursun, ben kem- dimi güç besliyorur Akıllı İsmi azım deyil, Babı. alinin eski emektarlarlından bir arka- daş, geçen gün dostlarından bi rine bir mektup yazdı. Sonra şöyle bir. hamiş ilâve etti. » Son zamanlarda mektuplar Şellnede Baylmlayiz DG bu — mektubum da — kaybolur sana gelmezse, bana — derhal yazıp bildir. Kaynana Yaşlı bir hanım mahallesinin heyeti ihtiyariyesine gidip “dedi ki: — Efendim, gelinim öldü,defar etmek için ilmihaber weriniz. İmamın gözü dört açıldı: — Hanım, geçen hafta gelinik nin defnine ruhsat verdikyal — Öyle ama efendim o benii aedlemdendi. Az Talan. gelisi diri diri gömecektik.

Bu sayıdan diğer sayfalar: