12 Temmuz 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

12 Temmuz 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İstirahat için Zengin bir adam, İzmitten gelmişti. Köprüye çıktı, bir otomobile binip doğru Tokat- hyan oteline giti — Bir oda isterim, dedi, istirahata ihtiyacım var. — Peki efendim, fakat yalnız sokak üstündeki odalarımız boş. — Ehemmiyeti yok. Odayı açtılar. Çıktı biraz dinlendi, sonra inip yemeğini yedi ve erkenden yattı. Ertesi gün öyleye kadar odasından çıkmadı Ö Ö yamiğı ai Metr dotel Karabet, hulüs çakmak için sordu: — Geceyi iyi geçirdiniz mi? — Mükemmel, — Rahat uyudunuz mu? — deliksiz. — Sokağın gürültüsünden rahatsız olmadınız mı? Çık paraları Gece geç vakit, köyden şehire geliyordu. Or- manlık bir yoldan geçerken, karşısına, eli silâhlı biri çıktı: — Eller yukarı!. Köylü ellerini kaldırdı. Haydut üstünü aradı, paralarını aldı. Köylü dedi ki: — Paraları aldın, helâl olsun. Yalsız bu paralar benim değildi. Emanetti. Çaldırdığıma imanmıya- caklar. Hiç olmazsa bir iyilik yap. Şu caketimi al, üstüne ateş et. Kurşun yerlerini gösterir, soyuldu- Zumu ispat ederim. — Peki. Haydut bir el attı. Köylü: — Bir el daha, dedi. Haydüt tam altı el attı. altıncıdan sonra köylü: — Bir daha! Ka Ptkis. Ben başımı dinlemek için İzmittem Deyince, haydut başını salladır yuraya geldim. ğ — Başınızı dinlemek için mi? ŞA Si — Evet. İzmitte çiflik sahibiyim. Şafak söktük- Köylü, elindeki kalın sopayı, haydudun kafasına fen sonra göz yumamam. İki yüz tane horozum vardır ! indirdi: — Öyleyse çık paraları bakayım! Sen de tuhafsın, geçen gün başka tür türlü söylüyorsun. — Ne yapayım, geçen gün söylediğime inanmadın ! söyledin, bugün başka ocla Beraet Fic / Hasta M glae KŞ Kurbağa Erenköyündeki büyük köşkün W — Doktor bey işte üç tane | amnesi ile karısı da dinliyordu. Kadınlı erkekli, çoluklu çocuklu | Yalmız küçük İhsan yemiyordu. sahipleri, nihayet doktoru davet | bıldırcın!, — Okuduğu, Omeraklı bir aile | bir kafile kıra çıkmışlardı. Ayran bittikten sonra, annesi ettiler. Köşkün sahibi Adnan bey, fevkalâde av meraklısıydı. Arka- daşlarını davet eder. ve giderdi. Doktor, komşu olduğu halde, bir kere bile bu av eğlen- cesine davet edilmediğini görerek mahzun oluyordu. » Nihayet davet ettiler. Doktor giftesini aldı, gitti... Yakacık sırtlarında avlanmağa başladılar. Fasılalı çifte sesleri duyuluyor, herkes, bir iki kuş vuruyordu. Yalnız doktor bey, daha henüz, bir kere bile çiftesini - atmamış, bir kuş bile vurmamıştı. Bunu gören beylerden birir ya- nna geldi, ve haber vermeğe başladı: — Doktor bey çulluk kalktıl. — Doktor bey bir tavşanf.. Doktor bey silâhını omuzluyor, | ateş ediyor, fakat vuramıyordu. Nihayet, bey başka bir çare dü- | şündü. Bir aralık önlerinden iki bıldırcın yükselince: — Doktor bey iki hastal Dedi., Doktor nişan aldı, ateş etti. Bıldırcnlar yere yuvarlandı! Talip — Eğer mutlak benimle evlen- mek istiyorsaniz, siz de bir kere tecrübe ediniz. Babamla görüşüp | bana tâlip olunuz. Yalnız şunu | haber vereyim ki, benimle evlen- | mek isteyen üç kişiyi pencereden 1 kaçıncı katta oturu- | yorsunuz? * muhakemesiydi. Gazete, ballan- dıra ballandıra, üç kocalı Ayşe | hanımın, muhakemesinin safaha- fını yazıyordu. Bittikten sonra, beyfendi: —Olur şey döğil,dedi,üç koca- ya birden vardığı halde beraet etmiş. — Bunda şaşacak bir şey yok. Hakimler esbabı muhaffefe bul- muşlardır. — Ne gibi? — Üç kecası olanın üç de kaynanası vardır. Bir fikir Dün — geçtikçe — muharrirlerin adedi artıyor. Çünkü, öğrenilme: den yapılan yegâne iş muharrir liktir. Gezip dolasdıktan sonra küçük bir kahvenin bahçesine girdiler. Yemek yeyeceklerdi... Kahvı — Güzel ayıranımız var, ister- misiniz? diye sordu. — İsteriz, dediler. Kahveci, kocaman bir çanak içinde ayrani getirdi. Hepsi kaşık | kaşık — atıştırmağa — başladılar . | Kaza Bir Amerikan vapurunda, Vapur deniz ortasında tam yolla giderken; gemicilerden biri koşa- rak kaptanın yanma çıkar: — Kaptan denize biri düştü. — Tayfalardan mı? — Hayır yolcu. — Bilet parasını vermiş miydi? | sordu! — Sen neye yemedin? Sevmi- yer müsun? Herkes iğrendi. Çanağa baktı- lar. İçinde sahiden bir kurbağa vardı. İhsanın babası kızdı: — Oğlan bunu neden evelden haber vermedin? — Annemin kurbağadan kork- ğ korkutmak - iste- — Artık senin gibi züpplerden usan- düm, namuslu bir erkek istiyorum. — Benim bir arkadaşım var amma, biraz güç olacak. — Neden? — Çünkü © da namuslu bir kadıa istiyor. — Hayret ediyorum, © altmışlık ada- ma ne diye razı oldun. — Bana parlak bir istikbal vadetti. — Amma halihazırından istifade ettik- ten sonra, — Bana öğretmeyin, ben o hanımın iç yüzünü pek iyi bilirim. — Aile dostu musun ? — Yok canım!.. sol memesinin altında bir ben vardır. — Hani zengin bir genç vardı, senden hahsederken hep: Muhakkak alacağım derdi, aldı mı ? — Evet, senin alkığın gibi, resmimi aldı!

Bu sayıdan diğer sayfalar: