4 Ağustos 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

4 Ağustos 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

g Sahife 6 Tetrika numarası: 79 VERAER AE AU AAAT N | ABDÜLHAMİT VE AFRODİT — Abdülhamit Melâhati uyuşturduktan son- ra ufak bir zehir paketi uzatarak «Nuri de üç dört gün içinde, Nazikterin gitt Yazan: İskender Fahreddin yere göndereceksin, olmaz m1ı?» dedi.. * Melâhat havuz başında Pat Konyada hocalardan müthi Güneş batıyordu. Havuz başında, Hünkârla Me- Jâhat, burun buruna denecek ka- dar irlerine yakın.. hem ye- mek yiyorlar, hemde konuşuyor- lardı — Şu mis kokulu akasya ağaç- ları arasında yeşil bir yaprak gi- bi, ne kadar ince.. ne kadar lâtif ne kadar sehhar- görünüyorsun, Melâhat! Abdülhamit, sağ elini gençakı- zin çıplak omuzuna atarak, kin, şehvet ve ihtiras dolu gözlerile bir müddet Melâhatin haleti ra- hiyesini tetkik etti. — Melihat! sana bir şey söy- liyeceğim.. Fakat katiyen itiraz etmiyeceksin. Dikkat et, ağzından canımı sıkacak bir lâf çıkmasın.. Keyfim - kaçarsa — işin haraptır. anladın ni? Abdültamit, mukarriplerinden birine mühim bir iş havale edeceği zaman, evvelâ bu suretle tehdit eder, kendisinden söz alır; sonra işi tevdi ederdi. zaten ona kimin itiraz ettiği vardı ki.. Padişahın bu huyunu Melâhatta öğrenmişti. İtiraz etmeden söz verdi : — Emin olunuz ııılmıııınl Ca- riyeniz, sizi rahatsız edecek en Oufak harekette bile bulunmam.. “İcap ederse uğrunüzda canımı bile her zaman fedaya hazırım. Ferman buyurunuz ! Padişah keyiflendi : — Aferin.. İşte daima böyle olmalı. İtaat ve inkiyat çok iyidir Seni zaten bu meziyetlerin için çok seviyorum. Şimdi beni dinle: Sana gayet mühim bir iş havale edeceğim ve bu iş senin icin son bir tec- rübe ve imtihan olacaktır. Yapı- lacak şey senin için o kadar müşkül değildir. Hani şu, bir müddetten beri nazaret altında bulundurulan tıbbiyeli Nuri yok mu? İşte onun vücudunu ortadan kaldırmak lâzım... Melâhat soğuk kanlılığını mu- hafaza -derek, efendisini dikkatle dinliyordu. İstanbul ithalât gümrğü müdürlüğünden anla konuşurken, Fikret beyin Abdülhamit genç kızın ellerini sıktı ve kulağına eğilerek: — Anladın mı? - dedi - bu habisin canını cehenneme gön- dermek istiyorum. Fakat kimse duymıyacak... ve bir şey hisset- miyecekl Melâhat bu işin biraz “müşkül olduğunu anlamağa cesaret ede- miyordu. Padişah sözüne devam etti: — Sen belki de müşkül olduğunu tahmin ederek çekineceksin! Halbuki - NURİnin yrtadan kaldırılması NAZİKTER in, ünden çok daha kolay ola- caktır. Ben onun ne kadar di zenbaz ve çapkın bir genç oldu- ğunu daha ilk günlerde anlamış- tım.. bir tecrübe yapmak istedim. bilvasıta, haber göndermiştim. O bu haber üzerine şımarmağa ve delilik perdesi altında bir takım siyasi rollar oynamağa başladı. Bu suretle, onun vücudunu izale etmek için ortada böyle güzel bir vesile de vardır Artık yarından itibaren işe başla- yacaksın.. Bir kaç gün zarfını Nuri ile teması sıklaştırır ve... Abdülhamit sevgilisinin başını kollarının arasına-aldı ve saçlarını açarak öpüp sevmeğe başladı. — Bu hususta sana daha fazla tafsilât vermeğe İlüzum görmiyo- rum. Anladınya ! Ötesini zekân- dan beklerim... Nuri ile görüşür- ken kendisine Konyaya sürülen doktor FİKRET beyin hocalardan müthiş bir dayak yidiğini de söy- lemeği unutmazsın! — Fakat cariyeniz bu hadise- nin tafsilâtını bilmiyorum... — Senin bilmene lüzum yok. Böyle bir şey duyduğundan bah- sedersin... Ve bir aralık bana, bu haberin onun üzerinde yaptığı tesiri bildirirsin. Bu iş nihayet üç dört gün içinde olup bitecek ha..! Ayrıca talimata lüzum yok.. Al şu ufak zehir paketini... Naziktere yaptığını yapacaksın...Anladın mı? (Mabadi var) bunün - biraz 1 Sandk — H.F. Pamuk mensucat B eri HE. İpekli pamuklu mensucat KY AT G S sni ea DEse Do Gümüş sofra takımı Ü nez MN Pamuk mensucat dimi KT 1.D.N.M Kurşun kalem b K.M.C. — Makina aksamı sı Ç Çam kabuğu Bülüdü. Muhatrör sekiz kalem eşya 3/8/929 tarihinden itibare İstan- bul ithalât gümrüğü satış anbarında bilmüzayede satılacağı ilân olunur" istanbul gümrükleribaş müdürlüğünden: 1 — 1927 senelik istatistik mecmuasının ikinci cildile 1928 Tem- muz ve Teşrinievvel aylık mecmualarının tab'ı ayrı ayrı açık müna- ile ihale edilecektir. 2 — İhaleler 18 Ağustos 929 pazar günü saat 15 ve on beş bu- çakta icra olunacaktır. 3 — Şartnameyi görmek isteyenlerin baş müdiriyet “kalemine ve münakasaya iştirak edeceklerin o gün teminat akçelerile birlikte baş müdiriyet mübayaat komisyonuna müracaatları. Alafam W Temmuz gelince.. Zengin artist bir şey çalamazsa hastalanırmış! Albert Brant Amerikada, Albert Brant is- minde bir sinema operatörü hır- sızlık cürmünden dolayı tevkif edilmiş ve muhakemesi — görük müştür. Albert hayatını gayet iyi kaza- nan, paraya il 45 yaşında bi lürken rei: —Bununla dördüncü defa olarak| tevkif ediliyorum. Her sene tem- muz gelince kendimde bir gayri tabülik hissederim. Nihayet bir gün ne yaptığımı bilmiyerek bir yerd en para yahut eşya çalı yarum. Bu. çaldığım şeylere katiyen Hakünmam: “Bu Mselk | vaklasi ğım günden sonra gene eski halime avdet ediyorum. Doktorlara müracaat ettim hiç biri derdime çare - bulamadılar. Beni bu dertten kurtarmanızı rica ederim.,, demiştir. Reis muhakeme — görülmezden evvel Alberdin bir müddet tımar-| hanede tedavi edilmesine, ve ne- zaret altında bulundurulmasına karar vermiştir. Tayyareler uçarken başka tayyareden benzin alıyorlar benzin, petrol ve mevaddı iştialiyesini taşıyan sar- a gemilere tank gemisi deni- Ü y < olmuştur. Tanklı Ftayyare uzun müddet havada kalmak mecbu- riyetinde bulunan tayyarelere'gene havada hortum ile benzin veriyor. Hava tankları şimdilik Ame- rikada — istimal olunuyor. Cihan devam rekoru yapmak . teşebbü- sünde bulunan Amerikan tayya- recisi Nomis ile Moriyon havada tank tayyaresinden hortumla ben- zin alarak yere inmeksizin teşeb- büsüne devam edebilmi Numunesi veçhile (50) ton yerli maden kömürü aleni pazarlık su- retile mübayaa edileceğinden ver- mek isteyenlerin pey akçelerile birlikte 3-8-929 cumartesi günü saat 15 te piyango müdürlügünde müteşekkil tayyare mübayaat ko- misyonuna müracaatları Düyunu umumiye meclisi ida- resinden: Osmanlı " Düyunu — umumiyesi meslisi aşağıdaki hususatı alâka- daranın nazarı ittilama arzeder: *“Sabık Osmanlı imparatorluğu: nun hazine bonolarının Konsolit tahvili,, 12 ağustos 1929 pazartesi gününden itibaren eski hazine bonoları mübadele için hangi ban- kalara tevdi edilmiş ve ya edile- cekse o bankalar vasıtasile ihraç olunacaktır. İşbu yi tahvillerin — ihracile beraber imanda merbutu | buluman bi kopon beheri 2 şilin 10 peni tediye edile- cektir. Mübarrir! Geçenlerde ne oldu, biliyor musunuz, anam? Pek aynasız bir iş oldu, gözüm! Hoş, bu aynasız işi, * Pstl Pstl Pstl,, - gazatasının - kalikatorcusu da yazdıydı yal Amma, bizim de buna ilâve olunacak iki çift sözü- müz var. Heh heeeel Öylesine fiyakalı mesele ki bu, canma yandığımın, gel de çeneni tutl Fakat, niyetim hikâyede ismi geçen adamların başlarını mah - kemede nara yakmak olmadığı için, efendime i 3 lerini - cisimlerini , ünvanlarını mesküt geçeceğim , gözüm. Yalmız şu kadarcığını çıtlatıve- reyim ki, anam, vaka, çimendiferli bir kasabacıkta geçti; burada, Fedor isimli bir esnaf, dükkân yani, bittabi, devlet değil de ticarethane ! sermaye! — Kapita- — Hususi lizm! Patron! Burjual — Hmmm! Hmmm! — Vazıyet anlaşılıyor, değil mi? Bu hususi sermaye sa- bibi hain burjua, örümcek ağımı andıran istismar tuzağını kurmuş, kapana sinek gibi düşürdi biçare, mazlm müşterileri; süwü- rüyor — onlardan / kâr. ediyorl — Hmmm! Kan emici ah! Derken, gözüm, bir cumartesi akşamı, burjua esnafın dükkânın- da yangın çıktı, anam, — saat şöyle yedi sularında filân. — De- diler ki, güya cıgara artığı atılmış- “miş da ateş ondan . çıkmışmış; dikkatsızlıkmış. Neyse, bu cihetler bize lâzım değil, yoldaşlar burjua , tütsülenmiş tilki dışarı uğradı; - dükkânı, aldı fit harlı harlı, ha babam yanıyor — cayır da cayır, cayır da cayır 1- Bağrışmalar, efendim, — çağrşma - lar, haykırışmalar... Bilirsiniz ki, arkadaşlar, eskiden böyle yangın mangın çıktı mıydı, kiliselerin çamı imdat talebi m: kamında çalınırdı; — amma, şimdi inkılâp devrindeyiz! — mürteci kiliselerin çanına el sürmek olmaz elbette.. Telefon telleri de kopuk- | tu.. Koşmiya heveskâr bir vatan- | daş, tabanları kaldırdı; itfaiyeye | doğru, dil bir karış, yola çıktı. | Karakolun önüne geldiği zaman, gil Uyuyor musunuz be? Yangın çıktı, yangın!” İmdat! Bu sayha Üzerine, itfaiye çavu- şu, balkonda göründü. Elma yiyor, - piyazın üstüne soğukluk olsun diye hani, — Ulan serseml - diye sizin- kisine / çıkıştı. - Aygır yutmüş gibi” niye bangır bangır bağırı- yorsun? — Nasıl Yangın! — Yangınsa yangın! Görüyo- ruz! Kör de Yangını görmemek için, bağırmıyım, — yahu... den de, insanın kör olma: zımdı, anam. Alevler, nah gözüm, şöyle şöyle, şu kalınlıkta yüzüne - çıkıyorlardı .. — Bittabi , dumanlar, kırılçımlar, uçkunlar, lar .. Sonra, efendicağızıma iyivereyim, burjuanın dadüfer- yat etmeleri,.. Çavuş ise, haberciye basıyordu kalayı, yoldaşlar: —Eşşekler gibi anırmakta mana) var mı ya? — diyerekten. — Di- yiver bakalım kimin nesiymiş bu yanan? — Dükkâncının dükkânıl — Yaana, yaaa, gördün mü ya... Dükkâncının dükkânı... Yani, sermayedar malı... Hususi teşeb- büs ... Burjuazi! Kapitalizmi... Var- | teşekkil sın, yansın .. Ortalık temizlenir !, Sen, buraya bak, yoldaş! Karakoldn önünde kopardığın feryatlarla irti. caa alet olmal Pırkamızın sınifi asetine halel getirmel. Aklın ir şeye ermiyor—sesini kıs, baril Haberi getiren, bu. inkılâpçı nutku dinledikten sonra, bilmiye- rek irticaa alet olduğundan do- Tayı hem korktu, hem hicabından i.. Şööööyle, usullan, tmeksizin, kalaba- tüydü, Halk arasında da fazla iğtişaş filân görtlmiyordu esasen. Abali, bu sefer, hadiseyi vakur bir sükünetle ve şuurla karşılamıştı . Alelhusus, dükkânın mevkü, öte- ki evlerden oldukça uzakçana anam. — Hava da Tüzgârsıydı. Burjua sermayesinin yanmasını soğuk kanlılıkla seyre çıkmış- lardı. Tuhafı şurasında ki, gözüm, dük- kâncı da,artık, malının nasıl çatırdıya çuturduya — yandığını ” temaşa ile meşguldü: — Allah vucut afiyeti versin, ne yapalım? - diyordu. - Zatili dükkân Gdevlet sigortasına sigor- talıydı. Varsınlar söndürmesinler istemiyorlarsa... Bir iki saat sonra, mesele kal- madı, yoldaşlar, — şahsi sermaye . Burjua da, akrabala- Yinm erinde yabayu gilti, Şimdi ise, ortalıkta rivayetler itfaiye çavuşunu mufrit inkılâpcı fikirlerinden dolayı mahküm ediyorlarmış. Şu inkilâp hükümetinin de ne istediği anlaşılmaz ki. — Öyle sakin, rakit, yaparsın beyenmer, böyle yapar- sın beyenmezi — Yaranılmıyor , vesselâm! Polis karakolları için alımacak 125 ton taş kömürü alenen mü- nakasaya çıkarılmıştır. taliplerin şeraiti öğrenmek üzere idare komisyonuna ve münakasaya i; rak içinde 11/8/929 Pazar günü saat 15 de vilayet umur huku- kıye “müdüriyeti dairesinde mü- mubayaa / komisyonuna müracaatları ilân olunur. nakasaya çıkarılmıştır taliplerin şer: iti öğrenmek üzere idare komisyo- nuna ve münakasaya iştirak için 11/8/929 Pazar gönü sa: vilâyet omur hukukıye müdür dairesinde müteşekkil mübayaa komisyonuna — müracaatları ilân olunur. Polis müdüriyetinder Polis karakolları i 32700 kıye mangal kömürü alenen münakasaya çıkarılmıştır. Taliple- rin şeraiti öğrenmek üzere İdare kamisyonuna ve münakasaya i; rak içinde 11/8/929 pazar gi saat 15 de vilâyet umur hukukiye müdüriyeti dairesinde müteşekkil mübayaat komisyonuna müracaat- ları ilân olunur. Tarafından Laypzig konser- vatuarı prnlesörlınnsuı'“ Pe- içhmüller , in meşhur metodu ilerx ıano dersleri verir. tupla şu adrese müra- caat: Beyoğlu kabristan soka- ğında No 31 Pandasopulo 5 numaralı

Bu sayıdan diğer sayfalar: