12 Ağustos 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

12 Ağustos 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ağustos iptidasından beri Dovilde banyo mevsimi etellerde boş biç bir yer kalmamıştır. Pijamaya benziyen pantalon ve şemsiye gibi şapkalara girenlerde - vardır. kaçını gösteriyor. kıyafetlerinden Sıcak günlerde ne Son baharda neler giyilecek? yiyelim ? Yazın pek siçak günlerde inça: min pek iştahı olmaz. Halbu ki vücudumuz her zaman muayyen bir miktarda Bunu temin için evvelâ iştahı tenbihe çalışmalı sonra da sıcakta bile sevilerek yenilmesi mümkün yemekler tertip etmelidir. Hazım | ağızda başlar, derler, zira hoş yemek manzarası ağzı sulandırır ve hazmı teshil eder. O halde ben daha ileri gidip hazımın göz- lerde başladığını söyliyeceğim. Salatanın renginin ve meyva tabağını süsleyen buz parçı cazibesi gösteriyor ki yediğimiz şey- lerin nefasetleri da dikkat etmel yemekleri pek hoşa gitmez. Sala- talarla süslenmiş soğuk balık ve et tabakaları, peynir, — meyva, kremli tatllar manzara - itibarile yaz sofrasını cazip kılan şeyler olduğu gibi gıda ihtiyacımıza da kifayet edereler. Yazın bol süt ayran içmek fena değilse de bun- ları su yerine ikame caiz olmaz ! Suyun yerini hiç bir şey tutmaz. Sıcak havalarda tereyağı ve murtanın ağır olduğunu idir durur isem de bir türlü anlamam. Teze rafadan yumurta her mev- sime yakışır, hazırlop yumurta ise salata tabağına hemen bir serinlik hali verir. Tereyağı iyice soğutu- kup muntazam şekillerde kesilmiş veya ince ekmek dilimlerine sü- rülmüş olursa pek âlâ seve seve yenili, Tereyağımı buzlukta soğuk tut- | mak mümkün değilse bir yağ kâ- Şadına sararak tuzlu su dolu bir kâse içinde bırakmak maksadı temin eder. İstakoz ve teke gibi deniz hay- vanatı mayonezle iyi olursa da bunların etleri biraz sert ve bin- netice hazımları ağırdır. Sirke bu iki mabzuru da - refedeceğinden daya / mühtaçtır. | Terziler sırlarını ne kadar. sıkı saklasalar — yine atelyelerindeki boşboğazlar sayesinde ufak tefek bazı malümat almak nasip oluyor. Meselâ diyorlar ki: Bej rengi münferiden veya siyahla karışık prime kadifelerin resimleri daha | dalli budaklı olacak fakat zemin hemen daima koyu renk kalacak- mış, Sim işlemeli kadifeler çok -cekmiş. Büyük terzihaneler mühim mik- tarda gayet parlak saten ve sair yekliler sipariş etmişler. “Salata halinde 'daha muvafıktır. İnce kıyılmış teke etlerini tere- yağlı çavdar ekmeği dilimleri ara- | sında sandviç halinde yemek leziz | ve mugaddidir. Taze meyva ve peynirler vitamince zengin olduk- | larından — bilhassa — çocuklar için | şayanı tavsiyedir. yenmeleri Dondurma ve şerbetle, kuru pasta ve bisküler pek — serin ve pratik bir kahvaltı teşkil ede- bilir. Limonun kabuğunu şeker | ile havanda döğerek ihtiva ettiği vitaminden — limonatada — istifade edilmek pek musiptir. Meyvaları itün hararetile devam ediyor. Şehirde ve civarındaki Denize giren kadınlar arasında pek garip tuvaletler vardı Yukarıdaki resim banyo Mumlu / (cire) tül, şifon ve dantellere kürk karıştırılacakmış. Otoman ve poplin gibi eski moda | ipeklilerden pek güzel medeller hazırlanıyormuş. Bunların - bazısı düz renk bazısı da koyu zemi üstüne gayet parlak ve cazip zenklerde işlenmiş veya dokun- müş resimler, pek ağırları da sim işlemelerle süsleniyormuş. Bir iki senedir ihmal edilen lâme kumaşlardan kombinozonlar ince gündüz tuvaletler altından giyilecek ve her libasa bunlardan muhtelif iki, üç tane terfik edile- cek imiş. Beyaz lame üzerine rengârenk ipekten aplikasy onlarla yapılan bir astar ile üstüne siyah veya gri tülden sade bir (voilage) tuvaletler dan / mürekkep çok görünecekmiş, Şimdiye kadar daha ziyade arkaya sarkıtılan Tilki kürkleri artık önden kavuşturulup — uçları arkaya atılacak ve bir değil iki deriden teşekkül edecekmiş. Bu kürkler şimdiden bazı yerlerde giyilmeğe bile başlamış. Şapkalarda — fötr ve hasırın karıştırıldığı gibi (ötr ve kadife de imtizaç ettirilecekmiş. Esvap veya paltonun renginde çoraplar moda olacakmış. Akşam tuvaletleri inler de için tarak hoşaf, yapmaktansa çekerdekleri ayıklanarak toz şe- kerile bir kaç saat bir kâse için- de birakılmak süretile — sularını koyuverdirmek Bu süretle hem şeklini hem de lez- | zetini muhafaza etmek mümkün- | Kapalı — bir mahalde ve | oturduğu —yerde - çalışanlar. için | pek hafif yemekler , meyva ve salatalarla iktifa etmek şarttır. müraccahtır. Öyle yemeği için yumurta, ye- gürt ve meyva, yahüt — patates | köftesi, peynir, domates salatası; | yahat soğuk et, / yeşil - salata ve mahallebi kâfidir. | Moris Dekobranın zevki Vapur kamaralı, vagon restoranlı garip bir ev! Yazdığı romanlardan milyonlar kazanan Dekobra yeni bir ev yaptırttı Moris Dekobra senelerin en çok rağbet gören romancısıdır. Yazdığı eserlerin her biri Fran- sada beşer altışar yüzbin nüsha tabedilmiş ve yer yüzünde mevcut bütün lisanlara tercüme edilmiş- tir. Moris Dekobranın eserlerinin bu derece rağbet görmesine baş- hea sebep beynelmilel olmasıdır. Dekobra, Fransadâ cereyan eden bir vakayı değil, dünyanın muhte- lif köşelerinde cereyan eden va- kayii tetkik eder ve bunları mevzu olarak alır. Romanlarındaki eşhas ta mühtelif milletlere men- suptur. Dekobra bu tarzda roman yaz- mak için mütemadiyen seyahat etmek mecburiyetindedir. Avru- payı, Asyayı, Alrikayı, Amerikayı —« *Oi karış karış ” dolaşmıştır. Nerede bir vaka varsa oraya koşar. Ef- ganistan seyahatından daha yeni | avdet etmiştir. Yakında Efgan ihtilâlinden his bir roman yazması çok muh- temeldir. Dekobra Fransada basılan her eserinde nüsha başına bir frank alır . kadar — basılan mdiye eserlerin yekünu bir kaç mil- yona baliğ olduğundan Dekob- ra bir kaç milyon frank almış demektir. Eserlerin tercümesin- 'den ve filme çekilmesinden de milyonlar kazanmıştır. Dekobra bu para ile Parisin bir köşesinde kendi keyfine göre bir bina inşa ettirmiştir. Bu bina çok gariptir. Meselâ yatak odası vapur kamarası gibi- dir, tekerlek pencereleri vardır. har Yalnız bu pencerelerden deniz değil Eyfel kulesi görünür. Yemek odası vagon restoran gibidir. Küçük küçük masalarda yemek yenir. Evin bir odası da tahtelbahrın - kumanda benzer. Periskop ve aletler vardır. / Burası geniş olduğu için Dekobra tahtel- bahir külesini kokteyl içilecek yer haline koymuştur. Burada akşamları kokteyi İçiliyor Dekobua bu garip ev için çok para sarfetmiş ve buraya bir çok garip Ceserler de — toplamışlır. Şimdi Parisin kibar halkı, müzeyi ranın evini geziyor ve burada bir kokteyl içmeği en büyük sefer | addediyor. 50 koca 652 nışanlı' Yakında Bürükselde 50 kocalı bir kadın muhakeme edilecektir. Yanlış okumadınız? Tamam eli kocalı bir kadın... Şunu da ilâve edelim ki bu elli kişinin zevcesi- min 652 tane de nişanlısı vardır... Yer yüzünde bir kadının 652 kişi ile nişanlandığı S0 kocaya vardığı ilk defa işitilmiştir. Bu 652 gencin nişanlısı 30 ya- şında Adriyen Güyo — isminde gayet — cazibeli — bir kadındır . Sarı saçları, koyu mavi / gözleri, ince uzum ve fevkalâde mütenasip bir vücudu. vardı Adriyennin hareketine bir düşünce bâkimdir. bir nişanlı bulmak!, Adriyen — bu düşünce ile d pek genç yaşında iken babaş evinden kaçmış ve hülyasına an evel kavuşmak için Avrupanın büyük şehirlerini, plajlarını, ba yolarını dolşmağa başlamıştır. Çok güzel ve fevkalâde zarif olduğu için biraz sonra etrafına büyük bir talipler çenberi sarınış- tır. Adriyen bunun üzerine derhal faaliyete geçmiş bu gençlerden bir kısmı ile nişanlanmış bir kıs- mi ile de evlenmiştir. Adriyen evlendikleri adamlarla gayet az bir müddet yaşadıktan sonra tadan kaybolmayı âdet edinmiş- tir. Bittabi genç ve güzel kadın kocalarının evinden kaçarken bir çok paraları da beraber götürme- yalnız Zengin ği ihmal etmemiştir. — Adriyen bu — sürette - tamam 650 kişi ile nişanlanmış ve 50 kişi ile de evlenmiştir. Bu arada genç kadın bir Amerikalıdan dehşetli para koparmağa muvaffak olmuş- W Dolandırıcı kadın nihayet hakiki Adriyen Güyo aşkın nasıl olduğunu anlamış, bir genci çılğın gibi sevmeğe haş İamıştır. Adriyen bu geçnle daimi süretle yaşamağa karar vermiştir, Lâkin bu sefer de felek yar olma- mış, bir gün iki sevgili Brükselde dolaşırlaricen — cski — nişanlılardan biri Adriyeni tanımış ve hemen: — Dolandırıcı / kadıni. Hani benim paralarım, bu kadar mas- irdiğin halde beni bırakıp Diye bağırıp çağı iştür. Sokak “arta murları bu kadını hemen derdest elmiş- lerdir. Yapılan tahkikatta kadının bütün foyaları meydana çıkmışlır. Asıl işin feci tarafı Adriyen yaz kalandıktan sonra 652 mişanlının birer birer mubtelif. memleket- lerden kalkıp Brüksele gelmesi ve polise müracaat etmesidir. A e e LA

Bu sayıdan diğer sayfalar: