11 Ekim 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

11 Ekim 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yerinde rahat! Harbi umumide, Erenköyünde Takenin köşkü diye maruf bir köşkte, ihtiyat zabitleri karargâhı vardı. Seryaverimiz - yıllardanberi yüzünü görmediğimden ne oldu- ğunu / bilmiyorum - Kâzım bey isminde iyi kalpli, hoş- sohbet bir zattı. İkinci yaverimiz de Manyasi zade Raufi beydi. Ben yazıcı idim. Bu gün maarif i eden Tevfik bey, a mülettişlerinden Meh- bey, Kâni bey, hep o karargâhın arkadaşlarıyız. Benim kalem amirim, Mülâzim Tevfik efendi ir | Bir gün rahat rahat oturmuş gür yazarken beni çağırdı : — Yann, dedi, talime çıka- caksin. Bönde boşafın suyu buz ke: Karargâhın rahatı lüğe gitmek hoş Bu da nerden çıktı? Kâzım bey emrediyor. i amma ben talim stajımı bitirdim. | Yalan söylüyordum. Tevfik bey gülümseyerek yüzüme baktı: — Bunu Közm beye anlat Yaver odasına girdim. Tâlim stajını üçüncü bölükte ikmal etmiş| olduğumu, gözümü kırpmadan tek- rar ettim. Hiç unutmam, Kâzım bey ye- rinden kalktı: — Seni bir imtihan edeyim, dedi. Ve kumandayı verdi: — Hazır oll. Ben derlenip toplandım. Amma pek acemice. — Olmadı — Oldu efendim... — Olmadı diyorum sanal Yarın | sabahtan itibaren üç ay bölükte çalışacaksın. — Efendim hazır olu. — Söz istemem. Bak hazır ol vaziyeti nasıl olur gör... Ve yaverim karşımda çelik bi hazır ol vaziyetinde durdı Ben derhal, bir kumandan vaz' anı takındım, emretti — Yerinde rahatl.. Bu halim ve sözum, yaverimin öyle hoşuna gitti ki, beni ön beş gün daha bölüğe yollamadı. Liman Geçen akşam Ankara postası mevzuu — bahsediliyordu. Hamdi bu filmi - gördükten sonra limanı idare edemediğimi anladım. Hayretle sorduk — Neden? — Sultan hanım saraydan k: çarken Timana dikkat etmediniz mi? Bazen dalgalanıyor, bazen süt liman kesiliyordu. Diyojen Ankara postası filminde, geceyi iyi yapamamışlar. Etraf aydınlık olduğu halde, aktörler ellerinde fenerle geziyorlar. Biri: — Diyojen gibi! dedi Amma arada bir farkla : jen adam aramış, aktör Dükkân sahibi - telâş içinde - Afledersiniz efendim, malların faturasım nereye takdim edeyim ?.. rejisör arıyorlardı! — Doktor sanatoryoma gitmeni mi tavsiye etti? Ankara postasında rolünü fev- kalâde muvaffakıyetle oynayan — Evet. Osman, ölüp ölüp dirildi. — Gidecek misin? — Evet, hep biraz ölüyordu.) — Tabü. Dinlenmek için — Kacanı da beraber alacak misın? — Elbette... Çünkü - doktor aynı zamanda - istirahatı kâmile de tavsiye etti. v* timi üç senedir biliyormuşta bir şey söylememiş... — Erkekler ketumdur, sır saklamasını bilirler. Intikam Bir çeyrek saat, telefon başın- | — Nihayet telefoncu kızdan da bekleyip, istediği numara ile | intikamımı aldım. konuşmağa — muvaffak — olmayan | — — Nasıil? bir bey, biraz sonra arkadaşına : | — — Yanlış numara istedim. — Ateşiniz var mı? | | . Tercih | Ressamla karısı Karısı sorar: — Neden hep resmi yapıyorsun ? — Sen esmersinde ondan . Haber Hizmetci pürtelaş odaya girer: — Beyefendi, eve hırsız geldi. Şen yazıları okumakla meşgul olan beyefendi. : — Evde kimse yok de! Nlı ? Salondayız. Hanımefendi - elli beşlik. Fakat 35 ten yukarı çık- | myor. Kızı 28 yaşında. Amma 15 ya- şında kız gibi giyiniyor ve cican- hık ediyor. Annesinden şokolâ istemiş; an- nesi almamış. Bağıra bağıra ağla- mağa başlayınca, hanımefendi : — Dana gibi bağırma, dedi. Biri atıldı — Kızınızı çok küçültüyorsunuz zannederim | sarışın — kadın Biliyordum... Şükrü Salih, çekirdekten yetiş- me haşarilardandı. Yirmi yaşındayken, kırdıgı koz- ların adedi, yirmi bini aştı. Bir kere uçarı çapkındı. Elinden kaçan bile kurtulmıyordu. Ayyaştı. İçtimi, binlikle içiyordu. Kumarbazdı.. — Eline avucuna geçeni, yeşil masanın başında tüketiyordu. Kadın, içki, kumar, cehennemdir. Ateşine kar değil, altın dayanmaz. Bunun için evrakı naktiye bir hamlede kül oluyordu. Şükrü Sabihin kül olması, ba- basının yanması demekti. Biçare Hazım bey, diş biliyor, fakat oğ- luyla fazla yüz göz olmamak için ses çıkarmıyordu. Günün birinde, Sabihte borç gırtlağa çıkınca, babasının karşı- sına çıkmaktan başka çare bula- madı.. Babasından para istedi. Hazım bey, bunu vesile buldu: — Defol karşımdan, dı ü ddettim, sen benim oğlum de- Isin! ikrü Salih güldü: — Ay, dedi, senin oğlum olma- dığımı yeni mi öğrendin?,. Annem bunu bana çoktan söylemiştil.. * Süt liman Hammefendi , gözleri dönmüş , saçları kabarmış, kocasma çıkışır: — Ben dünyanın en bedbaht kadınıyım , * Artık beni sevmiyorsun * Bana ihanet et * Alıp başımı kaçacağım . *Sen allâhm belâsı bir adam- sin . Bu aralık kapı çalınır, hanıme- fendi gidip açar, biraz sonra elinde bir kâğıtla gelir: —Şeker kocacığım ... Terzim el bisemin faturasını yollamış .. Para Beyfendi, — apartımanın — altıncı katında, balkona çıkmış, keman çalarak dilenen bir dilenciye bas kıyordu. Adam kemanı biti sonra kasketini çıkarıp, — sadaka bekledi. Beyefendi seslendi — Parayı yukarı gel de vereyim, sokağa alamam ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: