15 Ekim 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

15 Ekim 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 8 A Teşginierel 1929 Tarihi roman tefrikamız: 3 BİZANSIN SON GÜNLERİ Yazan: iskender Fahredi Şair (Priamos)un vurulmasından müteessir olan Bizanslılar, O gün, sokaklara delmuş- dlardı. Kralın suvarileri ihtilâli basdırmağa ! geliyorlardı. Bu esnada Anivas, sevgilisinin evinde, perdenin arkasından halkın tuğyanını seyrediyardu. ölümle karşı karşıya... Şair ve bestekâr Priumos, sev- çil in evinden çıktı. Klio, şairin arkasından : — Sahile doğru gitme ... Düş- manınla karşılaşırsın! Dedi. Genç kadın, onun evde kalması için daha Fazla ısrar etmemişti.. Prigmos - karanlıklar arasında kayboldu. Güneş doğuyordu. Sabah olmuştu. Gecenin — karanlık — aguşunda saklanamıyan bazı Fenalıklar gil güneşin ziyası, benüz kanları pıhtılaşmamış yeni bir cinayetin izlerini meydana çıkarmıştı. Herkesten evel, denize çıkmak üzere sokaklara dökülen kalaba- lık bir kayıkçı kafilesi, İvansaray sabilinde, yerdeki kan lekelerini tetkik ediyorlardı.! Yolculardan biri, yoldaki kır- mizı lekeleri takip ederek, her- kesten evel ilerilemişti. “Uzaktan acı bir ses yükseldi : — Buraya koşunuz ... buraya ! yerde bir adam yatıyor Halk sahile koşuştu. Kanlar içinde bir delikanlı, yerde yatıyordu . Vurulan adamı herkes tanımıştı. Yüzlerce agız birden açıldı: — Şair Priamos... Bestekâr Priamos ... Evlerden çıktılar.. Kliselerden çıktılar. Saraylardan çıktılar... Bütün sokaklar , PRİAMOS u ve onun şiirlerini sevenlerle do muştu. Halk arasından, galri Muayene eden kayıkcılardan — birinin çıkarak. bağırdı: — Priamos yaşıyor... Priamos ölmen Zevk ve eğlence düşkünü halk, bu sefahat körükcüsünün yaşa- dığım öğrenince hep bir ağızdan bağırmağa başladı: — Yaşasın — Priamosl — Bugün onun sihhati şerefine - akşama kadar şarap içecegiz ve işlerimi- ze gitmiyeceğiz. Kahrolsun şairi vuranlar... Kahrolsun! Kahrolsunl! Kahrolsunl!! (Priamos) u hastaneye - götür düler, Fakat, balk susmıyor, sokalarda kalabalıktan geçilmiyordu. Kayaumann 'en müşkilpesent iklül caddesinde 509 tünel Antresi mağazadandır. Cuma FOTO S. Süreyya Artistik fotoğrafhane itleri memnun edecek derecede resim çekilir. Beyoğlu FIRSATI KAÇIRMA YINIZ Son derece kelepir bir atölye Beyoğlu caddei kebirin en işlek ve mutena bir mahallinde kâin fotoğrafçılığa ait yirmi senelik atölye (maa alâtue devat ve tec- hizat) sahibinin Avrupaya gitmesi dolayısıyle satılıktır. - Talip olanların Beyoğlunda Fetospora müracaat etmeleri 'ilân olunur. Bizansın son günlerini idrak eden şairlerin, — musikişmasların biç birisi onun kadar sevilmemiş, onun kadar müdafaa edilmemişti. Kral (Kostantin) in sarayı civa- rında yaşayan şair ve musikişınas- lar, cemiyet hayatında çok lâubali olduklarından, karilarım fazla kıs- kanan erkekler, şairlerden hoşlan- mazlar, hattâ tenha yerlerde on- ları tahkir ederlerdi. Halbuki, Priamos balk şairiydi. Halkın enin ve iztiraplarım da terenmüm etmeyi ynutmıyan Pri- /amos, ayni zamanda da rayda doğmuş, Haliç sahilinde büyümüştü. Genç ve coşkun şair, sefih Bi- zanstan ziyade, mütcassıp Halicin çocuğuydu! Haliç ehalisi Priamosu bunun için seviyorlar, kendi çocukları olduğu için müdafaa ediyorlardı. Priamos... O, bütün —günahlarile - sevilen bir insan, bütün çılgınlıklarile se- vilen bir şairdi. İvansaraylılar, harimine ondan başka günahkâr bir imsan sokmu- yorlar, kızlarının ve karılarının ondan başka bir şairin kolları arasında dans etmelerine tahammül ede- miyorlardı. Akşama doğru, kafalar biraz daha fazla dümanlanmış, yaralı şairin güzel ve hazin şarkılarını terennüm eden delikanlıların göz- leri biraz daha fazla kararmıştı. Sokaklar kalabalıktan geçilmi- yordu. Hadiseyi krala haber ver- mişlerdi. Ayasofya muhitinde - caali bir beyecan ve teessür vardı. Priamosun rakipleri onun ölü- münü bekliyorlardı. Yalnız ( Kostantin)in teessürü kalbi Kral daha bir akşam evvel onun | yeni bestelenmiş şarkısını kendi ağzından dinlemiş ve memnun olmuştu. İhtilal mahiyetini almağa başla- yan hadisenin önüne geçmek ve sokaklarda toplanan balla dağıt- mak için saray muhafızlarından bir bölük suvari askeri İvansaray sahilini kuşatmıştı. Bu esnada (Klio) nun evinde, perdenin arkasına gizlenmiş bir zabit etrafı terassut ediyordu. Klio pencereden başını çıkardı; (Mabadi var) yakıynında. Telefon: Beyoğlu 3495 sünleri yan sokağındaki kapudandır. Sönen meslek Tenekeciden nalbanttan berberden diş tabibi olur mu? aldık, şayan dikkat bulduk, aynem neşrediyoruz : Son günlerde sönen bir meslek var: Dişçilik. Mememleketin he- yeti yümiyesi namına ve bu mesleğin bir müntesibi sıfatile süküt etmeğe vicdanım razı ob | madı. | Diplomasız dişçilerin imtihanı meselesinden - bahsetmek - istiyo- yum. Bunlardan mühim bir kıs- amnın geçen sene yapılan aleni imtihanda diş ameliyatına dair hiç bir şey bilmediklerini hepimiz gördük. Hattâ pek çoğunun bir diş tabibinin kabinesinde hergün timal edeceği âlet ve - ilâçların isimlerini bile tamdığı yoktu. | Buna rağmen bilâ istisna bepsine imtihanda muvaffak olmuş naza- | “rile bakılarak diplomalı diş ta- | k meslek sahasına saade edildi. Yani bilenlerle bil- meyenleri tefrik etmeksizin yapı- lan bir imtihan neticesinde hepsine| icrayı san'at etmek üzre vesika verildi. Bittabı böyle bir imtihana dünyanın hiç bir memeleketinde cevaz verilmez. Bir defa dişçilik iddiasında bulunan bu adamların ekserisinin her şeyden evvel imti- hana kabul şeraiti kanuniyesi bi- hakkın haiz olup olmadıkları müh- |tacı tahkik bir keyfiyettir. Ma- demki tababet kanununun maddei | mahsusası mucibince yalnız kabi 'nede on sene çalışan dişçiler imti- hana sevk olunmak hakkını haiz- dirler. O halde imtihana girenleriz içlerinde on sekiz, yirmi yaşlarında| görünen çocukların kabinelerinde 'on sene çalıştığına dair ellerinde olan vesikalar da muhtacı tah- kiktir. Mesmuatıma göre geçen | sefer imtihana girenlerin içinde tenekeci, nalbant, berber olan- lar da varmış. Dişçilik tenekeciliğe, nalbant- lığa benzemez ki, dün tenekeci, nalbant olan bugün dişçi olsun. Hakkile dişçi olabilmek için teş- rih, fizyoloji, bakteriyoloji ve saire bilmek lâzımdır. Halbuki | bu dişçilerin içlerinde bu fenlerin isimlerini bile ömürlerinde hiç işitmeyenler az değildir. Bu ders- lerden sarfınazar çoğu bir diş hakkında en sathi malümatı haiz değillerdir. İşte serapa ciddiyet- sizlik içinde olup biten bu mese- lede zarar doğrudan doğruya balkn sıhhatınadır. Bunu herkes- ten ziyade takdir edecek mevki ve salâhiyette bulunan hey'eti imtihaniye hiç bir tesir altında kalmaksızın , ancak ve ancak memleketin sıhhati umumiyesi na- mına azami mesle tesanüdü göstermeli Şu tarzı harekette ken nazarında daha büyük irama yühseltmeye kâfi idi, Fakat csefle kaydetmek zımdırki halkın sıhhatinin zararı- 'na olarak en büyük hatâ işlemiştir. PFÂFE DİKİŞ MAKİNALARI Her nevi Pfaff dikiş makina- lari, Meşhür. yi n yeni vürut eden ma- Mendil imatine mah- sus husust makinaları. Eibise, Mmanto, Çamaşır ve deri işlerine mahsus düyme makinaları, Taksitle de muamele yapılır. İstanbulda Çarşıkapıda Divan- yolu caddesinde Gutmanın sergimizi ziyaret ediniz. Parisi heyecana veren vaka İntikam şövalyelerinin aslı meger ne imiş!.. Yazacağı kitaba reklam yapmak için mezara giren sahte bir markinin akibeti Paris civarında Venöz — isminde bir sayfiye var- dır. Geçenlerde bu sayfiyede otu- zan bazı kâmse- ( Aere şöyle birer mektup gönderil- mıştır : Efendim ... Sizi mütbiş bir çinayetten haber- dar edeceğim. Fransada Tenis şövalyesi isminde bir tarikat var- dır. Bü tarikat adliye tarafından hiç tecziye edil memiş, yakut zumu kadar şid- detle cezalandı. rılmamış mücrim- leri tezciye mak- sadı ile teşekkül etmiştir. İşte bu cemiyet Paskal namu diğer Mar- ki dö Şampaberi Vernöz civarında diri diri top- | rağa gömmüştür. Gidin kendi- sini topraktan çıkarın.. Ben de Tenis şövalyeleri tarikatına men- subum, İâkin vicdan azabına ta- bammül edemedim ve hakikatı size bildirdim...., Bu mektaubu alanlar hemen ta- rif edilen yere gitmişler ve yeni bir mezar görerek kazmağa baş- lamışlardır. Hakikaten biraz sonra toprağın içinde bir tabut, tabutta da Paskalın - yatmakta — olduğu görülmüştür. Lâkin paskal toprak açılınca- ya kadar yaşayamamış, ölü bur kunmuştur. Mezarda yukarı kadar uzanan bir hava borusu görülmüştür. İlk yapılan takikkat neticesinde Te- nis şövalyelerinin Paskalı yavaş yavaşkendisine eziyet edede öl- dürmek için böyle bir boru koy- dükları anlaşılmıştır. Paskal namı diğer Marki dö Şanpober dehşetli hir dolandırı- cıdır. Bundan bir kaç sene evel Dovilde Marki &ö Şampober ma- mile mükellef bir köşk kiralamış ve zevcesine isim günü munase- betile bediye edilm üzere Pa- risteki vr mücevhercileri en kıymettar mücevherleri ile birlikte villasına çağırmışır. Paskal mücev- hercileri bir odaya alarak hususi borularla bu odaya kloroform vermek, bu suretle kendilerini bayıltmak emelinde idi. Lükin mücevherciler her me- dense şübhe ederek polise müra- caat ettiklerinden polis villada taharriyat yapmış ve gizli tertibatı bularak Paskalı tevkif ettirmişti. Paskal bir kaç sene hapse mab- küm edilmiş hapisaneden çıktık- tan sonra Tenis şövalyeleri bu cezayı az görmüşler ve daha bir çok sabıkası olan Paskalı işkence ile öldürmek istemişler. Tahkikatın bu neticesi büyük bir dehşet vermiştir. Çünki vakadan bir az evel Sen nehrinin kollarının " birinde bir halka | ceset, şömendöferde bir sepet sandık içinde parçalanmış - bir Verney mezarlığı, aşağı tabutta Ölü bulur adam bulunmuştu. - Bu inde faili ele geçmemişken bir içüncü cinayet vuku bulması ve gü tarikatın mevcudiyetinin anlaşılması her kesi heyecana dü- şürmüştür. Lâkin çok geçmeden meselenin aslı meydana çıkmıştır, Meğer ortada cinayet ve gizli tarikat diye bir şey yokmuş. Paskal denilen adam - serse- rilik — hatıratım - yazmış. — Bün: ların üzerine herkesin alâkasını çevirmek için bir kurnazlık dü- şünmüş .. Bir mezar - kazmı; buraya — bir boru uzatmış Paskal bu boru vasıtasile #efes alacağını ve kurtarıldıktan sonra da bir kabraman gibi yaşayaca- ğenı ümit etmiş. İptida odasında tabutun içine girerek beş saat kalmış ve kemmel sürette nefes almış. Bü- Bun üzerine iki arkadaş birlikte mezarlığa giderek bir mezar kaz- mışlar. Paskal tabutla - beraber bunun içine girmiş, yanıma bir iki paket de çokolata almış. Arkadaşı Paskalın akibetini me- rak ettiği için bir müddet meza- vın başında - beklemiş.. - Paskal arkadaşımın nafile yere beldeme- mesi için içeriden bağırmış : — Ne duruyorsun be... Haydi gitsen e.. Ben burada mükemmel rahatım, hava alıyorum.... Yalaız iki gün sonra mektupları postaya vermeği unutma! Arkadaşı, Paskalın bu sözü üzerin çekilip gilmiş ve evelce konuştukları vecbile Tenis şöval- yelerine istinaden mektupları yaz- mıştir. Lâkin yaptıkları besaplar boşa çıkmış, mezardaki — borudan ge- lcn hava kifayet etmemiş ve Pas- kal ölmüştür. Paskalın arkadaşı / Büleny is- mindeki genç zabıtaca yakalan- mıştir. İZZET KÂMİL Yeni ve eski bolsoğuktuğu, enir Gildiyo ve iengi tedavi eder, Balıço kapı şekerci Hacı Be /2 dan G US t apartımanda 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: