31 Ocak 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

31 Ocak 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i / ; A v ğ SAa 31 Kânunusani 1 Tarihi roman tetrikamız: 109 BİZANSIN SON GÜNLERİ İKİNCİ KISIM Istanbulu nasıl fethettik? Yazan: iskender Fahreddin koşu sahasında dört süvari göründü. Bunlar- dan biri, idam mahkümu Şâir (Priamos)tu. Bütün Bizanslılar muhasarayı unuftarak ipodroma toplanmışlardı. «.Ben cesur insanlardan hoşlanırım. Eğer atımın bir hatve ile- risine geçebilirsen, se: Sultan Mehmedin el altından aldığı haberlere göre, şair Priamos ipodromda tertip edilen büyük bir at koşusuma iştirak etmişti. Saray erkânından Agripas ek- seriya bu gibi koşularda bicrini gelen meşhur suvarilerden O gün yarış başlamadan evel, Agripas ipodromda şu sözleri söylemişti. — Yarışta beni geçecek biç kimse yoktur. Koşuda benden başkası birinci gelirse, onu, idam mahkümu da olsa affettirir. ve bir daha ipodroma ayak basmam! Ağripasın rakıpleri kendisinden sordular: — Asaletmaap! Siz, sözünde duran bir kabramansınız... Haki- katen bütün rakıplerinizi bugün koşu. sahasında — görmek- isler Ağripas bütün zabitler ve sa- raylılar huzurunda söz verdi: pahasına da olsa mahkü- — Hayatım beni geçecek - bir öli munun affına çalışacağım. Bir kaç genç zabit, yaldızlı göşkünden: — Yaşasın asaletmaap.. Diye haykırdılar. Bütün — Bizanslılar dolmuşlardı. Şehir der karadan muhasara edildiği halde bile, koşu gününü kaçırmıyan ve ipodroma gitmeyi, memleketi müdafaa etmek kadar lüzumlu bir iş addeden Bizanshlar, büyük bir sabırsızlık ve heyecan içinde, koşucuların , sahaya” — çıkmasını bekliyorlardı. İpodromda, saraya karşı isyan etmiş ne kadar adam varsa ispatı vücut etmişti. Saray muhafızları imperatoru ve saray — erkâmını muhtemel taarruz ve tecavüzlerden muhafaza etmek için silâhlanmmş- lar ve sah: tmışlardı. Maarif vekâletinden: idam cezasından kurtaracağım!» Meydana evvelâ üç siyah ve bir beyaz at çıkmıştı. Siyah atlardan birisi Ağripasın —atıydı. Bu atı herkes tanıyordu; © sene yapılan bütün kış koşularında birinci gelmişti. Uzun boynu, uzun ve ince bacakları vardı. Ağripas, kendi atına, o gün bizzat kendisi binmişti. Dördüncü ata gelince, bu da Ağripasın atı gibi, uzun boylu ve uzun bacaklı genç ve beyaz bir hayvandı. Ağripas bu alı yeni görüyorda. Beyaz at.. İpodromdaki seyircilerin ağzında yalnız bu iki kelime dolaşıyordu: Beyaz at < Bu gösterişli hayvan da nerden çıkmıştı? Ağripas — ayağımın topuklarını kendi hayvanının karnına dokunr durdu ve bir hamlede, rüzgâr gibi, beyaz atın yanına koştu. Agripas hayretinden küçük di yutacaktı Beyaz atın süvarisini tanıdı: ve — Priamost! Diye haykırdı. Beyaz alın suvarisi genç ve Beyaz atın süvarisi, Agripasın mümanaatına meydan vermemek — Asaletmaap! - dedi - ayak- Tarınızın altında ölmeğe geldim. Agripas magrurane bir tavırla cevap verdi: — Ben, cesur insanlardan boş- lanan mert bir adamım. Sözümde duriyorum: Atımın bir. hatve ile- risine geçebilirsen seni — idam cezasından kurtaracağım! (Mabadi Balıkesirde inşa edilecek olan Muallim mektebi pazarlık usulile 10 Şubat / 1930 tarihine müsz if pazartesi günü saat (15) de vekâlet inşaat komisyonunda icra edilecektir. Talip olanların pilân ve şartna- mei fenniyeleri ile münakasa şartnamelerini almak üzere ehliyeti fenniyelerini müş'ir müsaddak vesikalarile beraber her gün vekâlet inşaat dairesine müracaatları ilân olunur. Hurda Demir Tüccarlarına : Satılık Vapur Seyrisefain levazım müdürlüğünden : İdareye ait olup Haliçta Fabrika önünde demirli bulunan Akdeniz vapuru hali hazıriyle bulundı mahalde satılacaktır. Vapuru görmek için her gün Fabrika müdüriyetine müracaat edilebilir. Talip olanlar düriyetinde bulunan şartnamesini gördükten sonra */, 10 le beraber teklif mektuplarını şubatın 27 inci günü akşamına İmiş bulunmaları lâzımdır 150,000 kilo birinci Esfa- han tönbekisi mübayaası: Tütün inhisarı umum müdürlüğünden: İdare alınacak olan kapalı zarfla mübayaa edilecekti 150,000 kilo birinci Esfahan plerin her gün gelip şartnameyi görmeleri ve 15/2/930 Cumartesi günü saat 10,30a kadar zarflarını Tiakteda melbayııt ko vi etmele | nilecek derecede müşkil ihtilâflar Londra konferansı göün olduğu balde henüz esaslı müzakerata girişilmemiştir. Cihanın en büyük Beş devletinin siyasi mukadderatımı idare etmekte olanı heyeti — murahhasalarm — reisleri ikişer üçer bir araya gelerek bususi mükâlemede bulumuyorlar, ve aleni müzakerata bir türlü cesaret edemiyorlar. Çünkü bu devletlerden çağır 'nun arasında gayet hayati mese- lelerde derin ve telii muhal de- vardır. Bu ihtilâfları'hal için zemin hazırlamaksızın umumi içtimalar akdedildiği takdirde kanferansın toplanmasile dağılması bir olma- sından korkuyorlar. Şimdiye kadar baş murahhaslar tarafından muhtelif nutuklar irat olundu. Fakat bu nutuklar mu- fassal olmasına rağmen devletlerin hakiki fikir ve gayeler hakkında muayyen ve sarih bir şey ifade etmiyor. Çünkü bunlar sarih ve kati bir taahhütte bulunarak da- ha evvelden müzakeratı çıkmaza sokmak istemiyorlar. Bunun için nutuklar umumi ve alelâde temenniyattan ileri git- memiştir: Müzakereye nasıl baş- lanacağı bile henüz bilinmiyor. Son malümata nazaran müzake- rat programının başına saffı harp zırhlıları konulmuştur. Eğer haki- katen müzakerat bununla başlıya- cak olursa konferansın ciddi mü- zakerata girişmek istemedi ve bilâkis vakıt kazanmak gayesi takip olunduğuna hükmolunabilir. Çünkü zırhlı meselesi ihtilâfk bir meseler Zarhlıların nisbetleri ve tecdit 'edileceği tarihler 1922 senesinde Vaşington konferansın- da kat'i surette kararlaştırılmıştı. Bu defaki konferansta bunların tecdidi tarihinin bir müddet, daha temdidi ve yenilerinin hacim ve toplarının - küçültülmesi - mevzau bahsedecektir. Zırhlılarm külliyen ilgasını telkin eden fikirler de yok değilsede bunun - şimdilik kabulüne ihtimal yoktur. İşte bu zararsız mevzu hakkında konferansta — müzakerat ceryan ederken — kruvazör, tahtelbahır, kuvvei bahriyelerini beti ve Akdeniz müvazenesi gibi pürüzlü meseleler hakkında itilâf zemini - hazırlamak için hu- susi müzakerat devam edecektir. Avrupada yeni birhava İkinci Lâhey konferansının son kararları Merkezi Avrupada yeni bir hava ve vaziyet ihdas etmiş oluyar. İlk defa Garp devletleri Macaristana karşı iltizamkârane hareket etmişler ve bunu makab- lini kısmen terviç etmişlerdir. Macaristandan — küçi itilaf devletlerinin istediği tamirat hayli tadil edildikten başka hariçte kalan macarların hukukun tasar- rufiyesi bir kat daha temin olunmuştur. Avusturyanın tamiratı büsbütün ilga edilmiştir, Bu muvaffakiyetlerden dolayı Avusturya baş vekili M. Sober ve Macarıstan reisi nuzzarı Betlen memleketlerine döndö vakıt birer milli kahrımamı olarak karşılanmışlardır. Merkezi Avrupa devletleri ara- ilk defa gerğinlik zail . Yeni kanun buradaki Daritlalin Musiki heyeti salonunda Ramazan JECEİETİ fevkalâde müsamereler çivi gibi gözlerime sapladı ..Uzamış sakalını parmakları ile karıştırdık- fan sonra: — Sana hayatımın en büyük öyliye Bahsettiğim kadın şimdi değil, İstanbulda... Benim. Bu kadını' çok üzecektir. Halbuki biz şimdi mektuplaşıyoruz.. Ben ölüp de gönderdiğim mektupların arkası kesilince kadın meseleyi anlayacak... Durdu, bir az nefes aldı, de- vam etti: — Ben sevdiğim — kadının ölü- mümü hissetmesi için bir çare buldum: Ben öldükten sonra da o kadına yazdığım mektupların devam etmesi... Senin yazın be- nim yazıma benzer.. Şu adresi al.. Bu onun adresidir. Beh öldük- ten sonra sen bu kadına benim | tarafımdan yaz, Z Nasıl olur meseleyi anlamaz mi' — Ben şimdiye kadar ona daima eski harflerle mektup yaz- dım.. Sen yeni harflerle yazarsan farketmez.. Söyle.. Ricamı kabul ediyorsun değil mi? Hasta,ta dört yaşından beri arkadaşımdı, — ricasını reddede- medim... . Yazıdan Sait öleli tamam yedi ay oldu. Şimdi her hafta muntazaman Senihaya Saidin ağzından mek- şeniha Saidim İs- azıyorum. GALİMEM Gakçi Mektuplarımın hiç cevapsız kab diği yok.. Senihayı sanki benim karımmış gibi biliyorum... Renklerden kır- mızı seviyor, kokulardan yasemini beğeniyor, gezip tozma ile başı pek haş değil.. Ara sıra, iki üç ayda bir baloya gidiyor.. Musikiye fena halde düşkün... Verdi'ye bayılıyor.. Midesini pek ilmal ediyor.. 'Amma kaymaklı tatlılar hoşuma gidiyor.. Bakın onun arzularını düşün velerini, fikirlerini en ince tefer- rüatma kadar, yediği yemeklere kadar biliyorum.. Bilhassa - fikirleri, düşünüşleri, arzuları itibarile bulunmaz — bir kadın... Ne ince, ne mükemmel düşü- nüşleri var... Hani — aramızda bir ölü arkadaşın hayali olmasa derhal İstanbula gidip bu kadını bulacağım, onu sevdiğimi söyle- yeceğim ve razı olursa hemen evleneceğim... Ah hiç değilse kafası bir az Semihaya benzeyen bir kadın bulsam.. bütün mektuplar kuçum!, diye bitiyor. Ah ben onun kuçukuçusu olsam... a Beş aydır İstanbuldayım.. Ga- liba evleniyorum. Sevim isminde bir genç kazla tanışmıştım.. Kafa- mm içinde feci bir düşünce var: Saide verdiğim sözü ihmal ettim, beş aydır İstanbulda altfuğum için Senihaya mektup yazamadım. Bittabi elindeki adresle Semihaye gidemezdim... Evlenmeğe niyet ettiğim Sevim hanım, fikirleri, düşünüşlçri, arzu: ları cihetinden Semihaya çok ben- ziyor... Sevimle konuşurken âdeta Senihanın mektuplarını okuyorum zannediyorum... İki güne kadar Sevimle nişan- lTanıyoruz... Bu gün Sevimle otu- ruyorduk.. Müstakbel nişanlımda mühim bir şey söyliyecek insan- ların tereddüdü var... Nihayet gözlerini açtı: — Sana mübim bir şey söylü- yeceğim... dedi. Benim bir ar- kadaşım vardı.. Genç bir kadı Öleli epice oluyor... Bu kız bi seviyordu.... Arkadaşım, sevgilisi, öldüğünü duyup ta üzülmesin diye ölümünden sonra benim ona kendi ağrından mektup yazmamı rica etti. Ben e reddedemedim. İşte genç kızlık hayatımda yeğane günakım!.. Senihanın sevdiği erke- ğin bana yazdığı mektuplar da buradadır. Diyerek önüme Sait imzal bir deste mektup koydu.. Bunlar benin Senihanım adresini göndere diğim mektuplardı. Yani anladınız ya biz müstak- bel nişanlımla iki ölü namma mektuplaşmıştık.. Sevim yasemin kokulu, kırmızı mendilile gözlerini sildi.. Benim düşünceli halimi görünce kolumu - sıktı, kulağıma fısıldadı:. — Danldın mı benim kuçukue çum? (Hiküyeci) ialz d, T Maliye vekâletinden: 1— Kâğrt özerine yazıldıktan ve tamponla kurudulduktan sonra azami dört saatte koyu ve parlak siyah bir renk alacak: 2 — Ele ve kâğıda yapışmıyacak ve parmak sürüldüğü zaman bozulup silir miyecek. 3 — Yazılırken ve yanıl- dıktan — sönra — kâğıt — üzerinde yayılmıyacak. 4 — Yazıldıktan zayi etmiyecek ve ilâmihaye ayni renğini daimi surette muhafaza edecek. 5 — Hokkalarda teressil- bat birakmıyacak ve bozulup pıktılaşmıyacaktır. 6 — Kalem uç- larını pasladıp çürütmiyecektir. Evsafı balade zikr olunan yazı mürekkepleri hakkında teklifatta bulunmak- isteyenlerin memleket dahilinde imalâthaneleri bulunduk- larına dair belediyeden musaddak vesika ve teklifnamelerile birlikte iki yüz ellişer gramhık mühürlü dört şişe mürekkep nümunelerinin 1/2/930 tarihinde levazım müdür- yetine tevdi eylemeleri. e e Üsküdar askerlik şubesimden: Şubat 1930 senesi ihtiyat zabitan yoklama- İarıne başlanacağından şubemizde mukayyet ihtiyat zabitan, memu- mensubiyninin — şubatım son gününe ka- riya ve birinci gününden dar şubeye müracatları ilân olunur. Istanbul Posta ve Telgraf baş müdürlüğünden: 28/1/930 - tarihinden - itil ren gerek hariçten gelecek ve gerek dahilden imâl olunacak telsiz telefon makine ve alâtı sairenin damga muamelâtı abuna ruhsatnameleri doğrudan doğruya idaremizce ifa olunacaktır. Gerek ticarethaneler gerek yeniden abone olacaklar ile şirkete evelki muamelât ve aboneleri dolayısiyle borçlu olan tüccaran ve halkın muamele ve hisaplarını yaptırmak üzere İstanbul / telgraf merkezine müracaatları ve badema yeni ve eski hisaplar için İstanbul telsiz telefon şirketine hiç bir suretle tediyatta bulunmamaları ehem- mivetle ilân olunur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: