1 Nisan 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

1 Nisan 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Nisan 1930 İlkbahar geldi diyorlar. İlkbaharda rahat uyku uyuyamadığın için şaşma... Damda kediler mırnavlar, yatakta pireler sekerken elbette uyuyamazsın. Martın haftasında fanileni çıkar, açık renk İnce elbiseni giy, yazlık kıyafetine gir... Fakat sokağa çıkacaksan şemsiyeni al Hantmefendilerin tuvaletlerini beğenip hayran olma; parasını kim verdi ? deye düşün ve onlara acı. Geceleri neşeli kahkahalar, öpüşmeler duyarsan sevişiyorlar zannetme . Yataklarında rahat rahat yatanları muazzep etmek için yapılan şeylerdir onlar ! NOkta virgül Dostum Şair Salih Zeki , zamanlar memurdu... Şair usulü ile yazı yazmağa alışan dos- tum, yazdığı müzekkere ve tez- kerelerde noktaya , virgüle, nok- talı virgüle hiç dikkat etmezdi. Bir gün müdurü: Salih bey, dedi - kendisine Zeki deyenler de vardır - lütfen noktaları , virgül- deri , noktalı — virgülleri — yerli yerine koyur Ertesi günü koca bir elinde müzekkere , öbür elinde noktalar, virgüller, noktalı virgül- lerle dolu bir kâat, müdürün karşısına çıktı. - Müdür hayretle sordu: — Bu nedir? — Müzekkere efendim. — Ya öteki? — Noktalarla vi dim, siz alıp müzekkerei diğiniz yerine koyunuz.:. Tenkit Galatasaray - Fener ğini tenkit eden Ali Na Galatasaraylılar için: “initi lerini kaybetmişlerdi diyor. Bunu okuyan bir arkadaş: — Onu asıl münekkit kaybet- miş dedi.. İnitiative dir. Dostlar! Bohuraçı efendi, ve perakendeci — idi. günlerde işleri bozuldu; ahhütlerini ifa edememeğe, bonolarını verememeğe başladı. İflâsını ilân etti ve alacaklı- toptancı Son | ta- darına Bbir tamim gönderip yüzde kırk teklif etti. Can ciğer dostu Salamon Bohuraçinin tamimini alınca | hemen — bir mektup — yazdı. Mektubunda “Kadim dostluk- larına binaen.... borcu olan 500 liranın tekmilini verme- sini rica ediyordu. Bu mek- tuptan evel Bohuraçi de can ciğer dostu Salamona bir mektap yazmıştı. Mektubunda: *Kadim dostluklarına binaen. borcunun ancak yüzde yirmi- sini vereceğini söylüyordu. Mektupları ayni zamanda aldılar ve ayni zamanda homurdandılar: *Hınzır kaşkarikocul.. Beni zor kafese koyarsın!. efen- iste- Ağa düşenin ağına düşmel — Ahk etekler etekler!, — Ne 0? — Daha ne uzadı... — Sana ne? Bana ne? — Bana ne olurmu? Göz- lerimiz - şevk- ten — mahrum oldu. İnce ipek çoraplara bü- ) rünmüş bacak- ları, o cins cins çeşit çeşit, in- ce, kalın, pa- zılı pazısız, baldırlı - bal: dırsız, kivrak, şuh bacakları Bgöremeyece Şim.. Arkadaşım anıp yakılı- gorda. Âcrdım haline: — Yahu, de- dim, bu kadar Müteessir olma. Etekler uzadı amma yalnız arkadan uza- arka larından ne hayır gör- düm ki.. Yüzlerinden de hayır gör- meyeceğim için evlenmiyorum. Allahım! Sana benim evlenmemi nasip etme.. Allahım! Eğer evlenirsem, ka- rıma bana ihanet etmek nasip olmasın... Allahım! Karımın iheneti nasip olacaksa ben duymayayım... Allahım! Şayet duyacak olursam vız gelsin... Aminl Şampanya Her kes emrinde işte, Bir şişe daha iste: Getirilsin üstüste Ayağına şampanya! * Kapıldın bir sevince, Konuştun ince ince, Ferahladın değince Dudağına, şampanya! * Kalbinden attin derdi, Ruhuna neşe serdi, Ne tatlı bir renk verdi Yanağına şampanyal * Bakışların ne derin, Uçmuş bütün kederin, Seni attı gençlerin Kucağına şampanya!. Necdet Rüştü Hak Yüz birinci kavgadan hanımefendi kocasına haykırdı. — Görüyorsun ya, bep ben baklı çıkıyorum! Şeyhin — kerameti menkulmuş. kendinden olacak birader;| Kadın nedir? Meslektaşım Fa. ya cevaj Derebeyi köyü haraca kesmeğe niyet etmiş. Meydana bir keçi bağlanış. Müslümanları çağırıp sormuş: — Bu nedir? — Keçi, —Siz koca küheylana keçi di yorsunuz ha?.. Verin onar akçe.. Ertesi gün rumlara haber gön- dermiş, onlara da geçiyi göstermiş: | — Bu nedir? — Küheylan efendim... — Vay, siz keçiye küheylan diyorsunuz ba?.. Verin onar akçe.. Sıra yahudilere gelmiş. Onlar ge cevabı. vermişler idir ne de kü- heylan, bu bir allâhın belâsıdır, kaç para vereceksek söyleyin de verelim! İspat Azizim Salih Zeki kızmasın deye kendi. hakkındaki - fıkranın yazılmasına razı oldum. Kör olası mizahçılık, mazmun bulduk mu, dayanamayır. Liman - şirketi nüktedan müdürü — Sana Muhsin ne dedi dava ettin?.. — Tufeyli, türedi dedi. — İsmini yazdı mı? Kadına tasallut edilir mi ? Bir kadın meclisinde idi. Sör dönüp dolaşıp erkeklere, sonra aşka ve ondan sonra da her nasılsa tasalluta intikal etti. Bazı hanımlar: * Böyle şey olmaz dediler. Tasallut ta ne demek... Gönül rızası olmadıkça boş sözdür... Diğer bir kısım hanımlar bu fikri tekzip ettiler. İçeriye genç bir kıza benzeyen yaşlı bir hanım girdi. sordular : “ Bir erkek size tasallut edip zorla... , hanım gülüm- sedi. * Adamına göre, dedi, eğer hoşlanırsam... Ona Hakem Karısı kocasına: — Mademki bu işte anlaşama- dık, hakeme havale edelim, dedi. Sonra ilâve etti: — Hakem ben olayım! Ubur Ubur , sofranın başı- 'a geçmiş söyleniyordu — İnsan — yedikçe- iştahı açılır derler, lâf işte; dokuz kap yemek yedim, iştahım açılacağı yerde kapandı. Öldürdün! Nerde deye sormayın, İstan- buldan pek uzakta değil, civar vardır, | otel.. Bu otelin asriliğini, odala- | rındaki tablolardan anlarsı- nız. Her odaya -taş baskısı- sekiz on renkli resimler asıl- (| omuştir. Bu resimler - üstat ressamların şaheserleridir. Benim tesadüfen yattığım odada bir resim vardı. Tab- | | Yonun ismi de *Öldürdün!,dü. Bir mahkemeyi gösteriyordu. *Öldürdün, - sözünün altına | isafirlerden biri şu cömleyi ive elmişti: “Tabil öldür. düm, © pis, mendebur hay- $ meşhür ve asri bir |

Bu sayıdan diğer sayfalar: