1 Nisan 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

1 Nisan 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika numarası: 21 " — Mütareke senelerinde ELE GEÇMİYEN HIRSIZ ÇETESİ Birdenbire yıldırımla vurulmuşa dön- Yazan: İskender Fahreddin düm. Apartıman kapıcısı: “Beyfendi, dedi, apartımanı soymuşlar... Fakat, merak etmeyiniz! Hırsızlardan biri yakalandı. )) — Misbah beyl Büfeye gide- Tim... Diye söylendi. Bu iki kelime, dudaklarının arasından iki kurşun tanesi gibi, kulağımdan kalbimin içine kadar saplanmıştı. Yavaşça yürüdük. Büfenin diğer tarafına geçtik. Bedia, can sıkıcı bir — tavırla İşaret etti: — Bir tane ver! Derhal kadehi doldurdum ve uzattım: — Allah aşkına, ae oldun? Çabuk söyle... Bedia, dublö kadehi bir yudum- da yuvarladı.| — Merak edecek bir şey yok! >dedi - yalnız, bu gece gine, O uğursuz rakamla karşılaştım! — On üç rakamınla m? — Evet... Bu eglenti. burunu- muzdan gelmezse ne âlâl — Anlat bakayım, ne oldu? Dedim. Bedia gözlerini açarak anlattı: — Ne olacak?t) Seninki bu apar- fımana taşınalı On üç ay olmuş. Yakında izdivaçlarının on üçüncü senei devriyelerini tesit edecek- lermiş... Hem de gelecek ayın Önüçünde.. Ne meşum tesadüf yyarabbi! Üç tane 13 bir araya geldi. Bedia rakıyı bıraktı... Masa üs- tüönde duran bira şişelerinden birini önüme sürerek: — Bir bira doldur... Dedi. Yüzüne baktım: — Acele etme..! mideni bozar- Rakının üstüne bira içilmez! — Doldur diyorum sana! Diye mırıldandı. Doldurdum... Üstüste iki bardak birden — yuvarladı. — Gözlerinden kıvılcımlar saçılıyor, bu uğursuz tesadüfe lânetler yağdırıyordu. Bedia'nın böyle tuhaf kanaatleri 'vardı. Her hanği bir kimseyle görüşürken, ayni saatte üç tanı 13 e tesadüf ettik mi, o iş, o yer 'veya © adam onun için meşum addedilirdi. O daima bu kanaatle yaşadığı için, her yerde, böyle aksi tesadüflerle karşılaşırdı. Çok defa denemişti: birisile görüşürken, Jâfarasında üç defa onüç geçerse, mutlaka o adamla aramızda gürültü veya tatsızlık çıkardı akşam da Londra birahanesinde bi ânde, üç tane onüç ile karşılaşmıştık ... — Ben — farkında değildim; garson hesap pusula- sında bir dalavire çevirmek iste- miş.. Sonra meydana çıktı.. Canım sıkıldı, garsona bir tokat vurdum.. Patron geldi ve müşterilerden bir gçoğu, korkudan masalarını terk- ederek sıvıştılar. Mesele, az kaldı, polise aksediyordu.Bin müşkilâtla meseleyi hallederek birahaneden gıktık. Bedia, o vakit bana: Gördün mü, Kadri bey! demişti, ikimiz ondç bardak bira tik.. Bir tütün aldırdın; garson onüç kuruş geri getirdi. “ Yarın Kadı- köyüne saat kaçta gideceğiz?,, dedim: * On üçtet, dedin. İşte Üç tane 13 ün bir araya gelmesi, böyle çirkin Bir hadiseye sebe- biyet verdi... Sen halâ benimle alay et durl © gece, taharri başmemurunun yartımanında eğlenirken, henüz tarihi hafızamdan silinmemiş olan bu hadiseyi hatırladım. — Bedial - dedim - keşke, bu meşam - hatıradan şimdi. bana bahsetmeseydin! — Fena m? Daha müteyakkız ve tedbirli davranınız... — Acaba, aşağıdakiler faaliyet- lerine nihayet verdiler mi, dersin? — Yarım saat oldu mu? — Zamnederim.. — O halde işlerini - bitirmiş olacaklardır! * Tam böyle, Bedia ile içki ma- başbaşa kalıp - görüştü- bir dakikada, apartımanın merdivenlerinden yukarıya doğru, gürültülü bir takım ayak sesleri işittik. Vakanın dehşeti gözümün önüne geldikçe, şimdi bile kalbim çarpıyor. Bulunduğumuz dairenin kapısı şiddetle çalındı. - Hizmetçilerden biri — kapıyı açtı. Apartımanın kapıcısı telâşla: — Doktor beye haber verinin dairesini soymuşlar! Dedi. Misafirlerin neşesi kaçmıştı. He- yecan ve teesürle birbirlerinin yüzlerine bakıştılar. Doktor ve karısı, yıldırım isabet etmiş —insanlar — gibi, — kapıya koştular. Celâl beyin kapıcısı bağırdı: — Sen aşağıda değil miydi hayvan herif? yoksa, böyle gecede de uyuyor musun? Kapıcı, korkusundan, ağlıyarak cevap verdi: — Efendim, bakkala gitmiştim. siz — göndermiştiniz. — Mamafib, hırsızlar kaçarken, yolda yakala- mışlar... - polisler Pangaltı mer- kezine götüriyorlardı. Bu haber, bir yıldırım gibi, doktordan ziyade bizi tethiş et- mişti. İçimizden birinin yakalan- ması - maazallah- hepimizin - ya- kalanmasına sebep - olabilirdi! Celâl bey misafirleri - teskin ettikten sonra, doktorla birlikte, soyulan daireye indi. Celâl beyi, davetlilerden iki | zabıta memuru da takip etmişti. Doktorun karısını avutuyorduk. —Merak etmeyiniz, hammefendi! Apartımanda Celâl bey gibi kıy- | metli bir zabıta memuru varken, hiç bir şeyimiz kaybolmaz... Şimdi| neredeyse eşyanızı da, bırsızları da elde ederler! Bediz kulağıma eğildi — Çenen tutulsun, dedi, eşref saatine rastgelir de mahv oluruz! (Mabadi var) 1 T örüa Avrupa dağlarından biri 6 -Çirkin, terbiyesiz, adi 4. 2 — Yolcuların eretle ikamet ettik- leri yer $ - Zamiri şahsi £ - Baki silaları dan biri'z 8 — Bina yıkınlıları 5. 4 — Unvan 8 5 — Yak, ağırlık 8 - Üğatülmaş 2. 6 —N 'a 7 — Tasdik edatı 2 - Şerik &. 8 — Dügün 6 - Ceketln bir kısını 4. 9 - İhtimam 6 - Madeni ip 8. 10 — İtinah 6 11 — At6 - İki takım arasında yapı: dan oyun 3, Yukardan aşa; İ — Cebin 6 ” Çagrak 3, 2 — Beygir 2 - Başına (a) koyarsa: z kuranı kerimin cümleleri olur & . 8 — Nota2- Heykel 5. & — Marangoz - aletlerinden biri 6- Oğütalmüş 2 . n X P Zamiri şahsinin - mefalailey. 6 — Depo 6 - Nota 2. 7 — Gezinti, tenezzüh 3 . 8 — Bir nevi kömür 3 - İtaat 6. 9 — Yazı yazarken kullanılır 6 . 10 — Panik 6 - Ne? 2. 11 — Beyaz 2- Büyümek 4 - Tok değü 2 Hilâl spor kongresi Hilâl Spor kulübünden: 4-3-930 Cuma günü saat 10 da fevkalade kongre aktedileceğinden âzaları- mızin teşrifleri. Heyeti dördüne müsadif önümüzdeki Cuma günü saat 'on dört de senelik kongresini aktedeco. Binden Azayı kiramın yevm ve saati Mmezkürda Darüşşafakayı / teşrifleri Tica olunur. Halkı" dolandıranlar Himayei etfal cemiyetinden: Cemiyetimiz namına bir çocuk hastanesi yapılacağından bahisle iki şahsın “iane dığı haber . Merkezimizin böyle bi ten malümatı olmadığ sahtekârlık bakkında bu için muhterem İstanbul halkının ehem- miyetle nazarı dikkatini celbederiz. tadil ettirecektir. edeceklerdir. İstanbul da Emniyet Sandığı müdürlüğüne tevdi olunmalıdır. gösterecektir. | — Türkiye ziraat bankası mutlak | hakkını muhafaza eder. Sırnaşık Hasan, — viranelikte beyaz evi birkaç gece beyaz evde 'ne zaman yatıldığını, ne zaman kalkıldığını, hangi odaların boş kaldığını öğrenmek; ve, münasip düşünüyor- Bu kadarcık — olsun mangiz bulamazsam işler sulul, Sırnaşık Hasan'ın — gizlendiği viraneliğin — kenarında, — bir de viran evceğiz var: Öylesine viran ki, bir tarafa meyletmiş; ha yıkıldı, ha yıkılacak... Bu evin sahipleri bir kazanın önüne geçmek için, eve, hariçten payanda vurmuşlar. karanlıkta görünce, bu payandalı evin gö gesine sığındı. Tuhaf şeyi Adam, Hasan'a doğru yürümekte de- vam — ediyor. Neden — acaba? Hana... Mesele anlaşıldı. Meğer, adam, payandalı eve geliyormuş: Sırnaşık, köşede gizlendi. Adam da kapıyı vurdu. Kucağında kundaklı la, bir kadın, eşikte — Sen misin, Efendi? — Benim amma, ben olmuşum, ben olmamışım, ne fayda? Elim boş eve döndükten sonra... Parayı bulamadım, gitti. — Belediye çavuşu bugün gene geldi. Diyor ki: “ Üç güne kadar payandayı kaldırıp evi tamir ettir- mezseniz yıkacağız!,, — Vah, vah, vah, vah... Ne çocük- rdi. yapsak bilmem ki... Yapacak bir şey yok... Kadın, kocasile beraber eve girerken: — Ben çareyi bulurum! -dedi.- Sen üzülme... Dinle.. Hasan da dinliyordu. Bu payan- dalı ev, okadar entipüftendi ki, inde — konuşulanlar, — dışından mükemmelen işitiliyordu: Dinle, Efendi... Kusuruma bakma: şimdiye kadar senden birşey sakladım... - Fakat, kara gün için diye sakladım... Cenaze paramdı... Annem geçen sene ölürken vermişti:. Bir çift küpe. Kuyumcuya sordumdu; su içinde yüz lira edermiş... Eh, ne yapalır yarın al küpeyi, götür sat bari, İnşaat münakasası Emniyet sandığı müdürlüğünden: Türkiye Ziraat Bankası Umum müdürlüğü, İstanbulda Cağaloğlunda kâin olup elyevm Emniyet sandığının tahtı işgalinde bulunan binayı Bu işe talip olanlar aşağıda yazılı vesaiki ibraz 1) Talibin mali kabiliyetini gösterir vesikalar. 2) Talip tarafından evvelce yapılmış fenni kabiliyetini gösterecek sair vesaik. Talipler Ankarada Ziraat Bankası levazım ve mebani müdürlüğüne, Müdürlüğüne müracaatla pilân, mukavele ve şartnameyi onar lira mukabilinde alabilirler. Bu iş için ancak 20 nisan 930 tarihine kadar olunur teklif mektupları kapalı zarfla kası umum müdürlüğüne ve İstanbulda Gağaloğlunda Emniyet sandığı olan işlerin bir listesi ve bu baptaki teklifname — kabul Ankarada Türkiye ziraat Ban- İşi deruhte edecek zat ihale bedelinin */, 10 nu nisbetinde teminat surette her hangi bir talibi tercih Devlet Demiryolları ve |(limanları umumi idaresinden: 31/3/930 tarihinde münakasası yapılacak olan Kayseri hattındaki mebani inşaatı münakasasının 14 Nisan 930 Pazartesi günü saat 16,30 a tehir edildiği ilân olunur. Sivas Pa, yandalı ev Fakat, aüi “ SAAR'A biğik Balıin yaP . sAL Sırnaşık Hasan'ın sevincinden ağıı kulaklarına vardı.. Möthiş bir sırra irişmişti: 45-50 lira ders gördü. Fakat, nasıl aşıracaktı bu parayı? Nasıl? ... Yankesiciliği yolkesiciliği yoktu. Sanatı, gece bırsızlığı idi... Hem, yankesici bile olsa, parayı aşırmak gene güç olacak; zira, payandalı evin sahibi, papelleri yeleğinin iç cebine ke- mali itina ile koydu. Sağ elini göğsünden ayırmadan, doğruca evinin yolnu tuttu. pallEır. gene eve kulak verdi. 'aranın, saklandığı yeri öğrendir Yastıklarının .ıı....’î-ıaıı- H Ve, erkenden yattılar: Sabahliyin famir için bir kalfa getirtecekler. Bu gece, ne yapıp yapıp şu işi becermeli... maŞATARI, bir plan kurmağa bapı M Onun için, kafesi ve pencereyi açmak nedir ki?.. Karı büyük Yüzü gülüyor... Elini içeri uzattı... Çocuğun beşiğine uzandı. Beşiği, yavaş yavvvaş yavvvvazaş pene cereye yaklaştırdı. Sonra, çocuğu uyandırmadan dışarı aldı... Pen> cere demir parmaklıydı; fakat çocuk pek küçük olduğu içim parmaklığın arasından sığdı Plânı, mükemmel surette tatbik Ağzı kulaklarına var- Çocuk Viraneliğe götürdü; ve yavrur kaba etlerine bir çimdik ü egirtti. gizlendi. Kapıya da, içerdekileri uyandıracak bir tarzda bir iki kere vurdu... Şimdi, içerden sesler işitiyor: — Efendil Efendi.. Kalk.. Gü- rültüyü işittin mi? — Evet.. Ne oluyoruz? — Bilmem... — Şu lâmbayı yak... &K — ALAL A Çocuk yok.. Pen- cerede aralanmış... Çocuk ne oldu ? Çocuk ne oldu ? Çocuk 1 Çocukl Çıldıracağım. — Dinle.. Bak.. Sesi geliyor.. Lâmbayı al.. Koş.. Koşalım... Karı koca, ellerinde lâmba, dışarı fırladılar.. Viraneliğe, ço- cuğun sesine koştul! Sırnaşık da, — plânının muvaf- fakıyyetinden memnun,— açık b uş kapıdan içeri girdi. H Tam yaklaşmışlardı rültü işiterek geri Dona> kaldılar yıkılmıştı! Payandalı ev Ertesi sabah enkaz arasından bir ceset çıktı. Avucunda 95 papel tutuyordu,.. Wi Ne dersiniz bu işe?... Aman yarabbil! Hikmetinden sual olunmaz kil ( Va- Na )

Bu sayıdan diğer sayfalar: